Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Mezalim mahkemeleri By: armi Date: 06 Mart 2010, 17:46:00

MEZÂLÝM MAHKEMELERÝ




Ýslam devletinde en üst yargý makamý kabul edilen mahkemeler. Ýslam devletinin adlî müesseselerinden biri olan mezâlim,daha adil bir toplum düzeni kurmak gayesiyle ortaya çýkmýþtýr.

Kelime olarak mazlýme, mazleme, kelimelerinin çoðul þekli olduðundan, þöyle tarif edilmektedir: "Zâlimleri korku ile yola getirmeye, çekiþmeleri azametle, haklarý inkardan vazgeçirmeye çalýþmaktýr" (el-Mâverdî, el-Ahkâmu´s-Sultaniyye, Beyrut 1978, s. 77). Bu bakýmdan mezalim önemli bir görev olup; "onun sayesinde zalime karþý mazluma adaleti saðlamak; haklýyý haksýzdan ayýrmak, güçlüye karþý zayýfý korumak, ülkede adalet esaslarýna uyulmasýný saðlamakla mümkün olur" þeklinde bir tarif yapýlmýþtýr (Kalkaþandî, Subhu´l-Âþa, Beyrut 1987, VI, 204).

Günümüz hukuk anlayýþýna göre mezalim; istisnaî mahkeme, fevkalade mahkeme, istinaf mahkemesi, temyiz, danýþtay, aðýr ceza mahkemesi vs. karþýlýklarýnda kullanýlmaktadýr. Bununla beraber bütün bu görüþler mezalimi tam ve gerçek yönü ile ifade etmekten uzaktýr. Zira mezalim, yargý fonksiyonu dýþýnda kalan çeþitli alanlarda da faaliyet gösterdiðinden sadece bir yargý kuruluþu deðildir. Nitekim bu teþkilat idarî, dinî, malî vs. gibi görevleri yerine getirmiþ olduðundan sýrf yargý ile ilgilenen bir organ olarak düþünülemez.

Bu teþkilât, müslüman devletlerin merkez ve taþra teþkilatlarýnda yer alýp, hem siyâsi, hukukî ve iktisadî alanlarda; hem de idarî ve adlî yargý alanlarýnda, devletin yüksek memurlarýnýn katýldýðý bir kurul halinde görev yapan devlet organýdýr.

Uzun tarihi bir geçmiþe sahip olan mezâlimin Ýran ve hatta Cahiliye dönemine kadar uzandýðý belirtilmektedir. Hz. Peygamber ve Hülefa-ý Raþidîn dönemlerinde çok rastlanan mezâlim, tam teþkilatlý bir müessese olarak Emevîler döneminde ortaya çýkmýþtýr. Hz. Ali´nin þehid edilmesinden sonra insanlar bozulduðundan, zulüm ve ahlaksýzlýk çoðaldý. Öðüt ve normal mahkemeler onlarý yola getiremez oldu. Bunun üzerine devlet baþkanlarý, zalimlerden mazlumlarýn hakkýný almak ve adaleti saðlamak için mezalim görevini yürütmeye baþladýlar.

Emevîlerden, ilk defa mezâlim olaylarýný doðrudan karara baðlamak üzere haftanýn belli bir gününü bu iþe tahsis eden, Halife Abdülmelik b. Mervan (65-86/685-705) olmuþtur. O, kendisine getirilen bir davada zorlukla karþýlaþýnca, meseleyi Kadý Ebu Ýdris el-Evdî (veya el-Ezdî)´ye havale ederdi. Zira o, bu konularda Abdülmelikten daha tecrübeli olduðu ve durumu daha iyi bildiðinden, isabetli hükümler verirdi (el-Mâverdî, a.g.e., s.78).

Gerek vali, gerekse halk tarafýndan yapýlan haksýzlýklar çoðalýnca, Halife Ömer b. Abdülaziz (99-101/717-719), amcasý Abdülmelik´in uygulamasýný daha da ileri götürerek kendisini bu iþe adadý. Emevî hanedan üyelerinin zulümle aldýklarý mallarý sahiplerine iade etti. Sünnete uygun hareket ederek adil bir þekilde mezâlim mahkemelerinin iþlerine bakmaya baþladý.

Abbâsiler devrinde, doðrudan halifeye arzedilmek suretiyle merkezî idareye akseden þikâyet ve ihtilaflar için bir "Divanul-mezâlim" vardý; ki, böylece devletin idarî, siyasî daire ve kademelerinde rastlanan adaletsizliklerin ve adlî hatalarýn düzeltilmesi maksadýyla kurulmuþtu.

Abbasilerin ilk hükümdarlarýna göre mezâlim, devlet idaresinin temel özellik ve organlarýndan biridir.

Tarih kitaplarýnda, el-Mehdi´nin yürüttüðü mezalim mahkemelerinin birçok örneðine rastlanmaktadýr. O, mezalim davalarýný karara baðlamak için her zaman oturumlar tertiplerdi. Bu oturumlarda kadýlarý da yanýnda hazýr bulundururdu. Mehdi´den sonra el-Hadi de selefinin yolunda yürüyerek mezalim oturumlarý düzenliyordu. Hatta bu oturumlarý üç gün arka arkaya düzenlemediði için halk arasýnda infiale sebep olmuþtu. Harun Reþid de mezalim oturumlarý düzenliyordu. Yardýmcý olarak da yanýnda veziri Yahya b. Halid el-Bermekî bulunurdu.

