Ikrar hakkinda By: ecenur Date: 06 Mart 2010, 01:45:17
YÝRMÝ YEDÝNCÝ KÝTAB
ÝKRAR HAKKINDA OLUB BÝR MUKADDÝME ÝLE ÝKÝ BÖLÜMDEN
ÝBARETTÝR
(MUKADDÝME)
Ýkrara Dair Istýlahlar :
1 - (Ýkrar) : Luðatde isbat etmek, mütezelzil olan bir þeyi yerinde durdurmak, bir þeyi Ýtiraf eylemek manasýnadýr, istilanda «Bir kimsenin kendisiyle alâkadar oîub baþkasýna aid bulunan bir hakký haber vermesidir.»
Meselâ : Bir kimse kendisinin veya vekilinin elinde bulunan bir malýn fü-lân gahsa aid olduðunu haber verse bu bir ikrar olur. Mukabili inkârdýr.
2 - (Ikrar-ý âm) : Bir takým þeylerin heyet-i mecmuasý hakkýnda vuku bulan ihbardýr. «Elimde bulunan az çok her mal fülâmndýr.» denilmesi gibi.
3 - (Ýkrar-ý hâs) : Muayyen bir þey hakkýnda yapýlan ikrardýr. «Bu kitab fülân zâtýndýr.» denilmesi gibi.
4 - (Ýkrar bil´kiiabe) leri bu ikrari havidir.
Yazý ile yapýlan ikrardýr. Borç senedleri. Hüccetleri bu ikrarý havidir.
5 - (Ýkrar-ý sarih) : Baþkasýna aid bir hakký ikrara mevzu bir tâbir ile itiraf etmektir. «Fülan zata bin kuruþ borcum vardýr.» denilmesi gibi.
6 - (Ýkrar-i zýmmî) : Bir söz veya muamele zýmnýnda delâleten vuku bulan ikrardýr. Buna delâleten ikrar da denir. «Bir kimsenin elindeki malý satýn almak istemek» gibi ki o malýn o kimseye aidiyyetini zimnen ikrardýr.
7 - (Mukýr) : Baþkasýna aid olub kendisinin alâkadar bulunduðu bir hakký haber veren kimsedir.
8 - (Mukarriinleh) : Kendisine aid bulunan bir hak, baþkasý tarafýndan itiraf olunan hakikî veya manevî þahsdýr. «Bir malýn kendisine aid olduðu itiraf olunan bir insan veya vakf» gibi.
9 - (Mukarrünbih) : Bir kimsenin alâkadar olub baþkasýna aid bulunduðunu haber verdiði hakdýr «Bir þahsýn borçlu olduðunu haber verdiði þu kadar kuruþ» gibi.
10 - (Nefy-i mülk) : Bir kimse tarafýndan bir malýn baþkasýna aidiyyetý bilihbar kendisine aid olmadýðý itiraf edilmekdir «Elimde bulunan bütün mallarým zevcemindir, benim bunlarda asla alâkam yokdur.» denilmesi gibi. Bu, hibe mahiyyetinde bir ikrardýr.
11 - (Nam-t miistear) : Baþkasýna aid bir þey, hilafý hakikat olarak bir þahsa izafe edilib onun ismiyle yâd olunmasýdýr. «Bir kimseye aid olan bir hakkýn senedde baþka bir þahs namýna yazýlmasý» gibi. Bu, muvazaa yoliyle yapýlmýþ bir Ýkrar demekdir.
12 - (Mersûm) : Resný ve âdete muvafýk suretde yazýlan vesikadýr. Borç senedi, makbuz ilmühaber, tacirlerin defterlerindeki kaydlar gibi. [20]
(BÝRÝNCÝ BÖLÜM)
ÝÇÝNDEKÝLER : Ýkrarýn mahiyyeti, rüknü ve nevileri. Ýkrarýn þartlarý. Sahih olub olmayan bir kýsým ikrarlar. Ýkrarýn umumî hükmleri. [21]
Ýkrarýn Mahiyyeti, Rüknü Ve Nevileri :
13 - : ikrarýn mahiyyeti, bir hakkýn mevcudiyyetini veya adem-i mevcu-diyyetini selâhiyyetli olan kimsenin haber vermesinden, itiraf etmesinden iba-retdir.
Meselâ : Bir kimse, elindeki bir malýn fülâna aid olduðunu haber verse bu bir ikrar olur. Kezalik: Kendisinin birinde olan alacaðýný ondan istifa etmiþ olduðunu haber verse bu da bir ikrardýr. Kezalik: Bir kimsenin bir þahs-dan taleb etdiði bir þeye müstahik olmadýðýna müehheren muttali olduðunu itiraf etmesi de bir ikrardýr.
14 - : ikrar minvechin inþa ve mtnvechin ihbardýr. Bu iki bakýma göre bir eok meseleler tefemi eder. Ezcümle ikrarýn inþa sayýlmasý üzerine þu gibi meseleler müteferridir:
(1) : Bir ikrarýn hükmü, o ikrar ile sabit olan þeyin zevâidi hakkýnda zahir olmaz. Meselâ: Bir kimse «Þu elimdeki koyun fülân þahsýndýr.» diye ikrarda bulunsa yalnýz bu koyun o þahsa verilir, kuzularý verilmez. Eðer bu ikrar, ihbar olsa idî bu kuzularýn da o þahsa verilmesi lâzýmgelirdi. Çünkü bu koyun bu ikrardan evvel o þahsa aid olsa idi kuzularý da aid olurdu.
(2) : ikrar, mukarrünlehin reddiyle merdûd olur, ondan sonra kabulü sahih olmaz. Halbuki ikrar, ihbar olsa idi bilâhare kabulü sahih olurdu.
ikrarýn ihbar sayýlmasý üzerine de þu gibi meseleler teferru etmekdedir:
(1) : Bir kimse «Bu mal fülân zatýndýr.» dese bu malýn, bu ikrardan evvel o zata aid olduðunu haber vermiþ olur. Yoksa bu ikrar ile o zata yeni bir mül-kiyyet isbat etmiþ olmaz.
(2) : Bir kimsenin ikrar zamanýndaki mülkü olmayan bir þey hakkýndaki ikrarý, muteberdir. Binaenaleyh o þeye bilâhare iþtira, ittihab veya tevarüs gibi bir sebeble temellük etse bu sabýk ikrarýna mebni o þey elinden alýnabi Çünkü bunun baþkasýnaaidiyyetini haber vermiþ olmakla bu neticeyi kabul etmiþdir. ikrar, eðer inþa olsa idi böyle malik olmadýðý bir þey hakkýnda inhaya muktedir olamazdý.
(3) : Maraz-i mevt ile marizin bir yabancýya bütün emvali hakkýndaki ikrarý, - hilafý zahir olmadýkça - muteberdir. Halbu ki bu ikrar, inþa sayýlsa yalnýz sülüsi mâlinden muteber olmak lâzým gelirdi.
(4) : Kabil-i kýsmet olan bir malda bir hisse-i gâyia hakkýndaki ikrar, sa-hihdir. Halbuki ikrar, inþa ve hibe olsa idi bu hisse hakkýndaki ikrar, kab-lel´ifraz sahih olmazdý.
(5) : ikrar, mukarrünlehin kabulüne tevakkuf etmez. Halbuki inþa olsa idi kabul bulunmadýkça muteber olmazdý. Beyi ve hibede olduðu gibi.
(6) : Müslümanlar için temellükü haram olan bir þeyin, meselâ hamrin bir müslümana aidiyyetini ikrar, sahihdir. Mukir, bunu mukarrünlehe vermeðe mecbur olur. Halbuki ikrar, inþa ve yeniden temlik olsa idi bu ikrar, sahih olmazdý.
(7) : Ýkraha mebni ikrar edilen talâk, vâki olmaz. Çünkü bu ikrar, ihbardýr, sýdk ve kizbe ihtimâli vardýr, ikrah ise kizb cihetini müeyyiddir. Halbu ki ikrar, inþa olsa idi bu talâk, vâki olurdu. Nitekim ikraha mebni talâký inþa ve ika, sahihdir. Zira inþanýn medlulü tehalüf etmez, mükreh bunu inþa ile nefsini ikrahdan kurtarmak cihetini tercih etmiþ olur.
(8) : Bir kimsenin baþkasýna aidiyyetini yalan yere ikrar etdiði bir malý, mukarrünlehe helâl olmaz, bunu cebren almasý diyaneten caiz deðildir. Halbu ki ikrar, inþa olsa idi bu ikrar hibe sayýlýrdý. O mal bâdettesüm mukarrünlehe helâl olurdu.
(9) : Bir kimse, baþkasýna aid bir mülkün vakfiyetini ikrar edib de bilâhare o mülkü satm alsa bu ikrarýna mebni o mülk, vakýf olur. Halbu ki ikrar, in§a olsaydý baþkasýnýn mülkü hakkýnda bu ikrar, muteber olmazdý.
(10) : Bir kadýn, bir erkeðin zevcesi olduðunu ikrar etse sahih olur. Halbu ki bu ikrar inþa olsa idi sahih olmazdý. Çünkü iki þahid bulunmadýkça nikâh, akd ve inþa edilemez (Bedâyî, Reddimuhtar ve Tekmilesi.)
15 - : Ýkrarýn rüknü, bir hakkýn vücudunu veya adenvi vücudunu itirafa mahsus olan herhangi bir tâbirdir ki, ya sarahaten veya delâleten olur. Bu itibar ile ikrarlar iki nev´e ayrýlýrlar; Sarahaten ikrar, delâleten ikrar.
Meselâ : «Fülânýn üzerimde þu kadar kuruþ alacaðý vardýr.» veya «Zimmetimde fülânýn þu kadar alacaðý vardýr.» veya «Fülâna þu cihetden þu kadar lira borcum vardýr.» sözleri birer sarih ikrardýr.
Kezalik : «Benim sende §u kadar kuruþ alacaðým vardýr.» sözüne karþý «Naam = Evet» denilmesi de sarih bir ikrardýr. Çünkü «Naam ~ Evet» sözü, bu iddiaya cevab olarak söylenmiþdir. Bu sözün cevabý ise o sözün iddiasýný mütezammindir. Âdeta «Sana o kadar kuruþ borcum vardýr.» denilmiþ olur.
