Siyer-i Nebi
Pages: 1
Defn ve Hilafet By: rabia Date: 08 Mart 2010, 15:26:23
Defn ve Hilafet
 
Ýlk olarak Abbas´ýn dikatini çeken belirtilen bir süre sonra diðerleri de farkettiler. Peygamber (s.a.v.) daha öl­meden Ümmü Eymen (r.a) oðluna Peygamber (s.a.v.) ´in Öl­mek üzere olduðunu bildiren bir haber gönderdi. Kuzeye yürümek için kamp zaten kaldýrýlmýþtý. Fakat Üsame he­men Medine´ye dönme emri verdi. Ömer (r.a)´in de içlerin­de bulunduðu Ashab´dan ilk Müslüman olan birçok kiþi ordu ile birlikteydi. Þehre vardýklarýnda ölümün gerçekleþ­tiði haberini duyduklarýnda Ömer bunu kabul etmeyi red­detti. Ömer (r.a) Kur´an´ýn bir âyetini yanlýþ tefsir ettiði için bu âyetin Peygamber (s.a.v.)´in onlarýn neslinde ve gelecek nesillerde sürekli yaþayacaðý anlamýna geldiðini zannetmiþti. Bu nedenle Mescidde ayaða kalkmýþ, insanla­ra Peygamber (s.a.v.)´in sadece ruhen yok olduðunu ve bir süre sonra geri "geleceðini anlatýyordu. O bu þekilde konu­þurken Ebu Bekir (r.a) at sýrtýnda Sunh´tan geldi. Çünkü haberler hýzla tüm vahaya yayýlmýþtý. Ebu Bekir hiç kim­senin konuþmasýný durdurmadan doðruca kýzýnýn evine gitti. Peygamber (s.a.v.)´in yüzünden Örttükleri örtüyü çekti. Ûna baktý ve öptü. «Ey bana annemden ve babam­dan daha sevgili olan» dedi, «Allah´ýn senin için yazdýðý ölümü tattýn. Bundan sonra sana hiçbir ölüm gelmeyecek.» Daha sonra yavaþça örtüyü tekrar yüzüne örttü ve Ömer r.´in hitap ettiði insan kalabalýðýna doðru yöneldi. Ýnsan kalabalýðýna yaklaþtýðýnda: «Yavaþ ol Ömer!» dedi. «Beni ziyaretlerden birinde Aiþe onun kýzma býrþeyler söylediðini kýzýnýn da bunun üzerine aðlamaya baþladýðýný gördü. Daha sonra ona bir sýr daha verdi, bu kez gözyaþlarýnýn arasýnda gülümsemeye baþladý. O ayrýlýrken Aiþe (r.a) Peygamber (s.a.v.)´în ne söylediðini sordu, fakat Fatýma (r.a) bunun bir sýr olduðunu ve kimseye açamayacaðýný söyledi Ancak daha sonralan Fatýma ona bu sýrrý açýkladý «Peygamber (s.a.v) bana bu hastalýktan öleceðini söyledi, ben de aðla­dým. Daha sonra bana ev halkýndan ona ilk kavuþanýn ben olacaðýmý söyledi, ben de güldüm»´2.

Peygamber (s.a.v.) hastalýðý sýrasýnda acý çekiyor du, acýnýn çok aðniaþtýðý bir sýrada karýsý Safiye (r.a) «Ey Allah´ýn Peygamberi, senin çektiðini keþke ben çeksey­dim!» dedi. Bunun üzerine diðer hanýmlarý birbirlerine baktýlar ve aralarýnda bunun münafýklýk olduðunu fýsýl-daþtýlar. Peygamber (sa.v.) onlarý gördü ve «Gidin aðzý­nýzý yýkayýn» dedi. Ona niçin olduðunu sorduklarýnda-«Çünkü arkadaþýnýza iftira ediyorsunuz. Vallahi, o tüm sa-mimiyetiyle gerçeði söyledi»´" cevabým verdi.

