Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Mevlid By: armi Date: 06 Mart 2010, 17:37:39

MEVLÝD




Doðum, doðum zamaný, doðum yeri. Arapça "ve-le-de" kökünden türetilmiþ olup Rasulullah (s.a.s)´in doðumuna, bununla ilgili yapýlan merasimlere, yazýlan eserlere ve Rasulullah (s.a.s)´ýn doðduðu eve de "mevlid" denilmektedir. Halk arasýnda yanlýþ olarak "mevlud" ve "mevlüt" þeklinde de kullanýlmaktadýr.

Rasulullah (s.a.s.), Fil yýlýnda, Rebi´ülevvel ayýnýn on ikinci pazartesi gecesi dünyaya gelmiþtir (Ýbn Sa´d,et-Tabakatul-Kübrâ, Beyrut, t.y. I, 100-101). Bu, miladî takvime göre, 571 yýlýnýn Nisan ayýnýn yirmisi olarak hesaplanmýþtýr. Onun doðduðu ev, Beytullah´ýn doðusundaki Safa tepesinin yanýnda Mevlid sokaðý diye adlandýrýlan yerdedir.

Rasulullah (s.a.s.), doðduðu gece, bir takým mucizevî olaylar zuhur etmiþ; Kisranýn sarayýndaki burçlar çatlamýþ, bin yýldan beri yanmakta olan ateþgedelerindeki ateþ sönmüþtü. Ayrýca, doðumu anýnda orada bulunan kadýnlar da bir takým harikuladeliklere þahid olmuþlardý.

Abdulmuttalip, doðumdan yedi gün sonra Mekke´de büyük bir ziyafet tertiplemiþ ve çocuða, Araplarýn o güne kadar kullanmadýklarý bir isim olan Muhammed adýný verdiðini ilan etmiþti.

Ýslâm dünyasýnda mevlid merasimi ilk defa, Mýsýr´da hüküm süren Fatýmîler (910-1171) tarafýndan tertiplenmiþtir. Bu merasimler saraya ait olup, sadece devlet erkaný arasýnda cereyan etmekte idi. Fatimîler, Hz. Ali (r.a.) ve Fatýma (r.anha.)´ýn doðum günlerinde de mevlid merasimleri tertip ederlerdi.

Sünnî müslümanlarda ilk mevlid merasimi, Hicri 604 yýlýnda, Selahaddin Eyyubî´nin eniþtesi ve Erbil atabeði Melik Muzafferuddun Gökbörü tarafýndan tertiplenmiþtir. Uzun hazýrlýklarla düzenlenen merasimler, bütün halký kapsayan bir þekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre bölgelerden fakýh, sûfi, vaiz ve diðer alimleri Erbil´e çaðýrýr ve kutlamalar gayet debdebeli bir þekilde cereyan ederdi.

Daha sonra, deðiþikliðe uðrayarak, Mekke´de de mevlid merasimleri tertiplenmeye baþlanmýþtýr (bk. Asým Köksal, Ýslam Tarihi (Mekke Devri), Ýstanbul 1981, 50 vd.).

Mekke ve Medine´den sonra mevlid merasimleri, Ýslam coðrafyasýnýn her tarafýnda birbirinden farklý þekillerde tertiplenmeye baþlanmýþ ve bu, bugüne kadar sürekliliðini korumuþtur.

Osmanlýlar tarafýndan mevlid, ilk defa III. Murat zamanýnda, 1588´de resmi hale getirildi. Merasimler, belirlenmiþ teþrifât kaidelerine uygun olarak sarayda tertiplenir, ayrýca, önceleri Ayasofya Camii´nde, sonralarý ise Sultan Ahmed Camii´nde yapýlan merasimlere, devlet erkanýyla birlikte halk da katýlýrdý.

