Masum iman By: armi Date: 02 Mart 2010, 17:48:11
MÂSUM ÝMAM
Þia´nýn suçsuz ve günahsýz imam anlamýnda kullandýðý bir terim.
Þia, imamlarý, peygamberlerin yerine geçen, onlarýn vazifelerini yüklenen, Allah´ýn kullarýna karþý hücceti olan kimseler olarak görür. Peygamberler gibi imamlarýn da, büyük küçük her türlü günahlardan masum olduðunu, hiç bir zaman günah iþlemediklerini ileri sürer (Ýbn Babeveyh el-Kummi, Risâletu Ý´tikadâti´l-Ýmamiyye, Trc. Ruhi Figlalý,109.113; el-Mürtedâ, Tenzihü´l-Enbiya, 2, 3, 10). Fakat peygamberler gibi imamlarýn da takiyyeten günah iþlemelerinin caiz olduðunu söyler.
Ýslâm ümmeti içinde, Þia fýrkasý dýþýnda hiç bir kimse imamýn masum olduðunu kabul etmez (el-Eþarî, Makalâtü´l-Ýslâmiyyin,I,116; Abdul-Kahir el-Baðdadî, Usulü´d-Din, 277; eþ-Þehristanî, el-Milel ve´n-Nihel, I, 195).
Þia´ya göre; imamet, peygamberliðin bir parçasý ve devamýdýr. Bunun için imamlar da peygamberlerin vasýflarýný taþýrlar, imamlýktan önce ve sonra küfre düþmezler, gizli açýk hiç bir günah iþlemezler; unutma, hata etme gibi eksiklerden uzaktýrlar. Çünkü onlar, peygamberlerin vasileri olup, peygamberlerden sonra halka, din ve dünya iþlerinde, Allah´ýn emri ve Peygamber´in tebliði ile imamet makamýna gelmiþlerdir (el-Mürteda, a.g.e.,3).
Ehl-i Sünnet ile Þia arasýndaki bu görüþ ayrýlýðý temelde olup esasen imametin tarifinde ve imamda bulunmasý lâzým gelen þartlardaki görüþ ayrýlýðýna dayanmaktadýr.
Ýmamlarýn masum olmasýna inanmayý inanç esaslarýndan kabul eden Þia (Donaldson, Akidetü þ-Þia, 317; Ý. Goldziher, el-Akîde ve Þ-Þeria Fil Ýslâm,185). Namaz, oruç, zekât, hac ve cihat´ýn imamla tamam olacaðýný (el-Kirleynî, el-Usul minel-Kâfi, II, 200), imamýn, peygamberin yarýsý olup onun taþýdýðý bütün sýfatlarý taþýdýðýný, peygamberler hakkýndaki ayetlerin aynen imamlar için de geçerli olduðunu ileri sürer (Mehmet Bulut, Peygamberin Ýsmeti ve el-Müntekâ min Ýsmeti´l-Enbiya, 104).
Peygamberlerin vasileri, Allah´ýn hüccetleri kabul ettikleri imamlarýn masum olduðuna dair þu delilleri ileri sürerler:
Ýmama ihtiyaç vardýr. Biz imamlara itaatla emrolunduk. Þayet imamlar günah iþleseydi ve günah iþlemeyi emretselerdi tenâkuz olurdu. Çünkü masum olmayana uymak suretiyle kullukta bulunmak imkânsýzdýr. Resulün özellikleri imamda tahakkuk eder. Resul masum olunca imamýn da masum olmasý gerekir. "Ey iman edenler, Allah´a itaat edin Peygamber´e ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin" (en-Nisa, 4/59), ayetinin imamlara itaatýn gerekliliðine dair bir delil olduðunu ve dolayýsýyla imamýn masum olduðunu ileri sürerler (el-Kuleynî, a.g.e., I, 200; el-Mürteda, a.g.e., 10).
Halbuki masum bir imama ihtiyaç yoktur. Hükümlerin yerine getirilmesi, kötülüklerin giderilmesi ve Ýslâm´ýn korunmasýna ihtiyaç vardýr. Ancak bu ihtiyaçlarý giderecek kimsenin masum olmasý þart deðildir. Müctehid düzeyinde ve adalet sahibi olmasý yeterlidir. Ýmamýn hata etmesi caizdir. Uyanlara ise herhangi bir günah ve sorumluluk yoktur.
Þia´ya göre, gaip imamýn naibi olan müctehid imam, icma ile masum olmadýðýna göre, Þia´nýn görüþündeki tenâkuz kolayca anlaþýlmýþ olur (M. Þükrü, el-Alusî, Muhtasarü´t Tuhfeti´l-Ýsna Aþeriyye, 121).
Peygamber´in bazý özellikleri, imamlarda tahakkuk edebilirse de, bütün özelliklerinin imamlarda bulunmasý söz konusu deðildir, ismet de bunlardandýr. Yani Ehl-i Sünnet´e göre, ismet, peygamberlere mahsus bir sýfattýr ve peygamberlik þartlarýndandýr; imamlýk þartlarýndan deðildir (A. el-Baðdâdî, a.g.e.,277; Ebul-Vefâ et-Taftazânî, Kelâm Ýlminin Belli Baþlý Meseleleri, 100).
