Mevzu hadis By: armi Date: 06 Mart 2010, 17:42:06
MEVZÛ HADÝS
Vaz´; iskât etmek, koymak, terketmek, iftirâ etmek, icâd etmek anlamýnda olup; Mevzû´ ise, vaza mastarýndan ism-i mef´ûldur. Hz. Peygamber´in söylemediði bir sözü, yalan ve iftirâ ile ona nisbet etmek manasýný taþýyan bir Usul´u Hadis terimi. Rasulullah (s.a.s), söylemediði halde çeþitli sebeblerle sahabe ve Tabiine izafe edilerek uydurulmuþ sanatlý sözlerdir.
Mevzû hadisin deðersiz ve ehemmiyetsiz olduðunu hesaba katarak, onun, bir þeyi yukarýdan aþaðýya atmak manasýna geldiðini söyleyen hadis âlimleri de vardýr(Ýbnu´l-Arrâk, Tenzîhu´þ-Þerîa, Mýsýr 1375, I,5).
Hadis âlimlerinin istilahýnda Hz. Peygamber´in aðzýndan uydurulan ve ona iftira edilen söz manasýnda mecazî olarak kullanýlan "mevzû" tabiri, "muhtelak" (= icad edilmiþ) ve "masnû" (=uydurulmuþ) kelimeleriyle de izah edilmektedir (Ý6n Kesîr, Ýhtisarru Ulûmül-Hadis, Mýsýr 1951, s. 78).
Ashab-ý Kiram ve daha sonraki zevata aitmiþ gibi gösterilen bir takým sözler de mevzû kelimesinin kapsamýna girmektedir(el-Leknevî, Zaferul-Emânî´ fi Muhtasari´l-Cürcânî, Laknav 1304; s.238-239). Yalnýz mevzû kelimesi, mutlak olarak kullanýldýðý zaman, Hz. Peygamber adýna uydurulan sözleri ifade etmektedir. Baþkalarý hakkýnda uydurulnýuþ sözler için de çoðu zaman "bu falan adýna uydurulmuþ" ifâdesi kullanýlmaktadýr (el-Leknevî, a.g.e., s. 238-239).
Kýsaca mevzu hadis Hz. Peygamber (s.a.s)´in hadisi olmadýðý halde kasýtlý olarak onun hadisi imiþ gibi anlatýlan söz olmaktadýr. Allah Rasulü (s.a.s)´nin, söylemediði bir sözü ona nisbet etmek veya hadis uydurmak aþaðýdaki hadis gereðince haram kýlýnmýþtýr. ´Her kim benim adýma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazýrlansýn" (Buharî, Ýlm 38, Cenâiz 33, Enbiyâ 50, Edeb 109; Müslim Zühd 72; Ebü Dâvud, Ýlm 4; Tirmizî. Fiten 70, Ýlm 8, 13 Tefsir I, Menâkýb 19:, Ýbn Mâce, Mukaddime 4; Dârimî, Mukaddime 25, 46; Müsned, II/47, 83, 133, 150, 159, 171).
Hadis usulü kaynaklarýnda bu hadis lafzî mütevâtire misâl gösterilmektedir (Ýbn Salah, Ulûmul-hadis Nþr. Nureddin, t.y, Beyrut 1981 s.242). Mütevâtir, yalan üzerinde ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluðun, yine kendisi gibi bir topluluktan rivâyet ettiði haber demektir. Kettânî, bu hadisin mezkûr metni ile yetmiþ beþ sahabe tarafýndan rivâyet edildiðini, ravilerinin isimlerini de belirtmek suretiyle, açýklamaktadýr. (Kettânî, Nazmu´l-Mütenâsir Min Hadîsi´l-Mütenâsir, Mýsýr t.y, s. 29). Ayný lafýzlarýyla olmasa da, Rasulullah (s.a.s) adýna yalan uydurmanýn mutlak günah oluþu hakkýnda gelen hadislerin yüzden fazla sahabe kanalýyla rivayet edildiðini söyleyen alimler de bulunmaktadýr (Kettânî, a.g.e., s.30).
