Mazlum By: armi Date: 03 Mart 2010, 17:04:05
MAZLUM
Zulme ve haksýzlýða uðramýþ, hakký gasbedilmiþ, ezilmiþ, müstazaf; hakkýný arayamayan pasif kimse.
Zulüm, haksýzlýk, acýmasýzca davranma ve eziyet etme anlamlarýna gelir. "Cevr" de ayný anlamdadýr. "Bir þeyin lâyýk olduðu yerden baþka bir yere konulmasý" diye tanýmlanmýþtýr. Zýddý "adâlet"tir.
Zulüm, hakký sahibinden zorla almak; adâlet ise, hakký sahibine vermektir.
Kur´an´da en çok geçen kavramlardan birisi "zulüm"dür. Bu kökten türeyen "zalim, zulumât" gibi kelimeler hariç yalnýz beþ yerde "zulmedilenler" ifadesi geçer, ise bir yerde "mazlum" kelimesi kullanýlýr (el-Ýsrâ 17/33),
Ýslâmda günahlarýn en büyüðü zulüm ve halka zarar vermektir. Allah, zalimleri lânetlemiþtir: "Ýyi bilin ki Allahýn lâneti zalimlerin üzerinedir" (Hûd 11/18).
Allah adâleti emreder, zulmü yasaklar: "Allah adâleti, ihsaný, akrabaya vermeyi emreder, fahþâ (edepsizlikten) dan, münker (fenalýk) den ve baðy (azgýnlýk) den alýkoyar. Öðüt almanýz için size böyle öðüt verir" (en-Nahl 16/90).
Ýslâm´ýn, korunmasýný emrettiði beþ temel hak vardýr: Din, can, mal, akýl ve neslin korunmasý.
Bu haklarý korunmayan, kýsýtlanan veya bu haklarýndan mahrum býrakýlan kimseler mazlum sayýlýr. Onun için Kur´an bu haklarýndan mahrum býrakýlan mazlumlara, zalimlerle savaþma izni vermiþtir: Kendileriyle savaþýlan (mümin) lere, (savaþma) izn(i) verildi. Çünkü onlara zulmedilmiþtir ve þüphesiz Allah, onlara yardým etmeðe kadirdir. Onlar sýrf "rabbimiz Allahtýr" dedikleri için haksýz yere yurtlarýndan çýkarýldýlar. Eðer Allah´ýn bazý insanlarý diðer bazýlarýyla savmasý olmasaydý, içlerinde Allah´ýn ismi çok anýlan manastýrlar, kiliseler havralar ve mescitler yýkýlýrdý. Allah kendi (dini) ne yardým edene elbette yardým eder. Þüphesiz Allah, kuvvetlidir, galibdir" (el-Hac 22/39-40).
Kur´an, yalancýlarýn özelliklerini saydýktan sonra inanan mazlumlarý bunlardan istisna ediyor: Ancak inananlar, iyi þeyler yapanlar, Allah´ý çok ananlar ve kendilerine zulmedildikten sonra (düþmanlarýna) üstün gelmeðe çalýþanlar böyle deðildir. Zulmedenler, yakýnda nasýl bir inkýlâba uðrayýp devrileceklerini bileceklerdir" (eþ-Þuarâ, 26/227).
Müþriklerin zulüm ve baskýsýndan kurtulmak için Medine´ye hicret eden mazlum muhacirlerden de Allah þöyle söz ediyor: "Kendilerine zulmedildikten sonra Allah uðrunda göç edenleri dünyada güzelce yerleþtireceðiz. (Onlara vereceðimiz) ahiret mükâfatý ise daha büyüktür. Keþke bilseler!" (en-Nahl 26/41).
Haksýz yere, mazlum olarak öldürülen kiþinin hakkýný almak, ölenin velisine aittir. Fakat o da aþýrýlýða gitmemelidir: "Allah´ýn haram kýldýðý caný haksýz yere öldürmeyin. Kim zulmen öldürülürse, onun velisi (olan mirasçýsýna) yetki vermiþizdir. (Öldürülenin hakkýný arar. Ancak o da) öldürmede aþýrý gitmesin. (Katil yerine, katilin akrabasýný veya katille beraber bir baþkasýný öldürmesin). Çünkü kendisine yardým edilmiþ (yetki verilmiþ) tir" (el-Ýsrâ 17/33).
Kur´an´da günahlarýn en büyüðü olan þirkin "büyük zulüm" olduðu bildirilmiþtir (Lokman 31/13). Çünkü þirkte, yerin göðün sahibi Yüce Allah´a baþka bir varlýk ortak tanýnmak suretiyle Allah´ýn hakkýna tecavüz edilmiþ ve münezzeh olduðu bir sýfatla sýfatlandýrýlmýþ oluyor. Bu ayet zulmün kaynaðýnýn þirk ve inkâr olduðunu açýkça göstermektedir. Çünkü Allah´ýn hakkýna riayet etmeyen, kul hakkýna hiç riayet etmez ve ahiret inancý ve ceza korkusu da olmadýðý için bütün hesaplarýný menfaat ve kuvvet temeli üzerine bina eder.
