Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Muhkem By: armi Date: 08 Mart 2010, 15:47:48

MUHKEM




Saðlam, anlamý açýk, yorum götürmez, þüphe kabul etmez anlamýnda "if´âl" vezninde, arapça ism-i meful bir kelime; âyet ve hadislerde bulunan ve sevk edildiði maksada delâlet eden lafýz manasýna gelen bir fýkýh usulu terimi. Manâsý, tevil ve tahsis kabul etmeyecek derecede açýktýr. Usul ilminde anlamý açýk olan lafýzlar dörttür: Zâhir, nass, müfesser ve muhkem. Bu sýralamada muhkem, mânâsý en açýk olan lafýzdýr. Bunun zýddý olan müteþabih ise; manasý kapalý, yorum isteyen kelimelerdir. Manâsý kapalý olan lafýzlar dört olup; hatî, müþki, mücmel ve müteþabih olmak üzere az kapalýdan çok kapalýya doðru sýralanmýþlardýr (M. Ebû Zehra, Usûlü´l-Fýkh, Kahire t.y, s. 119 vd.). Müteþabih; manasý kapalý olan, anlaþýlmasý için akýlca bir yol bulunmayan, Kitap ve Sünnet´te tefsirine rastlanýlmayan ve anlamý Allah´a havale edilen nas (âyet-hadis metni)dir.

Kur´ân-ý Kerîm´de þöyle buyurulur: "Sana Kitab´ý indiren O´dur. O´nun bir bölüm âyetleri muhkem (anlamý apaçýk) dir ki bunlar Kitab´ýn anasýdýr. Diðerleri müteþabihtirler. Ýþte kalblerinde eðrilik bulunanlar, sýrf fitne aramak ve te´vîline yeltenmek için O´nun müteþabih olanýna tâbi olurlar. Halbuki onun te´vilini Allah´tan baþkasý bilmez, ilimde ilerlemiþ olanlar da þöyle derler: "Biz Ona inandýk. Hepsi Rabbimizin katýndandýr" (Alu Ýmran, 3/7, 8).

Bu âyette sözü edilen te´vil, bir âyet veya hadisi açýk (zahirî) anlamýndan çýkarýp, muhtemel bulunduðu baþka bir anlama yüklemektir. Böylece Kur´an-ý Kerim âyetleri muhkem ve müteþabih olmak üzere ikiye ayrýlmýþtýr. Müteþabihler te´vil ve tahsisi kabul ederken; muhkem lafýzlar bunlarý kabul etmeyecek derecede açýk anlamlýdýr. Hattâ bazan âyet veya hadis metninde, neshi (þer´î bir hükmün, daha sonra gelen bir hüküm tarafýndan yürürlükten kaldýrýlmasý) kabul etmeyeceðine delâlet eden bir ifade bulunur. Meselâ; "Cihâd kýyamete kadar devam edecektir" (Ebû Dâvud, Cihad, 33) hadisi ile zina iftirasý (kazf) cezasýna uðrayanlarla ilgili olarak inen: "Onlarýn þahitliklerini ebedî olarak kabul etmeyin; onlar fâsýklarýn tâ kendileridir" (en-Nur, 24/4) âyeti buna örnek verilebilir. Bunlardaki "kýyamete kadar" veya "ebedi olarak" ifadeleri, bu hükümlerin sonsuza kadar bu þekilde devam edeceði anlamýna gelir. Bu da nass´ýn muhkem olduðunu gösterir. Âyetin devamýnda; "Ancak bu iftira günahýndan sonra tevbe edip, kendini düzelterek ilâhi yola dönenler müstesnadýr" (en-Nur, 24/5) buyurulur. Hanefiler bu son nass´ýn (âyet) istisnayý da kabul etmediðini, kazf cezasýna uðrayan kimsenin, tevbe etse, durumunu düzeltse bile þahitliðinin kabul edilmeyeceðini söylerler. Çünkü onlara göre, þahitliðin kabul edilmeyiþi dinî bir cezadýr. Ýmam Þâfiî ise, bu istisnayý âyetin bütünü içinde deðerlendirir ve tevbe edenlerin þahitliðinin kabul edilebileceðini belirtir. Hanefiler, istisnayý bir önceki cümlede yer alan "onlar fâsýklarýn ta kendileridir" kýsmý ile baðlantýlý kabul eder ve iftiracýnýn tevbe edince yalnýz fasýklýk ithamýndan kurtulabileceðini belirtirler. Bu ilâhî hükümler, insanýn hak, þeref, iffet ve haysiyetini korumayý amaçlamaktadýr (M. Ebû Zehra, a.g.e., s.,123,124).

Muhkem´in neshi kabul etmeyiþi nass´ýn kendisinden ise, ona "muhkem li zâtihi" denir. Yukarýdaki örnekler bu niteliktedir. Nesheden baþka bir nass bulunmamasý yüzünden ise, buna da "muhkem li gayrihî" denir.

Muhkem lafýz, kendinden daha az açýk olan zahir, nass veya müfesser bir lafýzla çatýþýrsa, muhkem tercih edilir. Þu âyetler arasýnda bir çatýþma görülür: "Boþanan kadýnlar iddetlerinin sonuna varýnca, onlarý güzelce nikâhýnýz altýnda tutun veya onlardan güzellikle ayrýlýn. Ýçinizden, adalet sahibi iki kiþiyi yaptýklarýnýza þahit tutun" (et-Talâk, 65/2). Bu âyetteki iki þahit, "´adâletle" tefsir edilmiþtir. Yani, þahit lafzý müfesserdir. Adalet ise, günah iþlenmesi halinde ortadan kalkar. Bu âyet, yukarýda zikrettiðimiz, iffetli kadýna zina iftirasý atan kimse hakkýndaki "ebediyyen onlarýn þahitliðini kabul etmeyin" âyeti ile çeliþir. Sonsuza kadar ifadesi, bu âyeti muhkem kýlmakta ve tevbe etse bile þahitliðinin kabul edilmeyeceðini ifade etmektedir. Manâ muhkem olunca da, Hanefilere göre, müfessere tercih edilmiþtir (Fethi ed-Derînî, el-Menâhicü´l-Usûliyye, Dimaþk 1395/1975, s., 66, 67; Ýbn Rüþd, Bidâyetü´l-Müctehid, Mýsýr, t.y, II, 72, 73).

Muhkem´e, þu prensipler örnek verilebilir: Kur´ân´da zamanýn deðiþmesi ile deðiþmeyen, temel hükümlere delâlet eden âyetler. Allah´a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere ve âhiret gününe iman gibi. "Mü´minlerin hepsi, Allah´a, O´nun meleklerine, kitaplarýna ve peygamberlerine iman etti" (el-Bakara, 2/285). Yine fazilet ve ahlâk esaslarýný bildiren ve selîm fýtratýn benimsediði kurallarla, zulüm, hýyanet, yalan, sözde durmama, ana babaya karþý gelme ve fýsk (bozgunculuk) gibi kötü hasletleri yasaklayan hükümler de muhkemdir.


radyobeyan