Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Lokman suresi By: armi Date: 01 Mart 2010, 17:40:53

LOKMAN SÛRESÝ




Kur´an-ý Kerim´in otuz birinci suresi, otuz dört ayet, beþ yüz kýrk sekiz kelime ve iki bin yüz on harften ibarettir. Hicazlýlar bu surenin otuz üç ayet olduðu görüþündedirler.

Mekke´de nâzil olmuþtur. Yirmi yedi, yirmi sekiz ve yirmi dokuzuncu ayetlerinin Medenî olduðu rivayet edilmektedir (el-Kurtûbi, el-Câmiu´li Ahkâmi´l-Kur´an, Beyrut t.y., XIV, 50). Ayet sonlarýna ahenk veren fasýlalarý dâl, râ, zi, mim ve nun harflerdir. Saffât suresinden sonra nazil olmuþtur (ez-ZemahÞeri, el-Keþþâf, Beyrut t.y., III, 486).

Lokman (a.s)´dan ve onun oðluna verdiði vasiyetlerden bahsettiði için sûreye bu ad verilmiþtir: "Andolsun Biz Lokman´a hikmeti verdik. Hani Lokman oðluna-ona öðüt verirken-demiþti ki: Allah´a þirk koþma... " (Lokmân, 31/12-13).

Lokman (a.s), Eyke halkýndan Nûbiya kabilesine mensup olup, Ýbrahim (a.s)´ýn soyundandýr (el-Kurtubî, a.g.e., XIV, 59); (daha fazla bilgi için bk. Lokman mad.);

Sure, insanlarýn þirki terkedip Ýslâm´a yönelmelerine karþý, þiddetin henüz genel bir mahiyet kazanmasýndan önce inmiþtir. Bu dönemde anne babalar, çocuklarýna baský yapýyor, köleler efendilerinin tazyikine maruz kalýyorlardý. Kur´ân´ýn insanlarý kendine çeken ilâhi uslûbu karþýsýnda çaresiz kalan müþrikler çeþitli entrikalara baþ vuruyorlardý. Bunlardan birisi de Nadr Ýbn Haris´tir. Ticaretle uðraþan Nadr, Ýran´dan Acemlerin hikâye ve efsâne kitaplarýný getiriyor ve Mekke halkýna; "Muhammed size Âd ve Semûd hikâyeleri anlatýyor. Gelin, ben size Rüstem´in, Ýsfendiyâr´ýn, Kisrâlar´ýn hikâyelerini anlatayým" diyerek, onlarý Kur´an´ýn kalpleri etkileyen sesinden uzaklaþtýrmaya çalýþýyordu. Yeni müslüman olmuþ kimseleri yanýnda bulundurduðu bir þarkýcý cariyenin yanýna getirir, ona þarký söyletirdi. Sonra; "gördün ya, bu Muhammed´in çaðýrdýðý namazdan, oruçtan ve onun önünde savaþmaktan daha güzeldir" diyerek onlarý yeniden cahilî hayatýn pisliklerine döndürmeye çalýþýrdý.

Bu sure de, müþriklerin boþ sözlerle insanlarý aldatmaya çalýþýrken içinde bulunduklarý þirk durumunun anlamsýzlýðý ve saçmalýðý, Tevhid´in aklilik ve gerçekliliði insanýn fýtratýna uygun kendi mantýðý ile anlatýlmak isteniyor. Kâinat, her akýl sahibinin ibret alacaðý, yaradýlýþýndaki incelik ve özellikleriyle gözler önüne seriliyor ki, insanlar yeryüzündeki konumlarýný anlayabilsinler ve ilâhi mesajýn gerçeklerine kulak verebilsinler.

Mukatta´a harfleriyle baþlayan sure, Kur´an´ýn hikmetlerle dolu hükmedici ayetleri ihtiva eden bir kitap olduðu vurgulanarak devam etmektedir. Bu kitabýn, iyiler için bir kurtuluþ ve rahmet vesilesi olduðuna iþaret edildikten sonra, iyilerin kimler olduðu ve özelliklerinin neler olduðu belirtilmektedir: "Onlar ki, namazý (vaktinde) dosdoðru kýlarlar; zekat(larýn)ý verirler ve onlar ahirete (þüphe etmeyip) imân edenlerin tâ kendileridir"

Bunun akabinde insanlarý bilgisizce saptýran, gerçeði boþ sözlerle deðiþtiren ve Allah´ýn ayetleriyle alay edenlerin durumlarýný tehdid edici bir uslûbla ortaya koyarak, onlarýn ahirette uðrayacaklarý elim azaba deðinilmektedir: "Öyle insanlar vardýr ki, bilgisizce insanlarý Allah yolundan saptýrmak ve Kur´an´ýn âyetlerini alaya almak için boþ sözler satýn alýrlar. Ýþte böyleleri için, hor ve hakir kýlan, aðýr bir azap vardýr" (6).