Hadislerde de zulmün büyük günah olduðu, Allah´ýn, zulmü kendisine haram kýldýðý gibi, insanlar arasýnda da haram kýldýðý" bildirilmiþtir.
Allah, zalime bu dünyada belli bir süre tanýdýðý halde, mazlumu himayesinde bulundurur, onun duasýný kabul eder, kýyamet günü hakkýný zalimden alýr.
1."Allah zalime (bir zaman) mühlet verir. Onu bir defa yakaladýðý vakit te felâh vermez."
2. "Mazlumun duasýn(ý almak)tan sakýn. Zira onun duasý ile Allah arasýnda (hiçbir) perde yoktur"
3. "Haklar kýyamet günü elbette sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyuna kýsas yapýlacaktýr. "
4. "Kimin yanýnda kardeþinin vakarýn(ý sarsan husus)dan veya (deðeri bulunan) bir þeyden zulüm (ile elde edilmiþ bir hak) varsa altýn ve gümüþün bulunmayacaðý gün (gelme)den önce bugün (dünyada iken) onunla helâlleþsin. (Yoksa) eðer iyi iþi varsa on(un sevabýn)dan (yaptýðý haksýzlýk kadar alýna)cak hak sahibine verilecek; þayet onun için (yapýlmýþ) iyilikler yoksa (hak) sahibinin günahlarýndan alýnýp onun üzerine yüklenecek" (Riyâzüs-Sâlihîn, 186 vd).
Ýslâmda mazluma yardým etmekten önce zulmü ortadan kaldýrmak esastýr. Zulmü ortadan kaldýrmak da; eðitim yoluyla sosyal adâlet ve kardeþlik esaslarýný toplumda hakim kýlacak adil bir yönetimle olur. "Zalim ve mazluma yardým"ý emreden aþaðýdaki hadis, zulmü ortadan kaldýrma konusunda suça götüren yollarý kapatmayý (seddü´z-zerâyi *) ve suçlunun eðitimini ve ýslahýný topluma temel bir görev olarak yüklüyor. Peygamber (s.a.s) þöyle buyurmuþtur: "Zalim veya mazlum (olsun) kardeþine yardým et" Bir adam: "Ey Allah´ýn Resulü mazlum olursa yardým edeceðim. Eðer zalim olursa ona nasýl yardým edeceðim?" dedi. Resulü Ekrem þöyle buyurdu: "Onu zulümden alýkoyarsýn; þüphesiz bu ona yardýmdýr"
Müslümanýn müslüman üzerindeki yedi hakkýndan birisinin de mazluma yardým olduðu hadiste bildirilmiþtir. (Riyâzüs-Sâlihîn, 202-203).
Toplum içinde insanlar farklý mevkilerde bulunur, deðiþik maddi imkânlara sahip olurlar. Bu, onlarýn farklý kabiliyetlere sahip olmalarýnýn tabiî bir sonucudur. Böyle olmasý, insanlarýn birbirine muhtaç olarak birbirini tamamlayan bir bütün oluþturmalarý, uyumlu ve dengeli bir toplum meydana getirmeleri için olup; birbirlerine zulmedip, kuvvetlinin zayýfý ezmesi için deðildir (ez-Zuhruf, 43/32).
Toplumda kendilerine üstün bir mevki verilenlerin sorumluluðu da o nisbette aðýr olur. Fakirleri, kimsesizleri korumak, gözetmek, onlarýn haklarýna riayet etmek, yönetimi altýnda bulunanlara adil davranmak, zulmü önlemek, bu sorumluluklardan bazýlarýdýr.
Maddî bakýmdan geniþ imkânlara sahip olanlar veya yönetim mevkiinde bulunanlar diðer insanlarý hor göremez, onlarý kendi hizmetlerinde köle gibi çalýþtýramaz ve onlara zulmedemezler. Bu hak kendilerine verilmemiþtir. Çünkü insanlar Allah katýnda eþittirler. Hiç bir ýrk ve sýnýfýn diðer ýrk ve sýnýflar üzerinde ayrýcalýðý yoktur. Durum böyle olmakla beraber insan, yaratýlýþý gereði baþkalarýný kendi hizmetinde kullanmak, onlara zulmetmek eðilimindedir. ... Çünkü o, çok zalim, çok cahildir" (el-Ahzab 33/72). Bazý insanlar da bilerek veya bilmeyerek kendilerine zulmedilmesine fýrsat verirler, buna ortam hazýrlarlar.