«Bana olan þu kadar kuruþ borcunu ver.» gibi bir söze karþý «O borç için bana þu kadar mühlet ver.» denilmesi de delâleten ikrardýr. Çünkü böyle mühlet istenilmesi, o borcun zimmetde kâim olduðuna delâlet edib onun yalnýz mu-talebesinin tehir edilmesini istemekden ibaret bulunur.
Kezalik : iddia edilen bir borç hakkýnda «Ben onu ka^a etdim = ödedim.» denilmesi delâleten ikrardýr. Çünkü kaza, zimmetde vâcib olan bir þeyin mislini teslim demekdir. Bu, o borcun vücuden sabýkiyyetini iktiza eder. Artýk bu kaza ile ikrar, vücubu ikrarolur. Sonra bu borçdan kaza ile kurtulma ifadesi, mücerred bir iddiadan ibaret bulunmuþ olur ki, beyyine ile isbât edilmedikçe sahih olmaz (Bedâyî.)
16 - : Ýkrarlar, diðer bir itibar ile de ikrar-ý âm ve ikrar-ý hâs nevilerine ayrýlýr.
Þöyle ki : «Elimde bulunan bütün emval» veya «Bana nisbet olunan bütün emval ve eþya fülânýndýr» denilse bir ikrar-ý âm vücude gelmiþ olur. «Muata-sarrýfý olduðum bu hane fülânýndýr,» veya «Fülâna karzdan þu þu kadar meblâð borcum vardýr» denilmesi de bir ikrar-i hâsdýr. Bu iki nevi ikrarýn ikisi de þeraiti dairesinde sahihdir (Dürrimuhtar, Hindiyye.)
17 - : ikrarlar, baþka bir cihetle de üç nev´e ayrýlýrlar: Þöyle ki; Bir ikrar ya hukukûllâha aid olur. Hadd-i sirkati, hadd-i þürbi, hadi zinayý icab eden bir ikrar gibi. Böyle bir ikrar, mukirrin ikrarýndan rücuiyle hükmsüz kalýr. Veya hukuk-ý ibâde aid olur. Böyle bir ikrar, rücu ile ibtâl edilemez. Ve yahud hukukûllâh ile hukuk-ý ibâdýn mecmuuna aid bulunur, hadd-i kazfý icab eden bir ikrar gibi. Bu nevi ikrar da rücu ile ibtûl edilemez (Bedâyî,) Hüdûd mebhasine müracaat!.
(Malikî´lere göre ikrar, hükmü kailine münhasir olan bir ihbardan ibaret-dir. Nitekim þehadet de, dâva da birer ihbardan ibaretdir. Þu kadar var ki þehadet, kailine nef´i olmayan bir ihbardýr. Dâva ise kailine nef´i aid bulunan bir ihbar demekdir.
Ýkrarýn erkâný dörtdür: Mukir, mukarünleh, mukarrünbih, siga-i ikrar.
Meselâ : Mehcur olmayan bir mükellef, bir þahsa hitaben «Sen bana yüz lira ikraz etdin.» deyib o þahs da evet diye tasdik etse lâzimürriâye bir ikrar vücude gelmiþ oiur (Þerh-i Muhammedil Harsý.)
(Þafiî´lere göre de ikrar, bir ihbar-ý hâsdan ibaretdir, muhbir bununla üzerindeki sabýk bir hakký itirafda bulunmuþ olur (Tuhfe.)
(Hanbelî´lere göre de ikrar, inþa deðildir, belki nefsül´emrdeki bir þeyi ihbar ve izhardan ibaretdir.
Mükellef, muhtar olan bir kimsenin iltizam etmesi mutasavver olub elinde veya velayeti altýnda veya ihtisasý dairesinde bulunan þeyler hakkýnda ikrarý sahihdir.
Meselâ : Bir kimse, þahsýna veya velayeti altýndaki bir yetime veya tevliyet ve nezaretindeki bir vakfa aid" bir akarýn icareye verilmiþ olmasýný ikrar etse muteber olur. Fakat hariçden birinin bir akarý hakkýnda böyle bir ikrarda bulunsa muteber olmaz.
Kezalik : Bir kimse, meselâ yirmi yaþýnda olduðu halde yirmi seneden mukaddem bir cinayet iþlemiþ olduðunu iddia etmekle bunu ikrarda bulunsa muteber olmaz. Çünkü zâhir-i hâl kendisini mükczzibdir ve iltizam etdigi cinayetin kendisinden o tarihde vukuu mutasavver deðildir (Ke^þâfürkýna, Ney-lül´meârib.)
(Zâhirî´lere göre de ikrar, bir hüoetdir. Akil, balið, gayri mükreh olan bir kimsenin gerek hukukûllâha ve gerek hukuki nâsa aid olan ikrarý muteber-dir. Elverir ki bu ikrar, kendisini ifsâd edecek bir söze mukarin bulunmasýn, mukarin bulunursa ikrar bâtýl olur.
Meselâ : Bir kimse «Fülânýn zimmetimde þu kadar kuruþ alacaðý vardýr» dese ikrarda bulunmuþ olur, bundan rücýý edemez. Bir þahsa kazf otdiðine veya birisiyle zinada bulunduðuna dair itirafý da büyle bir ikrardýr.
Fakat «Füiânýn bende þu kadar kuruþ alacaðý vardýr, ben bunu kendisine tediye etdim.» veya «Fülâna kazf etdim, ben aklýma malik deðildim.» veya «Ben fülâný Öldürdüm, o beni Öldürmek istiyordu, ben ise kendimden onu defe kadir bulunmuyordum.» dese yapmýþ olduðu ikrarý bu muttasýl olan ifadesiyle ibtâl etmiþ olur. Velhâsýl: Böyle bir ifadeye mukarin olmayan bir ikrar, muteberdir. Þu kadar var ki beyyine bulunmamalýdýr. Beyyine bulununca ikrarýn da inkârjn da mânasý kalmaz (Elmuhalîâ.) [22]
Ýkrarýn Þartlarý :
18 - : Mukýrrin âkil, balið olmasý þartdýr.
Binaenaleyh çocuklarýn, mecnunlarýn, matuhlarýn ikrarlarý sahih deðildir. Bunlarýn aleyhlerine velilerinin, vasilerinin ikrarlarý da - Bunlarýn haklarýnda kendi kendi selâhiyyeüeri dairesinde yapmýþ olduklarý þeylere aid olmadý ðý takdirde - sahih olmaz. Þu kadar var ki, ticarete mezun olan mümeyyiz çocuklar, kendilerinin mezuniyetleri sahih olan hususlarda balið hükmünde olduklarýndan bu hususlara dair ikrarlarý muteberdir. Bu hususlar ise alýþ veriþ, borç, vedia, ariyet, gasb gibi ticaretden veya ticaret icablarýndan olan þeylerdir. Kefalet, cinayet, mehr gibi hususlarda ise bunlarýn mezuniyyetleri sahih olmadýðýndan ikrarlarý da sahih olmaz. Çünkü bunlar, mübadele-i emvalden ibaret olan ticaret iþlerinden sayýlmaz.
Naîrn, muðmaaleyh olanlar da mecnun mesâbesindedirler. Binaenaleyh bunlarýn da bu haldeki ikrarlarý muteber deðildir.
Mubah bir sebeble, meselâ bir ilâç içmek veya mükrehen müskirat kullanmak sebebiyle serhoþ olanlar da muðmaaleyh hükmündedirler. Fakat mahzur tarikiyle sekran olanlarýn hudud-i hâlise gibi hukuki Üâhiyyeye aid ikrarlarý sahih deðilse de muamelâta müteallik ikrarlarý sahihdir. Çünkü böyle hu-kuk-ý nâsa aid ikrarlarýndan rücularý kabil deðildir (Zeyleî, Mecmaül´enhür.)
19 - : Mukirrin sefeh veya borç sebebiyle mehcur olmamasý þartdýr. Binaenaleyh böyle bir mehcur, ba§kasýna bir borç ikrar etse bu ikrarý
vakti hacrinde mevcud olan mallarý hakkýnda muteber olmaz. Hacr mebhasî ne müracaat!.
20 - : tkrarda mukirrin rizasý ve ikrarda telcie ve muvazaa bulunmamasý þartdýr.
Binaenaleyh ikrah-i muteber ile vâki olan ikrar nafiz olmaz. Çünkü bu ikrah, ikrarýn hilafý hakikat olduðunu tercih eder. Bu cihetledir ki, sirkatle it-tiham olunan bir þans, cebr ve ikraha mebni sirkati ikrar etse muteber olmaz.
Kezaük : Bir kimse, bir malýn bir þahsa aid olduðunu o þahs ile aralarýmda kararlaþdýrýp hilâf-ý hakikat olarak ikrarda bulunsa bu, bir telcieden, muvazaadan ibaret olacaðý cihetle sahih olmaz. (Dürrimuhtar, Ali Efendi Fetavâsý.)
21 - : ikrarý zâhir-i hâlin ve þer´i þerifin tekzib etmemesi þartdýr. Binaenaleyh cüssesi bulûða mütehammil olmayan bir çocuk, balið olduðunu ikrar etse sahih olmaz.
Kezalik : Bir medyun borcundan ibra edildiði halde o borcu ikrar eylese hýuteber olmaz.
Kezalik : Bir kimse, «Fülân zat bana ayda þu kadar kuruþ borç verdi.» diye ikrar etdiði halde o zatýn daha evvel vefat etmiþ olduðu malûm bulunsa bu ikrar, muhal-i aklîye mebni bâtýl olur.
Kezalik : Bir kimse, meselâ bir þahsýn elini kesdiðinden dolayý üzerine erþ lâzýmgeldiðini ikrar etdiði halde o þahsýn iki eli de saðlam bulunsa bu ikrarý muhal-i aklîyi iddia kabilinden olacaðýndan bâtýldýr.
