Mekki sureler By: armi Date: 03 Mart 2010, 17:29:51
MEKKÎ SURELER
Kur´ân-ý Kerim´in Mekke´de ve hicretten önce nazil olan ayetleri. Surelerin mekkî ve medenî oluþlarý yapýlan çeþitli tasniflere göredir. Baþka bir ifade ile surelerin mekkî mi, yoksa medenî mi olduklarýný bilmek için, bazý tarifler yapýlmýþtýr. Yapýlan bu tariflerde ya zaman veya mekân veyahutta hitap esas alýnmýþtýr. Mekân esas alýnarak yapýlan tarife göre, Mekke´de nazil olan surelere Mekkî; Medine´de nazil olan surelere de Medenî denilmiþtir. Zaman esas alýnarak yapýlan tarifte de, Hicretten önce nazil olan surelere Mekkî; hicretten sonra nazil olan sûrelere de Medenî denilmektedir. Hitâb esas alýnarak yapýlan tarifte ise, Mekkelilere hitap eden sureler Mekkî; Medinelilere hitap eden surelere de Medenî denilmektedir. Fakat, meþhur olan tarif, Hicret esas alýnarak yapýlan tariftir. Hitap esas alýnarak yapýlan tarif ise Ýbn Mes´ud´a nisbet edilmektedir (ez-Zerkeþî, el-Burhân fi Ulûmil-Kur´ân, Beyrut, (t.y.), I,187). Ve dolayýsýyla, hangi tarif esas alýnýrsa alýnsýn, Mekkî surelerdeki ayetlere Mekkî; Medenî surelerdeki ayetlere de Medenî ayetler denilir.
Mekkî ayetlerin özellikleri ile Medenî ayetlerin özellik ve kapsamlarý oldukça farklýlýk arzetmektedir. Teblið açýsýndan da bu farklýlýðý görmek mümkündür. Nitekim Hz. Peygamber, Mekke´de Ýslâm´ý yaymaya baþlayýnca, karþýsýnda Mekke toplumunu bulmuþtur. Mekke toplumu, alýþmadýðý, bitmediði yeni bir durumla karþýlaþmýþ ve kendisine oldukça yabancý olan bu durumu kabullenmek istememiþtir. Bunun yanýnda bu toplumun içinde son derece edebî açýdan üstün insanlar da vardý. Dolayýsýyla Kur´ân-ý Kerim bunlara da hitap edecekti. Fakat bu toplum ayný zamanda müþrik ve putperest bir toplumdu. Kur´ân-ý Kerim bunlara da hitab etme durumunda ve bu þirk ve putperestlikten onlarý temizleme mecburiyeti ile karþý karþýya idi. Bundan dolayý Mekkî ayetler kýsa, ifadeler veciz, tabirleri hararetli ve vurguludur. Bunun yanýnda bu ayetler, Allah´ýn birliðinden, O´nun sýfatlarýndan, kudretinden. yaratmasýndan bahsetmektedir. Nitekim; "De ki: O Allah birdir. Allah sameddir. Kendisi doðurmamýþtýr ve doðrulmamýþtýr. Hiçbir þey O´nun dengi olmamýþtýr" (el-Ýhlâs 112/1-4) ayetleri bunu açýkca göstermektedir. Bu sure Kur´ân-ý Kerim´in özüdür. Tevhid inancýný, bir kaç kelime ile çok kapsamlý bir biçimde özetlemektedir.
Mekkî ayetler, tevhid düþüncesinden bahsetmekle beraber, körü körüne baðlanmanýn da yanlýþ olacaðýný ve dolayýsýyla bu durumda olanlara ibret verici misallerle onlarý uyarmaktadýr. Nitekim "De ki: "Göklerin ve yerin Rabbý kimdir?" De ki: "Allah ". O halde de: "O´ndan baþka kendilerine bir fayda ve zarar vermeyen veliler mi edindiniz?" De ki: Körle gören, yahut karanlýklarla, aydýnlýk bir olur mu?" Yoksa Allah´a, O´nun yarattýðý gibi yaratan ortaklar mý buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine benzer mi göründü?" De ki: Allah her þeyi yaratandýr. O birdir, herþeye galib ve hâkimdir" (er-Ra´d 13/16) ayeti bunu açýkça göstermektedir.
Teblið açýsýndan önemli bir özellik arzeden "geçmiþten ibret alma", Mekkî ayetlerin en çok üzerinde durduðu husustur. Zira Kur´ân-ý Kerim´de geçmiþ milletlerin helâk oluþ sebepleri gayet açýk olarak ibretli bir biçimde anlatýlmaktadýr. Bu ayetlerde "tevhîd" daima ön planda tutulmuþtur.
Hûd (a.s), kavmine hitaben: "Ey kavmim! Allah´a kulluk edin. O´ndan baþka ilâhýnýz yoktur. Siz, sadece Allah´a iftira ediyorsunuz" (Hud 11/50) diyerek onlarý Allah´a kulluk etmeye davet etmiþti. Fakat kavmi de ona þöyle diyerek yalanlamýþtý: "Ey Hud! bize bir mucize getirmedin. Biz, senin sözünle ilâhlarýmýzý terkedecek deðiliz. Ve biz sana inanacak da deðiliz" (Hûd 11/53).
Mekkî ayetler, tebliðde bulunacak þahsýn nasýl davranmasý gerektiðini (en-Nahl 16/125), onlarýn bu daveti sadece tevhidî teblið etmek için yaptýklarýný, yoksa bu dünya menfaati elde etmek için yapmadýklarýný, karþýlýðýný ancak Allah´tan beklediklerini de anlatmaktadýr. Nitekim, eþ-Þuarâ suresinde Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Þuayb peygamberler, kavimlerine, daima Allah´a itaat etmelerini ve O´ndan korkmalarýný, kendilerinin ise birer güvenilir elçi olduklarýný açýklamakta ve neticede þunu söyledikleri ayetlerde ifade edilmektedir: "Ben, buna karþý sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak âlemlerin Rabb´ine aittir" (eþ-Þuarâ 26/109, 127, 145, 164 ve 180)`
Mekkî ayetler, inanç, düþünce ve fikir yönünden saðlýklý bir toplum oluþturmayý hedef almýþtýr. Bu ayetlerde ahlâkî emir ve hükümler yer almaktadýr. Böylece inananlarýn özellikle kuvvetli bir imana sahip olmalarý amaçlanmakta, yanlýþ ve manasýz inançlarýný kýnamakta ya da reddetmektedir. Nitekim; "Ve diri olarak gömülen kýz, hangi günahý yüzünden öldürüldü, diye sorulduðu zaman... " (et-Tekvîr 81/8-9) ayetlerinde cahiliye dönemine ait bir çirkin olayý ortaya koyarak bu ve benzeri batýl âdetleri kýnamakta ve önlemektedir. Mekkî sureler ve ayetlerde hukukî konular bulunmadýðý gibi, namaz hariç ibadete ait hükümler de bulunmamaktadýr. Nitekim Yunus, Ra´d, Furkan, Yâsîn, Hadîd sureleri Mekkî sureler olarak kabul edilmekte olup, bu surelerde ahkâm ayetlerine rastlanýlamamaktadýr. Bu sureler genelde iman esaslarý, yaratma, Allah´ýn sýfatlarý, peygamberlerin inanmayanlarla olan mücadeleleri ve bu topluluklarýn acýklý sonlarý ve ibret verici kýssalarý anlatýlmaktadýr.
radyobeyan