Ümmü Eymen (r.a) de sürekli onun yanýndaydý ve ara-ara oðîuna Peygamber (sa.v.)´in durumu ile ilgili haber­ler gönderiyordu. Üsame (r.a), Allah bir yol gösterinceye kadar daha fazla ilerlemeyip Curf´ta kalmaya karar vermiþti. Takat bir sabah ulaþan kötü haberler nedeniyle Mc dine´ye geldi ve aðlayarak, þuuru yerinde olduðu halde ko­nuþamayacak kadar hasta olan Peygamber (s.a.v)´in ya­nýna gitti Üs.ame (r.a), onun üzerine eðildi vo öptü. Pey­gamber (s.a.v.) elini Sema´dan rahmet dilercesine yukarý doðru kaldýrdý ve. Daha sonra elinin Ýçindekileri, üzün­tü içinde kampa dönen Üsame´nin eline boþaltýrmýþ gibi bir hareket yaptý.

Ertesi gün Hicret´in onbirinci yýlýnýn Rebiül-Evvel ayý Tam Pazartesiye denk gelen onikinci günü idi, yani M. S 632 Haziranýnýn sekizinci günü. O sabah erkenden Peygamber (s.a.v.)´in ateþi düþtü ve çok güçsüz olmasýna raðmen ezan onun Mescid´e gitmeye karar vermesine neden oldu. O içeri girdiðinde namaz baþlamýþtý ve insanlar onu gör­düklerinde sevinçten neredeyse namazdan çýkacaklardý, fakat Peygamber, (s.a.v) onlara devam etmelerini iþaret et­ti. Bir süre onlarý seyretti ve davranýþlarmdaki takvayý gö­rerek yüzü sevinçten parladý. Yanýnda Fadl (r.a) ve azatlý kölesi Sevban (r.a)´in-yardýmýyla ilerlerken yüzü hâlâ par­lýyordu. «Peygamber (s.a.v)´in yüzünü o andaki kadar gü­zelken hiç görmemiþtim» dedi Enes (r.a) Ebu Bekir (r.a) arkasýndaki´saflarda bir hareket olduðunun farkýndaydý. Bu­nun sadece bir tek Sebebinin olabileceðini "Ve arkadan yak-" lastiðini duyduðu adamýn Peygamber (s.a.v.)´den baþkasý olmadýðýný biliyordu. Bu nedenle baþýný çevirmeden bir adým geri çekildi. Fakat Peygamber (s.a.v.) elini onun omuzuna koydu ve «Namazý sen kýldýr» diyerek onu tekrai cemaatýn önüne doðru itti. Kendisi de Ebu Bekir´in saðý­na oturdu ve oturarak namaz kýldý.

Onun bu iyileþmesi büyük bir sevinç yaratmýþtý. Na­mazdan kýsa bir süre sonra Usaine, Peygamber (s.a.v)´i daha kötü bulacaðýný umarak dönmüþtü, fakat onu daha iyi görünce çok sevindi. Peygamber (s.a.v.) «Allah´ýn rah­meti ile yola çýk» dedi Bunun üzerine Üsame ona veân etti ve Curf´a geri dönerek adamlarýna kuzeye yürümek için hazýrlanmalarýný emretti. O sýrada Ebu Bekir (r.a) yu­karý Medine´ye doðru yola çýkmýþtý. Esma (r.a) ile evlenme­den çok önce Ebu Bekir (r.a), on yýl önce vahaya geldiðinde yanýnda kaldýðý Hazreçli Hârise´nin kýzý Habibe ile niþan­lanmýþtý. Uzun süre niþanlý kaldýktan sonra evlenmiþler­di. Habibe hâlâ Sunh´ta ailesinin yanýnda kalýyordu. Ebu Bekir (r.a) ´do onu orada görmeye gidiyordu.