Hadis böyle yüksek bir mertebede bulunmasýna raðmen, haksýz bir þekilde eleþtirilmiþ olduðu da görülmektedir: Her halde "idrâc" yoluyla Rasulullah (s.a.s) adýna kasýtsýz olarak, sevap için hadis uyduranlar bu "müteammiden" (kasýtlý olarak) kelimesini bununla kendilerine cevaz kapýsý açmak maksadýyla hadise sokuþturmuþlardýr. "Veyahut da ravilerin baþkalarýndan hatayla, vehimle veya yanlýþ anlamayla yaptýklarý rivayetlerde kendilerini günahtan kurtarmak için bu "kasýtlý olarak" (müteammiden) kelimesine dayanmak için uydurmuþlardýr. Bu yüzden o raviler þu meþhur kaidelerini koymuþlardýr. "Yalandan doðan sorumluluk, bunu kasýtlý yapanlar içindir" (Mahmud Ebu Reyye, Advâ´ ale´s-sünnetil muhammediye, Terc, Muharrem Tan (Muammedî Sünnetin Aydýnlatýlmasý), Ýstanbul 1988, s. 42).
Üzerinde durduðumuz hadis bu "müteammiden" lafzý ile mütevatir olmasýna raðmen, bu kelimenin "mevzu" kabul edilmesi isabetsiz ve þâz olan bir görüþtür.
Ýslâm´da her hangi bir günahý iþleyenin manevî bir cezaya çarptýrýlmasý için, iþlenen suçun kasýtlý olmasýnýn þart olduðu bilinen bir husustur. Hata eseri olarak iþlenen suçlarda sorumluluk kaldýrýlmýþtýr. Bu hadis de buna bir delildir.
Bir çok âyet-i kerîmede "Allah´a karþý yalan uyduran veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir" buyurulmaktadýr (el-En´âm 6/21, 93, 44, el-A´râf 7/37, Yûnus 10/17, Hûd 111/18), Kehf I8/15). Allah´a yalan uydurmak, iftira etmek de yalaný kasýtlý olarak söylemektir. Hata ve yanýlmadan dolayý meydana gelen günahlarýn, sorumluluk dýþýnda kalacaðý hadiste geçen "müteammiden" lafzý ile konulmuþ deðildir. Bu mesele yukarda söz konusu edilen ayetlerle açýklanmýþtýr. O halde Kur´an-ý Kerim´in kayýtladýðý gibi Resulullah (s.a.s.)´ýn da, yalaný "kasýtlý olarak" (müteammiden) lafzý ile kayýtlamasý mümkün deðildir. Hz. Peygamber (s.a.s.), bu durumu gayet belîð bir ifade ile açýklamýþtýr.
Herhangi bir hadisi, yalan olduðunu bile bile rivayet etmek, delil olarak kullanmak da hadis uydurmak kadar günahdýr. Rasulullah þöyle buyurur: "Her kim benden yalan olduðu bilinen bir hadis rivayet ederse, o kimse yalancýlardan biridir" (Müslim, (Mukaddime) 1, 9 Nþr. M. Fuat Abdülbaki). Bir baþka hadis de: "Ýleride bir takým deccâller ve yalancýlar ortaya çýkacak; sizlere ne kendinizin ne de babanýzýn iþittiði hadisler getireceklerdir. Onlardan þiddetle sakýnýnýz, sizleri sapýtýp fitnelere düþürmesinler" (Müslim, (Mukaddime) N.þ.r. M. Fuat Abdülbaki 1/12) buyurarak ümmetini uyarmýþ ve temkinli bulunmalarýný tavsiye etmiþtir.
Hadis uydurma giriþimlerinin baþlangýcýný Hz. Peygamber (s.a.s.)´in zamanýna kadar çýkaranlar varsa da; çoðunluk, Hz. Osman (r.a.)´ýn þehid edilmesini takib eden olaylar sonucu oluþan gruplarýn, hadisin otoritesinden kendi görüþleri lehine yararlanmak istemelerine baðlamaktadýr. Gerçekten Sahabe asrýnýn sonu kabul edilen Büyük Tabiîler devri, çeþitli grup ve mezheplerin ortaya çýktýðý, dikkatsiz ve samimiyetsiz hadis öðrencilerinin artmaya baþladýðý bir dönem olmuþtur. Hadis uydurma giriþimini ilk baþlatanlar Þîa, Hadis uydurma hareketlerinin doðduðu çevre de Irak olmuþtur (Sýbâî, Es-Sünne ve Mekânetühâ fi´t-teþrii´l-Ýslamî, Beyrut 1985, s. 79).
