Meczub By: armi Date: 03 Mart 2010, 17:13:11
MECZUB
"Çekilmiþ, çekiciliðe kapýlmýþ" kimse anlamýnda veliler hakkýnda kullanýlan bir tasavvuf terimi. Bu veliler topluluðu ilâhî çekiciliðe kapýlmýþ olmaktan ötürü kendilerine sahip olamayan, çevreleriyle uyum saðlayamayan, düþünme ve anlama yeteneklerini yitirmiþ olmaktan dolayý þerîatýn buyruklarýný uygulayamayan bir zümre sayýlýr.
Tasavvuf ölçülerine göre, mürid, ya sülûk yoluyla ya da cezbeyle yükseliþe geçer. Eðer belli bir þeyhe baðlanmýþsa onun gözetimi altýnda yol alacaðý için, sülûk ettiði bu yolda saðlýklý bir ilerleme ve geliþme kaydedecek; bunu yapmayan meczub olacaktýr. Tasavvuf´ta cezbeyi ve sülûkü birleþtirebilen bir üçüncü mürit grubu daha sözkonusu edilmektedir.
Herkesin yeteneðine göre gerçekleþen cezbe, bütün varlýklarýn kayyumu olan Yüce Allah´a yönelip orada yok olmayla elde edilen bir hal olarak tanýmlanmaktadýr. Meczub da Yüce Allah´ta yok olan, fena bulan kimse olmaktadýr. Bu görüþe göre, tarikat mensuplarý ya mürididir ya da muradýdýr. Meczuplar, bu ikinci gruptan olup, muhabbet ve incizab (sevgi ve çekicilik) yoluyla bir baþka þeye ihtiyaç duymadan en büyük matluba (Yüce Allah´a) varabilmiþ kimselerdir.
Meczub´un bu þekilde tanýtýlmasýna karþýn, tarikat baðlýlarýndan bir bölümü de cezbeyi dilememek ve meczublardan uzak kalmak gereðini vurgularlar.
Meczublar seyirlerini tamamlayamamýþ kimseler olarak tanýmlanýrlar. Onlar Hakk´a erme ve O´nun aþk ve muhabbetinde boðulup kalmadan dolayý halký irþat ve davet sahiline çýkamazlar. Keþifleri sýrasýnda karþýlaþtýklarý aþk þimþekleri ve erme iþtiyaklarýna raðmen, makamlarýnýn buna elveriþli olmayýþý karþýsýnda, kalplerindeki istek ateþine dayanamadýklarýndan uyumsuzluðun verdiði bir hali yaþarlar.
Meczub; nefsi elinden alýnmýþ, bu yüzden nefsine mâlik olamayan, sürekli Rabbý ile meþgul bulunmaktan dolayý kendini idare edecek hale dönemeyen, fýkýhçýlardan þüphe içinde olup, onlara güvenmeyen ve kendisini çeken yüce Allah´ýn hidayet edeceðini de düþünen bir kimlik içinde olan kiþidir.
Meczub´un teklife esas olan akýldan mahrum oluþundan ötürü insanlarýn en aþaðý mertebesinde bulunduðu ve teklif ile ibadeti düþüren hali dolayýsýyla müminler zümresinin dýþýna çýktýðý noktasý sürekli tartýþma konusu olmuþtur. Ýslâm þeriatýnýn teklif için esas aldýðý akýl, dünyanýn idaresini saðlayan akýldýr. "Bu akýl kaybedilirse, insanlýk mertebesinin en aþaðýsýna düþüleceðine göre, nasýl veli olunur" sorusuna mutasavvýflar þöyle cevap verirler: "Meczub her ne kadar aklýný kaybetmiþse de, ilâhi nurlar denizine batmýþtýr ve bu durumu sebebiyle de hislerle bilinen âlem üzerinde az durmasý ona zarar vermez. Çünkü, meczub´un elde ettiði vüsul sebepleri kesilmiþ ve teklifler düþmüþ olmakla birlikte, makamýný koruduðu sürece kendine özgü þer´î hükümleri vardýr. Bu bir yaþama biçimidir, haldir, yaþayan daha iyi bilir."
Tasavvufun meczuba temel bakýþý bu olmakla birlikte, þer´î tekliflerden kaçabilmek için meczub takliti yapanlarla ilgili yergiler de yapýlmýþtýr. Ayrýca bk. "Cezbe"
radyobeyan