Hz.meryem By: armi Date: 04 Mart 2010, 21:08:50
Hz. MERYEM (a.s)
Ulul-Azm Peygamberlerden biri olan Hz. Ýsa (a.s)´nýn annesi. Ýsrailoðullarýnýn ileri gelenlerinden ve alimlerinden biri olan ve Davut (a.s)´nýn soyundan gelen Ýmran´ýn kýzýdýr: Âllah iman edenlere namusunu koruyan, Ýmranýn kýzý Meryem´i de misal gösterir"(et-Tahrim, 66/12). Meryem "dindar kadýn" demektir. erkeklerden sakýnan, iffetli anlamýnda "Betül" adýyla da adlandýrýlýr. Ýmran´ýn hanýmý Hanna, kýsýr bir kadýn olup, hiç çocuðu olmamýþ idi. Bir gün bir aðacýn gölgesinde otururken yavrusunu doyurmaya çalýþan bir kuþ gördüðünde bu olay içindeki çocuk sahibi olma duygusunu alevlendirdi (Ýbnül-Esir, el-Kâmil fi´t-Tarih, Beyrut 1979, I, 298). Kendisine bir çocuk ihsan etmesi için Allah´a dua etti ve duasý kabul edilirse çocuðunu Beytül-Makdis´e hizmetçi olarak adadýðýný söyledi: "Bir zamanlar Ýmran´ýn karýsý þöyle demiþti: Rabbim: Karnýmda taþýdýðým çocuðu sadece sana hizmet etmek üzere adadým. Bunu benden kabul et" (Alu Ýmran, 3/35). Hanna bu adamayý yaparken çocuðunun bir kýz olma ihtimali aklýna gelmemiþti. Eðer çocuk kýz olursa Beytül-Makdis´te hizmette bulunmasý nasýl mümkün olabilirdi. Kadýnlarýn özel durumlarý buna müsaade etmediði gibi, kurallara göre de bu imkansýz bir þeydi. Bunun içindir ki, Meryem, dünyaya geldiði zaman annesi, Allah Teâlâ´ya þöyle seslenmiþti:... Rabbim! Ben onu kýz doðurdum; halbuki Allah onun ne doðurduðunu çok iyi biliyordu. Erkek, kýz gibi deðildir. Ben onun adýný Meryem" koydum. Onu ve neslini kovulmuþ Þeytanýn þerrinden sana emânet ediyorum"(Alu Ýmran, 3/30). Babasý Ýmran, Meryem´in doðumundan önce vefat etmiþti.
Hanna, çocuðu kundaklayýp, Beytül-Makdis´e götürerek, orada görevli bulunanlara teslim etti. Çocuðun gözetilmesi görevini Yahya (a.s)´nýn babasý Zekeriyya (a.s) üstüne aldý. Zira onun hanýmý, Meryem´in teyzesi veya kardeþi idi (Ýbnül-Esir, a.g.e., I, 299; Ali Sabûnî, en-Nûbûvve vel-Enbiya, Dýmaþk 1985, 201).
Böylece Hz. Meryem, bir peygamber´in korumasý altýnda yetiþti. Zekeriyya (a.s) onun için mescidde özel bir yer (mihrab) tahsis etmiþti. O burada sürekli ibadet ve dua ile meþgul olurdu. Yanýna Zekeriyya (a.s)´dan baþkasý giremiyordu. Zekeriyya (a.s) yiyecek bir þeyler vermek için yanýna girdiðinde, her defasýnda yiyeceklerle karþýlaþýyordu. Bu yiyecekler, yazýn kýþ meyveleri ve kýþýn da bulunmayan yaz meyveleri idi. Allah Teâlâ, peygamber annesi yapacaðý þerefli bir kadýný bu þekilde rýzýklandýrýyordu. Olay Kur´an-ý Kerim´de þöyle anlatýlýr:
"Rabbý onu, güzel bir þekilde kabul etti. Ve onu güzel bir þekilde yetiþtirdi ve Zekeriyyayý onun bakýmýna memur etti. Zekeriyya, Meryem´in bulunduðu mihraba her girdiðinde onun yanýnda yiyecek rýzýk buldu. Bu, sana nereden geldi ey Meryem!" dedi. Meryem; "O, Allah tarafýndandýr. Þüphesiz Allah dilediðini hesapsýz bir þekilde rýzýklandýrýr" dedi" (Alu Ýmran, 3/37).