Ýslâm dünyasýnýn doðusunda olduðu gibi, batý ucundaki Endülüs Emevî Devleti´nde de "Sahi bu Ahkâmil-Mezâlim" ünvaný ile anýlan bir görevli ve bunun idare ettiði bir mezalim müessesesi vardý. Bu görevli, kamu ve devlet iþlerine bakan memurlarýna, idare adamlarýna karþý serdedilen þikâyetlere bakar ve bunlarý hukukî bir hal tarzýna baþlardý. Hakimler tarafýndan verilen hükümler, durum ve iþlenen fiile göre para cezasý, kamçýlama, hapis ve kýsas þeklinde ortaya çýkardý.

Müslüman hükümdarlar, halk tarafýndan kendilerine ulaþtýrýlan þikâyetleri dinleyip görmek, zorunda idiler. Ýster kendileri, isterse çocuklarý aleyhinde bile olsa, haksýzlýðý ortadan kaldýrmaya çalýþýrlardý. Ýslâm tarihinde bu türden pek çok örnek vardýr. Bu dönemlerde Halk belli günlerde þikâyetlerini ve uðradýðý haksýzlýklarý hükümdara götürmeyi âdet haline getirmiþti.

Tarihî seyri içinde geliþimine kýsaca temas edilen ve uygulamasý ile ilgili bir nebze bilgi verilen mezâlimin görevleri de þöyledir:

1. Halka karþý sert davranarak hak ve adalet yolundan sapan zalim idareciler hakkýndaki þikâyetlerin incelenmesi.

2. Memurlarýn, vergi ve diðer devlet mallarýný tahsil ederken yaptýklarý haksýzlýklarýn giderilmesi.

3. Divan kâtiplerinin denetlenmesi. Bunlar, müslümanlarýn mallarý hakkýnda kendilerine güvenilen kimselerdir.

4. Devletten maaþ alanlarýn maaþlarýnýn gecikmesi veya eksik ödenmesiyle ilgili þikâyetlerin incelenmesi.

5. Yöneticilerin veya güçlü kimselerin gasb ettiði mallarla ilgili þikâyetlerin incelenmesi.

6. Umuma ait ve hususî vakýflarýn denetlenmesi. Vakýflarýn, vâkýfýn þartlarýna göre idare edilmesi gerekir.

7. Kadý mahkemelerinin verdiði kararlarýn uygulanmasý. Bazen mahkemelerin verdiði kararý uygulamak zorlaþabilir. Böyle bir durumda kuvvetçe daha üstün olan mezalim mahkemeleri (fevkalade yetkili mahkemeler) hükmün gereði ne ise onu tam olarak uygularlar.

8. Muhtesiblerin ve özellikle maliye ile uðraþanlarýn yerine getiremediði kararlarý uygulamak.

9. Cuma ve bayram namazlarý ile Hac ve cihad gibi açýk ibâdetlerin yerine getirilmesini saðlamak.

Daha önce de kaydedildiði gibi mezalim mahkemelerinde sadece kadý deðil, ayný zamanda bir kurul da hazýr bulunurdu. Bu durum, mezalimin karakteristik yönlerinden biridir. Kurula baþkanlýk eden veya katýlanlarýn sayýlarýnda devlet ve zamanlara göre az çok bir deðiþiklik olmuþtur.

Mezalim mahkemelerinin oturumlarýnda her zaman ayný sayýda insanlar (üye) bulunmamakla birlikte, genellikle aþaðýdaki þekilde bir sýra takib edilmektedir:

1. Hükümdar: Mezalim oturumlarýný düzenlemek ve bunlarýn baþkanlýðýný yapmak, devlet baþkanýnýn en tabii hakkýdýr. Hükümdarlar, bazen bu yetkilerini vezir veya baþkalarýna devredebilirler.

2. Vezir: Bilhassa tefviz vezirleri de devlet iþlerini yürütmeye yetkili olduklarýndan mezalim oturumu düzenleyebilir.

3. Vali: Hükümdarlarýn taþradaki temsilcileri sýfatý ile valiler, hükümdarýn yetki vermesi halinde mezalim oturumu düzenleyebilir.

4. Sahibul-Mezalim: (Özel mezalim görevlileri).

5. Kadý: Müessesenin ilk dönemlerinden itibaren mezalim oturumlarýnda kadýlarýn bulundurulmasýna özel bir önem verilmiþtir. Hemen hemen bütün mezalim oturumlarýnda kadýlara rastlanmaktadýr.

6. Hukukçular ve müftüler: Mezalim oturumlarýna üye olarak katýlanlar arasýnda yine müessesenin karakteristik unsurlarýndan sayýlabilecek olan hukukçularý, müftüleri ve diðer alimleri görüyoruz.

7. Þuhûd: Baþkanýn verdiði kararýn hukuka uygunluðunu tesbit eden ve ayný zamanda bilgilerine müracaat edilen kimselerdir.

8. Ordu temsilcileri: Özellikle Fatýmî ve Memluklar devrinde oturumlara orduyu temsilen bazý üyelerin de katýldýðý görülür.

9. Maliye temsilcileri: Maliyeyi temsilen mezalim oturumlarýna katýlanlar. Fatýmî ve Memluk döneminde görülmektedir.

10. Muhtesib: Müslüman toplumlarda bazan muhtesibin mezâlim oturumlarýnda üye olarak bulunduðu görülmektedir.

11. Sahibu´þ-Þurta: Polis, bekçi vs. gibi yardýmcýlarýn da katýldýðý olmaktadýr.


radyobeyan