Hiç þüphesiz, Allah Rasulü (s.a.s) adýna, ancak gerçek anlamda mü´min olmayan, Allah´dan hakkýyla korkmayanlar hadis uydurmuþlardýr. Gönüllerinde Ýslâmýn yer etmediði þahýslar hiç çekinmeden meþrep, mezhep ve keyiflerine göre hadis üretmiþlerdir. Bütün bu menfi durumlara raðmen, Sahabe, Tabiun ve sonraki devir muhadislerince uydurmalar sahih hadislerden tek tek ayýklanmýþtýr. Uydurulmuþ hadisleri bir arada toplayan pek çok kitap da yazýlmýþtýr.
Hadis Uydurma Sebepleri
1. Fýrka, mezheb ve kabilesini savunma ihtiyâcý:
Hz. Osman (r.a)´ýn þehid edilmesiyle birlikte ortaya çýkan muhtelif batýl fýrkalar fikirlerini yayabilmek için, halký davalarýnýn doðruluðuna inandýrmak ve böylece taraftarlarýnýn sayýsýný artýrmak durumunda idiler. Bu itibarla, ilk olarak Kur´an-ý Kerim´e, sonra da hadislere baþ vurarak onlarda prensiplerini destekleyecek naslar aradýklarýndan þüphe edilemez (Ýbnü´l-Cevzî, E!-Mevzûât, Nþr. Abdurrahman Muhammed Osman, Medine 1983, s. 31). Muhtelif fýrkalar, hadisleri iki þekilde tahrif etme yoluna gitmiþlerdir:
a. Ýþlerine gelmeyen hadisleri, inkâr edip uydurma olduðunu iddia etmek.
b. Görüþlerine hadislerden destek bulmak için hadis uydurmak. Her grup hadisler karþýsýnda bu tür tasarruflarda bulununca, hadis diye uydurulmuþ sözlerin sayýsýnda bir artýþ olmuþtur.
2. Ýslâm Düþmanlýðý: Ýslâm düþünce ve medeniyetinin kýsa bir müddet zarfýnda benzeri görülmemiþ hýzla yayýldýðý, hatta Bizans, Rum ve Ýran Sâsânî imparatorluklarý olmak üzere bir çok devletleri etkisi altýna aldýðý bilinen bir husustur. Ýslâmýn ortaya çýkmasýyla baþlayan Ýslâm düþmanlýðý, zýndýklar tarafýndan, müslümanlara þevket ve devlet kazandýran Ýslâm´ý tahrif etme þeklini almýþtýr.
3. Ýslâm´a Hizmet Etmek Arzusu: Müslümanlarý iyi amellere teþvik etmek, kötülüklerden sakýndýrmak maksadýyla da hadisler uydurulmuþtur. Özellikle amellerin faziletlerine dair hadisler bir takým cahil zahidler, derviþler ve safilerce uydurulmuþtur. Bu tür uydurmalarýn, "kim falan gün þu kadar namaz kýlar ve her rekatta þu sureleri bu kadar defa okursa, ona ahirette mükafat olarak... verilecektir" gibi genel bir formülü de bulunmaktadýr. Halký iyi iþlere teþvik (terðib) ve kötü hareketlerden sakýndýrmak (terhib) maksadýyla hadis uydurulmâsýna cevaz veren tek mezheb, bid´at fýrkalarýndan Kerrâmiyye mezhebidir (Nevevî, Þerhu Müslim, Mýsýr 1349 I, s, 56).
4. Þahsî Çýkar Saðlama Düþüncesi: Þahsî çýkar saðlamak amacýyla, çeþitli siyasi gruplarýn düþüncelerine uygun hadis uyduranlar yanýnda, piyasa hesaplarýyla bazý maddelerle ilgili olarak hadis uyduranlar da olmuþtur. "Patlýcan her derde deva olacaðý" bunlardan biridir. Ayrýca, halk arasýnda saygýn bir bilgin kabul edilmek için verdiði fetvalarýný, uydurma hadislerle destekleyenler de, bu çýkarcýlar grubuna dâhildirler.
