Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Kul By: armi Date: 01 Mart 2010, 16:47:07

KUL




Kul, Ýnsan köle, abd. Allah´a tam bir teslimiyetle boyun eðen, emir ve yasaklarýna titizlikle uyan, isyandan kaçýnan insaný belirtir. Bu nedenle öncelikle peygamberlerin niteliðidir. Kur´an´da peygamberlerin niteliklerinden söz edilirken onlarýn kulluklarý özellikle vurgulanýr. Hz. Muhâmmed (s.a.s.) de, "O ki, geceleyin kulunu Mescid-i Haram´dan çevresini bereketli kýldýðýmýz Mescid-i Aksa´ya yürüttü," (el-Ýsra, 17/1) ve "O Allah´a hamd olsun ki kuluna kitabý indirdi..." (el-Kehf, 18/1) âyetlerinde olduðu gibi kul olarak anýlýr. Kulluk insanýn varoluþ nedenidir. Çünkü Allah insanlarý ve cinleri kendisine kulluk etmeleri için yaratmýþtýr (ez-Zariyat, 51/57). Allah´a kulluðun seçilmesi, onun dýþýndaki tüm varlýklara karþý yapýlan bir özgürlük ilanýdýr. Bu nedenle kulluk insaný köleleþtiren, güç ve yeteneklerini sýnýrlayan bir nitelik deðil, onu diðer tüm varlýklarýn üstüne çýkaran, onlardan baðýmsýz kýlan bir niteliktir. (Ayrýntýlý bilgi için abd, ibadet, ubudiyet maddelerine bakýnýz).

Kul hakký, insanýn can, mal ve namus gibi dokunulmazlýklarýna yönelik tecavüz ve haksýzlýklarýn ortaya çýkardýðý hak. Ýnsana yönelik tecavüz ve haksýzlýklar haram ya da mekruh eylemler içinde yeralýr. Bu nedenle günah, dolayýsýyla ceza konusudur. Kul hakkýndan doðan günahlarýn ve cezalarýn Allah ya da devlet tarafýndan baðýþlanmasý sözkonusu deðildir. Kul hakký, ancak hak sahibi kulun baðýþlamasý ile ortadan kalkabilir.

Müfessirler, "Ey kavmimiz dediler, Allah´ýn davetçisine uyun ve O´na inanýn ki (Allah) günahlarýnýzdan bir kýsmýný baðýþlasýn ve sizi acý bir azabdan korusun" (el-Ahkaf, 46/31) âyetini yorumlarken baðýþlanacak günahlarýn Allah hakkýný ilgilendirenler olduðu, kul hakkýndan doðan günahlarýn ise Allah tarafýndan baðýþlanmayacaðý sonucuna ulaþýrlar. Hz. Peygamber (s.a.s)´den gelen rivayetler de bunu doðrulayacak niteliktedir. Ebu Hureyre´den rivayet edilen bir hadisinde Hz. Peygamber (s.a.s), üzerinde kul hakký bulunan kiþilerin kendilerini mazlumlara baðýþlatmalarýný öðütler. Bunun yapýlmamasý durumunda haksýzlýk yapan kiþinin salih amelleri haksýzlýðý ölçüsünde alýnarak hak sahibine verilir. Eðer verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahlarý zâlime yüklenir, (Buhari, Mezalim, 10). Bu hadise göre kul hakký, kiþinin Cennet ya da Cehennem´e gidiþinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadýr.

Hz. Peygamber (s.a.s), baþka bir hadisinde Allah´ýn huzuruna kul hakký ile gelen kimseyi müflis olarak tanýmlayarak þöyle buyurur: "Müflis þu adama derler ki, dünyada yaptýðý bütün ibadet ve taatýn sevabý ile Kýyamet gününde Allah´ýn huzuruna gelir. Bu adam dünyada birçok hayýrlar. ibadetler yapmýþ olmakla birlikte baþkalarýna zulmetmiþ, kimini dövmüþ, kiminin gönlünü kýrmýþ, þuna buna eliyle ve diliyle eziyet etmiþ... Ýþte bu hak sahiplerinin hepsi o adamýn çevresine toplanacaklar, haklarýný isteyecekler: "Bana dünyada iken þöyle yaptý, hakkýmý al ya Rab!" diye davacý olacaklar. Allah bunun hayýr ve iyiliklerinden hasýl olan sevaplarý bunlara taksim edecek, fakat borcu yine kapanmayacak. Nihayet onlarýn günahlarýný bunun üzerine yükleyecek, Cehennem´e gönderecek. Ýþte asýl müflis böyle bir adamdýr "(Müslim, Birr, 60; Tirmizi, Kýyame, 2).