Peygamber (s.a.v.) Fadl (r.a) ve Sevban (r.a)´ýn yardý­mýyla Aiþe (r.a)´nin odasýna döndü. Ali (r.a) ve Abbas (r.a) da oraya kadar peþlerinden gittiler, fakat çok kalmadýlar. Dýþan çýktýklarýnda oradan geçen bazý adamlar AH (r.a)´ye Peygamber (s.a.v.)in nasýl olduðunu sordular. «Allah´a hamdolsun» dedi Ali (r.a) «O iyi.» Fakat soranlar gittikten

dinle!» Ömer (r.) buna aldýrmadý ve devam etti. Fakat Ebu Bekir´in sesini tanýyanlar Ömer´i -býrakýp ne söyleyeceðini duymak için ona döndüler. Ebu Bekir (r.a) Allah´a hamd ettikten sonra þöyle dedi: «Ey insanlar, kim Muhammed e tapýyor idiyse gerçekten Muhammed ölmüþtür; kim d 2 Allah´a tapýyor idiyse gerçekten Allah Diridir ve ölmez.» Daha sonra Uhud´dan son/a indirilen þu âyeti okudu:

«Muhammed, yalnýzca bir Peygamberdir. Ondcn önce nice Pey­gamberler gelip geçmiþtir. Þimdi o ölürse ya da öldürülürse siz to­puklarýnýz üzerinde gensin geriye mi döneceksiniz? Ýki topuðu üze­rinde gerisin geri dönen kimse, Allah´a kesinlikle zarar veremez. Allah, þükredenleri pek yakýnda ödüllendirecektÝr.» (Al-i Ýmran: 144)

Sanki Ebu Bekir (r.a) okuyuncaya kadar bu âyeti hiç kimse duymamýþtý. Ondan bu âyeti aldýlar ve bu âyet dil­lerde dolaþmaya baþladý. Ömer (r.a) daha sonralarý þöyle anlattý:

«Ebu Bekir´in o âyeti okuduðunu duyunca o kadar þa­þýrmýþtým ki yere düþtüm. Ayaklarým artýk beni taþýmýyor­du ve Allah´ýn Rasulünün ölmüþ olduðunu anlamýþtým.»

Ali, (r.a) Zübeyr (r.a) ve Talha (r.a) ile birlikte evine çe­kilmiþti. Muhacirlerin geri kalan kýsmý Ebu Bekir´in etra­fýnda toplanmýþlardý. Useyd ve kabilesinden bir çok kiþi de onlara katýlmýþtý. Fakat Evs´li ve Hazreçli Ensarm bü­yük çoðunluðu Sa´d Ýbn Ubade (r.a)´nin baþkaný bulundu­ðu Beni Sa´ide´nin toplantý yerinde toplanmýþtý. Ebu Bekir (r.a) ve Ümer (r.a)´e, onlarýn Peygamber (s.a.v.) irtihal et­tiðine göre yönetimin kime ait olacaðý konusunda tartýþ­týklarý haberi ulaþtý. Onun otoritesini memnuniyetle ka­bul etmiþlerdi; fakat onu kaybettikten sonra çoðu Kayle oðullarýnýn Yesrib´li bir adamdan baþkasý tarafýndan yö-neltilmemesi gerektiðini düþünüyorlardý. Çoðu Sa´d´a biat etmek üzere idi.