Meryem, bu temiz ortam içerisinde iffetli ve þerefli bir þekilde yetiþti. Allah Teâlâ´nýn korumasý altýnda Beytül-Makdis civasýnda hayatýný sürdüren Hz. Meryem´e melekler sürekli gelerek, kendisine Allah indindeki makamýný ve Allah´ýn onu diðer kadýnlar arasýndan bir peygamber annesi yapmak için seçtiðini müjdeliyorlardý.
"Bir zaman melekler þöyle demiþti: Ey Meryem! Allah seni kendi tarafýndan bir emirle meydana gelecek olan bir çocukla müjdeler ki, onun odý Meryemoðlu Ýsa Mesih´tir. Dünya ve ahirette þeref sahibi ve Allah´a yaklaþtýrýlanlardan olacaktýr. Ýnsanlara, beþikte iken de konuþacaktýr. O, salih kimselerden olacaktýr" (Alu Ýmran, 3/45, 46).
Hz. Meryem, kendisine verilen bu haber karþýsýnda hayretler içerisinde kalmýþtý. Onun bu durumu Kur´an´da þöyle ifade edilir: Meryem; "Rabbim! Bana hiç bir insan dokunmamýþken benim nasýl çocuðum olur" dedi. Allah da þöyle dedi: Bu böyledir. Allah dilediðini yaratýr. O, bu þeyin olmasýna hükmedince ona sadece "ol" der ve o da hemen oluverir"(Alu Ýmran, 3/47).
Bir gün, Allah Teâlâ, Cebrâil (a.s)´ý parlak yüzü ve güzel görünümlü bir genç suretinde ona gönderdi: "Ailesi ile kendisi arasýna bir perde koymuþtu biz ona meleðimiz Cebrâil´i gönderdik de ona tam bir insan suretinde göründü"(Meryem, 19/16). Hz. Meryem, onu bir insan zannettiði ve kendisine bir zarar verebileceðinden korktuðu için ne yapacaðýný þaþýrmýþtý. Etrafta o an yardýma çaðýrabileceði kimse de yoktu. Allah´a sýðýnmaktan baþka çaresi kalmayan Hz. Meryem, ona; "Ben senden, Rahman olan Allah´a sýðýnýrým. Eðer Allah´tan korkuyorsan bana dokunma dedi" (Meryem, 19/18).
Cebrail (a.s) bir insan þeklinde deðil de, melek suretinde gelmiþ olsaydý, onu görünce dehþete düþüp ondan kaçacak ve söylediklerini dinlemeye tahammül edemeyecekti. Onun bu korkusunu gidermek ve geliþ sebebini anlatmak için Cebrail (a.s) ona; "Ben, sana nezih ve kabiliyetli bir erkek çocuk baðýþlamak için Rabbinin gönderdiði bir elçiden baþkasý deðilim" (Meryem, 19/19).
Hz. Meryem onun Cebrail (a.s) olduðunu anlayýnca, sakinleþti ve getirilen haber daha önce kendisine bildirilmiþ bir þey olduðu halde (Alu Ýmran, 3/45, 46) yine de hayretini ifade etmekten kendini alýkoyamadý ve kendisine hiç bir erkek eli deðmemiþ; iffetli bir kimse olduðu halde bunun nasýl mümkün olabileceðine bir cevap almak istedi. Meryem: "Benim nasýl çocuðum olabilir. Bana hiç bir beþer dokunmamýþtýr. Ben iffetsiz de deðilim" dedi" (Meryem, 19/20).
Cebrail (a.s) þöyle cevap vermiþti:
"Bu iþ dediðim gibi olacaktýr. Çünkü Rabbin buyurdu ki, Babasýz çocuk vermek bana pek kolaydýr. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kýlacaðýz. Ezelde böyle taktir etmiþizdir" (Meryem, 19/21).
