Maslahat By: armi Date: 02 Mart 2010, 17:46:09
MASLAHAT
Faydalý olaný elde edip, zararlý olaný defetme.
Ýslâm dininin maksadý; insanlarýn faydasýna olanlarý gerçekleþtirmek, bunlarý korumak ve insanlardan zararý uzaklaþtýrmaktýr. Buna maslahat denir. Ancak maslahatlara insanlarýn istediklerine göre deðil, Allah´ýn koyduðu çerçeve dahilinde itibar edilir.
Maslahatlarý üçe ayýrmak mümkündür.
1. Zarurîyyat: Ümmetin bütünü ve birimleriyle elde etmek zorunda olduðu maslahatlardýr. Bu maslahatlar zemin edilmediðinde düzen bozulur, ümmetin hali fesat ve çöküþe gider. Bu maslahatlarý elde etmeyenler ahirette azaba uðrarlar. Bundan dolayý bu maslahatlar bütün ilâhî dinlerde mevcuttur. Zarurî maslahatlar beþ kýsma ayrýlýr:
a) Dini muhafaza, b) Nefsi muhafaza, c) Nesli muhafaza, d) Aklý muhafaza, e) Malý muhafaza.
Bu maslahatlarý korumak iki þekilde mümkündür:
a) Erkân ve adabýna göre ikame etmek suretiyle,
b) Kendilerine arýz olan zararý defetmek suretiyle.
2. Hâciyyât: Zorluk ve meþakkati ortadan kaldýrmak, geniþliði temin etmek için insanlarýn muhtaç olduklarý maslahatlardýr. Bu maslahatlar gözetilmediðinde ümmetin bir kýsmý sýkýntýya düþer. Seferde ruhsat, alýþ-veriþ imkâný ve þekilleri bu gruba girer.
3. Tahsiniyyât: Ýnsanlarýn hal ve durumlarýnýn yüksek edep ve saðlam ahlâkî temellerin gerektirdiði þekilde olmasýný temin eden maslahatlardýr. Güzel giyinmek, adab-ý muaþerete riayet vb. bu gruptandýr (Þâtibî, el-Muvafakât (Nþr. A. Dýraz), Kahire, ts., II, 8-12; Karâfi, el-Furuk, Kahire 1347, IV, 33; Tâhir b. Âþûr, Mukasýdü´þ-þerîatil-Ýslâmiyye, Tunus 1978, s. 78-96; H. Karaman, Fýkýh Usulü, Ýstanbul 1982, s. 91).
Þariin hüküm koyarken itibar ettiði maslahatlara "maslahat-ý mutebere" denir. Meselâ aklýn muhafazasý Þariin istediði bir maslahattýr. Bunun için þârî sarhoþ edici içkileri haram kýlmýþtýr. Çünkü içki sarhoþluk vermek suretiyle aklý ifsad eder. O halde aklý izale eden bütün içkiler haramdýr ve þârî tarafýndan yasaklanmýþtýr. Kýyasý hüccet kabul eden bilginler, bu tür manalara göre tahlil yapýlabileceði ve bunlar üzerine hüküm kurulabileceðine müttefiktirler.
Ýslâmýn kabul etmeyip iptal ettiði ve ortadan kaldýrdýðý maslahatlara da "maslahat-ý merdûde" veya "maslahat-ý mulgât" denir. Þer-î hükümlere aykýrý olan herhangi bir maslahat, esasýnda mefsedettir. Düþmana teslim olmak, bazen faydalý bir çözüm olarak düþünülebilir. Zira bu çözüm, öldürülmeyi ve hatta bazen esir edilmeyi mallarýn telef olup gitmesini önleyen bir yoldur. Fakat þârî bu faydaya itibar etmemiþ, düþmanla savaþýlmasýný ve ülkenin savunulmasýný emretmiþtir. Çünkü bu daha üstün faydayý saðlamaktadýr. O da müslümanlarýn varlýk ve þerefinin korunmasýdýr.
Hükmün kendisine baðlanmasý ve üzerine hüküm bina edilmesi, insanlara bir fayda saðlayan veya onlardan bir zararý gideren, fakat muteber veya geçersiz sayýldýðýna dair belirli bir delil bulunmayan manaya "maslahatý mürsele" denir (Zekiyüddin Þaban, Ýslâm Hukuk Ýlminin Esaslarý, Trc. Ý. Kâfi Dönmez, Ankara 1990, s. 149-151; F. Atar, Fýkýh Usulü, Ýstanbul 1988, s. 80-81).
Ýslâm ulemasý ibadetlerde mesâlihi mürsele ile amel edilemeyeceði hususunda ittifak etmiþlerdir. Muamelât konusunda ise delil olup olmamasý hususu ihtilâflýdýr. Hanefîler ve Þafiîler nazariyatta mürsel maslahatý bir delil olarak kabul etmemelerine raðmen, fýkýh kitaplarýnda maslahat esasýna dayanan ictihadlarýn bulunduðu görülmektedir. Malikî ve Hanbelîler ise mesâlih-i mürsele´yi müstakil bir delil olarak kabul etmektedirler. Bunun yanýsýra Gazzalî ve Beyzâvî gibi bazý âlimler zarurî, kat´î ve küllî olmasý þartýyla maslahat-ý mürsele´yi hüccet olarak kabul ederler. Malikî ve Hanbelîler de hakkýnda nas bulunmayan meselelerde mesâlih-i mürsele´nin müstakil bir delil olabilmesi için, maslahatýn þer´î bir delile aykýrý olmamasýný kat´î olmasýný ve küllî (umumî) olmasýný þart koþmaktadýrlar (F. Atar, a.g.e., s. 82-85).
radyobeyan