Kezalik : Bir kadýn bir cemaat huzurunda nefsini meselâ yüz lira mehr-i müeccel ile bir erkeðe tezvic edib de o cemaatin talebi üzerine o meclisde bu mehrin elli lirasýný kabz eylediðini ikrar etse muteber olmaz. Çünkü bunun hilâfet-i hakikat olduðu o cemaatçe malûmdur.
Kezalik : Bir vâris, diðer bir vârise hisse-i ü´siyyesinden fazla terikeden hisse ikrar etse muhal-i þer´îyi ikrar etmiþ olacaðýndan bâtýl olur (Hindiyye, Bezzâziyye, Reddimuhtar.)
22 - : Mukirrin muayyen olmasý þartdýr.
Binaenaleyh iki kimse, bir þuhsu hitaben «Senin ikimizden birinde þu kadar meblâð alacaðýn vardýr.» deseler bu ikrarlarý sahih olmaz. Zira bu ikrar üe muaheze olunacak kimse meçhuldür (Zeyleî, Bahr.)
23 - : Ýkrahýn hazl ve istihzadan beri olmasý gartdýr.
Binaenaleyh birkimse, þu kadar alacaðý olduðunu iddia eden bir þah&a istihza ve istihfaf tarikiyle «Evet» veya «Onu kariben alýrsýn.» dese bu ikrar sayýlmaz (Tekmile.)
24 - : Mukarrünbihin mâdum olmamasý þartdýr. Fakat malûm veya müm-kinütteslim olmasý þart deðildir. Çünkü bazý haklar meçhul olmakla beraber lâzým olur, mukir o hakkýn kýymetini bilmeyebilir.
Binaenaleyh gasb edilen, çalýnan veya vedia olarak alman þeyler gibi meçhuli ikrar sahihdir.
Meselâ : Bir kimse, «Bende fiilân zatýn hakký veya emaneti vardýr.» veya «Ben fülân §ahsýn malýný gasb» veya «Sirkat etdim.» dese bu ikrarý sahih olu:. Böylece ikrar etdiði meçhul þeyin neden ibaret olduðunu beyan ve tâyin etmesi lâzýmgelir, mukarrünlehin dâvasý üzerine bunu beyana cebr olunur, beyan edinceye kadar hapis edilir.
Mukirrin bu hususda örf ve âdete muhalif bir þey tâyin etmesi kabul edilemez. Meselâ: «O hak, hukuk-ý insamyyetden ibaretdir» veya «Meçhul ema net bir buðday danesidir.» veya «Bir damla sudur.» dese makbul olmaz. Az çok kýymetli, velev ki bir iki kuruþ kadar cüz´i olsun, bir þey tâyin etmesi lâzýmdýr.
Fakat beyi ve icare gibi maâlcehale sahih olmayan akdlerde mukarrünbihin meçhul olmasý ikrarýn sýhhatine mânidir. .
Meselâ : Bir kimse «Ben fülâna bir þey satdým» veya «Fülândan bir þey isticar etdim.» dese bu ikrarý sahih olmaz, bundan dolayý kendisine bir þey lâzýmgelmez, o satdýðý veya isticar etdiði þeyin neden ibaret olduðunu beyan etmesi için kendisine cebr olunamaz.
îkrar edilen gev, mevcud olduðu halde âdete nazaran mümkinütteslim bulunmasa mukarrünlehe bunun kýymetini vermek iâzýmgelir. Hanenin sakfýnda-ki merteði, temelindeki bir taþý ikrar gibi (Zeyleî, Bahrirâik, Surretül´fetavâ.)
25 - : Mukarrünlehin cehalet-i fahiþe ile meçhul olmamasý þartdýr. Çünkü böyle meçhul bir þahs, mukarrünbihe müstahik olmaya salih deðildir, mukir de böyle meçhul bir mukarrünlehi tâyine mecbur olamaz.
Amma mukarrünlehin cehalet-i yesîre ile meçhul olmasý, ikrarýn sýhhatine mâni olmaz.
Meselâ : Bir kimse, elindeki muayyen bir mala iþaretle «Bu mal bir ademindir.» diye ikrar etse veya «Bu mal fülân belde ahalisinden birinindir diye ikrar edib de o belde ahalisi madûd bulunmasa bu ikrar cehalet-i fahiþeden dolayý sahih olmaz.
Fakat bir kimse «Bu mal þu iki kiþiden birinindir.» dese veya «Fülân mahalle ehalisinden birinindir.» deyib de o mahalle ehalisi kavm-i mahsur olsa bu ikrar, sahih olur. Yüz kadar kimseden birinin olduðu ikrar edildiði takdirde de hükm böyledir. Çünkü bundaki cehalet de yesîrdir.
Ancak bir kimse, böyle cehalet-i yesire ile ikrarda bulunsa, meselâ: Bu mal, þu iki kiþiden birinindir.» dese bunlardan hangisine aid olduðunu beyana mecbur olmaz. Zira onun bu beyana mecbur tutulmasý, ibtâl-i hakka müeddi olabilir. Bu halde o iki kiþi ittifak ederlerse o malý mukirden alabilirler, aldýklarý takdirde ona biliþtirâk münasafeten malik olurlar. Ýhtilâf edib de her biri o malýn kendisine aidiyyetini iddia ederse her biri, o mal kendisinin olmadýðýna dair mukirrin yemin etmesini isteyebilir. Mukir, bunlardan her biri için ayrý ayrý yemin eder. Bazý fukahaya göre her ikisi için bir yemin yetiþir.
Mukir, ikisinin yemininden de nükûl ederse o mal kezalik o iki kiþi beyninde msfiyyet üzere müþterek olur. Eðer yalnýz birinin yemininden nükûl ederse o mal müstakillen yemininden nükûl etdiði kiþinin olur. Yemin etdiði kimse bundan hisse alamaz, ikisine de yemin ederse mukir, onlarýn dâvasýndan beri olub mukarrünbih olan mal kendi elinde kalýr, artýk bundan sonra o iki kiþinin ittifak ederek o malý mukirden alýb ona biliþtirâk temellüke selâhiyyeti kalmaz. Bu, imam Ebû Yusuf´a göredir. îmam Muhammed´e göre buna selâhiy-yetleri vardýr (Hindiyye, Bahrirâik, Reddimuhtar.)
26 - : Mukarrünlehin âkil olmasý þart deðildir.
Binaenaleyh bir kimsenin gayrý mümeyyiz bir çocuk veya mecnun için mal ikrar etmesi sahihdir, o malý bu mukarrünlehe vermesi lâzýmgelir. Velev ki ikrar edilen þey, mukarrünlehin yapamýyacaðý bir þey olsun.
Meselâ : Bir kimse, bir yaþýndaki bir çocukdan satýn almýþ olduðu bir mal bedelinden zimmetinde þu kadar kuruþ borç bulunduðunu ikrar etse bu meblâðý o çocuk için vermesi lâzým gelir. Bu ikrarý, o malý bu çocuðun.velisinden veya vasisinden almýþ olmasýna hamlolunur.
Hattâ cenin için mal ikrarý sahih olabilir. Bu hususda üç suret vardýr. Söyle ki: Cenin için ya salih bir sebeb beyaniyle ikrar yapýlýr; «Bu mal fülân kadýnýn hamlinindir. Çünkü bu malý fülân kimse o hamle vasiyyet etmiþdir.» diye yapýlan ikrar gibi. Bu halde bakýlýr. Kadýn zatüz´zevc olub hamlini bu ikrardan itibaren en çok altý ay içinde vazý´ ederse çocuk bu ikrar edilen mala malik olur. Kadýn mutedde ise ikrar vaktinden itibaren en çok iki senede hamlini vazý´ ederse bu çocuk da o mala malik olur.
Veya ibham suretiyle, yani: Salih ve gayrý salih bir sebeb dermeyan edilmeksizin ikrar yapýlýr: «Fülânenin hamline þu kadar borcum vardýr.» demek gibi. Bu ikrar, Ýmam Muhammed´e göre sahih ise de imam Ebû Yusuf´a göre sahih deðildir. Müreccah olan da budur.
Ve yahud gayrý salih bir sebeb beyaniyle ikrar yapýlýr: «Bu mal fülâne-nin hamlinindir, çünkü bu malý ben ona satdým» veya «Hibe etdim.» denilmesi gibi. Bu suretle- olan ikrar ise bil´icma sahih deðildir (Hindiyye, Dürrimub tar. Mebsût.)
27 - : Mukarrünbihin mübhem, gayrý muayyen olmasý, ikrarýn sýhhatine mâni deðildir. Çünkü bu, bir cehaleti müstedrekedir, bunu beyana mukir icbar edileceðinden bu cehalet o suretle mün´defi olur.
Binaenaleyh bir kimse, bir þahsa gayrý muayyen bir mal ikrar etse, meselâ: Bir sürü koyunlarýndan lâalettâyin birinin o sahsa aidiyetini ikrarda bulunsa bu kimse, o koyunlardan dilediðini mukarrünbih olmak üzere o þahsa verebilir. Maamafih bu halde mukarrünleh, muayyen bir koyunun kendisine aidiyyetini mukirrýn inkârýna mukarin iddia etse bunu beyyine ile veya mukir-rin yemininden nükûliyle isbat etmesi lâzýmgelir. Böyle isbât edemezse artýk baþka bir koyunda hakký kalmaz, o iddia eylediði koyunun mâadasýnda mu-kirri ikrarýnda tekzib etmiþ gibi olur (Mebsut-ý Serahsî.)
(Malikîlere göre de ikrarlarýn sýhhati için þu gibi þartlar vardýr:
(1) : Mukir, mükellef olub mehcur bulunmamalýdýr.
Binaenaleyh çocuklarýn, mecnunlarýn, sefihlerin, mükreh veya sekran bulunanlarýn ikrarlarý muteber deðildir, bunlar ikrarlariyle mülzem olmazlar.
Fakat marizlerin, zatüzzevc olan kadýnlarýn, ticarete mezun rakiklerin, mükâteblerin ikrarlarý bütün mallan hakkýnda sahihdir. Marizler ile zevceler, teberruatda bulunmakda mehcur iseler de ikrar, teberruat kabilinden olmadýðýndan bundan mehcur deðildirler. Elverir ki ikrarda töhmet bulunmasýn. Nitekim ileride beyan olunacakdýr. Hacr mebhasine müracaat!.
