Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Meyyit By: armi Date: 06 Mart 2010, 17:44:51

MEYYÝT





Ölü, ölmüþ insan. Çoðulu mevtâ ve emvât olarak gelir. Ayrýca, ölmüþ kimse, ölmüþ kimsenin bedeni, cenaze anlamýndadýr. Aslýnda cenâze, yýkanýp kefenlenmiþ, tabutla götürülen naaþ; meyyit ise, henüz yýkanýp temizlenmeden önce yatakta serilmiþ olan ölüyü ifade eder.

Bir fýkýh terimi olarak meyyit, ölmüþ, kendisinde yara veya dayak izleri gibi öldürme eseri bulunmayan kimsedir.

Böyle dayak ve iþkence etkisiyle ölen kiþiye de maktûl (öldürülmüþ kimse) denir. Cenaze, ölü demektir, cenâze kelimesi ölüm anýndan defin anýna kadar yapýlan cenaze merasimi anlamýný da ifade eder.

Ýslâm´da ölüye karþý dirilerin bazý görevleri vardýr. Bu görevlerin yapýlmasýný Rasulullah (s.a.s) teþvik etmiþlerdir. Bu konularla ilgili olarak bir çok hadis-i þerif vardýr. Bir insan ölünce gözleri kapatýlýr, çenesi baðlanýr, elbise ve iç çamaþýrlarý çýkarýlarak bir tahta veya teneþir üzerine yatýrýlýr. Üzerine bir örtü çekilir. Þiþmemesi için üzerine aðýrca bir demir parçasý konulur. Elleri yan tarafýna indirilir. Ölünün yanýnda güzel kokulu bir þey bulundurulur. Sonra yýkanýp kefenlenir. Cenaze namazý kýlýndýktan sonra kabre defnedilir.

Cenaze yýkanmadýkça, bulunduðu yerde Kur´an-ý Kerim okunmaz. Cünüp olanýn, ay hali görmekte bulunan veya lohusa olan kadýnýn cenazenin yanýnda bulunmasý doðru deðildir.

Hz. Peygamber (s.a.s) ölüm ve benzeri bir felâket ile karþýlaþan kimselerin sabretmelerini, duâ ile Allah´a sýðýnmalarýný tavsiye buyurmuþtur.

Kur´ân-ý Kerîm´de, felâkete uðrayýnca sabreden ve "innâ lillâh" diyerek Allah´a sýðýnanlarý methetmiþ, onlarý rahmet ve hidayet ile müjdelemiþtir (el-Bakara, 2/156; Buhârî, Cenâiz, 162; S.Sabýk Fýkhü´s-Sünne, I, 504).

Ölüye aðlamaða gelince; yakýnlarýný, sevdiklerini bir anda kaybeden insanlarýn acý çekmemeleri mümkün deðildir. Bu acýnýn göze hücum eden gözyaþlarý, ruhlara hâkim olan kederler ile`ortaya çýkmamasý düþünülemez. Bu tabiidir, sevgi meyvesidir. Ýslâm bu çeþit aðlamayý ve üzülmeyi yasaklamamýþtýr. Hz. Peygamber ve ashabýnýn bu kadar üzüntüyü açýða vurduklarý bilinmektedir (Buhârî, Cenâiz, 152, 162).

Ölünün yüzünün açýlmasý ve öpülmesi de caizdir. Nitekim Hz. Ebû Bekr (r.a) Allah Rasûlünün mübarek naþýný sevgiyle öpmüþ ve aðlamýþtýr (Buhârî, Cenâiz, 12).

Ýslâm´ýn yasakladýðý ve Ýslâm´dan önce çok revaçta olan baðýrýp çaðýrarak, Allah´a karþý yakýþýksýz sözler söyleyerek, saçýný baþýný yolarak aðlamaktýr. Bu þekilde aðlamanýn zararý aðlayan ve saçýnýn baþýný yolan kimseye olur (Þevkâni, Neylü´l-Evtâr, IV, 105-116; el-En´âm, 6/164).

Ölüye karþý yapýlmasý gereken görevlerden birisi de, onu yýkamak ve kefenlemektir. Çünkü Rasûlullah (s.a.s), ölülerin kefenlenmesini, yýkanmasýný emretmiþtir. Bu iki iþin nasýl yapýlacaðýný ayrýntýlý bir biçimde anlatmýþtýr. Bu yüzden müctehidler ölünün yýkanmasýnýn ve kefenlenmesinin farz-ý kifâye olduðunda görüþ birliði içindedir. Ölünün borçlarýný namazý kýlýnmadan önce ödemek sünnettir. (Ýbn Kudâme, el-Muðni, 1l, 337, Þevkânî, a.g.e., IV, 23-26). Ölülerin cenaze namazlarýnýn farz-ý kifâye oluþu ittifakla kabul edilmiþtir. Namaz kýlýndýktan sonra onu mezara kadar taþýmak görevdir. Cenazeye katýlmanýn da üç derecesi vardýr. Bunlarýn birincisini yapan görevini yerine getirmiþ olur. Ancak üçüncüsüne kadar devam etmek daha çok sevaba sebeb olur. Bu dereceler de þunlardýr:

a) Cenaze namazý kýlýp ayrýlmak,

b) Cenaze namazýna ve defnedinceye kadar olan hizmetlere katýlmak,

c) Definden sonra da kabrin baþýnda bir süre bekleyip dua ve istiðfar ile meþgul olmak (Ýbn Kudâme el-Muðni, II, 353 vd.)

Cenaze merasimine katýlanlarýn, ölümü, ahireti ve Allah´ýn yüceliðini düþünmeleri, sükuneti muhafaza etmeleri, dünyevî meseleleri konuþmalarý, gülmemeleri bu görevin edepleri cümlesindendir (Ýbn Kudame, a.g.e., II, 354). Cenazenin dört tarafýndan kýrk adýný taþýmak menduptur. Bu sýrada baðýrýp çaðýrmak, sesli olarak tekbir getirmek ve zikr yapmak çalgý ve çelenk, bid´at olup yasaklanmýþtýr. Cenaze kabre indirilinceye kadar, bazý müçtehitlere göre omuzlardan yere indirilinceye kadar oturmak mekruhtur (Ýbn Kudâme, a.g.e., II, 355; Ali Mahfuz el-Ýbda´fî Madarri´l-Ýbtida´, 212).

Cenazeyi görünce ayaða kalkma meselesine gelince, lehte ve aleyhte hadisler vardýr. Buna göre, "kalkmak meþrudur fakat zaruri deðildir" denilebilir (Aynî, Ümdetü´l-Karî, IV,118).


radyobeyan