Muallel hadis By: armi Date: 07 Mart 2010, 18:10:02
MUALLEL HADÝS
Dýþ görünüþü bakýmýndan sahihlik þartlarýnýn tamamýný taþýyan, ancak buna raðmen sýhhatini zedeleyen gizli bir kusuru bulunan hadis. Muallel arapça hastalýk, sakatlýk, sebep, maksat, gaye, niyet gibi anlamlara gelen "illet" kelimesinden türetilmiþ olup, deðiþik ilim dallarýnda farklý istilâhî kullanýmlara sahiptir (bk. Ýllet Mad.).
Hadis ýstýlâhýnda, sened ve metin yönünden hiç bir kusuru yokmuþ gibi görünen bir takým hadislerin ancak hadis ilminde ihtisas ve görüþ sahibi kimselerin keþfedebildikleri bir illete (hastalýk, noksanlýk) sahip olmalarý durumunu belirtmek için kullanýlmaktadýr.
Bazý hadisçiler bu terimi "Ma´lûl" þeklinde kullanýrlar. Ancak doðru olaný "âle" fiilinin mef´ulu olan (mu´alle) þeklinde olanýdýr. Muallel, "oyaladý, meþgul etti" anlamýndaki "âle" fiilinin mef´ulüdür. Yanlýþ bir kullaným olmakla birlikte, yerleþik olan tabir mualleldir. Buhârî, Tirmizi, Hâkim ve diðer mu´teber muhaddisler, "ma´lûl" þeklini benimsemiþlerdir.
Muallel hadisleri tesbit etmek, onlardaki sakatlýðý ortaya çýkarmak çok zor bir iþtir. Hadis ilimleri içerisinde en kapalý ve en hassas olaný illet ilmidir. Hadis, gözden geçirildiði zaman kusursuz gibi görünür. Ancak, onun sýhhatine halel getiren ve anlaþýlmasý fevkalade bir ilmî feraset, geniþ bir hadis kültürü, ravileri hakkýnda eksiksiz bir bilgi ve senedlerle metinleri bir bütün olarak kavrayabilecek ve onlarýn iç durumlarýna nüfuz edebilecek kuvvetli bir melekeye ihtiyaç duyan bir illet bulunur (Ýbn Hacer el-Askalânî, Nuhbetu´l-Fiker, Ýstanbul 1306, 45).
Hadislerdeki illeti anlamanýn zorluðu ifade edilirken, onun hadis konusundaki teknik bilgilerle anlaþýlmasýnýn imkânsýz gibi olduðu ve bunun ancak, kendilerini hadis ilimlerine hasretmiþ bir takým seçkin hadis alimlerinin kalplerine Allah Teâlâ´nýn bir ilhamý ile mümkün olabileceði söylenmiþtir (Askalanî, a.g.e., 45; Suphi es-Salih, Hadis Ýlimleri ve Istýlahlarý, Tec. Yaþar Kandemir, Ankara 1981,150). Bu öyle bir durumdur ki, çoðu zaman hadisin muallel olduðunu söyleyen alim, bunun hangi sebeplerden dolayý muallel olduðunu açýklamakta zorluk çeker (Ýbn Hacer, a.g.e., 45).
Hadislerdeki illetlerle uðraþan alimler bir nevi sarraflara benzetilirler. Nasýl ki sarraflar uzun uðraþýlar neticesinde dirhemlerin saðlam ve kalbini bir bakýþta anlama melekesini kazanýrlar, bazý alimler de uzun eðitim, tartýþma ve ihtisasýn neticesinde, hadislerin bozuðunu, illetlisini saðlamýndan öylece ayýrma melekesini elde ederler (a.g.e., 151).
Bu ilmin hadis ilimleri içerisinde hem zorluk hem de ehemmiyeti bakýmýndan ayrý bir yeri olduðundan bu konuda söz söyleyebilmiþ olan alimlerin sayýsý oldukça azdýr. Bunlarýn baþýnda, Ýmam Buharî´nin þeyhi Ali b. el-Medenî, Buharî, Ahmet b. Hanbel, Yakub b. Þeybe, Ebi Hatem er-Razi, Ebi Zur´a ve Darekutnî gelmektedir (Askalanî, a.g.e, 45; Suphi es-Salih, a.g.e., 151).