(2) : Mukir, ikrarýnda müttehem bulunmamalýdýr.
Binaenaleyh korkunç bir maraz ile marizin veya borcu emvalini ihata eden sefih bir medyunun kendi kariblerine yapacaðý ikrar, töhmetden hali olamayacaðýndan sahih olmaz. Þöyle ki:
Böyle bir mariz, karibine ikrar edince bakýlýr: Eðer bu karib vâris olub da kendisine müsavi veya kendisinden uzak karib de bulunursa bu ikrar bâtýl olur. îki oðlundan birine veya amcasý var iken kýzýna mal ikrarý gibi. Fakat bu karib, vâris-i bâid olub bundan akreb vâris bulunursa bu ikrar, sahih olur. Kýzý var iken amcasýna ikrarý gibi.
Kezalik : Böyle bir mariz, vârisi olmayan bir karibine veya mülâüf olduðu bir dostuna veya hali meçhul bir kimseye ikrar edib evlâd veya ahfadý bulunursa bu ikrarý sahih olur ve illâ sahih olmaz. Dostu olmayan bir ecnebiye ikrar ederse evlâd veya ahfadý bulunsun bulunmasýn ikrarý lâzým olur.
Kezalik : Böyle bir mariz, zevcesine bütün emvalini nefy-i mülk suretiyle Ýkrar etse veya zevcesine borcu olduðunu veya zevcesinde olan borcunu ondan aldýðým ikrarda bulunsa bakýlýr: Eðer aralarýnda buguz ve adavet var ise bu ikrarý muteber olur.
KesaKk : Zevcin hali meçhul olmakla beraber kendisine vâris olacak ev lâdý var ise bu ikrarý yine muteber olur. Çünkü bu halde töhmet bulunmaz.
Meðer ki mukirrin zevcesinden küçük bir çocuðu bulunsun. O takdirde bu ka dýna ikrarý sahih olmaz, gerek baþka büyük çocuðu bulunsun ve gerek bulunmasýn. Sahih olan zevcin ikrarý ise böyle tafsile tâbi olmaksýzýn sahihdir.
(3) : Mukarrünleh, hâlen veya meâlen mukarrünbihe malik olmaya ehl olmalýdýr. Veya mukarrünlehin aynýnýn bekasý için ýslahý bu mukarrünbihe taallûk eder bulunmalýdýr.
Binaenaleyh berhayat bir insana mal ikrarý sahih olduðu gibi yevm-i ikrardan itibaren altý aydan az bir müddetde doðacak sâbitünneseb bir cenine veya bir vakfa mal ikrarý da sahihdir. Fakat sýrf hayvanata veya ahcar ve eþcare mal ikrarý sahih deðildir. Çünkü bunlarýn temellüke hiç bir veçhile se-lâhiyyetleri yokdur.
(4) : Reþit olan mukarrünleh, mukirri tekzib etmemelidir. Binaenaleyh mukarrünleh, «Benim o ikrar edilen þeyden malûmatým yokdur.» diye mukirri müstemirren tekzib ederse ikrarý bâtýl olur.
Mukarrünlehin, mukirri tasdik etmesi lâzýmdýr. Çünkü bir kimsenin malý - mirasdan mâda bir veçhile - baþkasýnýn mülküne cebren dahil olmaz.
(5) : Ticarete mezun olmayan rakiklerin ikrarlarý cerhe, katli âmda ve haddi müstelzim bir hususa aid olunca lâzým olur. Fakat mala dair olunca lâzým olmaz. Çünkü bunlarýn mallarý efendilerine aid olduðundan bu hususda mehcurduriar, ikrarlarý batýldýr. Fakat ticarete mezun olan rakiklerin ikrarlarý mal hakkýnda da lâzýmdýr, muteberdir.
(6) : ikrar, ikrahdan, gasb endiþesinden hali olmalýdýr. Binaenaleyh bir ikrar, bir sulte sahibi, zîcah kimseye karþý bir itizar makamýnda yapýlsa muteber olmaz.
Meselâ : Bir sefineyi ahz etmek isteyen zîþevket, bir þahsa karþý «Sefine fülân zatýndýr.» denilmesi bir ikrar sayýlmaz. Belki mukir, sefineyi o þahsýn gazabýndan kurtarmak için onu himaye edebilecek bir zata nisbet etmek istemiþ olur (Muhtasar-ý Ebizziya, Þerh-i Kebîr, Düsûkî, Þerh-i Harþî.)
(Þafiî´lere göre de ikrarýn sýhhati için þu gibi þartlar vardýr :
(1) : Mukir, mutlaküttasarruf, yani: Mükellef, reþid bulunmalýdýr. Böyle bir kimsenin ikrarý sahihdir. Elverir ki kendisini his veya þer´î þerif tekzib etmesin.
Çocuklarýn mürahik olsalar da ikrarlarý lâðuvdýr. Mecnunlarýn, muðma-aleyhlerin ikrarlarý da böyledir. Çünkü bunlarýn sözleri sakildir.
(2) : Mukir, mükreh olmamalýdýr. Mükrehin ikrarý sahih deðildir. Fakat bir ikrarýn ikrah ile vukuu iddia edilince bu ikrarýn ikraha mebni olduðu mufassal bir þehadet iiesâbit olmak, ne veçhile ikrah vuku bulduðu þahidler ta rafýndan ifade edilmek lazýmgelir.
(3) : Mukarrünleh, mukarrünbihe hissen ve þer´an istihkaka etaü bulunmalýdýr.
Binaenaleyh bir insan veya bir vakf için ikrar, þahindir. Fakat bir hayvan için ikrar sahih deðildir. Fakat «Þu hayvan sebebiyle sahibine þu kadar. kuruþ borcum vardýr.» denilse sahiholur. Çünkü bunun imkâný vardýr. Mukir, o hayvanýn menfaatini istifa etmiþ olabilir.
(4) : Mukarrünbih, mukirrin mülkü olmamalý, nefsine muzaf bulunmama lýdýr.
Binaenaleyh bir kimse «Þu hanem» veya «Þu libasým» veya «Fülân þahsda olan alacaðým fülân zatýndýr.» dese bu ikrarý lâðvolmuþ olur. Çünkü mukirrin bunlarý kendi nefsine izafe etmesi, bunlarýn kendi mülkü olduðunu iktiza eder, artýk baþkasýna ikrarýna münafi bulunur. Bu ikrar, hibeyi vâde mahmuldür. Meðer ki bu sözler ikrar kasdiyle söylensin.
(5) : Mukarrünleh, mukirri asl-ý ikrardan tekzib etmemelidir, Tekzib ederse ikrar etdiði mal, mukirrin elinde terk edilir, deyin ise kendisinden ta-leb edilemez. Esah olan, budur. Çünkü mukirrin vaziül´yed olmasý, o malýn kendisine aidiyyetini´i§´ar eder.
Mukarrünleh, mukirri tekzib etdikden sonra tastýk etse de artýk mukar-rünbihe müstahik olamaz. Meðer ki mukir, tekrar ikrarda bulunsun.
(6) : Mukarrünbihift mübhem veya meçhul olmasý, ikrarýn sýhhatine zarar vermez. Çünkü sabýk bir hak, mücmelen de mufassalan da ihbar edilebilir.
Binaenaleyh «Þu iki þeyden biri fülâmndýr.» denilse bunlardan hangisinin fülâna aidiyyetini mukirrin beyan etmesi lâzým gelir.
Kezalik : «Üzerimde fülânýn bir þeyi vardýr.» denilse bunun neden ibaret olduðunu mukirrin bildirmesi icab eder. Bildireceði þey, bir para gibi pek az bir þey olsa da tesdik olunur. Elverir ki o þey, kendisinde temevvül carî olan þeylerden bulunsun (Tuhfetül´muhtac.)
Hanbelî´lere göre de masiyet tarikiyle sekran olanýn ikrarý muteberdir. Çünkü onun ef âli, sahuv halinde bulunan kimsenin ef âli gibi sayýlýr. Fakat mubah veya mazur sayýlacaðý bir sebeble akli zail olanýn ikrarý sahih deðildir. Mecnun olanlarýn ikrarlarý da böyledir. Hal-i .ifakatlerindeki ikrarlarý müstesna.
Mükrehin ikrarý da sahih deðildir. Meðer ki ikrah edildiði þeyden baþka bir þey ikrar etsin. Meselâ: Zeyd´e bin lira borcu olduðunu ikrar etmesine ikrah olunduðu halde o, Amr´e o kadar borcu olduðunu ikrar etse bu ikrarý muteber olur. Zan ile ikrah tahakkuk etmez, ikrar edilmediði takdirde vâki olan tehdidin mevki-i fi´ile konacaðý yakin derecede malûm olmalýdýr.
Ýkrah veya cünûn iddiasý, beyyinesiz kabul edilmez. Meðer ki ikraha delâlet eden þeyler mevcud bulunsun. Mukirrin mahbus veya derkayd bulunmasý gibi. Bu halde ikrah iddiasý yeminiyle de kabul olunur, ikrah beyyinesi, tev´ ve riza beyyinesinden mukaddemdir (Keþþaf ül´kýna.) [23]
Sahih Olue Olmayan Bir Kýsým Ýkrarlar :
28 - : Dilsizlerin ikrarlarý, kitabetleriyle sahih olduðu gibi mahud iþaretleriyle de sahih olur.
Binaenaleyh bir dilsiz; bey´e, icareye, hibeye, rehne, nikâha, talâka ve emsaline dair bir þeyi iþaretle ikrar etse sahih olur. Velev ki kitabete kadir bulunsun. Elverir ki iþareti mahud olsun.
Dilsizin iþareti el ve kaþ gibi âzâlariyle yapýlýr. Hâkim bu iþaretin ne mânada olduðuna muttali bulunmazsa bunu dilsizin sözleri kabul edilecek dostlarýndan, komþularýndan sorar, bunlar da hâkimin huzurunda bu iþareti izah ve tefsir´ederler.
