Siyer-i Nebi
Pages: 1
Beni Nadir By: derya Date: 06 Mart 2010, 12:19:45
Beni Nadir

Yahudi kabilelerinden Beni Nadir, uzun süreden beri Beni Amir´in müttefiki idi. Bu nedenle Peygamber (s.a.v.) onlardan kan diyetini ödemede kendisine yardým etmele­rini istemeye karar verdi. Ebu Bekir, Ömer ve diðer ileri gelen arkadaþlarýyla onlara gitti ve meseleyi açýkladý. Ya­hudiler onun isteðini yerine getireceklerini söylediler ve ondan yemek hazýrlanýncaya kadar kalmasýný rica ettiler. Peygamber (s.a.v.) onlarýn ricalarýný kabul etti. O sýrada, içlerinden görünüþte misafir için verilecek yemek hakkýnda emirler vermek üzere liderleri Huyay´m da bulunduðu bir grup onlardan ayrýldý. Onlar kalenin önünde oturmuþ bek­lerken diðerlerinin´ göremeyeceði þekilde Cebrail geldi ve hemen Peygamber´e Medine´ye dönmesi gerektiðini haber verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ayaða kalktý ve bir tek kelime bile söylemeden topluluðu terketti. Herkes onun kýsa bir süre sonra geri döneceðini zannediyordu. Geri dönmeyince Ebu Bekir diðer arkadaþlarýna onun ar­kasýndan gitmeyi önerdi. Hep birlikte yahudilerden ayrýlýp. Peygamber (s.a.v.)´in evine gittiler. Peygamber (s.a.v.) on­lara olanlarý ? anlattý ve Muhammed îbn Mesleme (r.a) ´yi Beni Nadir´e ne söyleyeceðini ^Ýdirerek gönderdi. Muhammed îbn Mesleme (r.a) bütün hýzýyla, kabilenin olduðu ye­re gitti. Onu gören bazý liderler karþýfemaya çýktýlar. On­lara þöyle dedi: «ALLAH´ýn Rasulü beni size gönderdi ve þunlarý söyledi: «Beni öldürmeyi amaçlayarak, aramýzdaki anlaþmayý bozdunuz». Peygamber (s.a.v.)´in ona anlattýðý þekliyle onlara suikastýn tüm ayrýntýlarýný anlattý ve me­sajýnýn püf noktasýna gelerek þöyle baðladý: «Peygamber: ´Size ülkemi terketmenîz için on gün veriyorum. On gün­den sonra hâlâ burada olanlarýnýzýn baþý kesilecek´ dedi». Onlar: «Ey Mesleme´nin oðlu, bir Evs´linin bize böyle bir haber getirebileceðini ummazdýk» dediler. îbn Mesleme: «Gönüller deðiþti» cevabýný verdi.

Çoðu hemen ayrýlmak için hazýrlýklara baþlamýþlardý. Fakat îbn Ubey onlarý kalmaya teþvik eden ve yardým ede­ceðini bildiren bir haber gönderdi. Puyay da komþularý Beni Kurayza ve Bedevi müttefiklerinin böyle bir durum­da kendilerini yalnýz býrakmayacaklarýný söyleyerek yahu-dileri kalmaya ikna etti. Tüm bu müttefiklere yardým ha­beri gönderdi. Peygamber (s.a.v)´e de kardeþini haberci gönderdi: «Biz evlerimizi ve mallarýmýzý býrakýp gitmeye­ceðiz. O halde ne yapacaksan yap» dedi. Peygamber (s.a.v.) «Allahu Ekber» (ALLAH Büyüktür) dedi ve bu tekbir tüm arkadaþlarýnýn aðzmda tekrarlandý. Arkadaþlarýna: «Ya­hudiler savaþ ilân ediyor» dedi. Bir ordu hazýrlayarak þeh­rin güneyindeki Nadir yerleþim bölgesine doðru ilerledi­ler. Sancaðý Ali taþýyordu, ikindi namazým, korunma böl­gelerinin dýþýnda olduðu için yahudiler tarafýndan terk edi­len geniþ bir bahçede kýldýlar. Namazdan sonra Peygam­ber (s.a.v.) askerlerini kalelere doðru ilerletti.

Surlar okçular ve sapancýlar tarafýndan korunuyordu. Bu askerlerin yanýnda oklarý bittiðinde ve sur duvarlarý saldýrýya uðradýðýnda kullanýlmak üzere taþlar da vardý. Ýki ordu da hava kararýncaya kadar karþýlýklý ok atýþlarý yaptýlar. Yahudiler karþýsmdakilerin saldýrý hýzý karþýsýnda þaþkýnlýða dönmüþlerdi. Fakat ertesi gün nasýl olsa Beni Kurayza´nýn ve îbn Ubey´in yardýmlarý ulaþýr diye düþü­nüyorlardý. Birkaç gün sonra da müttefiklerin Gatafan ka­bilesi imdada yetiþirdi. O sýrada müslümanlarm ordusu, Medine´den çeþitli sebepler yüzünden Peygamber ile birlikte yola çýkamayan müslümanlarm da orduya katýlmasýyla gittikçe büyüyordu. Yatsý namazý vaktine kadar ordu, duþmaný her taraftan sarabilecek derecede çoðalmýþtý. Pey­gamber (s.a.v.) onlarla birlikte namaz kýldý ve Ali´yi or­dunun baþýnda býrakarak on kiþi ile birlikte Medine´ye döndü. Ordu sabah namazýna kadar ALLAH´ý yücelten þiir­ler okudu. Peygamber (s.a.v) sabah namazýnda onlara ka­týldý.

