Hz Mariye By: armi Date: 02 Mart 2010, 17:38:09
Hz. MÂRÝYE (r.a)
Peygamberimizin Ýbrahim adýndaki oðlunun annesi.
Hicretin yedinci yýlýnda Hz. Muhammed (s.a.s), Ýslâm´a davet için bazý ülkelerin hükümdarlarýna mektuplar yazmýþtý. Bu mektuplarýn birini de Mýsýr hükümdarý Mukavkýs´a göndermiþti. O da bu mektuba bir cevap ile birlikte bazý hediyeler ve Mâriye, Sirin adlarýnda iki kýzkardeþi cariye olarak göndermiþti. Hristiyan olan bu iki Mýsýrlý kýz, Medine´ye gelirken bazý kiþilerden Ýslâm dini hakkýnda bilgi almýþ ve bu dini kabul etmiþlerdi. Mukavkýs´ýn gönderdiði hediyeler Hz. Peygamber (s.a.s)´e ulaþýnca, bu iki kýzdan Sirin´i þair Hasan b. Sabit´e vermiþ, Mâriye´yi de kendisine almýþtý.
Bu iki kýzkardeþ cariye statüsünde idiler. Hz. Peygamber, Mâriye´yi bir cariye olarak tutmuþtu. Zira böyle bir hayat cariyeler için nimet olacak sonuçlar ortaya çýkarmýþtýr. Mâriye ile kurulan bu hayatýn sonucu olarak Peygamberimizin þu beyaný bir hukuk kaidesi halini almýþtýr: Þayet bir cariyenin efendisinden bir çocuðu dünyaya gelecek olursa, bu efendi onu daha önce azat etmemiþ olsa bile, onun vefatý ile o kadýn kendiliðinden azatlý (hür) hale gelir.
Hz. Muhammed (s.a.s)´ýn ilk hanýmý Hz. Hatice´den dünyaya gelen erkek çocuðundan sonra Mâriye´den doðan ve Ýbrahim adý verilen bir diðer erkek çocuðu olmuþtur. Hicrî sekizinci yýlda doðan Ýbrahim, 1,5-2 yaþýnda vefat etti. Hz. Muhammed (s.a.s)´e oðlu Ýbrahim´in hastalýðý haber verildiðinde, Abdurrahman b. Avf ile birlikte yanýna gitmiþ, çocuðunun ölüm pençelerinde kývrandýðýný görerek üzülmüþ ve aðlamýþtýr. Ayrýca Ýbrahim´in vefatý anýnda güneþ tutulmuþtu. Halk, güneþin de Hz. Peygamber´in matemine iþtirak ettiðini söylemiþ, ancak O bu duruma hemen müdahale ederek: "Güneþ ve ay, Allah´ýn birliðine ve büyüklüðüne iki þahittir. Onlar hiç kimsenin ölümü ve dirimi ile ilgili deðildir" buyurarak oðlunun ölümünden dolayý güneþin tutulmadýðýný belirtmiþtir.
Öte yandan Ýbrahim´in doðmasý sebebiyle Resulullah (s.a.s), "Ebu Ýbrahim" künyesini almýþtý. Bazý tarihçilerin kanaatine göre ise, hediyeler gönderildiðinde Mâriye´yi kendine alan Hz. Peygamber (s.a.s), onu azat ederek kendine nikâhlamýþtý. Bu haliyle Mâriye, Peygamberimizin cariyesi deðil hanýmýydý. Hz. Mâriye´nin doðurduðu Ýbrahim, Arabistan´da âdet olduðu üzere bir süt anne tarafýndan emzirilmiþti. Böyle bir uygulama cariye olmayan hür ve asil kadýnlarýn çocuklarýna yapýlýrdý.
Diðer bazý tarihçiler ise, birinci gruptaki tarihçilerin düþüncelerini esas almakla birlikte, farklý düþünceler ileri sürmüþlerdir. Bunlara göre, Hz. Mâriye hediye olarak gönderildiðinde Hz. Muhammed (s.a.s), diðer hanýmlarýna yaptýðý gibi azat edip nikâhýna alma teklifinde bulunmuþ, ancak Mâriye efendisinin nezdinde bir cariye olarak kalmayý tercih etmiþti. Ýþte bu noktada bazý ihtimali sebepler ileri sürmüþlerdir:
Birinci sebep; Mâriye Mýsýr´da Mukavkýs´ýn sarayýnda cariye idi. Bundan dolayý da cariye olarak yaþamaya alýþmýþtý. Hayatýnýn akýþýný deðiþtirmek istememiþti.
Ýkinci sebep; Mâriye´nin itaati teþvik eden ve bir tür münzevî bir hayatý hedef alan Hristiyanlýk kurallarýnýn etkisi altýnda kalmasýdýr. Bu nedenle hür bir kadýnýn evlilik vecibesini üstlenme sorumluluðunu gösterememiþ olmasýdýr.
Üçüncü bir sebep de -bir ihtimal- Mukavkýs´ýn Mâriye´yi Hz. Peygamber (s.a.s)´e casus olarak göndermesidir. Bu sebepler ihtimali olan sebeplerdir. Bütün bu düþüncelere raðmen Hz. Mâriye, cariye olarak kalmak istedi. Karþýlaþtýðý hayat onu çok etkiledi. Mâriye, Mukavkýs´ýn sarayýnda þahane bir hayat sürerken, birden bire küçücük bir odada yaþayacaðý Medine´ye gelmiþti. Hz. Peygamber´in hayatý ona çok garip gelmiþti. O müreffeh olmayan bir hayat yaþýyor, bazen aç karnýna yatýyordu. Giydikleri alelâde olup yataðý sertti. Ev iþlerinde kendisine yardýmcý oluyor, ahlâký en yüksek seviyede yaþýyordu. Mâriye, O´na vahyedilen ayetleri dinleyince Hz. Ýsa (a.s.)´nýn gerçek durumunu öðrendi. O´nun, Hristiyanlarýn iddia ettikleri gibi bir ilâh olmadýðýný, Allah´ýn kulu ve peygamberi olduðunu gördü. Sonuçta Ýslâm´ý kabul etti.
Bütün bu ifadelerin dýþýnda gerçek olan þudur ki, Hz. Peygamber (s.a.s.)´in Mâriye ile evlenmesi, bütün Mýsýrlýlar üzerinde gerçekten güzel bir etki býrakmýþtý. Araplar Mýsýr´a hücum edip Bizanslýlarla savaþa girdikleri zaman Mýsýrlýlarýn tarafsýz kalmalarýnýn sebeplerinden biri de bu olmuþtur. Mýsýrlýlar, Hz. Muhammed (s.a.s)´in bir Mýsýrlý kadýnla evlendiðini bu münasebetle hatýrlamýþlardý.
Hz. Mâriye, hicretin on altýncý senesinde vefat etmiþti (Ýbn Sa´d, Tabakat, I, 134, 260; VIII, 187 vd.; Muhammed Hamidullah, Ýslâm Peygamberi, II, 745 vd.; Mevlana Þibli, Asrý Saadet, II, 154; M. Asým Köksal, Hz. Muhammed ve Ýslâmiyet, VII, 81-82; VIII, 565-568).
radyobeyan