Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Mevhub By: armi Date: 06 Mart 2010, 17:30:29

MEVHÛB




Baðýþlanan, hibe edilen þey. Ve.he.be kökünden ism-i mef´ûl. Hibe sözcüðü ise mastar olup"baðýþlamak" anlamýna gelir. Arapçada genel olarak; atiyye, nihle, sadaka ve hediye sözcükleri de "mevhûb" ile eþ anlamda kullanýlýr.

Ýslâm hukuku açýsýndan bir akit teþkil eden hibede baðýþlayan kendisine bir þey baðýþlanan ve baðýþlanan mal, ana unsurlarý oluþturur. Bunlardan baðýþlayana "vâhib"; kendisine baðýþ yapýlana "mevhûbun leh" ve baðýþýn konusuna da "mevhûb" denilir (Mecelle Madde, 83; Abdulkadir Þener, Ýslâm Hukukunda Hibe, s.11).

Ýslâm hukukuna göre hibe akdinin geçerli olmasý için, baðýþlanan þeyde þu þartlarýn bulunmasý gerekir:

1)
Baðýþlanan þeyin baðýþ sýrasýnda mevcut olmasý, Hanifî, Þâfiî, Ahmed b. Hanbel ve Zâhirîlere göre hibe konusu olan þeyin baðýþlandýðý sýrada baðýþ yapacak olanýn tasarrufu altýnda bulunmasý gerekir. Buna göre bir baðýn meydana gelecek üzümünü veya bir hayvanýn doðacak yavrusunu hibe etmek geçerli deðildir. Çünkü mevcut olmayan bir þeyi satmak caiz olmadýðý gibi, hibe etmek de geçerli olmaz. O þeyin meydana gelmeme rizikosu bulunduðu için akdi ifa imkansýzlýðý doðabilir. Böyle bir hibe yapýlmýþsa mal meydana geldiðinde yeni bir akit daha yapmak gerekli olur (Mecelle mad. 856; Ýbn Abidin, Reddül-Muhtar IV, 782).

2)
Baðýþlanan þeyin, baðýþlayanýn kendi malý olmasý, baðýþlanan þeyin akit sýrasýnda, baðýþlayanýn kendisine ait olmasý þarttýr. Buna göre bir kimse kendisinde emanet olarak bulunan veya kiracý sýfatýyla zilyed olduðu, yahut ta âriyet alan sýfatýyla elinde bulunan þeyleri hibe edemez. Baþkasýna ait bir malý izinsiz olarak hibe etmek geçerli deðildir. Fakat hibe ettikten sonra sahibi kabul ederse geçerli olur (Mecelle, mad.857).

Kiþinin sahip olmadýðý bir þeyi baþkasýna temlik etmesi muteber deðildir. Ancak temsil yetkisi olmayan bir kimse (fuzuli)nin sahibine danýþmadan bir malý baþkasýna Hibe etmesi halinde, bu aktin sýhhati, teberru ehliyetine sahip olan malikin kabulüne baðlýdýr. Malýn sahibi kabul ederse geçerli olur, aksi takdirde akit ortadan kalkar. Ancak bir baba velisi bulunduðu çocuðunun malýný birine hibe etse, bu akit geçersiz olur. Çünkü babanýn çocuðunun malýnda, onun aleyhine olacak bir tasarrufta bulunma yetkisi buna teberru ehliyetine sahip olmayan çocuðun icazet vermesi de imkânsýzdýr (el-Bundârî, Þerhu´l-Ukudi´l-Medeniyye, el-Hibe, Kahire 1973, s. 74).

Baðýþlanan malýn, mütekavvim mal niteliðinde olmasý gerekir. Alým-satýmý veya yararlanýlmasý þer´an mübah olan mala mütekavvim mal denir. Bu yüzden murdar olmuþ bir hayvanýn eti veya domuz ve benzeri þeyleri müslümanlar arasýnda hibe etmek geçerli olmaz (Abdurrahman el-Cezîri el-Fýkh Alal-Mezâhibil-Erbaa, III, 403). Çünkü bu gibi mallar, müslümanýn elinde ekonomik bir deðer taþýmaz.

Osmanlý devrinin örfi hukukunda rakabesi devlete ait olan miri arazinin alým-satýmý, hibe ve vakfedilmesi caiz deðildi (Abdulkadir Þener a.g.e., 34).

Baðýþlanan mal, vakýf malý olmamalýdýr. Çünkü vakýf mallarýn ve vakfa baðlý hayratýn ebediliði, ancak bu mallarýn demirbaþ olarak kalmasýyla saðlanabilir. Nitekim rivayet edildiðine göre, Hz. Ömer´e Hayber gazvesinde iyi bir arazi düþünce o, Hz. Peygamber´e: "Ýstersen onun aslýný vakfet, gelirini tasadduk et!" buyurmuþtu. Hz. Ömer de bu talimata göre hareket ederek bu arazinin satýlmayacaðýný, hibe edilemeyeceðini, miras olarak da kimseye intikal etmeyeceðini þart koþmuþtu (Buhâri, Vasaya, 22, Þurût, 19).

3) Baðýþlananýn, bilinen ve belirlenmiþ bir mal olmasý,

Ýslâm hukukuna göre, herhangi bir çekiþme veya anlaþmazlýða yol açmamasý için hibe edilen þeyin muayyen ve malum olmasý gerekir. Buna göre, hibe eden tayin etmeksizin malýndan bir þeyi veya "þu iki atýmdan birini sana hibe ettim," dese geçerli olmaz. Eðer "bu iki attan hangisini dilersen senin olsun" dese ve baðýþlanan kimse hibe yapýlan yerde atlardan birini belirlerse geçerli olur. Ancak hibe mahallinden ayrýldýktan sonraki, belirlemesi bir hüküm ifade etmez (Mecelle, mad. 855).


radyobeyan