Hadis uydurmacýlarý, Ýslâm´ýn yasak kýldýðý bu iþi yaparken, her zaman açýk olmaya cesaret edememiþlerdir. Her biri bir baþka kisve ve bir baþka yolla ihanetlerini gerçekleþtirmiþlerdir. Uydurmacýlar baþlýca; uydurmalarýný sahih hadislere karýþtýrmak, uydurulan sözün baþýna muhaddislerce makbul olan bir sened eklemek, henüz elde edilememiþ hadisleri rivâyet ediyormuþ intibaý vermek için hadisin senedlerinden herhangi biri üzerinde deðiþiklik yapmak, iki hadisin sened ve metinlerini birbirine karýþtýrmak, rivâyette hata etmiþ olduðunu daha sonra anlamýþ olmasýna raðmen, itibarýný kaybetmemek için hatada ýsrar etmek gibi yanlýþ ve yasak yollara baþvurmuþlardýr.
Hadis uydurmacýlarýný bu uydurma hadisleri tanýmak için Muhaddisler bazý alâmetler ve ipuçlarý tespit etmiþlerdir. Uydurmacýlarý tanýmak için baþlýca yollar; uydurmacýlarýn hadis uydurmuþ olduklarýný anlatarak itiraf etmeleri, hadis uyduranlarý duruma vâkýf olanlarýn veya arkadaþlarýnýn ihbâr etmesi, hadis ilmiyle meþgul olanlarýn, hakkýnda hadis uydurulmuþ olan konularý araþtýrmalarý ve tesbitleridir. Uydurulmuþ hadisleri de þu yollarla tanýmak mümkündür: Hadisin lafýz ve manâsýndaki bozukluklar, hadisin güvenilir hadis kaynaklarýnda bulunmamasý, Kur´an´a ve sahih sünnete muhâlif olmasý akla, his ve müþâhedeye ve tarihî olaylara aykýrý olmasýyla tanýnýr.
Hadis uydurma hareketi bilhassa siyasi olaylarýn hýz kazandýðý Cemel, Sýffin, Nehrevan gibi fitnenin kaynadýðý dönemde çýkmaya baþlamýþtýr. Hadislerin o güne kadar geniþ çaplý bir yazýma tabi tutulmamýþ olmasý da hadis uydurmak isteyenlerin iþine yaramýþtýr. Siyasi olaylar sebebiyle bloklara ayrýlmýþ olan Ýslâm cemaati, tuttuðu tarafýn lehinde hadis uyduranlarla karþý karþýya kalmýþtýr. Meselâ Sýffin olayýnda Hz. Ali tarafýný tutanlar arasýnda bulunan aþýrýlar Hz. Ali´nin faziletiyle ilgili hadisler uydururken; Muaviye´nin kötülenmesiyle ilgili hadisler uydurmayý da ihmal etmemiþlerdir. Buna karþýlýk karþý cephede yeralanlar. Muaviye´nin faziletiyle ilgili hadisler uydurmuþlardýr (Suyûtî, el-Leâli´l-Masnûa, I, 323, 286).
Ýslâm aleminde bilhassa Irak bölgesi, o dönemde, hadis uydurma konusunda çok ileriye gitmiþtir. Ýslâm aleminin her tarafýnda hadis uyduranlar bulunduðu halde Irak´ta bunu sanat ve alýþkanlýk haline getirenler olmuþtur. Buna dayanan Hz. Aiþe;
-Ey Iraklýlar, Þamlýlar sizden hayýrlýdýr. Allah Rasûlünün Ashabýndan kalabalýk bir topluluk onlara gitti ve bize bildiðimiz þeyleri rivayet ettiler. Yine Rasûlullah´ýn ashabýndan bir topluluk size vardý, ama siz bize bildiðimiz ve bilmediðimiz þeyler rivayet ettiniz, demiþtir (Ýbn Asâkir, et-Tarihul-Kebir, I, 69).
