Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Muhakale By: armi Date: 08 Mart 2010, 15:37:23
MUHÂKALE




Ortakçýlýk yapma, ekini baþaðýnda iken satma. Bir terim olarak muhâkale genel anlamda "müzâraa (ziraat ortakçýlýðý)" ile eþ anlamlýdýr. Tarla anlamýna gelen "hakl" sözcüðünden "müfâale" vezninde bir mastardýr. Ziraat ortakçýlýðý için "muâmele" veya Hayber kelimesinden türetilen "muhâbere" terimleri de kullanýlýr. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s), Hayber topraklanm fethedince, oranýn tarýma elveriþli topraklarýný eski sahipleri olan yahudilerin elinde "ziraat ortakçýlýðý" statüsü ile býrakmýþtý.

Ebû Hanife´ye göre, çýkacak ürünün üçte bir, dörtte bir gibi bir oranda paylaþma esasýna dayanan ziraat ortakçýlýðý geçersizdir. Dayandýðý delil þu hadistir "Hz. Peygamber (s.a.s), ziraat ortakçýlýðýný (muhâbere) yasaklamýþtýr" (Buhârî, Müsâkât,17; Müslim, Büyü´, 81-85, 93, 121; Ebû Dâvud, Büyû´, 33; Tirmizi, Büyû´, 55, 70). Hadisteki muhâbere; bir araziyi çýkacak ürünün bir bölümü karþýlýðýnda kiralamak demektir. Bu ise deðirmencinin bir hububatý kendi cinsinden belli yüzde ile un yapmasýna benzer ki, Hz. Peygamber bunu da yasaklamýþtýr. Ziraat ortakçýlýðýnda çalýþmanýn karþýlýðý olan ücret belirsiz olmakta veya madûm bulunmaktadýr. Bütün bunlar akdi fasit kýlan durumlardýr. Ebû Hanîfe´ye göre, Hayber topraklarý ile ilgili uygulama "Mukâseme Haracý" niteliðindedir (bk. el-Meydânî, el-Lübâh Dersaadet, Ýstanbul (t.y.), II, 228). Bu çeþit harac; harac arazisinden elde edilecek ürünün belli oranlarýný vergi olarak almaktýr. Çýkacak ürünün 1/2,1/3,1/4´ünü almak gibi... Burada uygulama öþür gibi olur (bk. "Harâc" ve "Öþür" mad.).

Ebû Yûsuf ve Ýmam Muhammed´e göre, ziraat ortakçýlýðý câizdir. Delil þu hadistir: "Hz. Peygamber (s.a.s), Hayber halký ile çýkan ürünün yarýsý üzerinde ziraat ortakçýlýðý yapmýþtýr" (bk. Buhârî, Ýcâre, 3; Þurût, 14; Meðâzî, 40; Ebû Dâvud, Ýmâre, 24, 44; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 15).

Bu ortaklýðýn geçerli olmasý için bu iki imama göre aþaðýdaki üç þartýn bulunmasý gerekir.

1. Toprak ve tohum bir taraftan; iþçilik ve tarým âletleri diðer taraftan,

2. Toprak bir taraftan; iþçilik, tarým âletleri ve tohum diðer taraftan,

3. Toprak, tarým âletleri ve tohum bir taraftan; iþçilik diðer taraftan. Bu üç durumda ziraat ortakçýlýðý caiz ve geçerlidir.

Eðer toprak ve tarým âletleri bir taraftan, tohum ve iþçilik diðer taraftan olursa bu ortaklýk geçersizdir. Çünkü bu durumda toprak sahibi kiracý sayýlsa; tarým âletlerinin toprak sahibine ait olmasý, kira akdini fasit kýlar. Çünkü tarým âletlerini (hayvan, traktör, römork, harman makinasý vb.) topraða baðýmlý kýlmak mümkün olmaz. Zira bu ikisinin yararlanma yönleri farklýdýr. Eðer iþletmeci kiracý olarak kabul edilse, bu durumda da tohumun ona ait olmasý, akdi fasit kýlar. Çünkü tohum iþçiye ait olmaz (el-Meydânî, a.g.e., II, 229, 230; bk. "Ziraat Ortakçýlýðý´, "Arazi" ve "Ýcâre" maddeleri).