Maamafih diisizlerin hudûde aid ikrarlarý sahih deðildir. Çünkü bu ikrarda þüphe vardýr. Hudüd ise þüphe ile münderi olur (Bedâyî, Reddimuhtar.)
29 - : Mutekalül´lisanm bu ukleti - Dil tutukluðu vefatýna kadar devam ederse iþaret ve iþhadiyle yapmýþ olduðu ikrarý muteber olur. Fakat Nâük -= Söz söylemeðe kadir olan kimsenin iþaretiyle olan ikrarý muteber deðildir.
Meselâ : Bir kimse, söz söyleyebilen bir þahsa «Fülânýn sende þu kadar kuruþ hakký var mýdýr» veya «Sen þu malýný sattýn mý» dedikde o þahs bir þey söylemeksizin yalmz baþýný eðse bununla o sorulan þeyi ikrar etmiþ olmaz (Hindiyye, Hâniyye.)
30 - : Bir velinin veya vasinin kendi mübaretile baþkasýnýn zimmetine taallûk edib çocuða aid bulunan bir hakka dair ikrarý muteberdir.
Meselâ : Bir kimse, saðýr oðluna aid olub kendisinin kiraya vermiþ olduðu bir hanenin bedel-i icarini müstecirden almýþ bulunduðunu ikrar etse muteber olur, bu bedeli oðluna ödemesi icab eder (Reddimuhtar.)
31 - : Terdid ile yapýlan ikrar, mechûli ikrar sayýlmaz.. Terdid ile ifade edilen mukarrünbihlerin ekalli lâzýmgelir.
Mesalâ : Bir kimse, «Benim fülana on lira veya on beþ Ura borcum vardýr.» dese bununla on lirayý kat´iyyen ikrar etmiþ olur, onu vermesi iktiza eder.
Kezalik : Bir kimse, «Þu mal benim ile fülân zat arasýnda müþterekdir» dese meçhulü ikrar etmiþ olmaz. Belki o mâlin kendisiyle o zat arasýnda ms-fryyet üzere müþterek olduðunuitiraf etmiþ olur (Reddimuhtar ve Tekmüesi.)
32 - Bir kimse, kendisindeki bir mal, meselâ: Bir muayyen yüz Ura hakkýnda «Bu para Zeyd´in bende vediasýdýr.» dedikden sonra «Yok bu para bene belki Amr´ýn vediasýdýr.» dese o para Zeyd´in vediasý olur. Bu kimse, o paranýn bedelini de Amr´e tazmin eder. Çünkü Zeyd hakkmdaki ikrarý sahilidir.
Sonra bundan rücuu bu birinci mukarrünleh olan Zeyd hakkýnda kabul edilmez. Þu kadar var ki Anýr´e de ikrarda bulunmuþ,olduðundan bu ikrarý da muteberdir. Fakat o malý birinci mukarrünlehe ikrar etmekle itlaf etmiþ demek-dir. Binaenaleyh bu malý ikinci mukarrünleh olan Amr´e zâmin olur. Hâkimin hükmü olsun olmasýn. Bu imam Muhammed´e göredir.
imam Ebû Yusuf´a göre bir kimse, bir malý evvelâ bir §ahs için ikrar edib ve bâduhû «Bu mal o þahsýn deðil, fülân zatýndýr.» dese bu mal evvelki mukarrünlehin olur. Fakat bu halde bakýlýr: Eðer o kimse, bu malý hâkimin hükmü olmaksýzýn bu evvelki mukarrünlehe teslim ederse ikinci mukarrünlehe de bu malýn bedelini zâmin olur, hâkimin hükmiyle teslim etdiði takdirde ise zâmin olmaz (Bahrirâik, Dürrimuhtar, Netice.)
33 - : Bir kimse, «Fülânýn benim üzerimde malý vardýr.» diye ikrarda bulunsa en az bir dirhem mikdarý bir þey beyan etmesi icab eder. «Fülânýn benim üzerimde malý âzami vardýr.» dese en aþaðý nisab-ý zekât mikdarý, yani: îkiyüz dirhem gümüþe muadil bir mal beyan etmedikçe tasdik olunmaz (Reddimuhtar, Muhît.)
34 - : Mukir, ile mukarrünleh, mukarrünbihin sebobinde ihtilâf etseler bu ihtilâflarý ikrarýn sýhhatine mani olmaz. Çünkü ikrarýn sýhhati, sebebini beyana muhtaç deðildir.
Meselâ : Bir kimse, cihet-i karzdan su kadar meblâð alacaðý olduðunu bir þahsdan dâva, o þahs da «Benim cihet-i karzdan deðil, gasb cihetinden» veya «iþtira ve kabz etmiþ olduðum þu malýn semeninden dolayý sana o kadar meblâð borcum vardýr.» diye ikrar eylese bu veçhile ihtilâflarý bu ikrarýn sýhhatine mani olmaz .(Tekmile.)
Kezalik : Böyle bir iddiaya karþý müddeaaleyh: «Senden satýn ahb henüz kabz etmediðim bir at semeninden sana o kadar meblâð borcum vardýr.» dese ikrarý yine sahih olur. «Kabz etmediðim» sözüne itibar olunmaz. Çünkü satýn aldýðýný iddia etdiði at meçhul olduðundan kendisine hangi bir at verilse «Benim aldýðým bu deðildi» diyebilir. O halde müddeaaleyh, semeni ikrar edince mebii gabz etdiðîni de ikrar etmiþ sayýlýr. Artýk «Onu kabz etmedim» demesi, ikrarýndan rücü demek olacaðýndan tasdik olunamaz.
Fakat müddeî «iþtirasý iddia olunan at, benim mülkümdedir, ben onu sana satmadým» derse müddeaaleyhe bir þey lâzýmgelmez. Zira müddeaaleyh, bu ata bedel olmak üzere o kadar meblâð borçlu olduðunu ikrar etmiþdir, o ol-maymca bu borç da olamaz. Bu halde iddia edilen at, müddeaaleyhin elinde ise müddeî bunu istirdad eder.-Meðer ki satýþ vukuu tahakkuk etsin (Hidâye, Kifâye, Reddimuhtar.)
35 - : Yukarýdaki meselede mukir olan müddeaaleyh «Satýn ahb henüz kabz etmediðim þu muayyen at semeninden o kadar meblâð borcum vardýr.»derse bakýlýr; Eðer mukarrünleh olan müddeî, o atý bu mukýrre teslim ederse o meblâða müstahik olur, teslim etmezse müstahik olmaz. Çünkü aralarýnda tesaduk bulunmamýþ olur.
Þayed mukarrünleh «O at benimdir, sana satdýðým at ise baþkadýr» derse aralarýnda tehalüf carî olur. ikisi de yemin ederse mukir üzerine ikrar etdiði meblâð lâzým gelmez. Satýn alýndýðý iddia edilen at da mukarrünlehe aid olur (Hidâye, Netayicül´efkâr.)
36 - : Bir maldan veya malûm veya meçhul bir hakdan sulhe veya ibraya talib olmak, o malý o hakký ikrar demekdir. Bu hak meçhul olunca bunun neden ibaret olduðu hususunda müddeînin beyaný kabul olunur. Çünkü bu hakký mücmelen söyleyen, ikrar eden odur.
Fakat bir malýn dâvasýndan sulhe veya ibraya veya bu dâvanýn tehir edilmesine talib olmak, o malý ikrar sayýlmaz.
Meselâ : Bir kimse, bir þahsýn zimmetinde cihet-i karzdan on lira alacak hakký olduðunu beyan ile ondan istedikde o þahs «Bu paradan yedi liraya sulh olalým.» dese bu istenilen o lirayý ikrar etmiþ olur. Amma «Bu on Ura dâvasýndan sulh olalým.» diye mücerred münazaayý defi´ için suîhe talib olsa bu meblâðý ikrar etmiþ olmaz.
Hattâ bir meblâða aid dâvadan ibra iddiasý da o meblâðý ikrar deðildir. (Reddimuhtar Tekmilesi, Feyziyye Fetavâsý.)
37 - : Bir kimse, baþkasýnýn elindeki bir malý satýn almaya veya kiraya tutmaya veya ariyet almaya talib olsa veya «Bu malý bana hibe et.» veya «Bana vedia olarak ver.» dese veya o malý kendisine vedia olarak verilmekle kabul etse o malýn kendisine aid olmadýðýný ikrar etmiþ olur.
Fakat bu kimse bu ikrariyle o malýn zilyede veya onun müvekkiline aid olduðunu da ikrar etmiþ olur mu?. Bunda ihtilâf vardýr. Bir rivayete göre ikrar etmiþ olur, diðer bir rivayete göre ikrar etmiþ olmaz. Bu ikinci rivayete göre bu ikrarý o malýn baþkasýna aidiyyetini iddia etmesine mani olmaz.
Bu iki rivayetin ikisi de fukaha tarafýndan sahih görülmüþdür (Tekmile, Ankara vî.)
38 - : ikrar, mukarrünlehin tasdik ve kabulüne tevakkuf etmez. Çünkü ikrar, her veçhile inþa deðildir ki, tamamiyyeti kabule mütevakkýf bulunsun. Fakat ikrar, mukarrünlehin reddiyle merdûd olub hükmü kalmaz. Artýk mukarrünleh, o ikrar edilen iddia ve isbata kýyam edemez Çünkü bu ikrar, ihbar ve temliki mâli mütazammin olduðundan reddi kabildir. Þa-yed mukarrünleh, mukarrünbihin yalnýz bîr mikdarmý red ederse yalnýz o rcýikdarda ikrarýn hükmü kalmaz, red etmediði mikdarda ikrar sahih olur.
Bir de bir ikrar kabul ve tasdik edildikden sonra artýk red ile merdûd ol- (Hindiyye, Tekmile.)
39 - : Bir ikrarýn red edilmesiyle mukarrünlehden baþkasýnýn hakký ib-tâl edilecek olsa bu reddin hükmü olmaz.