"Mazlum" kelimesinde, "sessiz olma, hakkýný aramaktan aciz olma, baþýna ne gelirse razý olma" gibi bir anlam da vardýr. Bu bakýmdan, zulmü yaygýnlaþtýran ve azgýnlaþtýran, haksýzlýða uðrayan "mazlum"larýn seslerini yükseltmemeleri, haksýzlýða karþý direnmemeleridir. Halbuki Kur´an mazlumlarýn zulümden kurtulmak için çalýþma yapmalarýna, haklýlýklarýný çaðýn imkânlarýna göre anlatmalarýna izin vermiþtir: Allah, kötü sözün açýkça söylenmesini sevmez (kötü söz söyleyenleri cezalandýrýr). Ancak zulmedilen hariç (zulme uðrayan kimse feryad edip zalimin kötülüðünü söyleyebilir, ona beddua edebilir). Þüphesiz Allah, iþitendir, bilendir" (en-Nisâ 148; Ayrýca bk. el-Hacc 22/39, 40).
Haksýzlýða uðradýðý halde kendisini nasýl savunacaðýný bilemeyen veya hakkýný aramasý çeþitli yollarla engellenmiþ mazlum insanlar ve toplumlar her zaman olmuþtur. Maddeci düþüncenin ürünü olan "Kuvvetli olan haklýdýr" felsefesi bir toplumda hakim olduðu sürece, "mazlum" olmak istemeyenler kuvvetli olmanýn yollarýný arayýp bulmak zorundadýrlar. Aksi halde haklarýný alamaz ve mazlum olmaktan kurtulamazlar.
Ýslâm toplumunda, haklý olan kuvvetlidir. Dolayýsýyla mazlumun hakký adil Ýslâm düzeninin garantisi altýndadýr. Bunun için Hz. Ebu Bekir halife seçildiðinde: "Sizin zayýfýnýz benim yanýmda kuvvetlidir. Onun hakkýný alýrým. Kuvvetine güveneniniz ise benim nazarýmda zayýftýr. Çünkü ondan baþkasýnýn hakkýný alýrým" demiþtir.
Beþerî sistemlerin baþlarýnda bulunan zorbalar mazlum insanlarý sürekli olarak sömürürler. Kur´an bu zalimlere bir prototip olmak üzere Firavn´ý örnek veriyor: "Firavn, o yerde ululandý (zorbalýða kalktý); halkýný çeþitli gruplara böldü. Onlardan bir zümreyi (Ýsrailoðullarýný) zayýflatýyor, oðullarýný kesiyor, kadýnlarýný sað býrakýyordu. Çünkü o bozgunculardan idi" (el-Kasas 28/4).
"Firavn kavminin içinde seslenip dedi ki: Ey kavmim! Mýsýr mülkü ve þu altýmdan akýp giden ýrmaklar benim deðil mi? Görmüyor musunuz?" (ez-Zuhruf 43/51); "Kavmini küçümsedi, onlar da ona boyun eðdiler. Çünkü onlar yoldan çýkmýþ bir kavim idiler" (ez-Zuhruf 43/54).
Tarih boyunca insanlar din ve inançlarý yüzünden zulme uðramýþlardýr: "Öldürüldü hendeðin (içine atýlan) adamlarý, o yakýt doldurulup tutuþturulmuþ ateþ (hendeðinin adamlarý). Onlar(ý yakan zalimler, ateþ dolu) hendeklerin baþýnda oturmuþlardý. (Ýçine attýklarý) müminlere yaptýklarýný seyrediyorlardý. Müminler, sýrf, Aziz, övgüye lâyýk, Allah´a inandýklarý için onlar, bu müminlerden de almýþlardý" (el-Burûc 85/4-8).
Ýslâm´ýn ilk dönemlerinde Ashab aðýr iþkencelere sabredip imanlarýný korudular. Bir kýsmý dayanýlmaz iþkenceler altýnda can verip Ýslâm´ýn ilk mazlum þehitleri oldular.
Dünyanýn her tarafýnda, emperyalist devletlerin zayýf toplumlar üzerindeki baský ve sömürüsü devam etmektedir. ABD Ortadoðuda; Sovyet Rusya, Afganistan´da hakkýnýn olduðunu iddia ederek, zulümlerini sürdürmekte, mazlum insanlarý katliama tabi tutmaktadýr. Mazlum insanlar üzerinde kurduklarý sömürge-zulüm hâkimiyetini devam ettirmek için zahirde birbirine karþý olan bu devletler zaman zaman bir araya gelerek sözde barýþ görüþmeleri yapar, insan haklarýndan, silahsýzlanmadan söz ederler.
Ýslâm, zalimi lânetlediði gibi, mazluma da önemli görevler yüklemiþtir. Bu görev; zalimin zulmüne imkân ve fýrsat tanýmamaktýr. Bu da ayrýlýða düþmeden, güç birliði yaparak malla ve canla onlara karþý savaþmakla olur (el-Enfal, 8/46; el-Feth, 48/29; et-Tevbe, 9/123).
radyobeyan