Iraklýlardan bir cemaat, kendilerine hadis rivayet etmesi için Abdullah b. Amr b. el-Âs´a geldiler. Abdullah onlara:
"Iraklýlardan öyle bir kavim vardýr ki yalan söylüyorlar. Yine yalan söylüyorlar ve maskaralýk ediyorlar" demiþtir (Ýbn Sa´d, et-Tabakât, IV, 267, 268).
Bunlar, bu hareketin ne derece tehlikeli boyutlara ulaþtýðýnýn göstergesidir. Ýnsanlarý hadis uydurmaya sevk eden çeþitli sebepler vardýr. Ayrýca bunlara yol açan gruplarýn varlýðý hadis uydurmaya en büyük nedendir. Bu gruplardan bir kaçý þunlardýr:
1- Hariciler: Sýffin olayýndan etkilenerek ortaya çýkanlarýn oluþturduðu bu grup, hakem olayýna duyduklarý tepkinin neticesi, o gün ümmetin baþýnda bulunanlarý tekfir ederek iþe baþlamýþlardýr. Her aþýrýlýk gibi bunlarýn aþýrýlýðý da sert karþý tepkiyi doðurmakta gecikmemiþ; toplu kýyýmlara maruz kalmýþlardýr. Bu ortam onlarýn hadis uydurmasýna neden olmuþtur. Ýbn Lehia, Haricilerden yaþlý bir adamýn piþmanlýkla þöyle dediðini nakleder: "Bu hadisler dindir. Dininizi kimlerden (rivayet edip) aldýðýnýza dikkat ediniz. Biz (Hariciler) bir þey yapmayý arzu ettiðimiz zaman onunla ilgili olarak bir hadis uydururduk."
2- Kelâm münakaþalarý: Kaderiyye, Mürcie, Müþebbihe, Cehmiyye gibi mezheb mensuplarý mezheblerini ön plana çýkarmak ve taraftar kazanmak için hadis uydurmuþlardýr. Meselâ, imanýn artýp eksilmesi tartýþmalarý esnasýnda Ahmed b. Muhammed b. Harb, "Ýman söz ve ameldir. Artar ve eksilir. Bunun dýþýnda bir þey söyleyen bid´at ehlidir" sözünü uydurmuþtur.
Muhalif taraftan buna cevap verilmekte gecikilmemiþ; Muhammed b. Kasým et-Taylanî þu sözü hadis diye uydurmuþtur: "Kim iman artar ve eksilir iddiasýnda bulunursa, bilsin ki imanýn artmasý münafýklýk, eksilmesi küfürdür. Bunu diyenler tevbe ederlerse ne âlâ, deðilse boyunlarýný kýlýçla vurunuz",
Mücessimeden Ebnî´s-Saâdât b. Mansûr, mezhebinin görünüþüne uygun olarak aþaðýdaki sözü hadis diye uydurmuþtur: "Cenabý Hak, Cuma geceleri yeryüzüne iner ve nurdan bir kürsi´nin üzerine oturur. Önünde bir levha, levhada rüyet, keyfiyet ve sureti kabul edenlerin isimleri vardýr
3- Zýndýklar: Müslüman görünerek Ýslamý temelden yýkmayý hedef alan zýndýklarýn uydurduklarý hadisler pek çoktur. Hammad b. Zeyd bunlarýn uydurduklarý sözlerin on dört bini aþtýðýný söyler. Bunlarla ilgili olarak Ýbn Kutey´be þöyle der: "Hadislere üç yönden fesad ve kötülük karýþmýþtýr. Bunlardan birisi de zýndýklardýr ki, çirkin ve olmayacak þeylerle hadis uydurdular. Bununla Ýslâmý kökünden sökmeði, deðerini düþürmeyi hedeflediler" (Ýlm Kuteybe, Te´vilü Muhtelifil-Hadis. s. 355).