Ömer (r.a), Ebu Bekir (r.a)´i toplantý yerine kendisiyle beraber gelmesi için zorladý. Ebu Ubeyde de onlarla bir­likte gitti. Sa´d hastaydý ve toplantý yerinin ortasýnda bir Örtüye sarýnmýþ yatýyordu. Üç Kureyþli içeri girdiðinde Ensar´dan biri onun adýna insanlara hitap etmek üzereydi. Onlarý görünce Allah´a hamdettikten sonra konuþmasýna onlarý da dahil ederek baþladý: «Bizler Allah´ýn Ensanyýz ve Ýs´âm´m savaþa!, gücüyüz, ey Muhacirler, sîzler de biz­densiniz. Çünkü simden bir grup bizim aramýzda yaþýyor» Konuþmacý ayný tonda konuþmaya devam etti. Muhacirle­ri de biraz övmesine vagmen, onlarýn ilk Ýslâm toplumu ola­rak önemlerini gözönünde bulundurmaksýzm sürekli Ensa-rý överek göklere çýkarýyordu. O konuþmasýný bitirdiðinde Ömer (r.a) tam konuþmaya baþlamak üzereydi. Fakat Ebu Bekir (r.a), onu susturdu ve nazikçe, fakat kesin bir þekil­de konuþmaða baþladý. Ensann önemini kabul ettiðini söy­ledi. Fakat. Ýslâm´ýn Arabistan´da yayýldýðýný ve Araplarýn tüm olarak Kureyþ´tcn baþka birinin otoritesini kabul et­meyeceðini, çünkü Kureyþ´in tüm Araplar arasýnda eþsiz bir konumu olduðunu da belirtti. Konuþmasýný bitirerek iki adamdan birini öneriyorum. Hangisini dilerseniz ona biat edin dedi. Daha sonra Ensar´dan biri kalkarak iki otoritenin olmasý gerektiðini söyledi. Bu ateþli bir tartýþma­ya yol açtý. Ömer (r.a) bu tartýþmayý þu sözleriyle susturdu: «Ey Ensar, Allah´ýn. Rasulünün namazlarda imamlýk yap­ma görevini Ebu Bekir´e verdiðini bilmiyor musunuz? «Bili­yoruz» diye cevap verdiler. Ömer "Peki aranýzda kim-onun önüne geçmek istiyor?» dedi. Allah korusun, onun önüne geçemeyiz»[1] dediler. Bunun u/erine Ömer (r.a), Ebu Bekir (r.a)´ýn elini tuttu vo ena biat etti. Arkasýndan da Ebu Uheyde (r.a) vo diðer Muhacirler biat ettiler. Daha sonra Sa´d hariç orada bulunan Ensann tümü de biat etti­ler, Sa´d hiçbir zaman Ebu Bekir´i bir halife[2] olarak kabuî etmedi ve Suriye´ye hicret etti.

Orada ne karar almýþ olurlarsa olsunlar Medine´de hiç kimse Mescid´de, o orada olduðu müddetçe Ebu Bekir´in önüne geçmeyi kabul etmezdi. Ertesi gün sabah namazýn­da, namazý kýlmadan önce Ebu Bekir (r.a) minbere oturdu. Ömer (r.a) ayaða Kalkýp, cemaate Ebu Bekir´e biat etmele­rini emretti ve onu þöyle tanýmladý: «Sizin en iyiniz, Allah´­ýn Rasulünün arkadaþý,» îkisi maðarada oturduklarýnda ikinin ikincisi» (Tevbe: 40)

Yeni nazil olan âyetlerden birinde Ebu Bekir (r.a)´in bu önemli anda Peygamber (s.a.v.)´in tek arkadaþý olduðu belirtiliyordu[3]. Daha sonra biat eden Ali hariç tüm cemaat bir aðýzdan ona baðlýlýk yemini ettiler[4].

Daha sonra Ebu Bekir (r.a), Allah´a hamd ve þükret­tikten sonra cemate hitap etti: «Sizin en iyiniz olmadýðým "halde sizin üzerinize hakim oldum. Eðer doðru yaparsam bana yardým edin, eðer yanhþ yaparsam beni doðrultun. Hakka samimiyetle saygý göstermek baðlýlýktýr, hakka say­gýsýzlýk ise ihanettir. Aranýzdaki güçsüzler, inþallah onla­rýn haklarýný koruyuncaya kadar benim katýmda güçlü ola­caklardý. Aranýzdaki güçlüler ise, baþkalarýnýn hakkýný on-fardan, inþallah, alana kadar benim katýmda güçsüzdürler Ben Allah´a ve Rasulüne itaat ettiðim sürece bana itaat ediniz. Fakat eðer ben Allah´a ve Rasulüne itaat etmez­sem siz de bana itaat etmeyin. Namaza kalkýn, Allah size merhamet etsin!»

