Kuddus By: armi Date: 01 Mart 2010, 16:38:12
KUDDÛS
Temiz, hiç bir lekesi olmayan, bütün eksiklik ve kusurlardan münezzeh olan, herhangi bir eksikliði kabul etmeyen, fazilet ve güzel sýfatlardan dolayý öðülen.
Istýlahta ise; Kuddûs denilince, Yüce Allah´ýn isimlerinden birisi akla gelir ki, bu isme göre O, zatýna yakýþmayan her þeyden münezzeh, bütün vasýflarda en mükemmel, tahdîd ve tasvire sýðmayan, öðülmeye lâyýk kemâl, fazilet ve güzellik sýfatlarý kendisinde olandýr.
Kur´ân-ý Kerîm´de Kuddûs kelimesi, Yüce Allah´ýn ismi olarak iki yerde el-Melik ismiyle birlikte geçmektedir (bk. el-Haþr, 59/23; el-Cum´a, 62/1). Ayrýca bir yerde de, Allahü Teâlâ´nýn meleklere insan neslini yaratacaðýný bildirdiðinde, onlarýn"... Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akýtacak birini mi var edeceksin? Oysa Biz seni hamdinle devamlý takdis ediyoruz, noksan sýfatlardan tenzih ediyoruz... " þeklindeki cevaplarýnda "nukaddisu" kalýbýyla zikredilmektedir (el-Bakara, 2/30). Burada da ayný luðât ve ýstýlâh anlamlar sözkonusudur.
Yüce Allah´ýn bu ismi, O´nun, teþbîh ve tecsîmden, bir baþka þeye benzemekten, beþerî sýfatlardan münezzeh olduðunu ifâde etmektedir. Nitekim Beyhakî, bu Kuddûs ismini, kendi yaptýðý ayýrýma göre, Allah´tan teþbîhi nefyeden isimler arasýnda saymaktadýr (Beyhakî, el-Esmâ ve´s-Sýfât, Beyrut ty., s.38).
Yukarýda sözü geçen Bakara sûresi 30. âyette "nüsebbihu" ve "nukaddisu" kalýplarýyla "tesbîh" ve "takdîs" bir arada kullanýlmýþtýr. Bu iki kelime, aralarýnda bazý farklýlýklar olmasýna raðmen iç içedir ve birbirini bütünleyicidir. Açýk bir tesbîhde takdîs, açýk bir takdîsde de tesbîh vardýr. Zirâ, tesbihde de, Allah´ý her türlü noksan Sýfatlardan uzak tutmak anlamý görülmektedir. Aradaki fark; takdisde isbâtýn tesbîhde ise nefyetmek sûretiyle isbâtýn aðýrlýkta olmasýdýr. Bunu þöyle îzah etmek mümkündür:
Kötülenen ve âcizlik ifâde eden sýfatlarýn nefyedilmesi, ortadan kaldýrýlmasý, ayný zamanda öðülen ve kemâl sýfatlarýnýn isbât edilmesi demektir. Nitekim "Ortaðý ve benzeri yok" demek, O´nun tek ve yegane varlýk olduðunu isbât etmek olur. Yine ayný þekilde "O hiç bir þeyde âciz kalmaz" demek, O´nun güçlü ve kuvvetli olduðunu; "O kimseye zulmetmez " demek de O´nun hükmünde âdil olduðunu ortaya koyar. Zirâ, âciz kalmak ve güçlü, kuvvetli olmak, zulmetmek ve adaletli olmak birbirinin zýddýdýr. Dolayýsýyla birisinin isbâtý, diðerinin nefyini, ortadan kaldýrýlmasýný gerektirmiþ olur.
Övülen ve kemâl ifâde eden sýfatlarýn isbât edilmesi de kötülenen ve âcizlik ifâde eden sýfatlarýn nefyini gerektirir. "O âlimdir" demek, O´nun cahilliðini, "O kâdirdir" demek de O´nun güçsüz ve âciz olduðunu nefyetmiþ, ortadan kaldýrmýþ olur.
Ýþte tesbîh ile tasdîs arasýndaki fark burada ortaya çýkar. "O þöyledir" dediðimizde yani bir þeyin varlýðýný isbât ettiðimizde "takdîs"; "O þöyle deðildir" dediðimizde, bir þeyin öyle olmadýðýný isbât ettiðimizde de tesbîh sözkonusu olmuþ olur. Fakat netice itibariyle daha önce de sözü geçtiði gibi, esas itibariyle aralarýnda pek büyük bir fark yoktur. Tesbîhde takdîs, takdîsde de tesbîh sözkonusudur. Her ikisi içiçedir. Nitekim Yüce Allah bu ikisini Ýhlâs Sûresinde bir araya getirmiþtir. Ýhlâs Syresinin ilk iki âyeti olan "Kul huvallâhu ehad. Allâhu´s Samed" (Deki; O Allah birdir. Allah Sameddir, yani her þey varlýðýný ve devamýný O´na borçludur. O hiç bir þeye muhtaç deðildir) âyetleri takdîsi, geriye kalan "Lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû kufuven ehad" (Kendisi doðurmamýþtýr ve bir baþkasý tarafýndan da doðurulmamýþtýr. Hiç bir þey O´nun dengi olmamýþtýr) âyetleri ise tesbîhi ifâde eder. Bunlarýn her ikisi de yani hem takdîs ve hem de tesbîh; Yüce Allah´ýn vahdaniyetini ve yegane tek varlýk olduðunu, O´nun benzeri ve ortaðýnýn bulunmadýðýný isbâta yöneliktir (Elmalýlý Hamdi Yazýr Hak Dini Kur´an Dili, 1/301 ve 7/4954: Beyhakî, a.g e., 38).
radyobeyan