Kezalik : Mukarrünleh olan iki kimseden biri, ikrarý red etdiði halde diðeri kabul etse bu kabul eden, mukarrünbihin yarýsýna müstahik olur.
Meselâ : îki kimseye yüz lira ikrar edilib bunu birisi red etse diðeri bunun elli lirasýný alýr (Tekmile.)
40 - : Bir kimse, yapmýþ olduðu Ýkrarýný red edildikden sonra tekrar edib de mukarrünleh bu defa tasdik etse bu baþka bir ikrar sayýlarak istihsânen sahih olur (Reddimuhtar.)
41 - : Mukarrünbihin muþa olmasý, ikrarýn sýhhatine mani deðildir. Binaenaleyh kabil-i kýsmet olsun olmasýn müþaý ikrar sahihdir. Þöyle ki:
Bir kimse, elinde bulunan bir mülk akarýn veya menkûlün nýsýf veya sülüs.gibi bir hisse-i þayiasýný baþka birisine ikrar o da tasdik etse veya red etmeyib sükût eylese aralarýnda þirket husule gelir. Bundan sonra o muþa henüz ifraz ile mukarrünlehe teslim edilmeden mukir vefat etse mukarrünleh onun vârisîeriyle beraber o müþada hissedar bulunmuþ olur (Hindiyye, Bahrirâik.)
42 - : ikrar, fil´hâl mevcud veya âtiyen vücuda gelmesi muhakkak olan bir §eye talik edilerek meselâ; «Ben berhayat isem» veya «Ben vefat edersem fülân zata þu kadar kuruþ borcum vardýr» denilse sahih olur, borcun edasý fil´hâl lâzým gelir.
43 - ikrar, örf-i nâsda hulûl-i ecele salih, nâs arasýnda carî müddetlerden madûd bir þarta talik olunursa sahih olur. «Fülân ayýn ibtidasý» veya «Rûz-i kasým gelirse sana þu kadar kuruþ borcumdur, denilmesi gibi. Bu halde ikrar, bir müeccel borcu itirafa hami olunur. Bu takdirde bakýlýr: Mukarrünleh, bu eceli tasdik ederveya mukýr bunu isbât eyler ise borç bu ecelden evvel istenilemez. Ecel böyle teayyün etmezse mukarrünleh «Bu borcun müeccel olmadýðýna» tahlif olunur, yemin ederse mukirrin bu mukarrünbih olan borcu derhal vermesi icab eder, yeminden nükûl ederse ecel sabit olur, borcun tediyesi ancak o vaktin hululünde lâzým gelir.
44 - : ikrar, örf-i nâsda hulûl-i ecele salih ve nâs arasýndaki müddetlerden madûd olmayan, yani vücude gelmesi de gelmemesi de kabil bulunan bir þeye talik edilirse sahih olmaz.
«Ben ne zaman zengin olursam fülâna þu kadar kuruþ borcumdur.» denilmesi gibi. «Ben fülân yere gidersem.», «Ben fülân iþi deruhde edersem», «Allah taâlâ irade ederse», «Benden alacaðýn olduðuna yemin edersen», «Bana §u kadar borç verirsen» denilmesi de bu kabildendir. Bunlara talik edilen bir ikrar, bâtýldýr (Mecelle, Dürerül´hükkâm.)
45 - : Ýkrarlarda þeraitini cami olan istisnalar sahihdir. Böyle bir istisna, ikrardan rücu sayýlmaz. Muhaveratda daima istisna carîdir. Mesejâ: Bir kimse «Fülâna on lirasý müstesna olmak üzere yüz lira borcum vardýr.» dese doksan lira borç ikrar etmiþ olur. Fakat «Yüz lira müstesna olmak üzere yüz lira borcum vardýr» dese bu istisna muteber olmaz, yine tam yüz lira itiraf edilmiþ olur. Çünkü bir þeyin tamamýný istisna o þeyden rücu demekdir.
46 - : Bir kimse «Fülâna inþallah þu kadar borcum vardýr» dese bununla o borcu ikrar etmiþ olmaz. Çünkü bunu meþiyyetül´lâhe talik etmesi, kendisince meçhul olan bir þeye talik olacaðýndan hükümsüzdür.
Kezalik : «Fülân diler ise bu zata þu kadar kuruþ borcum vardýr.» denilse bu ikrar da bâtýl olur. Zira borç, vücud ile ademe mütehammil bir §eye rabt edilmiþ olur. Usûl-i fýkh kýsmýndaki istisna ve talik bahsine müracaat!.
47 - : Bazý tâbirler, iddialar, talebeler ikrardan madûddur.
Ezcümle istenilen bir borcun tecilini taleb, bir borcun verilmiþ olduðunu iddia, bir borcun kendisine hibe ve tesadduk edildiðini beyan, bir borçdan ibra vukuunu dermeyan, bir borcun baþkasýna havale edildiðini iddia, dâva edilen bir meblâða baþkasýnýn kefaletini taleb ikrar sayýlýr.
Kezalik : Bir alacakiddiasmda bulunan kimseye karþý: «Onu al» «Onu te-navül et», «Onu yakýnda - Yarýn veririm», «Onu verecek kadar yanýmda bugün para yokdur.» «Vallahi ben onu sana bugün veremem», «Onu benden bugün alma*, «Onun vakt-i edasý hulul etmedi», «Onu ne çok istiyorsun», «Onu fülân zat tarafýmdan ödedi» demek de ikrardan madûddur.
Kezalik : Bir deyin veya emanet iddiasýnda bulunan kimseye hitaben «Naâm = Evet» denilmesi ve bir mikdar alacak iddia edene «Onu tart» veya «Onu say» veya «Bekle fülân sarraf geüb verecek» demek de birer muteber ikrardýr.
Kezalik : Bir malýn sahih ve nafiz bir beyi ile satýldýðýna dair olan bir senedi þahid sýfatiyle imza eden kimse, o malýn kendisine aid olmayýb bâyiinin mülkü bulunmuþ olduðunu ikrar etmiþ olur (Reddimuhtar, Hindiyye.)
48 - : Bazý tâbirler, ikrardan madûd deðildir.
Meselâ : Bir kimse, kendisinden bir þey isteyen bir müddeiye karþý, o þeyi sarahaten zikr etmeksizin ve ona zamir ile de iþaret etmeksizin mücerred «Tecil et», «Ben sana tediye etdim», «Bana tesadduk et», «Bana hibe et», «Tart», «Muhasebe edelim», «Sabret» veya «Kariben alýrsýn» dese o istenilen Þeyi ikrar etmiþ olmaz.
Kezalik : «Fülân þahsa þu kadar para borcum olduðunu ona haber vçr-m» sözü de ikrar deðildir.
Kezalik : Bir kimsenin bir mikdar meblâð; alacak iddiasýna karþý «Benim ue sende onun misli = O kadar alacaðým var.» denilmesi, zâhirürrivâyeye göre ikrar deðildir. Fakat Ýmam Muhammed´e göre ikrardýr, bu veçhile fetva vil (Ankaravî, Surretül´fetavâ, Hindiyye.)
(Malikî´Iere göre bir kimse, bir þahsa hitaben meselâ: «Þu iki libasýn» veya þu iki atýn biri senindir» dese bakýlýr: Eðer bu mukýr, bunlarýn ednâsýný mu-karrünluh için tâyin, mukarrünlch de diðerini iddia ederse mukarrünleh bu babda tahlif olunur. Mukýr, hangisinin o þahsa aid olduðunu bilmediðini söylerse bunu mukarrünlehin tâyin etmesi istenebilir. Mukarrünleh, bunlarýn ednâsýný kendisine tâyin ederse onu yemin etmeksizin alýr. Fakat bunlarýn âlâsýný kendisine tâyin ederse kendisinden töhmeti defi´ için tahlif olunur, yemin edince onu alýr. O da hangisinin kendisine aid olduðunu bilmediðini iddia ederse mukýr ile beraber tahlif olunurlar. Bunlar bilmediklerine dair yemin edince ikrar edilen þeylere nýsfiyyet üzere müþtereken malik olurlar.
Bir kims, «Ben bu malý fülândan gasb etdim, yok þu gahsdan gasb etdim» dese o mal fülânýn olur. Bu malýn misliyyatdan ise misli ile, kýymiyatdan ise kýymeti ile de ikinci mukarrünleh için hükm olunur. Bu malýn malûm ise yevm-i gasbdaki kýymetine, malûm deðilse yevm-i ikrardaki kýymetine itibar-olunur.
Bir karzýn yapýlmýþ, sonra da ödenilmiþ olduðunu teþekkür maksadiyle söylemek, o karzýn mevcýýdiyyetini ikrar sayýlmaz. «Allah razý olsun fülân zat bana þu kadar meblâð karz verdi, ben de kendisine edâ etdim.» denilmesi gibi.
Bunu zem maksadiyle söylemek de esah olan rivayete göre böyledir. «Allah islâh etsin, fülân bana þu kadar meblâð ödünç verdi, beni þýkýþdýrdý, tâ ki edâ etdim.» denilmesi gibi.
Bir kimse, bir þahsa hitaben «Benim üzerimde» veya «Zimmetimde» veya «indimde senin þu kadar alacaðýn var» dese ikrarda bulunmuþ olur. Velev ki bu ikrarýna «Ýnþallah» veya «Allah takdir buyurmuþ ise» sözünü ilâve etsin. Çünkü böyle ikrar edince Cenab-ý Hak´ýn dilediðini, takdir buyurduðunu bilmiþ olur. Bu gibi istisnalar, Allah Taâiâya yeminin gayrisinde nýüfid olmaz.
Fakat «Fülân diler ise sana þu kadar meblâð borcum vardýr» denilse bu ikrar, þahin olmaz. Velev ki fülân dilesin. Çünkü bunda hatar vardýr, bu ikrar, kendisinde kat´iyyet olmayan bir hakka müsteniddir (Þerh-i Ebü´berekât, Düsûki.)
(Þafiî´lere göre «Benim fülâna zannýma göre» veya «Tahminime göre þu kadar kuruþ borcum vardýr» sözü lâðvdýr. Fakat «Benim üzerimde fülânýn bildiðime» veya «Þahid olduðuma göre þu kadar alacaðý vardýr» sözü, sahih bir ikrardýr.