Namazdan sonra Peygamber (s.a.v.)´in ev halký ve ailesi onu gömülmeye hazýrlamalarý gerektiðine karar ver­diler. Fakat bunun nasýl yapýlacaðý konusunda anlaþmaz-lýða düþtüler. Daha sonra Allah onlarýn üzerine bir uyuk­lama verdi ve herbiri rüyasýnda bir sesin «Peygamber (s.a.v.)´i elbiseleri üzerinde olduðu halde yýkayýn» diye bir ses duydu. Bunun üzerine Aiþe´nin odasýna gittiler, o an için Aiþe odadan çýkmýþtý. Hazreçli bir adam olan Evs îbn Havlî, orada Ensan temsil etmek için Ali´ye yalvardý: «Sen­den Allah ve Rasulündeki payýmýz adýna rica ediyorum Ey Ali!» Ali onun içeri girmesine izin verdi. Abbas (r.a), oðlu Fadl (r.a) ve Kisam (r.a), Ali (r.a)´ye mübarek vücudu­nu çevirmekte yardým ettiler. Bu sýrada Üsame (r.). Pey­gamber (s.a.v.)´in azatlýsý kölelerinden biri olan Þükran´ýn yardýmýyla su döküyordu, Ali (r.a) elini uzun yün elbisesi­nin her tarafýnda gezdirdi. «Ey bana annemden ve babam­dan daha sevgili olan,» dedi, «yaþarken de, ölü iken de ne kadar güzelsin!» Hatta bir gün sonra bile Peygamber (s.a.v.)´in vücudu nefes alýp vermemesine, sýcaklýk ve yumu­þaklýðýný kaybetmiþ olmasýna raðmen hâlâ uykuda imiþ gibiydi.

Ashab þimdi de onun nereye gömüleceði konusunda anlaþmazlýða düþtü. Çoðu, onun mezarýnýn Baki mezarlý­ðýnda üç kýzý ve oðlu Ýbrahim´in ve kendi gömdüðü arka­daþlarýnýn yanma kazýlmasý gerektiðini düþünüyordu. Ba­zýlarý ise onun Mescide gömülmesi fikrindeydi. Fakat Ebu Bekir onun: «Öldüðü yere gömülmeyen hiçbir Peygamber yoktur» dediðini hatýrladý. Bunun üzerine mezar, Peygam­ber (s.a.v)´in yattýðý þiltenin hemen yanýnda Aiþe´nin oda­sýnýn zeminine kazýldý.

Daha sonra tüm Medine´liler onu ziyaret ettiler ve ba­þýnda cenaze namazý kýldýlar. Küçük gruplar halinde geldi­ler ve her .grup ayrý olarak cenaze namazýný kýldý ilk ön­ce erkekler grup grup geldiler, tüm erkekler onu ziyaret ettikten sonra kadýnlar geldiler. Onlardan sonra da çocuk­lar ziyaret ettiler. O gece Peygamber (s.a.v.) Ali (r.a) ve kendisini mezara hazýrlayan diðer arkadaþlarý tarafýndan gömüldü.

Þimdi «Nur þehri» diye anýlan Medine´de büyük bir üzüntü yaþanýyordu. Sahabeden her biri aðladýðý için baþ­kalarýný azarlýyor, fakat kendisi aðlýyordu. Niye aðladýðý sorulduðunda Ümmü Eymen[5]: «Ben onun için aðlamýyo­rum» dedi. «Onun için bu dünyadan daha iyi olan bir yere gittiðini sanki bilmiyor muyum? Fakat ben, bize gökten gelen haberler kesildiði için aðlýyorum»[6].

