Siyer-i Nebi
Pages: 1
Bir Suikast By: derya Date: 03 Mart 2010, 12:31:50
Bir Suikast

Hiþam ve Ayyaþ´ýn Ýslam´dan döndüklerini açýklama­larý, sürekli akan göçleri durduramadýðý için ezilen Kureyþ´in kazandýðý küçük bir zaferdi. Artýk Mekke´deki bü­yük evlerden bazýlarý sahipsizdi; diðerlerinde ise birkaç yaþlýdan baþka kimse kalmamýþtý. Sadece on yû kadar ön­ce, çok zengin ve ahenkli görünen þehri bir" tek adam deðiþtirmiþti. Fakat bu tür gelip geçici üzüntü ve eseflerin yanýsýra Mekkeliler, kuzeyde, dinleriyle çatýþýnca hiç bir akrabalýk baðýný tanýmayan bu insanlarýn toplandýðý Yesrib´de, kendileri Ýçin büyük bir tehlikenin geliþtiðinin far­kýndaydýlar. Peygamber (s.a.v)´in: «Ey Kureysliler, sizi yerle bir edeceðim sözünü unutmuyor ve görünürde hiç korkulacak bir þey yokken korkuyorlardý. Gözlerini onun üzerinden hiç ayýrmadýklarý halde O, Yesrib´e kaçmanýn bir yolunu bulmuþ ve artýk bu söz sadece bir tehdit olmak­tan çýkmýþtý.

Peygamber (s.a.v.)´in koruyucusu Mut´îm´in oimesý meydaný onlara býraktý, meydaný daha da temizlemek için. Kureyþ liderleri mecliste toplandýðýnda Ebu Leheb orada bulunmadý. Uzun tartýþmalardan sonra, -bazýlarýnýn istek­siz olmasýna raðmen- Ebu Cehil´in bu tehlikeyi kökten hal­letmek için öne sürdüðü plân kabul edildi. Her kabile, r lý, güvenilir ve silahlandýrýlmýþ bir genç seçecek ve bu ; çilen adamlar ayný anda Muhammed (s.a.v.)´e sakdýracaklardý. Hepsi onun kanýný akýtacak, böylenB de hiç bir kabile tek basma cinayetten sorumlu tutulmayacaktý. Çünkü Be­ni Haþim, bütün Kureyþli kabilelerle uðraþamazdý, onlarýn öne sürdüðü diyeti de öderdi. .Böylece bütün kabi´ leler, yaþadýðý sürece kendilerine rahat vermeyecek olan bu adamdan kurtulacaklardý.

Cebrail (a.s.), Peygamber (s.a.v.)´e gelmiþ ve ne yapma­sý gerektiðini söylemiþti, öðle vakti, ziyaret için uygun ol­mayan bu vakitte, Peygamber (s.a.v.) doðruca Ebu Bekir (r.a)´in evine gitti. Ebu Bekir onu kapýda görür görmez önemli bir oîay olduðunu anladý. Peygamber (s.a.v.) gel­diðinde, Aiþe ve ablasý Esma babalarýnýn yanýndaydýlar. Peygamber (s.a.v.) : «Allah, bu þehirden ayrýlýp, hicret et­mem için izin verdi» dedi. Ebu Bekir: «Benimle mi?» diye sordu. «Evet, seninle» dedi Peygamber (s.a.v.). Aiþe o za­man yedi yaþýndaydý. Daha sonralarý þöyle derdi: «O güne dek, Ebu Bekir´in bu sözleri duyduðunda aðladýðý gibi, bir kiþinin sevinçten aðlayabileceðin! bilmiyordum.

Plânlarýný yaptýktan sonra Peygamber (s.a.v.) evine döndü ve Ali (r.a)´ye Yeszib´o gideceðini, onun kendisin­deki emanetleri sahiplerine verinceye kadar Mekke´de kal­masý gerektiðini söyledi. Peygamber (s.a.v.) hâlâ «el-Emîn» deniyordu ve kafirler bile hiç kimseye güvenmedikleri mal­larýný ona emanet ediyorlardý. Peygamber (s.a.v.), Ali´ye, Kureyþlilerin kendisine suikast hazýrladýklarýný Cebrail´in haber verdiðini de söyledi.

Onu öldürmek için seçilen genç adamlar, geceleyin onun evinin dýþýnda buluþmak üzere sözleþmiþlerdi. Fakat sayýlarýnýn tamamlanmasýný beklerken evden kadýn sesle­ri Þevde, Ümmü Eymen, Ümmü Gülsüm ve Fatuna´nýn seslerini duydular. Bu, onlarýn düþünmesine sebep oldu, içlerinden biri, eðer eve týrmanýp girerlerse, kadýnlarýn giz­liliðine saldýrdýklarý için tüm Arabistan´da kötü anýlacak­larýný söyledi. Bu yüzden kurbanlarýnýn, her sabah «uleti olduðu üzere dýþarý çýkmasýný beklemeye karar verdiler.

Peygamber (s.a.v.) ve Ali (r.a) onlarýn varlýðýndan ha­berdardýlar; Peygamber (s.a.v.) her zaman üstünde uyu­duðu Örtüyü Ali´ye verdi ve: «Benim yataðýma yat ve benim bu yeþil Hadrâmi örtüme bürûn. Uyu, sana onlardan bir zarar gelmeyecek» dedi. Daha sonra Ya-sin diye baþ­layan sureyi okumaya baþladý.

«Biz onlarýn önlerinde bir sed, arkalarýnda da bir sed çektik Böylelikle onlarý örtüverdik, artýk görmezler». (Yasin: 9)

Âyetine gelince evden çýktý. Allah onlarýn görmesini engelledi ve Peygamber (s.a.v.) aralarýndan geçti gitti.

Karþý taraftan bir adam geliyordu, Peygamber (s.a.v.)´i farketti. Biraz sonra Peygamber (s.a.v.)´in evinin yanýndan geçerken kapýnýn önünde yýðýlan gençleri görünce, onla­ra Muhammed (s.a.v.) ´i arýyorlarsa, onun evde olmadýðý­ný, kýsa bir süre önce dýþarý çýktýðýný söyledi. «Bu nasýl olur?» diye düþündüler. Suikastçýlardan biri erken gelmiþ ve arkadaþlarýný beklerken Peygamber Cs.a.v.)´in içeri gir­diðini görmüþtü. Hepsi, oradan kimsenin ayrýlmadýðýndan da emindiler. Fakat yine de þüpheye düþtüler; içlerinden biri Peygamber (s.a.v.)´in yattýðý yeri biliyordu, pencere­den baktý ve Peygamber (s.a.v.)´in örtüsüne sarýnmýþ bi­rinin uyuduðunu gördü. Arkadaþlarýný Peygamber´in hâla orada olduðu konusunda ikna etti. Fakat þafak vakti Ali (r.a) kalktý ve hâlâ örtüye sarýlý bir halde dýþarý çýktý. Onun kim olduðunu görünce, kandýrýldýklarýndan þüphelendiler. Biraz daha beklediler; geçen Safer ayýndan kalan ince hi­lâl doðudaki tepelere yükselmiþti. Ve aydýnlýk çýktýkça ren­gi soluyordu. Hâlâ Peygamber (s.a.v.)´den bir iþaret yok­tu; ani bir dürtüyle, herbirinin alarm vermek için kendi kabilesine gitmesi gerektiðine karar verdiler.


radyobeyan