Bir kimse, «Benim fülâna yüz kuruþ borcum vardýr, yüz kuruþ, yüz kuruþ» dese yalnýz yüz kuruþ borç ikrar etmiþ olur. Velev baþka baþka günlerde böyle yüz kuruþ ikrar etmiþ olsun.
«Benim fülâna yüz kuruþ borcum vardýr.» dedikden sonra «Benim ona elli kuruþ» veya «Yüz elli kuruþ» borcum vardýr» dese bunlarýn ekalli eksere dahil olur, hangisi ekser ise yalnýz o lâzýmgelir.
Fakat baþka baþka cihetler, sebebler beyaniyle ikrar edilirse hepsi dö lâzýmgelir. «Benim Zeyd´e ciheti karzdan yüz kuruþ borcum vardýr» dedikden sonra «Benim Zeyd´e satýn aldýðým bir mal bedelinden yüz kuruþ borcum vardýr» demesi gibi ki, ikiyüz kuruþ ikrar edilmiþ olur.
ikrarda istisna bil´icmâ caizdir. Velev ki müstesna, müstesnaminhin cinsinden olmasýn. Elverir ki müstesna, müstesnaminhin tamamýný istiðrak etmesin. Ve illâ istisna, bâtýl olur.
Meselâ : «Benim fülâna on lirasý müstesna olmak üzere yüz lira borcum vardýr» denilse doksan lira ikrar edilmiþ olur.
Kezalik : «Benim üzerimde fülânýn yüz lira alacaðý vardýr, bir libas müstesna» denilse o libasýn ne olduðunu mükýrrin beyan etmesi lâzýmgelir. Þu kadar var ki, bu libasýn kýymeti yüz liradan az olmalýdýr, bu kýymet, yüz liradan tenzil edilir, mütebakisi mukarrünlehe verilir.
Fakat «Benim fülân zata yüz lirasý müstesna olmak üzere yüz lira borcum vardýr.» denilse bu istisna, muteber olmaz. Yine tam yüz lira ikrar edilmiþ olur. Çünkü böyle bir istisnada sarih bir tenakuz vardýr. Bu ikrardan rücü ma-hiyyetindedir (Tuhfetül´muhtac.)
{Hanbelî´lere göre bir insanýn bir malý nefsine izafe etmek suretiyle yapacaðý ikrar da sahîhdir. «Bu kitabým fülân zatýndýr.» denilmesi gibi.
Bir kimse, bir malý satdýkdan veya birine hibe etdikden veya kölesini azâd etdikden sonra o malýn veya kölenin baþkasýna aid olduðunu Ýkrar etse bu ikrarý müþteri ve saire hakkýnda kabul olunmaz. Ancak o kimse, o malýn veya kölenin kýymetini mukarrünlehe zâmin olur. Çünkü onu batmakla veya hibe veya azad etmekle onun aynini mukarrünlehe vermek imkânýný fevt etmiþdir.
Bir kimse, «Fülân zatýn bende azîm» veya «Hatýr» veya «Kesîr» veya «Ce-lil» veya «Nefise «Bir mal alacaðý vardýr» dese bunu tefsir etmesi lâzýmgelir. Mal sayýlacak = Kendisiyle temevvül edilecek herhangi bir þey ile tefsir ederse kabul olunur. Çünkü bu azim, kesir ve sair tâbirleri için ne þeriatda ve ne de lûgatde ve örfde bir hâd tâyin edîlmemiþdir. Bu hususda nâs muhteUfdir. Bazý kimseler az bir þeyi azim, hatir görür, bazý kimseler de azim bir þeyi az görmekde bulunur.. Ve her mal kendisine göre azimdir, kesirdir. Binaenaleyh bu babda mükýrrin tefsiri makbuldür (Neylüi´meârib, Keþþafül´kýna.)
(Zâhirî´lere göre bir kimse elinde bulunan bir mal hakkýnda «Bu mal fü-iânýndýr, bana hibe etdi, veya bana sattý» dese tasdik olunur, aleyhine bir þey ile hükm olunamaz. Çünkü emval ve emlâk elden ele intikâl eden þeylerdir. "iz bunu yakinen biliriz. Eðer nâsýn bu gibi sözlerinin bir kýsmý ikrar telâkki edilerek bununla aleyhine hükm edilib de diðer kýsmý nazara alýnmazsa nâsýn ballarýnýn tamamý veya ekserisi ellerinden çýkmak lâzým gelir.
Bir kimse, meselâ: «Fülânýn benim zimmetimde borç olarak yüz lira alacaðý vardýr. Benim de onun yanýnda yirmi kile buðday alacaðým vardýr.» de-yib iki tarafýn da bu babda beyyineleri bulunmazsa o kimsenin iddia etdiði bu buðdaya bir kýymet takdir edilir. Bu kýymet, ikrar etdiði yüz liraya müsavi veya ondan ziyade olursa takas hâsýl olur, üzerine bir þey lâzýmgelmez. Fakat bu kýymet az olursa yüz liradan fazla kalan mikdarý, mukarrünlehe vermesine, hükm olunur (Elmuhallâ.)
Demek ki Zâhirî´lere nazaran ikrara mukarin olan iddia da muteber oluyor, bu iddia ikrardan rücu veya ikrar ile alâkasý olmayan bir iddia-i mücer-red sayýlmýyor. Bu halde mukýr, bir tam ikrarda bulunmuþ olmuyor. Belki bu ikrarýna onu ibtâl edecek bir söz vasi etmiþ oluyor. [24]
Ýkrarýn Umumi Hükmleri :
49 - : Kiþi ikramiyle ilzam plunur. Velev ki ikrarý nefsüTemre mutabýk olmasýn. Çünkü akýllý bir kimsenin kendi aleyhine olan hilâf-ý hakikat bir þeyi ikrar ve itiraf etmesi müstebaddir.
Fakat bir ikrar, hâkimin hükmiyle þer´an tekzib edilirse o zaman hükmü kalmaz.
Meselâ : Bir kimsenin satýn aldýðý bir mala bir müstahik çýkýb da onu hâkimin hükmiyle istirdad etse o kimse de verdiði semen ile bayiine rücu eder. «Bu mal, bâyiindir» diye vuku bulan ikrarý muteber olmaz. Çünkü onun bu ikrarý hâkimin hükmiyle tekzib edilmiþ, olur.
50 - : Ýkrar, baþkasýnýn hakkýný ibtâl etmez.
Binaenaleyh bir müteveffanýn bir þans zimmetinde meselâ yüz lira alacaðý olduðu halde terekesi iki oðluna münhasýr olmakla bunlardan biri, bu paranýn yarýsýný hal-i hayatýnda babasýnýn kabz etmiþ olduðunu ikrar etse kendi hissesi olan elli lira hakkýnda muteber olur. Kardeþi, bu kabzý bilmediðine dair bu mukýrre karþý yemin edince mütebaki elli lirayý kendisi alýr.
51 - : Mukýr, ikrarýna mukarin bir iddiada bulunsa ikr&riyle muaheze olunur, iddiasýný isbat etmesi lâzýmgelir.
Meselâ : Bir kimse, «Fülâna on lira borcum vardýr» diye ikrar etmekle beraber «Fakat bu borcum müecceldir» diye iddiada bulunsa mukarrünleh tasdik veya kendisi isbat etmedikçe bu meblâðý hâilen vermesi lâzýmgelir. Fakat «On lira müeccel olarak borcum vardýr» derse ikrarý müeccel bir borca masruf olur, hilafýný mukarrünlehin isbât etmesi lâzýmgelir.
Kezalik : Bir kimse, bir þahsa hitaben «Sende yüz lira alacaðým var idi, ellisini aldým, mütebaki ellisini de ver» diye iddia, o þahs da «Hayýr sana bir para borcum yokdur» diye inkâr etse o kimse, bu iddiasýný isbât edemeyince almýþ olduðunu ikrar etdiði elli lirayý talebi takdirinde o þahsa vermesi lâzungelir. Çünkü bu elli lirayý haksýz yere kabz etmiþ olduðu tebeyyün etmiþ olur.
Kezalik : Bir kimse,«Þumah fülân zatýn yanýna emanet býrakmýþdým, ondan aldým» dediði halde o zat «Hayýr o benim malýmdýr» dese onu bu kimseden istirdad edebilir. Çünkü bu kimse, o mala o zatýn vaziül´yed olduðunu ikrar etmiþdir. Sonra emanet iddiasý beyyinesiz muteber olmaz.
Kezalik : Bir kimse, «Fülân þahsdan onda olan alacaðýma mahsuben þu kadar meblâð kabz etdim» diye ikrar, o þahs da bu alacaðý inkâr ile o meblâðýn kendisine reddini taleb etse bu meblâðýn o þahsa reddi lâzýmgelir. Çünkü o kimse, bu meblâðý aldýðýný mukirdir, alacaðý hakkýndaki sözü ise bir iddiadan ibaretdir. Þu kadar var ki o kimse, bu þahsa «Üzerinde böyle bir borç olmadýðýna dair» yemin verdirebilir.
imam Ebû Yusuf ile Ibni Ebî Leylâ´dan bir rivayete göre bu halde mukýr üzerine bir þey îâzýmgelmez. Çünkü o, nefsi aleyhine baþkasýna bir þey ikrar etmiþ deðildir. O, kendisine hakkýnýn vusulünü ikrar etmiþdir. Bu ise ona bir þeyi mülzim olmaz (Mebsut-ý Serahsî.)
52 - : Bir kimse, «Þu malý - meselâ parayý - bana fülân þahs defi´ etdi, bu mal Zeyd´indir» dese de bunu o þahs ile Zeyd´den her biri kendisinin olmak üzere iddiada bulunsa bu mal, o þahsa aid olur. Çünkü bu kimse, bu malýn o þahsa aidiyyetini ilk evvel ikrar etmiþdir. Sonraki ikrarý ise baþkasýnýn müstahik olmadýðý bir þeye dair olmuþ olacaðýndan kendisi için mülzim olmaz. Binaenaleyh bu mukýr, o malý o þahsa verince ondan beri olur, O þahs bu malýn ister maliki olsun ister olmasýn.