Büyüklenerek Allah´a isyan edip Ýslâm´ý alaya alanlarýn görecekleri azaplar zikredildiði gibi, surenin baþýnda özellikleri açýklanan sâlih kimselerin göreceði mükâfaatlar da açýklanmaktadýr: "Ýman edip sâlih amel iþleyenler için, nimetlerle dolu cennetler vardýr. Onlar, o cennetlerde ebediyyen kalacaklardýr... "(8-9).

Göðün ve yerin yaratýlýþýndaki hikmeti ve inceliklerini beyan eden Allah Teâlâ; "Ýþte bu Allah´ýn yaratýþýdýr. Gösterin bakalým bana O´ndan baþkasýnýn ne yarattýðýný? Hayýr zalimler apaçýk bir sapýklýk içindedirler"(11) diyerek, Ýslâm´ýn hakikatlarýný inkâr eden kâfirlere, yaradýlýþ karþýsýnda ne kadar aciz bir durumda olduklarýný hatýrlatmaktadýr.

Lokman (a.s)´a hikmetin veriliþi ile devam eden sure, ilk olarak hikmetin mahiyetinin neyi gerektirdiði; "Andolsun ki Biz Lokman´a hikmeti verdik ve "Allah´a Þükret" diye emrettik" (12) ifadesiyle vurgulanmaktadýr. Allah´ýn her türlü nimetine karþý O´na þükretmek hikmet dolu bir hareket ve yöneliþi ifade etmektedir. Bunlarý izleyen ayeti kerimelerde de Lokman (a.s)´ýn oðluna verdiði nasihatler gelmektedir. Allah Teâlâ bu ayetlerde insanýn ruhî derinliklerine hitap eden bir uslûbla onu gerçekleri kavramaya çaðýrýyor. Bir insan baþkalarýna öðüt verirken samimi olmayabilir. Ancak bir babanýn kendi oðluna nasihat ederken içten olmamasý diye birþey düþünülemez. Çünkü baba, oðlunun mutlaka iyiliðini ister. Bu ayetlerle Allah Teâlâ, müslüman olan çocuklarýna baský yapan Mekkeli müþrik ailelerin iç dünyalarýna da hitap etmektedir. Lokman (a.s) oðluna þöyle öðüt vermektedir: "Yavrum! Hiç bir þeyi Allah´a ortak koþma. Çünkü Allah´a ortak koþmak büyük bir zulümdür" (13). Görüldüðü gibi zulmün en büyüðü Allah´a þirk koþmaktýr. Lokman (a.s), Mekkeli müþriklerin yabancýsý olduðu bir kimse deðildi. Ýþte bu ayette, çocuklarýna Ýslâm´dan dönüp Allah´a þirk koþarak en büyük zulmü iþletmek isteyen Mekkeli müþriklerin bunu yaparken, öz çocuklarýna karþý böyle davranmakla insan fýtratýna ne kadar ters düþtükleri ortaya konulmaktadýr. Müslümanlardan anne ve babalarýna iyi davranmalarý isteniyor, Allah´a þükür ile anne-babaya teþekkür konusu; "... Biz insana: "Bana ve anne ve babana þükret" dedik"(14) þeklinde zikredilerek meselenin önemi vurgulanýyor.

Bu arada Allah Teâlâ, inanç baðýnýn her þeyden önce geldiði gerçeðini;

"Eðer anne ve baban seni, bilmediðin bir þeyi bana ortak koþmaya zorlarsa, onlara itaat etme... "(15) ifadesiyle insanlara bildiriyor.

Bunun ardýndan, Allah´ýn her þeyi kuþatýcý ilminin azametini gözler önüne seriyor ve insanýn yaptýðý amellerde ne kadar dikkatli olmasý gerektiði, iþlediði her þeyin kýyamet gününde nasýl en ince ayrýntýsýna kadar önüne serileceði bildirilerek, beþer vicdaný uyarýlmak isteniyor: "Oðulcuðum, iþlediðin Þey bir hardal tanesi kadar da olsa, bir kayanýn içinde veya göklerde, yahut yerin derinliklerinde de bulunsa Allah onu getirtir. Muhakkak ki Allah, Lâtif´tir, Habir´dir"(16).

