Rahip Bahira By: derya Date: 01 Mart 2010, 17:09:28
Rahip Bahira
Abdu´l-Muttalib´in mallan hayatinin son döneminde oldukça azalmýþtý, ölümünden sonra oðullarýna sadece çok küçük bir miras býrakmýþtý. Oðullarýndan bazýlarý, özellikle Ebu Leheb olarak tanýnan Abdu´l-Uzza kendiliklerinden zengin olmuþlardý. Fakat Ebu Talib fakirdi. Bu nedenle yeðeni kendisini, yaþamýný sürdürmek için elinden geleni yapmaya zorunlu hissediyordu. Yaþamýný keçi ve koyunlara çobanlýk ederek kazanýyordu ve gün geçtikçe Mekke´nin üstündeki tepelerde veya ötesindeki ovalarda yalnýz geçirdiði günler artýyordu. Buna raðmen amcasý onu bazen beraberinde yolculuða götürüyordu. Bunlardan birinde, Mu hammed (s.a.v.) dokuz, bir görüþe göre de oniki yaþýndayken bir ticaret kervanýyla Suriye´ye kadar gitti. Basra´da, Mekke kervanýnýn her zamanki konak yerlerinden birinde, içinde nesilden nesile bir hristiyan rahibin yaþadýðý bir hücre vardý. Biri öldüðünde, diðeri onun yerini alýyor ve eski elyazmalarýný da içeren manastýrdaki bütün varlýklara varis oluyordu. Bu el yazmalarýndan birinde Araplara bir peygamber geleceði kayýtlýydý. Manastýrda yaþayan Rahip Bahira bu kitaplarýn hepsinden haberdardý. Bu konuyla ilgilenmesinin asýl sebebi ise Varaka gibi onun da peygamberin kendi yaþam süresi içinde geleceðine inanmasýydý.
Mekke kervanýnýn manastýrdan pek uzak olmayan konak yerine konakladýðým birçok defa görmüþtü. Fakat bu sefer daha Önce hiç görmediði bir þeyle karþýlaþtý ve donakaldý: alçak ve küçük bir bulut onlarýn üstünde yavaþ yavaþ ilerliyor ve sürekli yolculardan bir veya ikisi ile güneþin arasýnda yer alýyordu. Büyük bir ilgiyle onlarýn yaklaþmasýný izledi. Fakat birden ilgisi þaþkýnlýða dönüþtü. Çünkü konakladýklarý anda bulut hareket etmeyi durdur» du ve altýnda gölgelendikleri aðacýn üstünde sabit olarak kaldý. Aðaç ise dallarýný aþaðý indirerek onlarýn iki kat gölgede olmalarýný saðlýyordu. Bahira böyle bir harikanýn zor olmasa da önemli olduðunu biliyordu. Sadece yüce bir ruhun varlýðý bu olayý açýklayabilirdi ve aniden beklenen peygamber aklýna geldi. Sonunda gelmiþ miydi, bu yolcularýn arasýnda olabilir miydi?
Manastýra kýsa bir süre Önce yiyecek stoklarý gelmiþti, elindekilerin hepsini birleþtirerek kervana þöyle bir haber gönderdi: «Ey Kureyþler! Sizin için yiyecekler hazýrladým ve buraya gelmenizi istiyorum. Yaþlý-genç, köle-hür hepinizi davet ediyorum.
Bunun üzerine hepsi manastýra geldiler, fakat Bahira´nýn tembihlerine raðmen Muhammed (s.a.v.)´i develerin ve yüklerin yanýnda gözcü olarak býraktýlar. Oysa vardýklarýnda Bahira onlarýn yüzlerine teker teker baktý. Fakat kitaplarda tarif edilen yüze benzer bir yüz göremedi-, onlarýn arasýnda bu iki mucizevi yapabilecek güçte kimse yoktu. Belki de hepsi gelmemiþti. «Ey Kureyþliler» dedi, «geride kimse kalmadýðýndan emin misiniz? «Baþka kimse kalmadý- dediler, «sadece en küçüðümüz olan bir erkek çocuk kaldý». Bahira «Ona öyle davranmayýn, onu da çaðýrýn bizimle beraber yemekte bulunsun» dedi. Ebu Talib ve diðerleri bu düþüncesizlikleri için özür dilediler, içlerinden biri þöyle dedi: «Biz, gerçekten suçluyuz, Abdullah´ýn oðlunu geride býrakýp, bu ziyafetten mahrum etmemeliyiz.» Daha sonra Muhammed´in (s.a.v.) yanma gitti ve onu da beraber yemek yemeðe davet etti.
Çocuðun yüzüne bir kez bakmak Bahira için bu mucizeleri açýklamaða yetti. Yemek boyunca onu dikkatle incelediðinde yüz ve vücut özelliklerinin kendi kitabýnda anlatýlanlara nedenli yakýn olduðunu gözledi. Yemekten sonra rahip bu genç misafirinin yanma gitti ve ona yasaný þekli, uykularý ve genel konulardaki tavýrlarýyla bazý þeyler sordu. Muhammed ona bu konularda ayrýntýlý cevaplar verdi; çünkü saygýdeðerdi, sorular ise saygýlý ve hürmetkarca soruluyordu. Hatta rahip sýrtýna bakmak is tediðinde, gömleðini sýyýrmakta tereddüt etmedi. Bahira zaten kesinlikle onun peygamber olduðu kanaatýndeydý Bir de sýrtýndaki iki kürek kemiði arasýnda, kitabýnda anlatýlan yerde peygamberlik mührünü görünce tüm þüpheleri silindi. Bahira Ebu TalÝb´e döndü ve: «Bu çocukla akrabalýk dereceniz nedir?» diye sordu. Ebu Talib «Oðlumdur» dedi. Bahip, «Oðlunuz deðil, bu çocuðun babasý sað ola maz» dedi. Ebu Talib «Kardeþimin oðludur» dedi. «Peki babasýna ne oldu?» dedi rahip. Öteki «Daha annesi ona hamileyken öldü.» dedi. «Ýþte bu doðru» dedi Bahira. «Kardeþinin oðlunu ülkene geri götür ve onu Yahudilerden koru Çünkü benim bildiðimi onlar da bilirler ve görürlerse ona kötülük yaparlar. Kardeþinin oðlunun geleceðinde büyul: þeyler gizli.»
radyobeyan