Ýslam Kavramlarý M-Z
Pages: 1
Materyalizm By: armi Date: 03 Mart 2010, 16:57:17
MATERYALÝZM




Allah ve kâinattaki herþeyi madde ile izah etmek isteyen ve âlemde bir gaye, bir þuur ve bir irade görmeyen, toplum hayatýný ve fertler arasýndaki iliþkileri ve davranýþlarý belirleyen faktörün madde olduðunu iddia eden düþünce sistemi.

Avrupa´nýn hayatýnda materyalist görüþ, Avrupa Rönesansý kadar eskidir. Hatta onun eski Grek felsefesinde ve Hristiyanlýktan önceki Roma yaþayýþýnda, bazý yönleriyle bundan daha derin izleri vardýr. Aslýnda Avrupa Rönesans hareketi, dine düþmanlýk esasý üzerine yükselmiþtir. Rönesans, karþý durduðu ve kendisinden sýyrýldýðý Hristiyanî-dinî temeller yerine, Grek ve Romen temellere dönerek onlardan destek bulmaya çalýþmýþtý.

Rönesans düþüncesi bir taraftan "hümanist" (insancýl), diðer taraftan da dünya hayatýna yönelik idi. Bu hümanizmin manasý þuydu: Bilginin kaynaðý Allah deðil, insan olmasý gerekir. Hayatýn gereklerinin ne olduðu ile ilgili olarak göz önünde bulundurulmasý gereken kaynak ilâhî vahiy deðil, insanî düþüncelerdir.

Bu çaðýn ayýrýcý özelliði, insanýn mutlak kiþiliðinin farkýna varmasý, otoriteye ve sahiplerine karþý çýkmasý, bütün dünyayý kendisine vatan olarak kabul etmesi gibi hususlarda ileri noktalara kadar gitmek olmuþtur. O bakýmdan Yunan ve Roma edebiyat ve ilimlerini inceleme konusunda uzmanlaþmak durumunda olan kimseler, kendilerine "hümanistler" adýný verirler.

Dinden sýyrýlýp materyalizme doðru yol alan bu gidiþ, dini ruhanîlikten dinsiz materyalizme bir anda ve tek bir sýçrayýþla geçmediði gibi; hedefine doðru yol alýrken, birtakým iniþler-çýkýþlar yapmaksýzýn, dosdoðru bir þekilde ilerlemedi. Ancak her bir sýçrayýþýnda materyalizme daha çok yöneldi. Bu bakýmdan rönesans´ýn baþýndan itibaren gerçekleþtirilen ilmî ilerlemeler, Rasyonalist ve Emprsist görüþlerin ortaya koyduðu þekilde Avrupa düþüncesinin izlediði yolda gitmesine yardýmcý unsur olmuþlardý.

Rasyonalizm ise kâinatýn tabiat öte;inden ve tarihin akýþý istikametinden Allah´ýn varlýðý düþüncesini ortadan kaldýrmayý hedef alýr. Ayrýca Empirizm´in de Rasyonalizmden pek farký yoktur. Empirizm´e göre gerçekler, his ile idrak edilebilen âlemde gizlidir. Duyularla idrak edilen tabiat olaylarýnýn ötesinden bilgi elde etmeye çalýþmak ve bu alanda illet arayýp bulmaya kalkýþmak ise reddedilmesi gereken bir konudur.

Bu geliþmeler zamanla daha ileri boyutlara ulaþtý. Sonunda, tabiatýn dine ve akla hakim olduðunu ileri süren, tabiatý herþeyin kendisinden çýktýðý temel olarak deðerlendiren ve insan aklýný düþüncelerin kaynaðý kabul eden Pozitivist felsefe ortaya çýktý. Bu görüþün önde gelen en önemli iki filozofu, Auguste Comte ve Fuerbach´dýr. Bu felsefe belirli bir atmosferde doðdu ve bu ortamda pek çok ilim ve felsefe adamýnýn ruhunda, özel bir bilgi türüne sahip olan Kilise´ye karþý çýkmak arzusunu uyandýrdý.

Diyalektik Materyalizm, maddenin kâinatta köklü ve biricik gerçek olduðu ve kâinattaki herþeyin ve herkesin maddeden çýkýp, maddenin kanunlarýna mahkum olduðu; maddenin sýnýrlarýnýn dýþýnda varlýðýn söz konusu olmadýðý iddialarýna dayanýr. Bu düþünceye göre, maddeden ortaya çýkan bütün yaratýklar-insan da dahil olmak üzere- ve bütün organizmalar bir taraftan maddidir, diðer taraftan da çeliþkiler arasýndaki mücadeleye mahkûmdur.

Tarihi materyalizme göre madde, bütün duyuþ, düþünüþ ve idrakin kaynaðýdýr. Ýdrak ise türemiþ ikincil bir unsurdur. Çünkü idrak, maddenin yani varlýðýn bir yansýmasýdýr. Düþünce ise, maddenin bir sonucudur. Zira düþünce, tekâmülü sayesinde mükemmelliðin üst basamaklarýna çýkabilmiþtir.

