Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Leyl suresi By: armi Date: 01 Mart 2010, 17:33:43
LEYL SURESÝ




Kur´an-ý Kerim´in doksan ikinci suresi. Mekke´de nazil olmuþtur. Medenî olduðu da rivayet edilmektedir. Yirmi bir ayet, yetmiþ bir kelime ve üç yüz on harften ibarettir. Fasýlâsý "elif" harfidir. Ýsmini birinci ayette üzerine yemin edilen "leyl" kelimesinden almýþtýr. A´la suresinden sonra nazil olmuþtur (ez-Zemahþerî, el-Keþþâf, Beyrut, t.y, IV, 761).

Ýnsanýn yapacaðý ameller ve buna mukabil göreceði karþýlýklar konusu, birbirinden kesin çizgilerle ayrýlan zýtlýklar halinde vurgulanarak, insanoðlu uyarýlmak isteniyor.

Allah Teâlâ, gece ve gündüz ile erkek ve diþinin yaratýlmasý üzerine yemin ediyor. Gece gündüze; erkek diþiye nasýl zýtsa, insanýn yaptýðý ameller ve göreceði karþýlýklar da öylece birbirine zýttýr.

Sure insanýn, yaradýlýþ mucizesi ile yüz yüze getirilmesiyle baþlýyor. Gece ve gündüz birbirine karþý iki mucizedir. Ve insanýn ruhunu farklý þekillerde etkilerler. Türlerin karþýlýklý iki cins olarak yaratýlmasý da baþka bir mucizedir. Ýnsan aklýnýn kavramakta çaresiz kaldýðý ilâhî hikmet ve inceliklerle dolu, üzerlerine yemin edilen iki farklý yaratýlýþ: Karanlýðý ile ortalýðý bürüdüðü zaman geceye, aydýnlandýðý zaman gündüze. Erkeði ve diþiyi yaratana andolsun" (1,2,3).

Allah Teâlâ; "sizin iþleriniz çeþit çeþittir" (4) ayetiyle, insanlarýn yaptýklarý þeylerin sebebleri, hedefleri, sonuçlarý ve hakikatlarýnýn deðiþik olduðu gerçeðini bildirdikten sonra, surenin eksenini oluþturan ana meseleye geçiyor. Ýki farklý insan tipini ve bunlarýn dünya ve ahiret hayatýnda yüz yüze gelecekleri durumlarý önümüze seriyor.

Bu surenin Hz. Ebu Bekir hakkýnda nazil olduðu söylendiði gibi, aþýrý cimriliði ile tanýnan Ümeyye Ýbn Halef hakkýnda nazil olduðu da rivayet edilmektedir (M. Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur´an Dili, Ýstanbul 1938, VIII, 5896).

Rivayetler ne olursa olsun burada dikkat çekilmek istenen, iki farklý tip insandýr: Sýdký ve cömertliði ile övülmüþ olan Hz. Ebu Bekir (r.a), nifak ve cimriliði ile lânetlenmiþ Ümeyye Ýbn Halef ve onun gibileri. Surede, insanýn çeþit çeþit çalýþmalarý iki kýsýmda gösteriliyor. Her iki kýsýmda verilen bilgiler, iki insan tipinin davranýþlarýnýn temelini oluþturan ve bütününü ihtiva eden bir uslûb ve mahiyette verilmiþtir. Ýnsanýn çalýþmasýndan üç þeye yer verilir:

a) Onun kendisine ihsan edilen rýzýkdan cömertçe sarfetmesi ve servetinde cimrilikten kaçýnmasý: "kim Allah yolunda harcar... " (5).

b) Kalbindeki Allah korkusunun onu yaþamýnda Allah´ýn hoþnut olmadýðý her tür davranýþtan sakýndýrmasý: "... ve ondan korkar" (5).

c) Ýyiliði tasdik etmesi: "Ýyiliði tasdik ederse" (6). Burada iyiliðin manasý geniþtir. Ýslâm akidesini kabul etmenin yanýnda Allah´ýn doðru olarak göstermiþ olduðu bütün iyiliklere uymayý da ihtiva eder. Böyle yapmakla ona, dünyada ve ahirette her þeyin kolay kýlýnacaðý müjdelenir. Önündeki bütün zorluklar onun için kolaylaþtýrýlýr, her þey için de ona tam bir muvaffakiyet verilir: "Biz onu en kolay olana muvaffak kýlacaðýz" (7).

Ayný sýralama ile birinci kýsýmdaki insan tipinin tam karþýtý olan açýklanýr: O cimrilik eder, kendisine ihsan edilen servetlerden infak etmeyi gereksiz görür ve elindekinin mevcudiyetini Allah Teâlâ´ya deðil de kendisine baðlar. Allah Teâlâ´nýn indirdiðine deðil de kullarýn koyduðu nizamlara uyup Ýslâm´ý inkâr ederse, Allah onu dünya ve ahirette zorluklardan zorluklara sürükleyecektir: "Fakat kim de cimrilik eder ve Allah´a ihtiyacý olmadýðýný iddia eder ve en güzel olan "Ýslâm" akidesini yalanlarsa. Biz, onu zor olana sürükleriz" (8,9,10).

Surenin son bölümünde, bu ayrý yollardan giden insanlarýn akýbetlerinin ne olacaðý açýklanýr. Kötüler vakitlerini doldurup hesaba çekildikleri zaman, cimrilik edip infak etmekten sakýndýklarý servetleri onlara hiç bir fayda vermeyecektir: "Helâk olduðu zaman, malý ona asla fayda vermez" (11).

Ayrýca hiç bir mazeret de ileri süremeyeceklerdir. Çünkü Allah Teâlâ her kavme onlarý kendi dinine çaðýran ve azabýný gerektirecek yollara sapmaktan sakýndýran uyarýcýlar göndermiþ onlarý uyarmýþtýr: "Sizi, alev alev yanan ateþe karþý uyardým" (14). Müminin mükâfatý ise memnun kalacaðý ve hoþnut olacaðý þeylerdir: "Elbette kendisi de hoþnut olacaktýr" (21). Çünkü o Allah´a karþý gelmekten þiddetle sakýnmýþ, infak ederken, gösteriþten uzak kalarak, bunu yalnýz O´nun rýzasýný kazanmak için yapmýþtýr: "Ki o malýný temizlemek için verir. Ancak o çok yüce Rabbýnýn rýzasýný kazanmak içindir" (18-20).

Allah Teâlâ, insanlarýn görecekleri mükâfatlarýn ve cezalarýn müsebbibinin yine insanlarýn kendileri olduðunu bildirir. Çünkü Allah Teâlâ, insanlara doðru yolu göstermiþtir: "Doðru yolu göstermek Bize aittir" (12).


radyobeyan