4- Kýssacýlar: Bunlar güzel ve beðenilen þeyler anlatmaya hevesli kimselerdir. Sözlerine güç ve güzellik katmak için Rasulullah (s.a.s)´in hadislerinden yararlanmak istediler. istedikleri manada bir hadis bulamayýnca uydurma yoluna gittiler. Ýbn Kuteybe þöyle der: "Kýssacýlar eskiden beri, avamýn yüzlerini kendilerine döndürünce, bildikleri bütün münker, garip ve yalan hadisleri dillerinden akýtýrlar. Cahil halkýn kýssacýlarýn önünde oturmasý, onlarýn anlattýklarýnýn acayip ve akil ölçülerinin dýþýnda olmasý veya kalbe keder verecek, gözden yas akýtacak þeyler olmasý sebebiyledir. Kýssacý Cenneti anlatýrsa þöyle der: "Allah dostuna beyaz incilerden bir köþk hazýrlar. Köþkte yetmiþ bir tane bölüm, her bölümde yetmiþ bin kubbe, her kubbede yetmiþ bin... Sanki görüyormuþ gibi anlatýr. Sayýnýn yetmiþ olmasý gerekirmiþ, fazla veya eksik olmasý caiz deðilmiþ gibi anlatýlýr" (Ýbn Kuteybe, Te´vilü Muhtelif´l-Hadis, s. 355).
5- Salih fakat cahil kiþiler:Bunlar dindar ve ibadete düþkün kiþilerdir. Ancak cahillikleri ve halký dine teþvik etme arzularý onlarý hadis uydurmaya sevkedebilir. Niyetleri belki kötü deðildir, ama yaptýklarý çok kötüdür. Meysere b. Abdi bunlardan birisidir. Abdurrahman b. Mehdi kendisine;
"Þu sureyi okuyana þöyle þöyle sevap verilir diye rivayet edilen bu hadisler nereden geliyor" diye sormuþtu. Meysere, "uydurdum" cevabýný vermiþtir.
Ýmam Müslim bunlar hakkýnda þu hükme varýyor: "Bile bile yalan söylemek istemedikleri halde, dillerinden gayri ihtiyari yalan çýkýveriyor" (Müslim, Mukaddime, 1, 18).
6- Özel maksatlarla hadis uydurmak: Hadis uydurma faktörlerinden birisi de, takvasý az kiþilerin hadisi özel maksatlarýna alet etmeleridir. Bu özel maksat bir yerden bir menfaat saðlamak düþüncesi olabildiði gibi; kiþinin kinini, öfkesini, aþýrý sevgisini desteklemek, haklý çýkarmak arzusu da olabilir.
Abbasý halifesi Mehdi, güvercin beslemeyi çok severdi. Bunu bilen Gýyas b. Ýbrahim isimli birisi, ona yaranmak için, "Yarýþ ancak ok, toynak ve kanatla olur´´ sözünü hadis diye uy duruverdi .
Sa´d b. Tarif el-Ýskafi´in oðlunu hocasý dövünce o, "Çocuklarýnýzýn öðretmenleri sizlerin en serlilerinizdir" sözünü intikam duygusuyla uydurdu (Dr. Subhi es-Salih, Hadis ilimleri ve Hadis, Istýlahlarý, terc. M. Yaþar Kandemir, Ankara 1981, s. 225-236).
Rasulullah (s.a.s) ´´Kim bana söylemediðim halde söyle söyledi deyip yalan isnad ederse cehennemdeki yerine hazýrlansýn´´ buyuruyor. Dini bid´at, yalan ve hurafeden korumak için iki ana kaynaðýn; Kur´an ve Sünnetin tebdil ve tahriften korunmasý gerekir. Kur´an Cenabý Hakkýn muhafazasýndadýr. Sünneti korumak ise ümmetin görevidir. Bunun için alimler bu konuda çok titiz bir çalýþma içine girmiþ ve Allah´ýn rahmet ve lütfunun eseri olarak rivayet ve isnad ile Sünnetin saðlamýný sahtesinden ayýrmýþlardýr. Bu konuda yazýlan eserler yanýnda hadis diye uydurulan sözleri tesbit edecek kaideler konulmuþtur. Bir sözün uydurma olduðunu anlayabilmek için þu ölçüler göz önünde bulundurulur:
1- Uyduran kimsenin itirafý: Önce Kaderiyye mezhebinde iken tevbe eden Ebu Reca aðlayarak su itirafta bulunmuþtur. "Kadercilerin hiç birinden hadis rivayet etmeyiniz. Vallahi biz kader hakkýnda hadis uydurur ve bunu insanlar arasýnda yayardýk. Bundan da sevap umardýk. Artýk hüküm Allah´ýndýr."
