Siyer-i Nebi
Pages: 1
Yeni Yuva By: derya Date: 04 Mart 2010, 21:49:01
Yeni Yuva

Cami´in bitirilmesine yakýn Peygamber (s.a.v.), cami­nin doðu duvarýna bitiþik iki oda yapýlmasý için emir ver­di. Biri hanýmý Þevde (r.a), diðeri de niþanlýsý Aiþe (r.a) için­di. Binanýn yapýmý toplam yedi ay sürmüþtü, Peygamber (s.alv.) bu süre içinde Ebu Eyyub (r.a)´un evinde kaldý. Sevde´nin evi bitmek üzere ilçen, Zeyd (r.a)´i, zevcesi Sevde´yi. kýzlarý Ümmü Gülsüm (r.a) ve Fatma'yý (r.a) Medine´ye ge­tirmesi için Mekke´ye gönderdi. Ebu Bekir (r.a) de oðlu Ab­dullah´a, Ümmü Rûmân, Esma ve Aiþe´yi getirmesi için haber gönderdi. Zeyd kendi karýsý Ümmü Eymen ve küçük oðullan Üsame´yi de beraberinde getirdi. Talha tüm taþý­nabilir mallarýný elden çýkarmýþtý, bu yüzden o da Zeynep´le beraber Medine´ye geldi, henüz yeni hicret ediyordu. Bu partinin geliþinden kýsa bir süre sonra Ebu Bekir (r.a) kýzý Esma´yý annesi Safiye ile birlikte birkaç aydan beri Me­dine´de olan Zübeyr´le evlendirdi. Ebu Bekir´in kýz kar­deþi Kureybe, yaþlý ve kör olan babalarý Ebu Kuhafe´ye bakmak için Mekke´de kalmýþtý. Kureybe´nin aksine, ba­basý henüz müslüman olmamýþtý.

Peygamber

Peygamber (s.a.v.) ve kýzlarý, Þevde ile birlikte yeni yapýlan evde oturmaya baþladýlar. Bundan bir ya da iki ay sonra Aiþe´rdn de artýk evlenmesi gerektiði kararýna vardýlar. O sýralarda Aiþe (r.a), güzelliði göze çarpan do­kuz yaþlarýnda bir çocuktu. Güzelliði anne ve babasýndan kaynaklanýyordu. Kureyþliler babasýna, yüzü güzel oldu­ðu için Atik derlerdi[1]. Annesi hakkýnda ise Peygamber (s.a.v.) þöyle derdi: «Kim Cennet´teki büyük gözlü Huri kýzlarým görmek isterse, Ümmü Rûmân (r.a)´a baksýn.[2] Peygamber (s.a.v.) uzun süreden beri Aiþe´ye çok yakýn­dý. Aiþe (r.a), Peygamber (s.a.v.)´le babasýnýn Medine´ye hic­ret edip, kendisinin annesi ile birlikte Mekke´de kaldýðý birkaç ay dýþýnda, onu hergün görmeye alýþmýþtý. Küçük ya­þýndan beri O, anne ve babasýnýn Muhammed (s.a.v.)´e, hiç kimseye göstermedikleri sevgi ve saygýyý gösterdiklerini farkediyordu. Ona bunun nedenleri de anlatýlmýþtý: O, Al­lah´ýn Basulü idi, düzenli olarak Cebrail´le iliþki içindeydi ve O, semaya yükselip tekrar yeryüzüne döndüðü için in sanlar arasýnda seçkin bir adamdý. Onun görünüþü bile bu yükseliþi gösteriyor ve Cennet zevklerinden birþeyler Ýletiyordu.´ Onun mucize dokunuþunda bu zevk elle tutu­lur hale geliyordu. Herkes sýcaktan bayýlýrken onun elleri «kardan daha serin ve miskten daha güzel kokulu»[3] oluyordu. Bunun yanýsýra O, sanki ölümsüzmüþ gibi yaþýný göstermezdi. Gözleri parlaklýðýndan birþey kaybetmemiþti. Siyah saçlarý ve sakalý hâlâ gençliðin izini taþýyordu. Be­deni ise, Fil Yýlýndan sonra geçen elli üç yýjýn. sadece yarý­sýný yaþamýþ bir adam olduðunu gösterecek kadar zinde görünüyordu.

Düðün için bir takým hazýrlýklar yapýldý. Fakat bun­lar, Aiþe´ye eþsiz ve büyük bir an yaþadýðýný hissettirecek denli büyük deðildi. Evden ayrýlmasýndan kýsa bir süre önce Aiþe bahçeye kaçmýþ ve bir arkadaþýyla oynamaya dalmýþtý. Kendisi bu olayý þöyle anlatýyor: «Bir tahtere­vallinin üzerinde oynuyordum, uzun saçlarým darmadaðý­nýk olmuþtu. Geldiler, beni alýp götürdüler ve hazýrladý­lar.»[4].

Ebu Bekir (r.a), Bahreyn´den kýrmýzý, ince çizgili bir kumaþ almýþta. Bundan Aiþe (r.a)´ye düðün elbisesi diktiler. Bu elbiseyi giydirdiler, annesi onu elinden tutup, dýþýnda Ensar´dan bazý kadýnlarýn beklediði yeni evine götürdü. Onu þöyle selamladýlar: Mutluluk ve iyilik dileðiyle her þey iyi olsun». Daha sonra onu Peygamber (s.a.v.)´in ya­nma götürdüler. Kadýnlar onun saçlarýný tarayýp, takýlar­la süslerken, Peygamber (s.a.v.) ayakta onlarý gülümseye­rek seyretti. Diðer düðünlerinin aksine bu düðünde yemek vermedi. Tören mümkün olduðu kadar sadeydi. Bir kâse süt getirilmiþti. Peygamber (s.a.v.) kendisi içtikten sonra Kaseyi Aiþe´ye uzattý. O, utanarak reddetti, fakat Peygamber (s.a.v.) ýsrar edince Ýçti ve kaseyi yanýnda otu­ran kardeþi Esma´ya uzattý. Orada bulunanlarýn hepsi de sütten içtiler. Daha sonra, gelin ve damadý yalnýz býrakarak hepsi evlerine´ gittiler.