Allah Teâlâ´nýn kendilerine itaatý emrettiði "ulü´l-emr" (emir sahipleri), ya Hulefa-i Râþidîn veya seriyye kumandanlarý yahutta þer´î hükümlerde fetva veren ve insanlara dinlerini öðreten âlimlerdir (en-Nisa, 4/59). Yoksa Þia´nýn iddia ettiði masum imamlar deðildir. Saîd b. Cübeyr´in rivayetine göre bu ayet, Abdullah b. Huzafe es-Sehmî hakkýnda nazil olmuþtur. O sýrada Hz. Peygamber (s.a.s) O´nu bir seriyyeye kumandan olarak göndermiþti. Ýbn Abbas´tan gelen rivayete göre ise, Halid b. Velid hakkýnda nazil olmuþtur. Hz: Peygamber (s.a.s), Hâlit b. Velid´i bir seriyyeye kumandan tayin etti. Bu seriyyede Ammâr b. Yâsir de vardý. Ammâr b. Yâsir ile Hâlid b. Velid arasýnda ihtilâf çýktý. Bunun üzerine bu ayetler nazil oldu. Hz. Peygamber (s.a.s) de, Ammâr´a kumandan Hâlid b. Velid´e itaat etmesini emretti (er-Razî, Mefâtîhü´l-Gayb,III, 357 vd; Elmalýlý, Hak Dini Kur´an Dili, II, 1374 vd).
Þu da var ki, imam þeriata tabi olduðu müddetçe, ona uymak gerekir. Þeriata aykýrý bir davranýþta bulunursa ona uyulmaz (Kuþçu, Þerhu´t Tecrid,III, 327).
Þia hakka uymakla mükellef olduklarýný herkesin yaptýðýnýn hak olmayacaðýna göre, bir masumun bulunmasýnýn vacip olduðunu iddia eder (el-Küleynî, a.g.e., I, 200). Halbuki insanlarýn hidayet için Kur´an ve Sünnet´e sarýlmasý yeterli olup, masum imam þart deðildir (Müslim, el-Hac,147; Ebu Davud, el-Menâsik, 56).
Yine Þia´ya göre; "þer´î hükümler bedihî deðildir. Akýl da tek baþýna her þeyi idrak edemez. Rey ise batýldýr. Hükmü bilecek masum biri olmalýdýr" (el-Kuleynî, a.g.e.,I, 200; el-Mürtedâ, a.g.e., 11).
Halbuki þer´î hükümler bedihî olup rey ve kýyas haktýr ve masum birisine ihtiyaç yoktur. Kur´an, Sünnet, icma ve kýyastan ibaret olan þer´î deliller insana kâfidir.
Þia yine þu görüþü ileri sürer: Þeriat kýyamete kadar lâzým olduðundan onun bir koruyucusu olmalýdýr. Bu koruyucu Kitap, (Kur´an) olamaz. Çünkü Kitap bütün hükümleri ihtiva etmez. Bütün ümmet masum olmadýðýna göre, þeriatýn muhafýzý masum imama ihtiyaç vardýr (el-Kuleynî, a.g.e.,l, 200; el-Mürteda, a.g.e., 11).
Buna da þöyle cevap verilir: Ýmam þeriatýn muhafýzý kabul edilse bile þeriatý kendi zatý ile korumaz. Aksine Kitap, sünnet, icma ve sahih ictihadýyla korur. Ýmamýn ictihadýnda hata etmesi ise caizdir. Bu hata þeriatý nakzetmez (Kuþcu, Þerhü´t-Tecrid III, 327; el-Âlusi, a.g.e., 121).
Ýmamlarýn sözü þeriatta peygamberin sözü gibi hüccet olduðundan imamlara günah caiz deðildir (el-Kuleynî, a.g.e.,I, 200; el-Mürtedâ, a.g.e., I1).
Halbuki imamlarýn sözü, peygamberlerin sözü gibi hüccet deðildir. Peygamberce caiz olmayan þeyler, imamlarca caiz olabilir. Ýmam, kumandan mesabesindedir (el-Kâdi Abdu´l-Cebbâr, el-Muðnî,XV, 313).
Allah Teâlâ ile Ýbrahim (a.s.)´ýn konuþmalarýný hikâye eden "...Seni insanlara imam (rehber) yapacaðým " buyurdu. (Ýbrahim): "Zürriyetimden de" dedi. Allah ise "zalimler ahdime (rahmetime, imametime, tâatime) eremez" dedi" (el-Bakara, 2/124). ayeti imamýn masum olduðuna delildir (el-Kuleynî, a.g.e.,I, 200; el-Mürteda, a.g.e., 11).
Bu ayette her þeyden önce "ahd´´den murat, ya peygamberlik veya imamlýktýr (Taberî, Câmiü´l-Beyân (Tefsir), I, 530). Þayet imamlýk ise, her masum olmayanýn zalim olduðu gerçek deðildir. Belki adaleti olmayan, tevbe edip nefsini ýslah etmeyen zalimdir (el-Cürcânî, Þerhü´l-Mevâkýf, III, 265-266).
Þia, "...Ey ehl-i Beyt Allah sizden ancak kiri gidermek ve sizi tertemiz etmeyi diler" (el-Ahzâb, 33/33). Ayetinin de imamlarýn ismetine delil olduðunu ileri sürer.
Ancak bütün imamlarýn Ehl-i beytten olma zaruretî yoktur; dolayýsýyla imamlarýn masum olmalarý gerekmez.
Þiîler, imamlarýn masum olduðunu söylemekte ve çeþitli hadisleri de görüþlerini destekleyecek þekilde yorumlamaktadýrlar.
radyobeyan