Sanki büyük bir kapý kapanmýþ gibiydi. Yine de onun þöyle dediðini hatýrladýlar: «Ben bu dünyada ne yapayým? Ben ve bu dünya, bir yolcu ve yolcunun altýnda gölgelen­diði bir aðaç misaliyiz. Bir müddet sonra yolcu yoluna gi­der ve onu arkasýnda býrakýr [7] Peygamber (s.a.v.) bunu herkesin kendisi için söylemesini kestederek duyurmuþtu. Bu kapý þimdi kapansa bile, mü´minler için Ölümle birlikte tekrar açýlacaktýr. Kulaklarýnda hâla onun þu sözleri çýn­lýyordu:

«Ben sizden Önce gidiyorum ve sizin þahidinizim. Si­zinle buluþma yerim Havuz´dur». Bu dünyadaki risalet gö­revini yerine getirerek, bu görevi ahirette devam ettirmek üzere bu dünyadan ayrýlmýþtý. Ahirette O, onlar için ve baþ­kalarý için, bu dünya hayatýna sýnýrlamalarý olmaksýzýn merhamet anahtarý[8], Cennet Anahtarý, Hakkýn Ruhu ve Allah´ýn habibt olacaktý.

«Hiç þüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat etmekte­dirler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimi­yette ona selâm verin» (Ahzab: 56)

514

VADÎ KUREYÞLERÎ

(Fihr direkt olarak Ýsmail´in oðullan soyundan gelmektedir. Fihr´in soyunun civar Kureyþ-leri olarak anýlan kýsmý bu þemada belirtilmemiþtir.)

KUREYÞ diye tanýnan Fihr

el-HARÎS

Gâlib Lu´ay

(Ebu Ubeyde´nin kabilesi)

AMÝR

(Süheyl´in kabilesi)

Ka´b

Hüseys ADÝY MÜRRE

(Ömer´in kabilesi) AMR

SEHM (AMR tbn el As´ýn k.) CUMAH (Osman

Ýbn Ma´zun k.)

Kilâb

KUSAY

MÜRRE

TEYM

(Talha ve Manzum Ebu Bekir´in)

ZÜHRE

Yekaze

(Ebu Seleme ve Halid Ýbn Velid´in Kabüesi)

ABDU´D-DAR ABDU MENAF

ABD EL-UZZA (Peygamber´in annesi Amine´nin kuzeni

ESED Sa´d´ýn ve Abdurrahman îbn Avf'ýn kabilesi

Hatice, Varaka ve kabilesi Zübeyr ibn El-Avvam´ýn kabilesi

Kabilelerin kurucularý büyük harfleri yazýlmýþtýr. Bunlarýn ardýndan da o kabileden Pey­gamber´ çok yakýn veya tarihsel önem arzeden birkaç kiþinin adý verilmiþtir.

REFERANS ANAHTARI

Biyografik ve Tarihsel eserler

K. Kur´an

Bu kitap osasen aþaðýdaki uç yazarýn M.S. 8 ve 9. yüzyýllarda

yazdýklarý eserlere dayanmaktadýr.

II.: ibn lshak Buradaki alýntýlar Muhammed ibn îshak´ýn Siret-i Basulullah (Peygamberin Hayatý) adlý kitabýnýn Abdel-Malik îbn Hiþam (I.H.) tarafýndan tetkik edilmiþ nüshasýnýn Wüsten/eld baskýsýndan ya­pýlmýþtýr.

I.S. i Ýbn Sft´d Buradaki alýntýlar Muhammed Ýbn Sa´d´ýn Kltab et-Tabaka el-Keblr adlý eserinin Leyden baskýsýndandir.