Allah Teâlâ, Ýsa (a.s)´nýn babasýz doðmasýný takdir ettiðinden, onu mucizevi bir þekilde dünyaya getirmek için ruhundan üfleyerek yaratmýþtýr. Meryem´in gebe kalmasýný Allah Teâlâ þöyle açýklamaktadýr: Nihayet Allah´ýn emri gerçekleþti. Meryem Ýsa ya gebe kaldý " (Meryem,19/22); Irzýný koruyan Meryem´i de hatýrla. Biz ona ruhumuzdan üfledik. Onu da oðlunu da alemlere bir mucize kýldýk" (el-Enbiya, 21/91); "Biz ona, ruhumuzdan üfledik. O, Rabbinin sözlerini tasdik etmiþti ve itaatkâr olanlardandý" (et-Tahrim, 66/12).
Hz. Meryem gebe kalýnca, insanlarýn bulamadýðý bir yere çekilip, tek baþýna beklemeye baþladý: "Hamileyken, insanlardan ayrýlýp uzak bir yere çekildi" Ýnsanlarýn gözünden uzak bir yere çekilmesi kavminin þüphe ve itham dolu bakýþlarýndan kurtulmak içindi. Zaten o, baþýna gelen bu büyük hadiseyi insanlara nasýl izah edeceðini bilemediðinden, sýkýntý içinde ne yapacaðýný þaþýrmýþtý.
Hamilelik müddeti hakkýnda farklý görüþler bulunmaktadýr. Bir kýsmý, bu müddetin bir veya dokuz saat kadar olduðunu söylerken; diðer bir kýsmý da, sekiz ay olduðunu söylemiþlerdir (Sabunî, a.g.e., 202). Sahih olan Cumhurun görüþüne göre ise, bir kadýnýn tabiî hamilelik müddeti kadar gebe kalmýþ ve yine ayný tarzda çocuðunu doðurmuþtur (Ýbn Kesir, Tefsir, Ýstanbul 1985, V, 216).
Doðum sancýlarý gelince, insanlardan uzaklaþmýþ olduðu yerdeki bir hurma aðacýnýn altýna sýðýnmak zorunda kaldý. O, bu haldeyken insanlarýn onu itham edecekleri þeyden dolayý ne kadar büyük bir bunaltý yaþadýðýný þu âyet-i kerîme açýk bir þekilde ortaya koymaktadýr: Doðum sancýsý onu hurma dalýna yaslanmaya zorladý. Haline üzülerek: Keþke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi" (Meryem, 19/23).
Hz. Meryem´in o anda zihnen içinde bulunduðu sarsýntýyý gidermek ve Allah Teâlâ´nýn korumasý altýnda olduðunu hatýrlatýp teskin etmek için ona þöyle seslenildi: "Sakýn üzülme! Rabbin alt tarafýndan bir ýrmak akýttý. Hurma dalýný kendine doðru silkele, üzerine taze ve olgun hurmalar dökülsün" (Meryem, 19/24, 25).
Hz. Meryem´e seslenenin kim olduðu hususunda, müfessirler ayrý görüþler belirtmiþlerdir. Bir kýsmý bunun Cebrail olduðunu ifade emektedir. Cebrail vadinin aþaðýsýndan ona seslenmiþti. Bu görüþe göre Hz. Ýsa (a.s), annesi onu kavmine getirinceye kadar konuþmamýþtýr. Diðer bazý müfessirler, ona seslenenin Ýsa (a.s) olduðu görüþündedirler (bk. Ýbn Kesir, a.g.e., V, 218).
Hz. Meryem, çocuðunu dünyaya getirmiþti. Ancak, kavminin yanýna, onlarýn bu konuda içinde bulunduklarý fitne halini bildiði halde nasýl dönebilirdi. Onu, hak etmediði halde, iffetsizlikle itham edeceklerdi. O, içinde bulunduðu durumun iç yüzünü onlara nasýl inandýrabilirdi. Bu karmakarýþýk düþünce ve sýkýntý halinde ne yapacaðým þaþýrmýþken, ona seslenen; sýkýlmadan yeyip içmesini ve kavmine gidince nasýl davranmasý gerektiðini þöylece bildirmiþti: Ye, iç; gönlünü hoþ tut. Eðer birini görürsen, Rahman olan Allaha konuþma orucunu adadým, bu gün, kimseyle konuþmayacaðým de (Meryem, 19/26)
Ýbn Zeyd þöyle demektedir: Ýsa (a.s), annesine, "mahzun olma" dediðinde o; "Benim bir kocam olmadýðý ve kimsenin cariyesi de olmadýðým halde sen benimle birlikte iken nasýl üzülmeyeyim. Ben insanlara nasýl bir özür beyan edebilirim. Keþke baþýma böyle birþey gelmeden önce ölseydim de unutup gitseydim" dedi. Hz. Ýsa ona; "konuþmak için sana ben yeterim. Sana bir soru yöneltilirse; "ben rahman´a oruç adadým, onun için bugün hiç bir kimseyle konuþmayacaðým de" dedi. Ýbn Zeyd, bunlarýn, annesine Hz. Ýsa tarafýndan söylendiðini belirtmektedir (Ýbn Kesir, a.g.e., V, 220).
