Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Kerem By: armi Date: 27 Þubat 2010, 16:02:45
KEREM




Ýyilik, cömertlik, þeref, baðýþ. Müslümanda bulunmasý gereken güzel huylardan biri.

Saygý göstermek, yardým etmek anlamýna gelen "ikram´ bu köktendir. Türkçede "misafir aðýrlamak, deyimi", ona hoþgeldin demek, yiyecek bir þeyler sunmak ve istirahatini saðlamak anlamýnda kullanýlýr.

Kerem; sözle davranýþla; maddi yardým ve ikramla insanlara iyi muamelede bulunmayý ifade eden geniþ kapsamlý bir kelimedir. Bu bakýmdan, "kerem", sözlük anlamýyla Ýslam ahlâkýnýn büyük bir bölümünü içine alýr; Baðýþ (af), cömertlik, iyi davranýþ, ihsan, güleryüzlü olmak, bu kelimenin ifade ettiði güzel huylar arasýndadýr.

Baðýþ (af), cömertlik, iyi davranýþ, ihsan, güleryüzlü olmak, bu kelimenin ifade ettiði güzel huylar arasýndadýr.

"Kerem", sözlükte bu kadar geniþ manayý içine alan bir kelime olmakla beraber terim olarak, cömertlik (sehâcûd), þerefli ve asil olmak anlamlarýmda kullanýlmýþtýr. "Kerim insan", "cömert, þerefli, saygýn insan" demektir.

Bir hadiste: "Allah´a ve ahiret gününe inanan misâfirine ikram etsin" buyurulmuþtur (Nevevî, Riyâzü´s-Salihin, terc. H.H.Erdem, II, 119).

"Kerîm": Ýyi huylu, cömert, insanlar arasýnda seref ve itibarý olan. Zýd anlamlýsý ise; "leîm": Kötü huylu, alçak, insanlar arasýnda saygýnlýðý olmayan.

"Kerîm" (en-Neml, 27/40, Ýftitar, 82/6); Allah´ýn Esmau´l-Hüsnasýndan biridir. Lütuf ve ihsan sahibi, baðýþý bol demektir

"Zü´l-Celâl-i ve´l-ikram" (er-Rahman, 55/27, 78). Büyüklük ve ikram sahibi anlamýnda olup Allah´ýn güzel isimlerindendir.

Ýslâm Dini güzel ahlâk temeli üzerine kurulmuþtur. Onun yüce ahlâka sahip" peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s) de "inananlara örnek olmak" üzere göndermiþtir:

" Ve sen büyük bir ahlâk üzerindesin" (el-Kalem, 68/4).

"Andolsun Allah´ýn elçisinde sizin için Allah´ý ve âhireti arzu eden ve Allah´ý çok anan kimseler için (uyulacak) en güzel bir örnek vardýr" (el-Ahzab, 33/21).

Hz. Peygamber (s.a.s): "Ben ancak güzel ahlâký (mekârimü´l-ahlâk) tamamlamak için gönderildim" buyurmuþtur.

Onun "kerem"i konusunda en güzel sözü Mekke´nin fethi günü Kureyþlilerin söylediði sözlerdir: Peygamberimiz Fetih günü yaptýðý konuþmadan sonra halka: "Ey Kureyþ topluluðu! Þimdi hakkýnýzda benim ne yapacaðýmý tahmin edersiniz?" diye sordu. Kureyþ topluluðu: "Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeþsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeþ oðlusun! Ancak bize hayýr ve iyilik yapacaðýna inanýrýz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) þöyle konuþtu: "Benim halimle sizin haliniz, Yûsuf (a.s)´ýn kardeþlerine dediðinin týpkýsý olacaktýr: Yûsuf (a.s)´ýn kardeþlerine dediði gibi ben de diyorum: "Size bugün hiçbir baþa kakma ve ayýplama yok! Allah sizi baðýþlasýn! O, merhamet edenlerin en merhametlisidir!" (Yûsuf, 12/92). Gidiniz sizler serbestsiniz!"