Bu merasimlerde, önce müezzin tarafýndan Kur´an-ý Kerîm okunur, bunun peþinden de vaazlar verilirdi. Daha sonra mevlidhân kürsüye çýkar ve bir bölüm okuduktan sonra iner hediyesini alýr ve ikinci mevlidhan kürsüye çýkarak, okumaya devam eder ve belirlenmiþ kaideler çerçevesinde mevlid kutlamalarý son bulurdu. Bu resmi kutlamalar daha sonralarý laiklik ilkesine raðmen Diyanet aracýlýðý ile Radyo ve TV´lerde aynen sürdürülmüþtür.

Rasulullah (s.a.s.)´ýn doðumunu ve hayatýný medh ve senâ eden, "Mevlid" adýný taþýyan çok eser kaleme alýnmýþtýr. Bu eserler daha sonra, mevlid merasimlerinde, mevlidhanlar tarafýndan teðannî ile okunmaya baþlanmýþtýr. Bunlarýn Türkçede en meþhur olaný Süleyman Çelebi´nin Vesiletun-Necât adýndaki mevlididir. Ancak, Süleyman Çelebi hakkýnda kaynaklarda pek fazla bir bilgi yoktur. Onun, Yýldýrým Beyazýt zamanýnda Divan-ý Hümayûn Hocasý olduðu, sonra da Bursa Ulu Camii´ne imam tayin edildiði bilinmektedir.

Ýstanbul kütüphanelerinde bulunan Mevlid nüshalarý arasýndaki farklardan, Süleyman Çelebi´nin kaleme almýþ olduðu Mevlid´in bir hayli deðiþtirilmiþ olduðu anlaþýlmaktadýr.

Arap ve Türk edebiyatýnda mevlid türü eserler iyice yer etmiþ olmasýna raðmen, Ýran edebiyatýnda bu tür bir eser kaleme alýnmamýþtýr.

Ýlk zamanlar, sýrf Resulullah (s.a.s.)´in doðduðu zaman ve sadece camilerde okunan mevlid, sonralarý para karþýlýðýnda hanendeler tarafýndan rastgele zamanlarda okunur olmuþtur. Kandil gecelerinde, ölülerin ardýndan; kýrkýncý, elli ikinci gecelerinde, sene-i devriyelerinde de mevlidler okunmaya baþlanmýþtýr.

Mevlid metinlerini kaleme alanlar, hiç bir zaman hanendeler tarafýndan camilerde, makamlý bir þekilde, ibadet yapýyor süsü verilerek türkü, þarký söyler gibi okunmasýný akýllarýna getirmemiþler; yalnýzca Peygamber´e olan aþýrý sevgileri onlarý, onun hatýrasýný canlý tutmak için bu tür eserleri yazmaya sevketmiþtir.

Mevlidler, dinde olmadýðý halde varmýþ gibi, ibadet çeþitleri arasýna katýlmýþtýr. Bundan dolayý, mevlid merasimleri düzenlemek ve mevlid okumak bir bid´attýr. Hattâ Ýslâm´da olmayan, ölünün kýrkýncý, elli ikinci gecelerinde okunmasý Ýslamla ilgili olmayan bir merasim ve ibadet þekli ile icra edilmesi haramdýr.

Alimler, mevlid okumak ve merasimler düzenlemek hakkýnda, ihtilaf etmiþlerdir. Bazý alimler, buna þiddetle karþý çýkarken, bazýlarý da, Ýslamî ölçülerin dýþýna çýkýlmamasý kaydýyla itiraz da bulunmamýþlardýr. Okunmasýna cevaz verenler, inananlarýn kalplerindeki Rasulullah (s.a.s.) sevgisini canlý tutmasý ve ona olan muhabbeti artýrmasýndaki maslahatý gözetmiþlerdir. Zira Rasullulah (s.a.s.)´ý sevmek, imanýn temel kýstaslarýndan biridir. Rasulullah (s.a.s.)´ýn þu hadisi þerifi bunun en açýk delilidir: "Sonsuz kudret sahibi olan Allah´a yemin ederim ki, sizden hiçbiriniz beni babasýndan, evladýndan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe, iman etmiþ sayýlmaz" (Buhari, Ýman 8).


radyobeyan