Muavenet By: armi Date: 07 Mart 2010, 18:14:34
MUÂVENET
Yardýmlaþmak, insanlarýn birbirine yardýmda, iyilikte bulunmasý. "Âvene" kökünden mastar olup, "teâvün" ile eþ anlamlýdýr. Ýnsanlar sürekli olarak birbirinin yardýmýna muhtaçtýr. Bu, toplu yaþayýþýn gereðidir. Diðer yandan yaratýlýþtaki farklýlýk, servet daðýlýmýndan ortaya çýkan zenginlik-yoksulluk gerçeði, güçlünün zayýfý ezme temayülü insanlar arasý yardýmlaþmayý gerekli kýlan unsurlardandýr.
Ýslâm dini yardýmlaþmaya ve sosyal adâlete büyük önem vermiþtir. Zekât, fýtýr sadakasý, fidye, yemin keffaretinde yoksulu doyurma gibi esaslar, zenginle yoksul arasýndaki yardýmlaþmaya süreklilik kazandýran sosyal güvenlik kuruluþlarýdýr. Buna, tarih içinde eðitim ve saðlýk hizmetlerinde, toplumdaki yetim, öksüz ve dullarý gözetmede büyük görev üstlenen "vakýflar" oda ilâve edilebilir. Hattâ vakýflar insana hizmetin ötesinde, kanadý kýrýldýðý için uçamayan kuþu koruyacak kadar canlýlara merhametin ve desteðin sembolü olmuþtur. Diðer yandan takva sahipleri toplumdaki yoksullarý, kendilerine ecir ve mânevi derece kazandýran bir nimet gibi görerek baðrýna basmýþtýr.
Kur´an-ý Kerim ve Sünnette yardýmlaþmayý emir ve teþvik eden pek çok nass vardýr. Bazýlarý þunlardýr:
Allah Teâlâ yardýmlaþmanýn meþrû konularda olmasý gerektiðini þöyle bildirir: "Ýyilik ve takva hususunda birbirinizle yardýmlaþýn. Günah ve tecavüz (ve düþmanlýk) üzerinde yardýmlaþmayýn" (el-Maide, 5/2).
Takvâ; Allah´tan korkup, kötülüklerden sakýnmak demektir. Burada, yardýmlaþmanýn, birbirine destek olmanýn ölçüsü ve metodu bildirilmektedir. Ýyilik, hayýr, güzel amaçlarla yardým, sahibine büyük ecir kazandýrýr. Fakat günah, haram, kötülük, zulüm, küfür ve düþmanlýk konularýnda baþkalarýna yardýmcý ve destek olmak, bu kötülüðü yapanlarýn güçlenmesine ve þerrin yayýlýp kökleþmesine yardýmcý olacaðý için, yardýmcý olaný da þerre ortak yapar. Herkes kötülüðün meydana gelmesindeki pay ve katkýsýna göre sorumlu olur. Özellikle bu yardým ve destek sonucu bir kötülük çýðýrý açýlýrsa, bu kötülük devam ettiði nesiller süresince çýðýrý açanlar kendine düþen vebal payýný yüklenirler. Bunun aksine iyilik, güzellik, hayýr çýðýrý açýlmasýna katkýda bulunanlar da, insanlar bu iyiliði, hayrý iþlediði sürece, sanki kendisi de iþlemiþ gibi ecir almaya devam eder. Ýyilik yolunu gösteren bu iyiliði yapmýþ gibi ecir alýr.
Allah Teâlâ bütün mü´minlerin birbirinin dostu ve yardýmcýsý olduðunu þöyle bildirir: "Mü´min erkekle mü´min kadýnlar birbirlerinin velileridirler. Ýyiliði emrederler, kötülükten menederler, namazý vaktinde kýlarlar, zekâtý verirler" (et-Tevbe, 9/71). Ayetteki velî; yardýmcý, destekleyici, idareci, Allah için dost ve yakýn anlamlarýna gelir. Mü´minin ehl-i küfre müslümanlara verecekleri zararda yardýmcý olmasý yasaklanmýþtýr. Âyette þöyle buyurulur: "(Ey Muhammed!) kâfýrlere kesinlikle arka çýkma" (el-Kasas, 28/86); "Allah, ancak sizi, sizinle din uðrunda savaþanlarý, sizi yurdunuzdan çýkaranlarý ve çýkarýlmanýza yardýmcý olanlarý dost ve arkadaþ edinmekten alýkoyar. Kim de onlarý dost ve arkadaþ edinirse, iþte onlar zâlimlerdir" (el-Mümtehine, 60/9). Ancak bir önceki âyette, müslümanlara saldýrmayan ve onlarla anlaþmalý bulunanlarla iþbirliði yapýlabileceði belirtilir: "Allah, din uðrunda sizinle savaþmayanlara ve sizi yurdunuzdan çýkarmayanlara iyilikte bulunmanýzý, adâletle davranmanýzý menetmez. Þüphesiz ki Allah, adaletle davranýp insaf ölçülerine baðlý kalanlarý sever" (el-Mümtehine, 60/8). Rivâyete göre, Huzâa Kabilesi müslümanlarla savaþmamýþ, ayný zamanda bir anlaþma yapýp, müslümanlarla savaþacak olanlara yardýmda bulunmayacaklarýna, onlarýn yanýnda yer alýp, Hz. Peygamberle savaþmayacaklarýna söz vermiþlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah onlara iyilikte bulunup, adaletli davranmalarý için mü´minlere ruhsat verdi. Bu âyet, gayri müslim ülkelerle iliþkileri düzenlemede önemli bir devletler hukuku prensibini de kapsar ve hangi þartlarda onlarla iþbirliði ve sözleþme yapýlabileceðini belirtir.
Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur:
"Dünyada insanlarýn bir sýkýntýsýný karþýlayanýn, Allah Teâlâ da âhirette bir sýkýntýsýný giderir" (en-Nevevî, Riyâzü´s-Sâlihin, I, H. No: 242).
Yardýmlaþmanýn bir çok çeþidi vardýr. Bir yoksula bir sadaka vermek yardým olduðu gibi, fikir danýþana doðru bilgi vermek de bir yardýmlaþmadýr. Zulüm ve haksýzlýða uðrayaný zalimin zulmünden korumak yardýmlaþma olduðu gibi; zalimin zulmüne engel olmak da yardýmdýr. Bu hususta Allah Rasulü þöyle buyurmuþtur: Îster zâlim ister mozlum olsun kardeþine yardým et ". Ashaptan bir zat:
- Ya Rasulallah! Mazlûm olan bir kimseye yardým ederim, bunu anladým. Fakat zalime nasýl yardým ederim, dedi. Allah elçisi þöyle buyurdu:
"Yaptýðý zulümden onu alýkoymanýz, zâlim için bir yardýmdýr" buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, IV, 281). Bu yolla zâlimin yükü hafiflemiþ, iþlemek üzere bulunduðu kötülük engellenmiþ olur.
Diðer yandan; "Komþusunun aç olduðunu bilerek sabahlayan gerçek mü´min olamaz"; "Sizden biriniz kendisi için sevdiðini mü´min kardeþi için de sevip arzu etmedikçe gerçek mü´min olamaz"; "Ýmanýn en alt derecesi, mü´minin yolda gördüðü, baþkalarýnýn ayaðýna takýlacak engeli, taþý kaldýrmasýdýr" ve benzeri hadisler Ýslâm´ýn yardýmlaþmaya ne kadar önem verdiðini göstermektedir.
Þâmil ÝA
radyobeyan