Siyer-i Nebi
Pages: 1
Ebu Cehil ve Hamza By: derya Date: 02 Mart 2010, 11:49:50
Ebu Cehil ve Hamza

Mekke´de mü´minlerin sayýsýndaki artýþ, beraberinde kâfirlerin düþmanlýðýndaki artýþý da getirdi. Bir gün Kureyþ ululan Hicr´de toplanmýþ, Peygamber´e karþý birbirle­rinin kýzgýnlýklarýný alevlendiriyordu.´ Tam o sýrada Pey­gamber (s.a.v.) Mescid´e girdi. Kâ´be´nin doðu köþesine giderek, Hacerü´l-Esved´i öptü ve tavafa baþladý. O Hicr´in yanýndan geçerken, Hicrdekiler onun aleyhine söyledikleri þeyleri daha yüksek sesle söylüyorlardý. Peygamber´in on­larý iþittiði yüzünden belli oluyordu. Hicr´in yanýndan ikin­ci kez geçti, onlar tekrar hakaret ettiler. Fakat üçüncü kez geçiþinde onlarýn önünde durdu ve: «Ey Kureyþ, beni iþi­tiyor musunuz? Nefsim elinde olana yemin ederim ki size katliam gelecek»[1] Bu sözler ve onlarýn söyleniþ þekli onlarý sanki büyülemiþti. Ýçlerinden hiçbiri ne hakaret edebildi, ne de konuþabildi. Sonunda içlerinde en sinirli ve sert ya­pýlý olaný, büyük bir nezaket içinde: «Ey Babul-Kasun, yolu­na git, çünkü Tanrý´ya andolsun sen cahil bir aptal deðil­sin» diyerek sessizliði bozdu. Fakat herkesin sessiz kaldýðý bu süre uzun sürmedi. Çünkü orada bulunanlar bu denli korktuklarý için kendilerini suçlamaya baþladýlar ve þim­diki zayýflýklarýný gelecekte tamir edeceklerine yemin etti­ler.

Ýslam´ýn en kötü düþmanlarýndan biri, ailesi ve arkadaþlarý arasýnda Ebul-Hakem diye anýlan mü´minlerinse adýný Ebu Cehil (cehaletin babasý) koyduklarý Mahzum ka­bilesinden. Amr idi. Muffire´nin tonmu, o zaman Mahzumi basýnda bulunan yaþlý Velid´in de yeðeni oluyordu Cehil amcasýndan sonra onun yerini, alacaðýndan temindi. Kendisi için þimdiden Mekke´de belirli bir konum saðlamýþtý. Bu konum hem zenginlimi, hem konukseverlik hem de kendisine karþý çýkanlardan öç alma konusunda gösterdiði sertlik ve acelecilikten kaynaklanýyordu. O ge­çen hac döneminde hacýlarý Peygamber (s.a.v.)´e karþý uyarmak için çalýþanlarýn en usanmazý ve Peygamber (s.a.v.) büyücü diye adlandýranlarýn en bagýrgam idi. Kendi klanmdaki çaresiz mü´minlere karþý acýmasýzlýkta ve diðer klanlarý da ayný þeyi yapmaya teþvik etmekte çok etkindi. Fakat birgün, kendisine raðmen, yeni dine büyük bir hiz­mette bulundu.

Peygamber (s.a.v.), Mescid´in dýþýnda Safa kapýsý ya­kýnýnda oturuyordu. Hacýlar kapýya yakýn olan Safa tepe­sinden baþlayan ve 450 yarda kuzeydeki Merve tepesinde biten yedi kez gidip gelme farzýna bu kapýdan baþladýkla­rý için kapýya Safa kapýsý adý verilmiþtir. Safa´nm etekle­rindeki bir kaya parçasý bu ibadetin baþlangýç yerini iþa­ret eder. Ebu Cebir yanýndan geçtiðinde Peygamber (s.a. v.) bu kutsal yerde tek baþýna oturuyordu. Mahzumlunun bir önceki seferde korkmadýðýný göstermek için bir fýrsat çýkmýþtý; Peygamber´in önünde durarak aðzýna gelen tüm küfürleri ona karþý söyledi. Peygamber sadece ona baktý, fakat hiçbir þey söylemedi. Sonunda yapabileceði tüm ha­karetleri bitirdikten sonra Ebu Cehil, Hicr´de toplanmýþ olan diger Kureyþlilere katýlmak üzere Mescid´e girdi. Pey­gamber üzüntüyle ayaða kalktý ve evine döndü.

O gittikten hemen sonra, yayý boynunda asýlý bir hal­de avdan dönen Hamza karþýdan gözüktü. Avdan döndük­ten sonra, ailesinin yanma gitmeden önce Kâ´be´yi ziyaret etmek onun adetiydi. Onun yaklaþtýðým görünce, Safa ka­pýsýna yakýn olan evinden bir kadýn çýktý ve onu durdur­du. Bu kadýn, þimdi hayatta olmayan ve yirmi yýl kadar önce Haf´ul-Fadûtu kuranlardan biri olan Teym kabilesýnin þefi Abdullah Ýbn Cu´dan´ýn azathlarýndandý. Cud´an ailesi, Ebu Bekir´in kuzenleri oluyordu, Peygamber (s.a.v.)´e ve dinine baðlý olan bu kadýn Ebu Cehil´in hakaretlerini duymuþ ve çok sinirlenmiþti. Hz. Hamza´ya: «Ebu Umare, dedi, Hiþam´ýn oðlu Ebu´l-Hakem´in kardeþinin oðlu Muhammed´e nasýl davrandýðým bir görseydin, O burada oturur­ken geldi ve- ona hakaret etti, onunla alay etti. Daha son­ra cekiü etti. Nereye gittiðini belirtmek için Ka´be´ye doð­ru iþaret etti.Muhammed ise bir tek kelime bile söyleme­di». Hamza, yumuþak huylu ve anlaþýlmasý kolay bir insan­dý. Bununla birlikte O, Kureyþ´in en cesuru Ýdi, kýzdýrýldý-ðýnda ise en baþeðmez ve en sert adamý olurdu. Þu anda onun güçlü yapýsý kýzgýnlýktan sarsýlýyordu. Onun bu kýz­gýnlýðý ruhundan bazý þeyleri kaldýrdý, özgürlüðe kavuþtur­du, ruhunda daha önce varolan bazý þeylerin tamamlan­masýný saðladý. Kâ´be´ye giren Hamza doðruca Ebu Cehil´ in yanýna gitti, yanýnda ayakta durarak elindeki yayý tüm gücüyle arkasýna indirdi. «Ona hakaret edecek misin? de­di, «Ben de onun dinindenim, onun iddia ettiklerinin hep­sini onaylýyorum. Eðer karþý çýkmaya gücün varsa bana karþý çýk.» Ebu Cehil korkak deðildi, fakat bu kez mesele­nin kapanmasýnýn daha Ýyi olacaðýný düþünüyordu. Bu yüzden ona yardým etmek için yerlerinden kalkan Mahzum ile­re oturmalarýný iþaret etti ve þöyle dedi: «Býrakýn, Ebu Umare istediðini yapsýn, çünkü Tanrýya andolsun onun kardeþinin oðluna çirkince küfür ettim.»

[1] I.I. 183.

[2] Umare, Hamza´nýn kýzýydý. Araplar arasýnda bir birine hi­tap etmenin en kibar yolu erkeklere þunun babasý (Ebu) kadýnlara da «bunun annesi (Ümmü)» diye hitap etmektir.


radyobeyan