Zýndýklýðý sebebiyle Basra valisi Muhammed b. Süleyman tarafýndan idam ettirilen Abdül-Kerim b. Ebi´l Avca, asýlmadan önce su itirafta bulunmuþtur: "Sizin aranýzda dört bin hadis uydurdum. Bunlarda helali haram, haramý da helal gibi gösterdim" (Muhammed ez-Zefzaf, et-Ta´rif bil Kur´an vel Hadis, Beyrut 1984, s. 263).
2- Haberin lafzýnda ve manasýnda bozukluk bulunmasý. Bu daha ziyade uydurulan sözde, fesahat ve belagatýn en yüksek mertebesinde olan Rasulullah´ýn aðzýndan çýkmasý mümkün olmayan kelime ve gramer hatalarýnýn bulunmasýyla anlaþýlýr.
3- Bir çok insanýn görmesi gereken bir olayý bir kiþinin gördüðünü iddia etmesi: Rafizilerin, Rasulullah (s.a.s)´in kendinden sonra hilafete Hz. Ali´yi tayin ettiðini ve fakat Ashabýn bunu gizlediklerini iddia etmeleri buna örnektir.
4- Kur´ana ve sahih sünnete aykýrý olmasý: Cenabý Hak: "Kýyametin ne zaman kopacaðým bilmek Allah´a mahsustur " (Lokman, 21 /34) buyurduðu halde, Rasulullah (s.a.s)´in "Dünyanýn ömrü yedi bin senedir. Biz yedinci binin içinde bulunmaktayýz" dediðini ileri sürmek gibi; ki, Kur´ana ve Rasulullahýn kýyametin ne zaman kopacaðým bilmediðini ifade eden sahih sünnetine aykýrý olduðu için uydurma olduðu ortadadýr.
5- Akla, his ve müþahedeye aykýrý olmasý: Buna bir örnek olarak su uydurmayý gösterebiliriz: ´´Nuh´un gemisi Kabe´yi yedi defa tavaf ederek Makamýn arkasýnda iki rekat namaz kýldý" sözünün uydurma olduðu ortadadýr.
6- Tarihi vukuata aykýrý düþmesi: Ömer b. Musa isimli birisi Humus Camiinde Halid b. Ma´dana isnad ederek hadis uyduruyordu. Cemaat içinde bulunan Ufeyr b. Ma´dan,
-"Halid b. Ma´danla nerede ve ne zaman görüþtünüz?" diye sordu. Ömer b. Mu´a,
-108 yýlýnda Ermeniye gazasýnda görüþtük, deyince Ufeyr:
-Allah´dan kork! Halid b. Ma´dan 104 yýlýnda vefat etti. Sen ise onunla ölümünden dört sene sonra görüþtüðünüzü iddia ediyorsun. Üstelik o hiç bir zaman Ermeniyyede savaþmamýþtýr (M. Yaþar Kandemir, Mevzd Hadisler, Ankara 1975, s. 176-184).
Mevzu (uydurma) hadisler üzerine yazýlan pek çok eser vardýr. Bunlarýn en meþhurlarýndan bir kaçý þunlardýr:
1- Ýbnu´l-Cevzi: Kitabü´l-Mevzuat mine´l-Ehadisi´l-Merfuat
2- Mecdüd-Din el-Firuz-Âbadi: Hatimetü Sifri´s-Saade
3- Celalüd-Din es-Suyuti: el-Leal-Masnua fi´l-Ehadisi´l-Mevzda
4- Ýbnu Arrak el-Hicazi: Tenzihü´þ Þeriati´l-Merfüani´l-Ahbari´þ Þeriati´l-Mevzua
5- Ali b. Sultan el-Kari: el-Mevzdat
6- Muhammed b. Ali eþ-Þevkani: el-Fevaidü ´l, Mecmua fi ´l-Ehadisi´l Mevzua
7- Ebü´l-Hasenat Abdu´l-Hayy el-Leknevi: el-Asaru´l-Merfda fi´l Abbari´l-Mevzua
8- M. Yaþar Kandemir: Mevzû Hadisler, Menþei. Tanýma Yolarý Tenkidi.
radyobeyan