Ýllet, çoðu zaman dýþ görünüþü itibarýyla sahih görünen isnadlarda bulunur. Münekkid, isnad tarikleri hakkýndaki derin malumatý sayesinde ravinin, teferrudu, mevsul hadisi mürsel, merfu´u, mevkuf olarak göstermesi, baþka sika ravilerin muhalefeti veya bir hadisin baþka bir hadisle karýþmasý gibi durumlarý sezerek, ya hadisin sýhhatini zedeleyen bir illetinin bulunduðuna zann-ý galible karar verir veya bunda tereddüt göstererek hadis hakkýnda kararsýzlýðýný belirtir (Askalanî, ayný yer).
Bir hadisin illetinin anlaþýlabilmesi, o hadisin bütün rivayet tariklerinin bilinmesi ile mümkün olabilir. Ýbn Medenî, "bütün tarikler cemi edilmedikçe hata ortaya çýkmaz" demektedir (a.g.e., 45; derkenar).
Hakim en-Neyseburî, muallel hadisi on kýsma ayýrmakta ve her birini örneklerle açýklamaktadýr. Ancak hadislerin sýhhatlerini zedeleyen gizli sebepler çok daha fazladýr (S. es-Salih, a.g.e., 153).
Bunlardan bazýlarý þunlardýr:
Bir Medinelinin, baþka bir þehirdeki raviden rivayet etmesi, zira Medineliler baþkalarýndan rivayet ettiklerinde çoðunlukla hata ederler.
Bir ravinin, kendi þeyhinin ,adýný söylememesi veya müphem býrakmasý.
Ravinin rivayet ettiði þahsý görmüþ olmakla birlikte, ondan duymuþ olduðu hadislerin belirli olmamasýndan dolayý vasýtasýz rivayetlerinin, onlarý þeyhinden duymuþ olmasýnýn þüpheliliði hadisi muallel yapmaktadýr. Ayrýca, sened bakýmýndan saðlam olduðu halde arada, rivayet ettiði kimseden hadis dinlemediði bilinen bir ravinin bulunmasý. Ýsnadýyla rivayet edilen bir hadisi çok saðlam bulan Müslim, bu görüþünü Buharî´ye bildirince Buharî, Musa b. Ukbe´nin Süheyl b. Ebi Salih´den hadis dinlediði hakkýnda bir bilginin bulunmadýðýný söyleyerek hadisin illetini ortaya koymuþtu (S. es-Salih, a.g.e., 154-155).
Bazý muhaddislerin, muallel tabirini istilahî deðil de kelime anlamýnda kullandýklarý görüldüðünden, hadisle uðraþanlarýn bu kelime ile ravinin zahiri bir durumundan dolayý cerhedildiði olaylara dikkat etmeleri gerekmektedir. Ancak bazý münekkidler, muallelin sadece gizli sebeplerden dolayý ortaya çýkan sakatlýklarda deðil, dýþ görünüþünde noksanlýk olan hadisler için de kullanýlabileceðini ileri sürmüþlerdir.
Muallel hadis konusunda yazýlan eserlerin bir kýsmý þunlardýr: Ali b. el-Medenî´nin Kitâbu´l-Ýlel´i, el-Hallal´ýn ayný adý taþýyan eseri, Ýbn Ebi Hâtim er-Râzî´nin Ýlel´i, Tirmizî´nin Süneni´nin sonuna eklediði Kitabu´l-Ýlel adlý bölüm, ayrýca Ahmed b. Hanbel, ed-Dârekutnî, Buharî, Ebi Þeybe vb. diðer bir takým alimlerin de bu konuda yazdýklarý kitaplar bulunmaktadýr.
Muallel hadislerin tesbit edildiði bir kitap olan Ebi Ferec Abdurrahman Ýbnül-Cevzî´nin (510-595) el-Ýleli´l-Mütenahiye fi´l-Ehâdisi7l-Vafiye adlý eseri de zikredilmeye deðer niteliktedir.
radyobeyan