Hz. Meryem, Rabbinin mucizelerini görünce, yaratanýnýn kendisini koruduðunu ve kavmine karþý da mahçup etmeyeceðini idrak etmenin verdiði bir huzura kavuþtu. Çünkü yanýnda mutlak anlamda bir delil vardý ve ortadaki mucizevi olayýn ispat edilmesi de Allah için kolay bir þeydi.
Bu inanç içerisinde Hz. Ýsa´yý alýp kavminin yanýna gitti. Bu, kavmi için de çözülmesi kolay olmayan bir durumdu. Zira onlar daha dogmadan mabede adanmýþ ve orada ibadete dalmýþ tertemiz, iffetli bakireyi kucaðýnda bir çocukla karþýlarýnda görünce dehþete düþüp sarsýntý geçirdiler.
Hz. Meryem´in çocuðunu kucaklayýp kavmine gelmesi ve kavminin tepkisi Kur´an-ý Kerimde þöyle dile getirilir: Meryem, Ýsayý yüklenerek kavmine getirdi. Kavmi, hayretler içinde ,þöyle dediler: Ey Meryem! Doðrusu sen görülmemiþ bir iþ yaptýn. Ey Harun´un kýzkardeþi Meryem! Senin ne baban ahlâksýz, ne de annen iffetsizdi" (Meryem, 19/27-28).
Zikredilen Harun, Hz. Meryem´in soyundan geldiði, Musa (a.s)´nýn kardeþi Harun (a.s)´dýr. Kavmi ona bu þekilde hitap etmekle;onun iþlediðini zannettikleri fiil ile Harun (a.s)´un yolu arasýndaki büyük tezadý vurgulayarak, yaptýðý þeyin ne kadar acayip bir þey olduðunu ortaya koymayý amaçlamýþlardý. Ýbn Cerir´in söylediðine göre ise, Harun aralarýnda bulunan fâcir bir kimsedir ve onlar Meryem´i itham ederken kötü bir kimsenin kardeþi yaparak, onu aþaðýlamak istemiþlerdi (Ýbn Kesîr, a.g.e., V, 221).
Onlarýn bu ithamlarý karþýsýnda Hz. Meryem, kendisini kýnayanlarla alay edercesine çocuðu gösterdi ve bu olaylarýn sýrrýný ona sormalarýný iþaret etti. Ancak onlar öfkeye kapýlarak, hayretler içerisinde beþikteki bir çocuðun konuþmasýnýn nasýl mümkün olabileceðini sordular: Bunun üzerine Meryem çocuðu gösterdi: "Biz beþikteki çocukla nasýl konuþabiliriz" dediler" (Meryem, 19/29). Bunu üzerine Hz. Meryem´i aklayan ilâhi mucize gerçekleþti ve Ýsâ (a.s) konuþmaya baþladý: "Çocuk "Ben þüphesiz Allah´ýn kuluyum. Bana kitap verildi ve beni peygamber yaptý. Nerede olursam olayým, beni mübarek kýldý. Yaþadýðým müddetçe de namaz kýlmamý ve zekat vermemi emretti. Bir de anneme hürmetkâr kýldý. Beni asla zalim ve isyankâr yapmadý. Doðduðum gün, öleceðim gün ve dirileceðim gün Allah bana selam ve emniyet vermiþtir" dedi" (Meryem, 19/30-33).