Hz. Ýbrahim, misafirperverliðiyle ün salmýþ "Allah dostu" (Halilullah) (en-Nisa, 4/125) büyük bir peygamberdir. Sofrasýnda misafir olmadan yemek yemediði rivayet edilen Hz. Ýbrahim´in, ikramý seven, cömert bir kimse olduðu bizzat Kur´an-ý Kerim´de bildirilmektedir: "Ey Muhammed! Ýbrahim´in ikram edilmiþ konuklarýnýn haberi sana geldi mi? Onlar, Ýbrahim´in yanýna girip: "selâm sana" demiþlerdi. Ýbrahim de "selam size" demiþti; içinden de onlarýn"tanýnmamýþ bir topluluk" olduðunu geçirmiþti. Hemen ailesine giderek semiz bir buzaðý getirmiþ, onlarýn önüne sürüp: "yemez misiniz" demiþti." (ez-Zariyat, 51 /24-27; Hûd, 11/69).

Kur´an-ý Kerimde, kelime olarak "kerem" kullanýlmamýþ, ondan türeyen "kerîm" (27 yerde), "ikram" (er-Rahman, 55/27, 87); "kiram" (Abese, 80/16; el-Furkan, 25/72; el-Ýnfitar, 82/11); "ekrem" (Alak, 96/3; el-Hucurât, 49/13). "Mükremûn" (el-Enbiya, 21/26; es-Saffat, 37/42, el-Meâric, 70/35; Yasin, 36/27; ez-Zariyat 51 /24). kelimeleri zikredilmiþtir.

Kur´an´da en çok geçen "Kerîm" kelimesi sýfat olarak "bol", "büyük", "þerefli" anlamlarýnda kullanýlmýþtýr. "Rýzkun kerîm"; bol, helâl rýzýk; "ecrun kerîm": Büyük mükafaat; "Kur´anun Kerîm": Kýymetli, þerefli Kur´an (el-Vâkýa 56/77).

Kerem-Ýkram konusunda Kur´an-ý Kerimde birçok emir ve tavsiyeler vardýr: "Ýnfak fi sebilillah": Allah yolunda harcama bu emirlerin baþýnda gelir. "Yetimi, yoksulu doyurmak" (el-insan, 76/8)"Akrabaya vermek" (en-Nahl, 16/90), "Ana-babaya, akrabaya, öksüzlere, yoksullara, yakýn komþuya, uzak komþuya, yanýnda bulunan arkadaþa, yolcuya, ellerinizin altýnda bulunanlara iyilik edin" (en-Nisa, 4/36) gibi emirler, Ýslâm´ýn kerem (cömertlik-yardým) anlayýþýný yansýtan emirlerdir. Ýslâm ahlâkýnda mü´minin kendisi için istediðini diðer mü´min kardeþi için de istemesi, kendisi için arzu etmediði baþka mü´min kardeþi için de arzu etmemesi önemli bir prensiptir.

Müslümanlar evlerini ve mallarýný Mekke´de býrakýp Medine´ye hicret ettiklerinde Medine´deki müslümanlar (Ensar) onlara kucaklarýný açtý, evlerini ve mallarýný onlarla bölüþtüler. Böylece Kur´an´da övülen seçkin kiþiler oldular:

"Ve onlardan önce o yurda (Medine´ye) yerleþen, imana sarýlanlar (yani daha önce Medine´yi yurd edinenler veya ilkönce hicret edip Medine´ye yerleþen müslümanlar) kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilen (ganimet)lerden ötürü göðüslerinde bir ihtiyaç (eðilimi) duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçlarý olsa dahi (göç eden yoksul kardeþlerin) öz canlarýna tercih ederler. Kim nefsinin cimriliðinden korunursa iþte onlar umduklarýna erenlerdir" (el-Haþr, 69/9).

Hz. Peygamber (s.a.s) hicretten sonra muhacirlerle ensar arasýnda kardeþlik oluþturdu. Bunlardan birini bir diðerine kardeþ ilan etti. Ayette bildirildiði gibi, Ensar, Mekkeli kardeþlerini canlarýndan daha çok seviyordu: Ensar, muhacir kardeþlerine büyük fedakârlýklar gösterip aþýrý derecede ikramda bulunuyorlardý. Hatta muhacirleri paylaþamýyor, aralarýnda kur´a çekiyorlar, kur´a kime çýkarsa muhacir ona gidiyordu. Muhacirler de bu samimi çabalarý takdir edip istismar etmeyi bu tür yardýmlarý ihtiyaçlarý oranýnda kabul ettiler.

