Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Kevser By: armi Date: 27 Þubat 2010, 16:05:54

KEVSER




Çokluk, pek çok þey, her þeyin çoðu Cennetteki bir ýrmak veya havuz. Kevser, peygamberlik, Kur´an, Ýslâm, hayýr, saâdet, þefaât, namaz ve Peygamber (s.a.s)´in mûcizeleri olarak tefsir edilmiþtir.

Araplar sayýsý çok, miktarý yüksek, kýymeti yüce olan her þeye Kevser derler. Bu bakýmdan Kevser kelimesi yukarýda sayýlarý manâlarý ihtiva ettiði gibi genel anlamda hayýrlý olan her þeyi de içine alýr Kur´an-ý Kerim´de Allah: "Ey Muhammed! Doðrusu sana Kevseri verdik" (el-Kevser, 108/1) buyurmuþtur. Âyette, hu kelime geçtiði için de sûreye Kevser sûresi adý verilmiþtir. Sahîh olan rivâyete göre kevser, Hz. Peygamber´in ümmetinin kýyamet günü baþýnda toplanacaðý havuz veya ýrmaktýr.

Yine sahih olan rivâyete göre Kevser havuzu cennettedir. Havuz ile kevserin ayný olduðu rivâyet edilmiþse de, kevser cennetteki ýrmaðýn ismidir. Bir rivâyete göre, havuzdan çýktýðý için bu havuza da kevser denilmiþtir.

Havz-ý kevser cennet kapýlarýnýn yanýndadýr. Sahih görüþe göre, iki tane havuz vardýr. Biri sýrattan önce mahþer yerinde; diðeri ise cennettedir. Bunlarýn ikisine de kevser havuzu denilir. Hz. Peygamberin ifadesiyle, kevser havuzu; son derece büyük olup, suyu kar´dan daha soðuk, baldan daha tatlý ve miskten daha güzel kokuludur (Ahmed b. Hanbel, II, 132). Bardaklarý gökteki yýldýzla birdir (Tirmizî Kýyâme, 14; Ahmed b. Hanbel, III, 225). Bu havuzun baþýna önce Hz. Peygamber (s.a.s) geçecek ve takým takým, cemaatler halinde gelen ümmetine ondan þerbetler sunacaktýr. Ýçmek saadetine eren bahtiyarlar ebediyyen susamak nedir bilmeyeceklerdir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) bu konuda þöyle buyurmuþtur: "Benim havzým Eyle ile Aden arasýndaki mesafeden daha uzundur. O kardan daha beyaz, sütle karýþýk baldan daha tatlýdýr. Kablarý yýldýzlarýn adedinden çoktur" (Müslim, Tahâre, 36). Ancak bir takým insanlar havuza yaklaþmýþken araya bir engel konularak ondan içemeyeceklerdir. Hz. Peygamber bu durumu þöyle anlatmýþtýr: ´Ümmetim havza, benim yanýma gelecek. Ben de týpký bir adamýn kendi develerinden baþkasýnýn develerini kovduðu gibi birtakým insanlarý havuzumdan kovacaðým" Sahâbîler "Ey Allahým peygamberi, Sen bizi tanýyabilecek misin?" dediler. Hz. Peygamber (s.a.s) þöyle cevaplandýrdý: "Evet sizin baþka hiç kimsede bulunmayan bir simanýz olacak, benim yanýma abdest eserinden yüzleriniz ve ayaklarýnýz nurlu olarak geleceksiniz. Ama sizden bu grub yanýma gelmekten mutlaka alýkonulacak ve gelemeyecekler. Ben "Ya Rabbi! Bunlar benim ashabýmdandýr" diyeceðim. Bana bu Melek þöyle cevap verecek: "Onlarýn senden sonra ne bid´atler çýkardýðýný biliyor musun?" (Müslim Tahâre, 38).

Havz-ý kevseri ispat eden hadisler manevi mütevatir derecesini bulmuþtur. Elliden fazla sahâbe tarafýndan bu hadisler rivâyet edilmiþtir. Dalâlet fýrkalarýndan Haricîler ve Mutezile´den bir kýsým âlimleri havuzu inkâr etmiþlerdir. Hz. Peygamber´in havuzdan kovacaðý fýrkalar, münafýklar ve mürtedlerdir. Çünkü onlar mü´minler gibi önce abdest aldýklarýndan, elleri ayaklarý nurlu gibi haþredilirler, fakat Hz. Peygamber onlarý simalarýndan tanýr ve havuzun baþýndan kovar bazý alimler bu kovulanlarý büyük günah sahibi mü´minler ve bid´atlarý küfre varmayan bid´at fýrkalarýdýr þeklinde yorumlamýþtýr. Hariciler, Rafýziler ve diðer bid´at gruplarý buna dahildir.

Bir rivâyete göre her peygamberin bir havzý vardýr. Havzýnýn baþýnda elinde asasý olduðu halde duracak ve ümmetinden tanýdýklarýný davet edecektir. Hz. Peygamber (s.a.s) havuzunun büyüklüðü ve havuzu baþýnda toplanacak ümmetinin çokluðu ile diðer peygamberlere temayüz edecektir.

Kevserin baþka bir manasý da þöyle açýklanabilir. "Biz sana Kevser verdik." Buradan ayrýca þu anlamda çýkmaktadýr: "Ýslâm düþmanlarý, senin mahvolduðunu, sana daha önce verilen nimetlerden de mahrum olduðunu sanýyorlar. Ama gerçek þu ki, biz sana sýnýrsýz iyilik ve sayýsýz nimetler baðýþladýk." Bunun içine nübüvvet, Kur´an, ilim ve hikmet gibi büyük nimetler de girer. Bu, tevhid ve hayat nizamýnýn nimetini de kapsamaktadýr. Bu nimet, herkesin anlayacaðý akýl ve fýtrata uygun, bütün dünyaya yayýlabilecek özellikteki evrensel usûlleri içerir ve sürekli yayýlma gösterir. Bu, Rasûlüllah´ýn davetinin daha sonra evrensel bir ümmet meydana getirmesine ve bu ümmetin hak din Ýslâm´ýn bayraktarý olmasý nimetine de þâmildir...


radyobeyan