Bilâkis bir kimse «Bu mal fülân þahsýndýr, bunu bana Zeyd defi´ etti = Verdi de^ bu sn;>î, ilk mukarrünleh olan o þahsýndýr. Zira onun mülkü olmak üzere ikrar ediUý^üir. Artýk bundan sonra ikinci mukarrünleh için züyedlik ikrarý birinci ýa kýr/ünleh hakkýnda sahih olmaz. Bu halde ikinci mukarrünleh bunu dâvada bý Onursa bu malýn birinci mukarrünlehe aid olduðuna dair kendisine yemin tevcih olunur. Eðer bu vech ile yemin ederse mukýr, ona da o kadar mal zâmin olur. Hâkimin bu hususda hükmü olsun olmasýn müsavidir. Bu, imam Muhammed´e göredir. îmam Ebû Yusuf´a göre eðer hâkimin hükmüne de iktiran etmþi ise mukýr, artýk ikinci mukarrünleh için o malý zâmin olmaz. Hâkim, bunu ikrarýna mebni mukýrre üzâm etmiþ olur. imam Muhammed´e göre ise hâkimi bu ilzama sevk eden, mukýrrin kendisidir (Mebsût).
53 - : Bir ikrar tekrar edince bakýlýr: Eðer ikrarýn sebebi müttehid îsfe bunlar yalnýz bir ikrar sayýlýr, muhtelif ise baþka baþka ikrarlar olmuþ olur.
Meselâ : Bir kimse «Fülân þahsa þu saat bedelinden on lira borcum vardýr» deyib sonra diðer bir meclisde yine bu veçhile ikrar etse ikisi bir ikrar sayýlýr. Fakat «Fülân zata þu saat bedelinden on lira borcum vardýr» dedik-den sonra «O zata hane kirasýndan on lira borcum vardýr dese bunlar baþka ba§ka ikrar olur.
Kezalýk : Böyle sebeb zikr edilmeksizin meselâ: «Fülân zata on lira bor-cum vardýr» diye müteaddid kerre ikrar edilse bunlar da bir ikrar sayýlýr. Fakat bu ikrarlardan her birine ayrý ayrý ikiþer kimseyi iþhad etse, mukarrünleh de bunlarýn ayrý ayrý alacak olduðunu iddiada bulunsa imamý Azama göre müteaddid borç ikrar edilmiþ olur. îmâmeyne gbre ise ikrar edilen borçlar birbirine müsavi ise bir borç ikrar edilmiþ olur, yalnýz o lâzýrngelir. Birbirinden ziyade ise bu ziyadeyi vermek icab eder, bunlarýn ekalli, ekserine dahil olur (Mebsût, Hâniyye.)
54 - : Hukukûllâha aid ikrardan rücu sahihdir. Fakat hukuk-ý ibâdda ikrardan rücu sahih deðildir.
Meselâ : Hadd-i zinayý mucib bir ikradan esnayý hadde bile rücu sahihdir, bu rücu üzerine hukukûllâhdan olarý hâd cezasý sâkit olur.
Amma bir kimse, «Fülân þahsa þu kadar borcum vardýr» veya «Fülârun bende þöyle bir vediasý vardýr» dedikden sonra «Ikraýmdan rücu etdim» ya «Hilaf-i hakikat olarak ikrar etdim» dese buna itibar olunmaz, ikrariyle ilzam olunur.
55 - : Bir ikrarýn yalan yere yapýlmýþ olduðu veya bir ikrarýn hazl ve telcie tarikiyle vuku bulduðu mukýr veya onun vârisleri tarafýndan iddia olunsa mukarrünleh, mukirrin ikrarýnda kâzib olmadýðýna veya ikrarýn hazl ve muvazza yoliyle yapýlmadýðýna tahlif olunur.
Meselâ : Bir kimse, «Fülandan þu kadar kuruþ istikraz etdim» diye bir kýt´a sened verdikden sonra «Ben her ne kadar öyle bir sened verdim ise de o meblâðý henüz ondan almadým» dese o kimsenin bu ikrarýnda kâzib olmadýðýna mukarrünleh tahlif olunur. Çünkü bu gibi senedlerin borç parayý kabz etmeden evvel yapýlmasý âdetdir. Bu seneddeki ikrar, tam bir hüccet olamaz. Maamafih mukarrünlehin tahlif edilmesi, ikrara mebnÝ henüz hükm olunmamýþ olduðu takdirdedir. Bâdel´hükm tahlife mahal kalmaz.
Bu mesele, imam Ebû Yusuf´un mezhebine göredir, içtimaî hayatdaki görülen fazla hud´alara, hiyanetlere mebni bu kavi istihsânen kabul edilmiþdir.
56 - : Bir kimse, bir þahsda olan vediasýný istirdad etdiði veya satmýþ olduðu bir hanenin bedelini müþteriden tesellüm etdiðini veya satýn aldýðý malý gördükden sonra satýn aldýðým þahidler huzurunda ikrar etse de bilâhare bu ikrarýnda kâzib olduðunu iddiada bulunsa bunun bu ikrarýnda kâzib olmadýðýna dair mukarrünlehe yemin verilir (Tenkih, Reddimuhtar, Ebüssuûd Feta-vâsý.) ,,
57 - : Bir kimse bir þahsa hitaben «Senin bende þu kadar kuruþ alacaðýn» veya «Þöyle bir vedian vardýr» diye ikrar etmekle o þahs «Bu alacak» veya «O vedia benim deðil, fülân zafýndýr» diye ikrar, o zat da bu §ahsý tasdik etse bu alacak veya vedia bu ikinci mukarrünlehin olur. Þu kadar var ki, bu alaeaðý veya vediayý kabz etmek hakký birinci mukarrünlehe aiddir. Mukýr, bunu ikinci mukarrünlehe vermeðe mecbur tutulmaz. Fakat kendi rizasiyle verirse zimmeti borçdan beri olur, artýk evvelki mukarrünleh bunu mukýrden tekrar isteyemez.
Kezalik : «Senin bende þöyle bir vedain vardýr» ikrarýna karþý «O vedia benim deðil, fülânýndýr» denildiði takdirde de hükm böyledir. Fakat birinci mukarrünleh, o alacaðý veya vediayý kendi nefsine izafe ederek «O alacaðým» veya «O vediam benim deðil, fülân þahsýndýr» dese bunlarý o þahsa hibe etmiþ olur. Artýk bunlarý kabza o þahsý teslit, o da kabz etmedikçe bu hibe tamam olmaz (Reddimuhtar Tekmilesi, Dürerül´hükkâm.)
58 - : ikrarda muhayyerlik carî deðildir.
Meselâ : Bir kimse, üç gün muhayyer olmak üzere karz, gasb veya vedia cihetinden bir borç Ýkrar etse bu ikrarý sahih, muhayyerliði bâtýl olur. Çünkü ikrar, mülzim olan bir haberden ibaretdir. Bu haber sadýk olunca bunun ma-hiyyeti mukir, ihtiyar etsin etmesin tebeddül etmez (Muhit.)
59 - : Bir kimse, bir malý bir þahsýn hanesinden kabz etdiðini ikrar, bâ-dehû o malýn kendisine veya baþkasýna aidiyyetini iddia etse o mal, o hane sahibine aid olur. Çünkü o hanede olan, onun elindedir. Asl-ý hanede onun eli sâbitdir. Bir mekânda sabit olan yed, o mekânda bulunan þeyler üzerinde de sâbitdir.
Kezalik : «Fülânýn sandýðýndan veya kesesinden veya aðacýndan veya ekininden þunu aldým» demek de onun elinden þunu aldým» demek de onun elinden kabzý ikrar gibidir. Zira bunlarda olan da onun elindedir (Mebsût.)
60 - : Þirketi müzarebede müzarib bulunan kimse, mal sahibinin inkârýna raðmen müzarebe malýndan bir borç ikrar etse bu ikrarý sahih olur. Çünkü bu, ticaret muktezasýdýr. Bunun içindir ki, ticarete mezun olan çocuklarýn, rakikîerin bu hususdaki ikrarlarý muteberdir.
Kezalik : Müzarib, müzarebe malýndan bir ecire veya bir hayvana veya bir dükkâna ücret, kira bedeli verdiðini ikrar ve iddia etdiði takdirde sözü muteber olur. Zira bu gibi borçlarýn sebeblerini müzarebe malý hakkýnda inþaya malikdir. Yani: Onun bu hususdaboyle isticare selâhiyyeti vardýr. Binaenaleyh bu hususdaki ikrarý sahihdir. Müzarib, mazurdur, bu gibi sebebler ile borç iltizamýndan hasbetticare kurtulamaz (Mebsût.)
61 - : Bir kimse, «Fülân þahs az çok her þeyde benim þerikimdir» diye ikrar, o þahs da «Evet» diye tasdik etse her biri diðerinin elindeki az çok her mata, velev ki ikametgâh veya rakik olsun ortak olmuþ olur. Çünkü bu, þir-ket-i müfaveze mesabesindedir. Bu þirket, tesviyeyi iktiza eder.
Fakat «Bu þans benim ticaretlerde þerikimdir» deyib diðeri de tasdik etse yalnýz ellerinde bulunan ticaret emtiasý aralarýnda müþterek olur, buna mesken, kisve, taam dahil olmaz. Çünkü onlarýn bu tesaduklarý yalnýz ticaret mal-lariyle mukayyed bulunmuþdur. (Mebsut-ý Serâhsî.)
(Eimme-i sâireye göre de ikrar, bir hüccetdir, ikrarýn hükmü, Üzenidir, muahezedir. Yani: Herkes, þeraiti dairesinde yapdýðý ikrariyle mülzem olur, baþkasýna aid, üzerinde sabit bir hakký ikrar etdi mi bunu mukarrünlehe vermesi icab eder, hukuk-ý ibâde müteâllik ikrardan rücu edilemez.) [25]
radyobeyan