W. Vâkýdi Buradaki alýntýlar Muhammed Ýbn Ömer el-Wâkýd´nin Kitab el-Meazl (Peygam­berin savaþlarýnýn kronolojisi) adlý kita­býnýn Marsden Jones baskýsýndan yapýl­mýþtýr.

Dunlarýn vamsýra zaman zaman þu yazarlara da müracaat edil­miþtir:

A. i AzrakÝ Muhammed îbn Abdullah el-Azraki´nin

Ahbar Mekke adh eserinin Wüstenfeld baskýsý.

T«b.  Taberl Muhammed ibn Cerlr et-Taberî´nin Tâ-

rih  ve´l-Mûlûk (Peygamberler ve Krallar Tarihi) adlý eserinin

516 heyden baskýsý .Ayný yazarýn Tefsir´ine de müracaat edilmiþtir.

S.: Süheylî Abdurrahman Ýbn Abdtdah es-Sübeyl´nin

tbn Ýshak´a yazdýðý þerhin (Er-Ravz el-Unni) Kahire baskýsý.

Peygamberin Hadislerini Toplayan Eserler

Aþaðýdaki 9. yüzyýlda yaþamýþ sekiz Muhaddisten yapýlan alýntýlar VVensinck´in Handbook of Eariy Muhammadan Tradi-tion adlý eserinde kullandýðý sisteme göre düzenlenmiþtir. B t Muhanýmed Ýbn Ýsmail el-Buhari M i Müslim tbn el-Haccac el-Kuþeyrî Tir.: Muhammed Ýbn Ýsa et-Tinnizi A.H. î Ahmed îbn Muhammed Ýbn Hanbel N.  Ahmed Ýbn Þu´ayb en-Nesei A.D.: Ebu Davud es-Sicistanî D. Abdullah îbn Abdurrahman ed-Darimi Ý.M. s Muhemmed Ýbn Mace.

Zaman zaman aþaðýdaki M.S. Ýl. yüzyýl muhaddislerinden de alýntýlar yapýlmýþtýr. Bu muhaddislerin eserleri Wensüyck'in el kitabýnda yer almamýþtýr.

Bay: Ahmed ibn el-Hüseyin el-Beyhaki Kitabes-Sünen el-Kübra F. t Hüseyin b. Mahmud el-Ferra el-Beavî, Miþkat el-Mesablh.

517

[1] 1. S. il/a. 23.

[2] Arabçada Halife, yani tamamen söyleyecek olursak Halifctû Rasülullah , Allah´ýn Rasülü'nün vekili anlamýna gelir

[3] Bak Bul. XXXVII.

[4] Birkaç ay sonra Fatýma öldüðünde Ali ve Ebu Bekir´e þöyle dedi: Senin önemini ve Allah´ýn sana olan ihsanýný biliyo­ruz ve onun ,ana verdiði hiçbir þeyi kýskanmýyoruz. Fakat  bizim önümüzde bize  bir þey yaptýn. Biz bu konuda, Peygamber (s.a.v.)'e olan yakýnlýðýmýz nedeniyle bir siz hakkma sahip olduðumuzu hissettik.» Bunun üzerine Ebu Bekir´i gözleri yaþlarla doldu ve þöyle dedi; «Nefsimi kud­ret elinde tutana yemin olsun ki, ben Allah´ýn Rasulünün ak­rabalarýyla, kendi akrabalarýmdan daha iyi geçinmek istiyorum.» O gün öðic namazýnda cemaate Ali´nin henüz kendi­sini bir halife olarak kabul etmediðini açýkladý. Bunun üzerine Alý Ebu Bekir´in doðruluðunu tasdikledi ve ona biai p´tý. (B. LXIV, 38).

[5] I. S. H/2. 63.4

[6] I. M. XXXVII, 3.

[7] I. M. XXXVII, 3.

[8] Bu ve diðer isimler Peygamberin Ýsimlerini anlatan gole-noksül münacaatlardan alýnmýþtýr.


radyobeyan