Muhâkele özel anlamda, buðdayýn baþaðýnda iken kendi cinsi olan belli miktarda buðday karþýlýðýnda satýlmasýdýr. Burada bir ortakçýlýktan çok satým akdi söz konusudur. Hz. Peygamber "muhabere" gibi "muhâkele"yi de yasaklamýþtýr (bk. Buhârî, Müsâkât, 17; Müslim, Büyü´, 81-85, 93, 121; Ebü Dâvud, Büyû´, 33). Bu yasaðýn nedenini þu þekilde açýklayabiliriz:

Tarým ürünlerinin olgunlaþmadan ve hasattan önce satýlmasý hadis-i þerifle yasaklamýþtýr (bk. Buhârî, Büyû, 82, 83, 85, 87; Müsâkât,17, Müslim, Büyû´, 51-57; Ebû Dâvud, Büyû ; 22; Tirmizî, Büyû´, 22; Ýbn Mâce, Ticârât, 32; Mâlik, Muvatta´, Büyû´, 10).

Ancak taneli bitkiler veya meyvalar olgunlaþtýktan ve büyümesini tamamladýktan sonra belli bir para karþýlýðýnda satýlabilir. Çünkü artýk kuraklýk, sýcak vb. iklim deðiþmeleri yüzünden taraflar için riziko kalkmýþ olur. Böyle bir satýþta, satýþ bedeli nakit para olunca bir sakýnca söz konusu olmaz. On dönümlük buðday ekili tarlanýn buðday hasat edilecek bir duruma geldiði sýrada, þu kadar lira karþýlýðýnda satýlmasý gibi. Alýcý, ne kadar buðday elde edebileceðini ve iþçiliði dikkate alarak hesap yapar ve pazarlýk ederek taraflar anlaþýrlar.

Muhâkale iþleminde ise ayný on dönümlük buðday tarlasý peþin teslim edilecek belli miktar buðday karþýlýðýnda satýlmýþ olur. Burada belli miktar buðdayýn miktarý tahmin ve zanna dayanan baþaðýndaki buðdayla vadeli olarak mübadelesi söz konusudur. Halbuki ölçü, tartý veya standard olup sayýyla alým-satýmý yapýlan benzer eþyanýn mübadelesinin, cins bir olunca, peþin ve eþit miktarda olmasý gerekir. Cinsler farklý olursa, yine peþin olmak þartýyla miktarlar deðiþebilir. Aksi halde faiz iþlemi ortaya çýkar. Ubâde b. es-Sâmit (r.a)´ten nakledilen ve altý maddeyi kapsayan hadis bu konuyu düzenlemiþtir. Hadis þöyledir: "Altýn altýnla, gümüþ gümüþle, buðday buðdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuz ile ayný cins mübadele edilecekse eþit ve peþin olarak satýlýrlar. Ancak cinsler deðiþik olursa peþin olmak, þartýyla istediðiniz gibi satýþ yapýnýz".(Müslim, Müsâkat, 81; Ebû Dâvud, Büyü ; 18; Ahmed b. Hanbel, V, 314, 320; Riba hakkýnda geniþ bilgi için bk. Hamdi Döndüren Çaðdaþ Ekonomik Problemlere Ýslâmi Yaklaþýmlar, Ýstanbul 1988, s. 57-86).

Sonuç olarak Muhâkale´nin bu özel durumu uygulanarak yapýlacak mübadelede iki tarafýn buðday miktarlarý farklý olabilir. Ayrýca araya vadenin girmesi gibi sebeplerle taraflarýn faize düþme þüphesi vardýr. Bu yüzden de muhâkale sakýncalý satým akitleri arasýnda sayýlmýþtýr (ez-Zühaylî, el-Fýkhu´l-Ýslâmî ve Edilletüh, Dýmaþk 1405/1985, IV, 405, 516, 675).


radyobeyan