Müslüman Allah´a teslim olmuþ kiþidir. Allah´ýn bir adý da el-Hakk´týr. Hak, ayrýca gerçekliði, doðruluðu ve adaleti, baþka bir deyiþle her þeyi yerli yerine koymayý, her þeyi yerli yerinde yapmayý da belirtir. Bunun karþýsýnda temelsizlik ve zulüm vardýr. Hakk´a teslim olan kiþi O´nun gösterdiði biçimde doðruluk ve adalete yönelir, batýlýn ve zulmün karþýsýnda yeralýr. Bu nedenle müslüman Hz. Peygamber (s.a.s)´in yaptýðý gibi "diðer müslümanlara eliyle ve diliyle zarar vermeyen" (Buhari, Ýman, 4,5) eþ deyiþle hiç kimseye hiç bir þekilde haksýzlýk etmeyen kiþi olarak da tanýmlanabilir.

Kul hakký, Ýslâm ceza hukukunda cezalarýn sýnýflandýrýlmasýnda, karara baðlanmasýnda ve uygulanmasýnda temel belirleyicilerden biridir. Buna göre cezalar hak sahibine göre yalnýz Allah hakký olarak, yalnýz kul hakký olarak iki temel sýnýfa ayrýlýr. Bununla birlikte Allah hakký ile kul hakkýnýn içiçe girdiði haklar ve bunlarýn gerektirdiði cezalar da vardýr. Bunlar da Allah hakký galip olanlar ve kul hakký galip olanlar biçiminde yine ikiye ayrýlýr. Sözgelimi namaz kýlmayanlara, içki içenlere, özürsüz olarak oruç yiyenlere uygulanacak cezalar (tazir) yalnýz Allah hakký olarak uygulanýr. Bir çocuðun birisine sövmesi durumunda ise yalnýz kul hakký sözkonusudur. Bir kadýna yapýlan sarkýntýlýkta kul hakký da bulunmakla birlikte aðýrlýkta olan Allah hakkýdýr. Buna karþýlýk bir kimsenin namusuna, vücuduna yapýlan tecavüzlerde Allah hakký da bulunmakla birlikte galip olan kul hakkýdýr.

Haklarýn ve cezalarýn bu þekilde tasnif edilmesi uygulamada çok önemli sonuçlar doðurur. Bunun baþlýcalarý þöyle sýralanabilir:

1) Yalnýz kul hakký olan ya da kul hakký galip bulunan suçlarda kanuni takibat hak sahibinin isteðine baðlýdýr. Hak sahibinin dava etmesi durumunda hakim davayý yürütmek zorundadýr. Hakim yetkisine dayanarak davayý düþüremez. Bu konuda devlet baþkaný dahil hiç kimsenin af ve þefâat yetkisi de yoktur. Allah hakkýnýn gerektirdiði cezalarda ise af ve þefâat mümkündür.

2) Kul hakkýnýn gerektirdiði cezalar, suçun tekrar edilmesi durumunda tekrar edilir. Allah hakký gereði uygulanacak cezalarda ise tekrara gidilmeyebilir. Baþka bir deyiþle birkaç kez iþlenen bir suç için tek ceza uygulanýr.

3) Allah hakkýný ilgilendiren bir suçu iþleyenleri görenler, emr-i bi´l-maruf nehy ani l-münker (iyiyi emr, kötülüðü yasaklama) görevi gereði müdahale ile yükümlüdürler. Kul hakkýný ilgilendiren suçlarda ise böyle bir yükümlülük yoktur. Burada hak sahibinin meþru müdafaa ve dava hakký vardýr.

4
) Kul hakkýna baðlý suçlarda maðdurun ölmesi durumunda dava hakký varislerine geçer. Allah hakkýnda ölüm davayý düþürür.


radyobeyan