Her iman sahibinin de iyiliði emir kötülüðü yasaklama yolunda önüne çýkmasý kaçýnýlmaz olan bir takým güçlüklere sabretmesi gerektiði bildiriliyor. Ayrýca bu yoldaki bir dava adamýnýn teblið esnasýnda ve günlük yaþayýþýnda sözle yaptýðý iyilikleri, hareketleriyle ifsat etmemesi için ona bir davranýþ þekli gösteriliyor ve Allah insanlarý küçümseyip þeytanýn hasletlerinden olan kibir hastalýðýndan kaçýnýlmasýný vahiy: "Ýnsanlardan yüz çevirerek böbürlenme. Yeryüzünde kibirlenerek yürüme. Þüphesiz Allah, büyüklük taslayan ve övünen hiç bir kimseyi sevmez. Yürüyüþünde tabi ol. Sesini kýs... " (18-19) ayeti ile bildiriyor.

Allah göklerde ve yerde bulunan her þeyi insanýn emrine vermiþ ve insanlar için sayýsýz nimetler yaratmýþtýr. Bunlarýn bir çoðu insanlara malum olduðu gibi bir kýsmý da hâlâ insan bilgisinin ötesinde durmaktadýr. Ama insanlarýn çoðu Allah´ýn bu nimetlerini görmezlikten gelerek onun hakkýnda cahilce çekiþip dururlar; Allahýn göklerde ve yerde bulunan her þeyi emrinize verdiðini ve sizlere açýk ve gizli bol bol nimetler bahþettiðini görmez misiniz? Ýnsanlar içinde öyleleri vardýr ki; hiç bir ilmi, hiç bir rehberi ve aydýnlatýcý hiç bir kitabý olmadan Allah hakkýnda, mücadele eder durur" (20).

Daha sonra Allah´ýn indirdiklerinden yüz çevirip, atalarýmýzýn dininden dönmeyiz diyenlere: "Ya þeytan atalarýný alev alev yanan ateþin azabýna çaðýrmýþsa!"(21) þeklindeki korku ve tehdid ifade eden soruyla uyarýlýyor.

"Ýyilik yaparak yüzünü Allah´a çeviren kimse, muhakkak sapasaðlam bir kulpa sarýlmýþtýr... "(22). Onlara yer yüzünde hiç kimse zarar veremez. Onlar için ahirette de hiç bir korku yoktur. Kâfirler ise hak ile batýl arasýnda bocalayýp dururlar. Fýtrî mantýklarý gerekli kýldýðý halde, zalimlikleri onlarý hakka yaklaþmaktan alýkoyuyor: "Andolsun ki onlara; Gökleri ve yeri kim yarattý?" diye sorsan, "Allah´týr" derler. De ki: "Hamd Allah´adýr". "Doðrusu onlarýn çoðu nasýl çeliþki içine düþtüklerini bilmezler"(25).

Gecenin gündüzü, gündüzün geceyi peþi sýra takip edip gitmesi, güneþin ve ayýn kendi yörüngelerinde bir intizam içinde yürüyüp gitmesi, ayrýca kâinatýn içinde akýp giden diðer bütün gezeðen ve yýldýzlarýn Allah´tan baþka hiç kimsenin bilmediði ve bilemeyeceði bir çerçeve dahilinde hareket etmeleri gösterilerek insan düþünmeye davet ediliyor.

Surenin sonuna doðru, büyük belâlarýn insanlarý nasýl fýtratlarýnýn gerektirdiði þekilde düþünmeye sevkettiði anlatýlýrken þöyle bir misâl verilir: "Onlarý, daðlar gibi dalgalar kapladýðý vakit, dinin sadece Allah´a ait olduðuna inanarak, Allah´a yalvarmaya baþlarlar. Daha sonra Allah kendilerini sað salim karaya çýkardýðý zaman da içlerinden bir kýsmý sözünde durup orta yolu tutar. Zaten Bizim ayetlerimizi ancak hâin ve nankör olanlar inkâr eder"(32). Evet burada inkârýn temel kaynaðý da böylece tesbit edilmiþ oluyor.

Ynt: Lokman suresi By: ceren Date: 02 Ekim 2015, 21:59:10
Esselamu aleykum.Rabbime inanan,onun emir ve yasaklarýna uyan kullardan olalým inþallah.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim....

radyobeyan