Cömertliðin üstünlüðü ve cimriliðin kötülüðü hakkýnda birçok hadis-i þerif vardýr: "Rasûlüllah (s.a.s) insanlarýn en güzeli, en cömerdi ve en cesuru idi." "Kendisinden bir þey istendiði zaman kesinlikle hayýr demezdi. " O, þöyle buyurmuþtur: "Cömert Allah´a yakýn, Cennete yakýn, insanlara yakýn, Cehennemden uzaktýr. Cimri, Allah´tan uzak, Cennetten uzak, insanlardan uzak, cehenneme yakýndýr. Cömert câhil, cimri abidden Allah´a daha sevgilidir" (Tirmizi, Birr, 40).

Ýkram ve Ýyilikte Öncelik Hakký


Dinimiz, ikram, hürmet ve yardým edilecek kimseleri sýraya koymuþ, bu sýraya uyulmasýný istemiþtir: "Allah´a ibadet edin. O´na hiçbir þeyi ortak koþmayýn, ana-babaya, akrabaya, öksüzlere, yoksullara, yakýn komþuya, uzak komþuya, yanýnda bulunan arkadaþa, yolcuya, ellerinizin altýnda bulunanlara iyilik edin, Allah, kurumlu, böbürlenen insanlarý sevmez" (en-Nisâ, 4/36).

Özellikle anne-babaya "yumuþak, güzel söz" söylenmesi emredilmiþtir (el-Ýsrâ, 17/23).

Ýnsanlara durumlarýna göre muamele, onlara ikram ve hürmet konusunda da peygamberimiz ve onun temiz zevceleri en güzel örnektir: Hz. Aiþe (r.a) bir seferde bir yere konakladý. Ortaya yiyecek bir þeyler koydu. Bu sýrada bir dilenci geldi. Hz. Aiþe "þu fakire bir ekmek verin" dedi. Sonra binek üzerinde bir adam geldi. Hz. Aiþe "Onu yemeðe davet edin" dedi. Ona "Fakire ekmek veriyorsun, zengini ise davet ediyorsun" denildi. Hz. Aiþe þöyle dedi: "Þüphesiz Allah Teala insanlara bazý dereceler tayin etti. Bizim de bu derecelere uymamýz lazýmdýr. O fakir bir ekmeðe razý olur. Halbuki bu zengine, ona verdiðimiz gibi, ekmek vermek bize yakýþmaz."

2. Hz. Peygamber (s.a.s) evlerinden birine girdi. Ashabý da girdi. Evi doldurdu. Sonra Cerir b. Abdullah el-Becelî geldi, yer bulamadý. Kapýda oturdu. Rasûlüllah (s.a.s) hýrkasýný çýkardý ona verdi ve "bunun üzerine otur" buyurdu. Cerir (r.a) onu aldý yüzüne sürdü, öpüp aðlamaða baþladý. Sonra katlayýp Peygamber (s.a.s)´e verdi ve þöyle dedi: "Senin elbisen üzerine katiyen oturmam. Bana ikram ettiðin gibi Allah da sana ikram etsin." Peygamber (s.a.s) saðýna, soluna baktý ve þöyle dedi: "Size bir toplumun büyüðü gelince ona ikram ediniz. "

3. "Süt annesi geldiðinde peygamberimiz (s.a.s) ona hýrkasýný serdi: ´Merhaba ey anne´ diyerek onu hýrka üzerine oturttu ve þöyle dedi: ´Ýste, istediðin verilecek, yardým talebin kabul edilecek.´ O, ´kavmimi istiyorum´ dedi. Rasûlüllah (s.a.s) "Benim hakkým ve Haþimoðullarýnýn hakký senindir" buyurunca diðer insanlar da kalkarak: ´Bizim hakkýmýz da (onun olsun) ya Rasulallah´ dediler. Peygamber (s.a.s) bundan sonra süt annesini ziyaret etti, ona hizmetçi verdi, Huneyn´deki iki hissesini ona baðýþladý" (Ýhya, 11/196).

Fakirleri doyurmak, yoksullara yardým etmek mü´minlerin en baþta gelen özelliklerindendir. Münafýklar ve inkârcýlar fakire yardým elini uzatmadýklarý gibi onu hor görürler: "Dini yalanlayan (adam)´ý gördün mü? Ýþte o öksüzü iter, kakar. Yoksulu doyurmaða ön ayak olmaz" (el-Mâun, 107/1-3).


radyobeyan