Son üç yýl boyunca, Aiþe´nin arkadaþlarýnýn gelip Ebu Bekir´in avlusunda oynamadýklarý çok az gün vardý. Aiþe (r.a)´nin Peygamber (s.a.v.)´in evine taþýnmasý bu durumu deðiþtirmedi. Artýk arkadaþlarý hergün onu yeni evinde zi­yaret ediyorlardý. Bunlardan bir kýsmý kendisi gibi aile­siyle Mekke´de hicret edenler, bir kýsmý ise Medine´de edindiði yeni arkadaþlardan oluþuyordu. Aiþe (r.a) þöyle anla­týyor: «Ben, arkadaþlarýmla beraber bebeklerimle oynar­dým. O sýrada Peygamber (s.a.v.) gelirdi. Onu görünce ar­kadaþlarým kaçýþýrlardý. Fakat Peygamber (s.a.v.) onlarý, ben onlarla beraber olmak istediðim için geri getirirdi.»[5]. Bazen onlar kaçmaya fýrsat bulamadan: «Olduðunuz yer­de kalýn.»" derdi. Çocuklarý sevdiði ve kýzlarýyla oynama­ya alýþýk olduðu için bazan onlara katýlýp birlikte oyun oy­nardý. Oyuncaklarýn ve bebeklerin bir çok rolleri vardý. Aiþe (r.a) þöyle diyor: «Bir gün ben oyuncaklarýmla oynarken Peygamber (s.a.v.) içeri girdi ve: «Ey Aiþe, bu hangi oyun?» dedi. Ben: «Süleyman´ýn atlarý» dedim. O da bana güldü.»[6] Fakat bazen geldiðinde onlarý rahatsýz etmenýpk için cübbesine bürünür beklerdi.

Aiþe (r.a)´nin yaþamýnýn üzücü bir yaný da vardý. Yesrib, tüm Arabistan´da, belli bir mevsimde yayýlan ateþli humma hastalýðýyla tanýnýrdý. Bu, Özellikle vakaya yaban­cý olanlarý yakalayan bir hastalýktý. Peygamber (s.a.v.) hum­maya yakalanmamýþtý, fakat onun en yakýn arkadaþlar: Ebu Bekir, azatlýsý Amir (r.a) ve Bilal hummaya tutulmuþlardý. Bir sabah Aiþe babasýný ziyarete gitti ve uç adamý yan baygýn halde yatarken bulunca dehþete kapýl­dý. «Babacýðým, nasýlsýn?» diye sordu. Fakat babasý ceva­býný dokuz yaþýndaki bir kýzýn anlayabileceði seviyeye indiremeyecek derecede hastaydý. Bu yüzden iki mýsrahk bir þiirle cevap verdi:

«Herkes her sabah akrabalarýna iyi günler diler,

Ve ölüm onun ayakkabýsýnýn baðýndan daha yakýndýr».

Aiþe babasýnýn sayýkladýðýný zannetti ve Amir´e döndü. Ölmese de ölüme çok yaklaþan Amir de ona þiirle cevap verdi. O sýrada Bilal hummadan kurtulmuþtu, fakat hiçbir þey yapacak gücü olmadýðý için evin avlusunda yatýyor.

Buna raðmen, konuþacak kadar gücü vardý, þu sözleri söyledi:

«Ah, geceleyin bir daha uyuyabilecek iniyim?

Mekke dýþýnda yetiþen sümbül ve kekiklerin arasýnda?

Mecenne[7] sularýndan bir daha içip,

Þâme ve Tafîl[8] bir daha görebilecek miyim?"

Aiþe çek üzgün bir þekilde eve döndü. «Ateþten, akýl­lan baþlarýndan gitmiþ bir halde sayýklýyorlar» dedi. Pey­gamber (s.a.v.)'i , Aiþe, anlamasa da çocuk hafýzasýyla on­larýn söylediklerini kelimesi kelimesine tekrarlayýnca ikna oldu. Ve þöyle dua etti: «Allah´ým, Mekke´yi bize sevgili kýldýðýn gibi,. Medine´yi de bize sevgili kýl, hatta daha da sevgili. Bize suyunu ve ekinlerini ver ve hummayý bura­dan Mahya´ah[9] kadar uzaklaþtýr»[10] Allah onun duasýný kabul etti.

[1] I. H. 161,

[2] I. S. VII, 202.

[3] B.fXr, 2

[4] i. s. vm, 40-1.

[5] A.g.e., 41.

[6] A.g.e., 42

[7] Mekke´ye yakýn bir yerin ad.

[8] Mekke´de 2 tepe,

[9] Medine´nin yedi günlük deve yolu güneyinde bir yer.

[10] 1.1. 414.

Ynt: Yeni Yuva By: kardelen7d Date: 17 Nisan 2014, 15:25:58
ALLAH herþeyin hayýrlýsýný verir burda olduðu gibi aynen.

radyobeyan