Mevat arazi By: armi Date: 06 Mart 2010, 17:25:19
MEVÂT ARAZÎ
Ölü arazi. Mülkiyetinin iktisabý bakýmýndan özellik arzeden toprak çeþitlerinden biri. Roma hukukundan beri hemen bütün hukuklar bu çeþit arazinin yalnýzca iþgal ile yanî "mülkiyeti iktisab niyetiyle üzerinde zilyedlik tesis etmek suretiyle" hususi mülkiyet konusu olacaðý hükmünü benimsemiþlerdir.
Ýslâm hukuku topraða herhangi bir eþya gibi bakmamýþ, gerek elde ediliþine ve gerekse tasarrufuna bazý farklý hükümler getirmiþtir.
Diðer sahipsiz (mübah) mallara mâlik olabilmek için, o þey üzerinde meþrû zilyedlik kurmak (ihraz) yeterli iken; topraða mâlik olabilmek için, buna "ihyâ" þartý eklenmiþtir.
Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur:
"Henüz hiç kimsenin eline geçmemiþ bulunan bir þeyi kim ilk önce ele geçirirse o þey, o kimsenin olur" (Ebû Dâvud, Ýmâre, 36, H.No: 3071).
Esmer b. Müderris bu hadisi naklettikten sonra þöyle demiþtir: Hz. Peygamber bu sözü söyleyince herkes araziye daðýlarak iþgal etmek istedikleri toprak parçalarýný adýmlayýp iþaretlemeye baþladý.
Baþka bir hadiste buna ihya unsuru eklenir. "Kim ölü bir topraðý ihyâ ederse, o toprak onundur. Haksýz dökülen ter için bir hak yoktur" (Buhârî, Hars, 15; Ebû Dâvud, Ýmâre, 37; Tirmizî, Ahkâm, 38; Mâlik, Muvatta´, Akdiye, 26, 27).
Bu iki hadis bir arada deðerlendirilince; sahipsiz bir araziyi ilk iþgal eden onun üzerinde öncelik hakkýna sahip olur. Burasýný ihya edince de ona mâlik olur. Ancak bir araziyi çeviren kimse yýllarca ihya etmezse ne olur? Bu konuda boþluðu Hz. Ömer uygulamayla doldurmuþtur. Salim b. Abdillah þöyle nakleder: Hz. Ömer devrinde arazi çevirip yýllarca ihya etmeden bekletenler vardý. Bunu gören Hz. Ömer; ikinci hadisi hatýrlatarak çevirmenin yeterli olmadýðýný, hatta Ebû Yûsuf´un naklettiðine göre, Hz. Ömer minberde hitabederek; çevirenin araziyi üç yýl içinde ihya etmezse, bir hakký kalmayacaðýný ilân etmiþtir (Yahya b. Adem, el-Harâc, Nþr. A. M. Þakir, 1384, No: 286, 271, 280; Ebû Ubeyd, el-Emvâl, Tahk. M.H. Hurrâs, Kahire 1395/1975, No: 7014; Ebû Yusuf, el-Harâc, Kahire 1396, s. 70, 71).
Mecelle, ölü arazilerin ihyasýna bir bölüm ayýrmýþ, (Madde 1270-1280) ihyanýn mahiyet ve hükümlerini düzenlemiþtir. Buna göre bir kimse, devlet yetkililerinin izni ile ölü araziden bir parçayý imar ve ihya etse ona malik olur. Bu izin malik olmak için deðil de yalnýzca faydalanmak (intifa) için olursa ihya mülkiyet kazandýrmaz. Ýhya edenin böyle bir arazide yalnýz yararlânma hakký söz konusu olur (Madde 1272).
Araziye tohum ekmek, fidan dikmek, nadas haline getirmek, sulamak, sulama kanalý veya arký yapmak, ihya sayýlýr (Madde 1275).
Mecelle´ye göre sel suyunun girmesini önleyecek kadar duvar çekmek, yahut etrafýný yükseltmek, sýnýr koymak, ihya niteliðindedir ve mülkiyet iktisabý için yeterlidir (Mad. 1276). Mülkiyet iktisabý için yeterli olmayan sýnýr koyma ise, "arazinin etrafýný taþ, diken, kuru aðaç dallarý ve benzeri ile çevirmek, arazinin içini ayýklamak, dikenlerini yakmak, içinde kuyu kazmak, otunu biçip etrafa yýðarak üzerine de sel suyunu önlemeyecek þekilde toprak koymaktýr (Madde 1277-1278). Ýhya, mülkiyet iktisabý için sebep teþkil ederken, sýnýr koymak yalnýzca üç yýl için ihyaya öncelik hakký verir. Bu süre içinde ihya etmeyen kiþiden sýnýr koyduðu toprak alýnýp baþkasýna verilebilir (Madde 1279).
Mecellede zikredilmemiþ olmakla birlikte ölü arazi vasýtlarýna uygun bataklýklarýn kurutulmasý ve benzeri yerleri ihya için deðerlendirmek mümkündür.
Bunlarýn dýþýnda ihya niteliðinde iki toprak alaný daha söz konusu olabilir. Göl veya nehir yataklarý ile, denizde dolgu yapýlan yerler.
a) Göl veya nehir suyunun çekilmesi: Eskiden beri göl veya nehir bulunan yerde sularýn çekilmesi veya kesilmesi sonucu ekilebilir arazi meydana çýksa artýrma yoluyla isteyene verilebilecektir. Bu gibi yerlere mîrî araziye ait hükümler uygulanýr.
Öteden beri göl veya nehir olmayýp sahipli arazi iken su çýkan ve göl haline gelen yerin sonradan suyu çekilirse yine arazinin eski sahibine ait olacaðý, maddede geçen "eskiden beri" kaydýnýn gereðidir.
Aslýnda göller ve nehirler ortak mübah mallardan olduðu ve bu vasýflarýyla âmmenin hakkýna konu olduklarý için, suyunun tekrar gelmesi veya çýkmasý ihtimali mevcut olursa, topraðýn tasarruf için bir kimseye verilmesi câiz deðildir.
b) Denizlerin doldurulmasý: Denizin doldurularak ekime elveriþli arazi kazanýlmasý daha zordur. Deniz doldurularak elde edilecek yerler ancak arsalar ve küçük bahçeler olabilir. Bu sebeple olmalýdýr ki, K.A.132 maddesi denizden doldurulan yerleri mirî arazi deðil, mülk arazi hükümlerine tabi kýlmýþtýr. Buna göre bir kimse devletten izin alarak denizden bir yer doldursa, o yere mâlik olur. Burada doldurma iþi ihya gibi kabul edildiðinden bedel de zikredilmemiþtir. Yani dolduran kimse bir bedel ödemeksizin o yerin mülkiyetini iktisab etmiþ olmaktadýr. Ýzin almasýna raðmen, üç yýl içinde doldurma iþini yapmazsa, hakkýný kaybeder ve ayný yer için bir baþkasýna izin verme imkâný doðar. Bu hükümde de sýnýr koymanýn verdiði üç yýllýk öncelik hakký emsal alýnmýþ olmalýdýr. Denizin izinsiz doldurulmasý halinde, doldurulan yer, devlete ait olacaðý için, devlet bu yeri, rayiç bedel üzerinden doldurana veya bir baþkasýna satabilecektir.
radyobeyan