Tarihi Materyalizm, insanlýk tarihini maddeci temellere dayandýrarak açýklamaktadýr. Buna göre madde ezelî ve ebedîdir ve kâinatta var olan her þey madde tarafýndan yaratýlmýþtýr. Tarihi Materyalizmin sosyolojiye sunduðu temel, Evrim Teorisi´nin tabiî seleksiyon yoluyla biyoloji ilmine sunduðu temelin aynýsýdýr. Ýncelenmekte olan tür ne olursa olsun, o tabiî seleksiyon yoluyla evrim geçirmiþ bir türdü. Ýþte bu, onun tabiatýnýn sýnýrlarýný çizer. Ayný þekilde incelenmekte olan toplum ne olursa olsun, üretim iliþkilerinin üretimle olan ilgisine, düþünce ve kurumlarýn üretimle olan iliþkisine göre þekillenmiþ bir durumdadýr.

Ayrýca tarihin materyalist yorumu insanlýk hayatýnda bir takým deðerlerin varlýðýný inkâr edip, hayatý sadece yemek, içmek, giyinmek, barýnmak ve cinsî iliþkiden ibaret olarak kabul etmektedir.

Din, ahlâk ve ailenin materyalist yorumu ile ayný anda iki þey kastedilir. Bunlarýn birincisi; bu kurumlarýn bizatihi ve kendiliklerinden ayakta duran bir takým deðerler olmadýklarý, onlarý bu þekilde görmenin mümkün olmadýðý, dolayýsýyla bu kurumlarýn ne köklü ve ne de kutsallýklarýndan söz edilemeyeceðidir. Materyalizme göre her ne olursa olsun din, insanlarýn zihninde onlarýn günlük hayatýna egemen olan dýþ güçlerin vehmî bir yansýmasýndan baþka bir þey deðildir. Bu yansýmada yeryüzünün güçleri, tabiat üstü bir takým güçler þeklini alýr.

Materyalistlere göre aile, ebedî bir sosyal yapý deðildir. Çaðlar boyunca ailede pek çok deðiþiklikler görülmüþtür. Ýþte bu evrim son tahlilde ekonomik etken ile belirlenir.

Cansýz maddenin kanunlarýnýn insana uygunluðu iddiasý, insanlýk düþünce tarihinde daha önce hiç bir þekilde görülmemiþ "ilmî" bir efsane biçimindedir. Bu ilmî efsanenin ortaya konulmasýnýn patenti, mutlak anlamda olmasa bile materyalist komünistlere aittir.

Materyalizm sadece komünist rejimlerde geçerli bir anlayýþ deðildir. Kapitalizm de en az komünizm kadar materyalist bir anlayýþa dayanmaktadýr.

Bu sosyal düzen, katýksýz olarak maddeci bir düzendir. Bu düzende insan, yaratýlýþ ve ahiretinden soyutlanmýþ olarak ele alýnýr. Maddî hayat içerisinde sadece maddi çýkarlarýyla varolan bir "homo ekonomicus" (ekonomik insan)dýr.

Kapitalist demokrasi düzeni, azgýn bir materyalist ruh taþýmaktaysa da Materyalizmin hayat felsefesî ve onun hayatý açýklayan öðretisi üzerine kurulmamýþtýr. Bu düzenin sosyal atmosferinde hayat, maddî çýkar hudutlarýnýn dýþýndaki tüm alâkalardan soyutlanýr. Fakat, bu soyutlama iþlemi bir felsefî anlayýþa sahip deðildir. Buda kapitalist dünyada materyalist felsefî ekollerin bulunmadýðý anlamýna gelmez. Aksine materyalizm, ikbalini bu düzenin dünyasýnda bulmuþtur. Zira sanayi devrimi ile ortaya çýkan deneysel zihniyetin etkisi, mutlak doðru kabul edilen birtakým fikirlerin yanlýþlýðýnýn ortaya çýkmasýyla baþlayan görüþ ve anlayýþlardaki deðiþmenin doðurduðu þüphecilik ve fikri kargaþa, aklý ve fikrî donduran, zulüm ve baský yolunu seçen, sosyal kargaþayý kendi lehine körükleyen hristiyanlýða karþý yüz gösteren hoþnutsuzluk ve ondan cayma ruhu; batýlý zihniyetlerde materyalizmi hazýrlamýþtýr.

Allah´ý inkâr temeline dayalý olan bu batýlý düþünce sistemi, artýk ilk doðduðu topraklar üzerinde ve ideolojilerini buna dayandýran rejimlerin hâkim olduðu ülkelerde bile tartýþýlmýþ, büyük kitleler ve ilim adamlarý tarafýndan reddedilen bir düþünce olmuþtur. Haklý olarak bunun geçersizliðini ve ilkeliðini gören demir perde gerisi devlet ve rejimler de bu düþünceden vaz geçmeye baþlamýþlardýr.


radyobeyan