Günler geçiyor ve Beni Nadir beklediði yardýmlar Ýçin ümidini yitiriyordu. Beni Kurayza, Peygamber (s.a.v.)´le yaptýðý anlaþmayý bozmak istememiþ, Beni Gatafan sessiz kalmýþ Ýbn Ubey de her zaman olduðu gibi bir þey yapa­mayacaðýný anlamýþtý. Çok ümitli olan Beni Nadir´in ümit­leri gittikçe kayboluyor ve aralarýndaki anlaþmazlýklar ar­týyordu. Kabile uzun zamandan beri süren anlaþmazlýklar ve düþmanlýklarla parçalanmýþtý. Þimdi ise dýþ dünyadan tamamen kopmuþ bir vaziyette hiçbir yardým alamýyordu. On güne yakýn bir süre sonra Peygamber´in sur duvarla­rýnýn yakýnýndaki bir iki hurma aðacýný kesmesiyle bu ümitsizliði ve çaresizliði daha fazla hissetmeye baþladýlar. Peygamber (s.a.v.), bu topraklarýn kendinin olacaðýný bil­diði için bu aðaçlan kurban olarak kestirmiþti Aðaçlarýn kesilmesi Ýlahi bir emirle (Haþr: 5), ona bildirilmiþti. Bu emrin yerine getirilmesiyle düþmanýn karþý koyma gücü tamamen yok oldu. Onlar için hurma aðaçlarýnýn özel bir konumu vardý, çünkü bu aðaçlar geçim kaynaklarýnýn bü­yük bir bölümünü oluþturuyordu. Þimdi topraklarýndan ayrýlmaya zorlansalar bile o yerleri hâlâ kendilerinin ola­rak düþüneceklerdi. Çünkü gelecekte onu tekrar kazanma ümitleri vardý. Kureyþ, vadiden Ýslam´ýn izlerini silmek üze­re söz vermiþti. Fakat eðer hurma aðaçlarý kesilirse, onlarý yenilemek yýllar alýrdý. Sadece bir kaç tanesini kesmiþler­di, fakat bu tahrip nereye kadar varacaktý? Huyay Pey­gamber (s.a.v.)´e topraklarýný býrakýp gideceklerine dair haber gönderdi. Fakat Peygamber (s.a.v.) daha önce bütün mallarým götürebileceklerine dair verdiði sözde artýk du­ramayacaðýný söyledi. «Topraklarýnýzý býrakýn» dedi, «silah­larýnýz ve zýrhlarýnýz dýþýnda develerinizin taþýyabileceði miktarda mal götürebilirsiniz».

Huyay ilk önce bu teklifi reddetti, fakat kabiledeki di­ðer adamlar onu kabul etmeye zorladýlar. Ýki hafta önce býraktýklarý hazýrlýklara tekrar baþladýlar. Evlerinin kapý­larýna ve lentolanna varýncaya kadar bütün eþyalarýný de­velere yüklediler. Hazýrlandýklarýnda Suriye yolu üzerinden kuzeye doðru yola çýktýlar. O zamana kadar bu ölçüde zen­gin ve büyük bir kervan daha görülmemiþti. Medine´nin kalabalýk çarþýsýndan geçerken develer tek sýra halinde yol aldýlar. Her deve, yüklerinin zenginliði ve süslerinin çok­luðuyla ayrý bir þaþkýnlýk unsuru oluyordu. Develerin üs­tündeki tahtlarýn perdeleri, içindeki çeþitli renklerde ipek­ler giymiþ, altýn, elmas, yakut gibi deðerli taþlarla süslen­miþ kadýnlarý gizlemek için örtülmüþtü. Beni Nadir´in zen­gin olduðu bilinirdi, fakat o zamana kadar kendilerinden baþka çok az kiþi onlarýn bu zenginliðini görebilmiþti. Yol­culuklarýna davul ve çalgý sesleri eþliðinde devam ettiler. Böylece, þimdi topraklarýný terkediyor durumda olsalar da, baþka yerlerde daha güzel topraklarý olduðunu ve oralara gittiklerini göstermek istiyorlardý. Yahudilerin çoðu Hay-ber´de durdu ve önceden sahip olduklarý topraklara yer­leþti. Diðer bir grup da kuzeye gitti ve Eriha´ya veya Su­riye´nin güneyine yerleþti. Vahyin bildirdiðine göre yahu-dilerin topraklan, fakir ve muhtaçlara verilmek üzere Pey­gamber (s.a.v.) ´e ait olacaktý. Bu topraklar, özellikle «Yurt­larýndan ve mallarýndan sürülüp çýkarýlmýþ» (Haþr: 8 ) olan muhacirler içindi. Fakirlikleri nedeniyle Ensar´dan sa­dece iki kiþiye toprak verildi. Fakat Peygamber (s.a.v.) top­raklarýn çoðunu Muhacirlere vererek onlarý baðýmsýz kýl­dý ve Ensann üzerindeki bakým yükünü kaldýrdý.


radyobeyan