Ancak kavminin, diðer peygamberlerin kavimlerinin de yaptýðý gibi, mucizelere raðmen, onu yalanlamayý tercih ettikleri anlaþýlmaktadýr. Zira Kur´an-ý Kerim´de Ýsrailoðullarýna lânet ediliþin sebebleri dile getirilirken, Hz. Meryem´e yaptýklarý iftira da zikredilmektedir "Ýnkâr edip Meryem´e büyük bir iftira attýklarý ve; Meryemoðlu Allah´ýn Rasûlü Mesih Ýsayý biz öldürdük"dedikleri için Allah onlara lânet etmiþtir..." (en-Nisa, 4/156-157).
Ýncillerde verilen bilgilere göre Hz. Meryem, Ýsa (a.s)´ý alarak Yusuf Neccar´la birlikte Mýsýr´a gitti. Matta ve Barnaba incillerindeki kayýtlara göre Mýsýr´a gidiþin sebebi; Kâhînleri kendisine Beyt-i Lahm´de doðan bir çocuðun bütün Yahudileri hakimiyeti altýna alacaðýný haber vermeleri üzerine Kudüs´te zalim bir hükümdar olan Herodos´un Beyt-i lahm´de doðan bütün çocuklarýn öldürülmesini emretmesidir. Bunun üzerine Yusuf Meccar´a rüyasýnda Hz. Meryem´le çocuðu alýp Mýsýr´a gitmesi emredilmiþtir (Sabunî, a.g.e., 206).
Ancak, Ýncillerde nakledilen bu ve buna benzer Kudüs´e tekrar dönüþü ile alâkalý rivayetlerin doðru olma ihtimalleri bulunmamaktadýr. Çünkü Hz. Meryem, Zekeriya (a.s)´nýn korumasý altýnda bulunmakta idi. Hem sonra o Cebrail (a.s)´in yönlendirmesine göre hareket ettiðine göre, Hristiyan kaynaklarýn zikrettiði Yusuf en-Neccar adýndaki zatýn rüyada aldýðý talimatlara nasýl gerek duyabilir ki.
Hz. Meryem´in doðuþundan, Ýsa (a.s)´yý mucizevî bir þekilde dünyaya getiriþine kadar ki olaylar, Kur´an-ý Kerim´de mufassal olarak yer almaktadýr. Bunun bu kadar geniþ ele alýnmasýnýn sebebi, Yahudi ve Hristiyanlarýn sapýttýklarý temel meselenin, gerçek yüzüyle vuzuha kavuþturulmasýdýr. Allah Teâlâ, Ýsâ (a.s)´ýn dünyaya geliþi ve kendini daha beþikte iken kavmine takdim ediþini zikrettikten sonra; "Ýþte Meryemoðlu Ýsa budur. Hakký söylemiþtir. Ne var ki, Yahudi ve Hristiyanlar bunda ihtilaf etmiþlerdir" (Meryem,19/34) buyurmaktadýr (bk. Hristiyanlýk mad).
sa (a.s)´ýn durumunu Allah Teâlâ, Adem (a.s)´ýn durumuna benzetmektedir: Allah katýnda Ýsa´nýn durumu da Adem´in durumu gibidir. Allah Adem´i topraktan yarattý. Sonra ona "ol" dedi ve o oluverdi"(Alu Ýmran, 3/59). Adem (a.s)´ýn topraktan halkediliþine inanmak nasýl imanla alâkalý bir þey ise, Hz. Meryem´in, Ýsa (a.s)´yý babasýz olarak dünyaya getiriþi de imanla alâkalýdýr. Kalbinde fitne bulunanlar Yahudi ve Hristiyanlar gibi onun durumu hakkýnda þüpheye düþerler, Allah´a teslim olan kalpler ise, olayý âyetlerin haber verdiði þekilde kabul edip, tasdik ederler. Allah Teâlâ rasulüne hitap ederek, onun þahsýn da bütün mü´minleri uyarmaktadýr: "Bu, Rabbin tarafýndan bir gerçektir. Sakýn þüphe edenlerden olma" (Alu Ýmran, 3/60).
Hz. Meryem´in ne kadar yaþadýðý ve nerede öldüðü hakkýnda kaynaklarda bilgi bulunmamaktadýr. O, Âsiye, Hatice ve Fatýma ile birlikte mevcud olan ve olacak dört kadýndan birisidir (Ahmet b. Hanbel, Müsned, III, 135).
radyobeyan