Muhaddis By: armi Date: 08 Mart 2010, 15:34:41
MUHADDÝS
Hadis rivayet eden kimse; Hadis ilmiyle uðraþan ilim adamý; Hz. Peygamber (s.a.s)´den rivayet edilen her þeyin senetlerini; Peygamberimizden sonra bu bilginin kendisine nasýl ulaþtýðýný, senedindeki ravilerin güvenilir olup olmadýklarýný bilen kimse. Tahdis (rivayet etmek)ten ism-i fail olan muhaddis, ravi ile eþanlamlýdýr. Ancak usul-u hadiste Muhaddis "ravi" kelimesine oranla daha özel bir anlam taþýr. Buna göre her muhaddis ravidir fakat her ravi muhaddis deðildir.
Muhaddisi raviden ayýran fark, onun, rivayet ve dirayet yönünden mahir, sahih olan hadisi sakiminden ayýrdedebilecek bir melekeye sahip, hadise müteallik bütün ilimleri ve hadisçilerin ýstýlahlarýna vakýf hadis ravilerinden mü´telif ve muhtelif, müttefik ve müfterik olanlarý ve hadislerdeki garib lafýzlarý iyi bilen bir kimse olmasýdýr. Bu bilgilere sahip olan bir hadisci muhaddis ismine lâyýk olur.
Muhaddis lâfzýnýn, hadis ilminde hangi dereceye ulaþmýþ olana alem olacaðý konusunda deðiþik görüþler vardýr. Çünkü hadisle uðraþanlara, durumlarýna göre çeþitli isimler verilmiþtir. Cemalüddin el-Kasými bu konuda þunlarý nakleder:
"Kitablarda hadisle meþgul olan kimselere, "müsnid", "muhaddis" ve "hâfýz" lâkablarýnýn verildiði görülür. Hadisçilerin ýstýlahlarýna vâkýp olmayan kimseler, onlarýn birbirine müradif olduklarýný, mutlak olarak bunlarý herkese söylemenin caiz olacaðýný zannederler. Halbuki gerçek böyle deðildir. Çünkü "müsnid", ister hadise ait bilgileri bilsin veya bilmesin, ister bilgisi sadece hadis rivayet etmekten ibaret olsun, isnâdý ile hadisi rivayet eden kimseye denir. "Muhaddis" ise müsnidden daha yüksek derecededir. Muhaddisin senedleri, illetleri, nicâlin isimlerini bilmesi, çok metin ezberlemesi, Kütüb-ü Sitteyi, Müsnedleri, Mu´cemleri ve hadise ait cüzleri dinlemesi þarttýr. Selefe göre "hafýz", "muhaddis"le (eþanlamlý)dýr.
Ayrýca muhaddis, ri´vayet ve dirâyet yönlerinden hadisle uðraþan, hadisin ravilerini ve bunlar arasýndaki farký bilen, kendi asrýndaki ravilerin ve rivayet edilen þeylerin çoðundan haberden olan, bu konularda payýnýn bulunduðu bilinen, hadisi iyi bilmesiyle meþhur olarak temayüz eden kimsedir. Eðer bu konuda, her tabakadan bildikleri bilmediklerinden daha fazla olacak þekilde, tabaka tabaka þeyhlerini bilecek kadar geniþ bilgiye sahip olursa buna "hafýz" denir. Mütekaddi´mun´dan bazýlarý: "Biz, yirmi bin hadisi imlâ suretiyle yazmamýþ olan kimseyi hadisçi saymazdýk" þeklinde aktarýlan sözleri kendi dönemlerindeki muhaddis tarifini yansýtmaktadýr.
Ýmam Ebû Þâme de þöyle der: "Hadis ilimleri üç kýsýmdýr: Birincisi ve en þereflisi; hadis metinlerini ezberlemek, garib lâfýzlarýný, fýkýha ait hükümlerini bilmektir.
Ýkincisi; senedlerini ezberlemek, ricâlini tanýmak, sahihini sakiminden ayýrt etmektir.
Üçüncüsü; hadisleri toplamak, yazmak, rivayet yollarýný ve senedlerini bir araya getirmek ve bu konularda derinleþmeye çalýþmaktýr."
Hâfýz Ýbni Hacer ise þöyle der: "Bu üç esasý kendisinde toplayan kimse fakih ve kâmil bir muhaddistir. Bunlardan sadece ikisini bilen kimsenin derecesi daha aþaðýdýr." Tedribü´r-Ravi isimli eserde de bu þekilde ifade edilmiþtir (Cemalüd-Din el-Kosýmî, Kovaidü´t-Tahdis, s. 76-77-1961 (1380).
Ulemanýn "muhaddis" tarifinde deðiþiklikler olmasýna raðmen hepsinde de muhaddise verilen derece yüksektir. Bunlara göre muhaddis, senedleri ezberlemekle beraber, senedlerdeki ricâlin ne dereceye kadar adaletli veya mecrûh (kusurlu) olduklarýný da bilen kimsedir. Muhaddisler arasýnda yüksek rütbeye sahip olana "hâfýz", en yüksek dereceye sahip olana "huccet", en üstün mertebeye ulaþana da "Hâkim" denir.
Meþhur görüþe göre, kendisine "Þeyh" ve "imam" da denilen muhaddis, hadis ilminde üstad-ý kâmil mertebesini bulan zattýr. Muhaddis, yüz bin hadisi metinleriyle senedleriyle ezberlemiþ olur ve senedlerdeki ricâli tercemeleriyle, cerh ve tadil noktasýndan halleriyle tanýrsa "Hâfýz" adýný alýr. "Hüccet" üçyüz bin hadisi böylece bilen muhaddisin ünvanýdýr. "Hâkim" ise bütün sünneti kuþatmýþ olan Ýmama denir.
Ýmam Cezerî´nin tarîfine bakýlýrsa "Muhaddis" ünvaný genel olup þartlarý içerisinde rivayet etmek üzere erbabýndan, yine þartlarý içerisinde hadis alýp (ahz), taþýyan (tahammül) her zata verilebilir.
Zeynü´d-Din Irakî de; hadisleri kendi eliyle yazmýþ, erbabýndan dinlemiþ, taliblere dinletmiþ, hadis toplamak için diyar diyar dolaþmýþ, bine yakýn Müsned, Ýlel ve Tarih kitablarýnýn asýllarýný elde etmiþ, asýldan istinsah (kopya) edilmiþ (feri) kitaplar üzerine talik (not)lar yazmýþ kimseye "muhaddis" denilebileceðini, söyler (Tecrid-i Sarih Tercümesi, I, 8-9).
radyobeyan