Kelam ilmi By: armi Date: 27 Þubat 2010, 15:52:31
KELÂM ÝLMÝ
Ýslam´ýn inanç esaslarýný inceleyen ilim. Tarih boyunca hem adý, hem de muhtevasý çeþitli deðiþikliklere uðradý. Sözgelimi iman temellerini (akide) incelediði için Akaid ve Usuli´d-Din; konularýnýn aðýrlýðýmý Allah´a iman, Allah´ýn birlenmesi (tevhid) ve sýfatlarý oluþturduðu için Ýlm-i Tevhid ve Sýfât; fýkhýn inançla ilgili yönlerini ele aldýðý için Fýkhu´l-Ekber (Büyük Fýkýh); temel yöntem olarak düþünme ve akýl yürütmeyi seçtiði için Ýlm-i Ýstidlal ve Nazar gibi adlarla anýldý.
Kelâm ilmi kelâmcýlar tarafýndan konusu ve amaçlarý açýsýndan farklý biçimlerde tanýmlanmýþtýr. Konusuna göre Kelâm ilmi, "Allah´ýn zat ve sýfatlarýndan, peygamberlikle ilgili konulardan, baþlangýç ve sonlarý bakýmýndan varlýklarýn durumlarýndan Ýslâm´ýn teýnel naslarý doðrultusunda söz eden ilim" olarak tanýmlanýr. Tanýma "baþlangýç ve sonlarý bakýmýndan" kaydý Kelâm´ý tabii bilimlerden; "Ýslâm´ýn temel naslarý doðrultusunda" kaydý da felsefeden ayýrmak için konulmaktadýr. Kelam, amaçlarý açýsýndan da "kesin delillere dayanarak muhaliflerin ileri sürdüðü þüphe ve itirazlarý ortadan kaldýrmaya ve bu yolla Ýslâm inançlarýný ispatlamaya çalýþan ilim" olarak tanýmlanýr.
Kelâm ilminin muhtevasý, tarihi içinde giderek geniþlemiþtir. Baþlangýç döneminde Kelâm ilminin baþlýca konusu Allah´ýn zatý, sýfatlarý ve fiilleridir. Ýslâm dünyasýnda felsefenin yaygýnlýk kazanmasýndan sonra Kelâm´ýn konusu geniþleyerek "varlýk" (mevcud)u da içine aldý. Ancak Kelâm "varlýk"ý tabii bilimler gibi deðil, baþlangýcý ve sonu açýsýndan (mebde ve mead), yaratýlýþý ve döneceði yerle ilgili meseleler açýsýndan konu edinir. Gazalî´den (ö.505/1111) sonraki kelâmcýlar döneminde Kelam ilmi´nin muhtevasý daha da geniþleyerek felsefenin konularýyla birlikte mantýðýn birçok temel konusunu da içine aldý. Bu dönemde Kelâm, bir bilgi nesnesi (malum) olabilen hemen tüm konularla ilgilenmeye baþladý. Bu dönemde Kelâm ilminin ilgilendiði bilgi konularý iki ana öðeden oluþuyordu. Birinci öðeyi mesâil ve makasýd denilen temel dini inançlar; ikinci öðeyi de mebâdi ve vesâil adý verilen, temel dini inançlarý ispatlamaya yarayan bilgiler meydana getiriyordu. Örneklemek gerekirse, "Allah vardýr ve birdir" gibi inanç esaslarý mesail ve makasýdýn; "cevherler arazlardan hali deðildir, evren sonradan varolmuþtur, hadistir" gibi hükümler de mebadi ve vesail konularý içinde yer alýyordu. Ondokuzuncu yüzyýldan bu yana Kelâm´ýn muhtevasýnda yeni deðiþiklikler gözlendi. Yeni Ýlm-i Kelâm dönemi olarak adlandýrýlan bu dönemde Kelam ilmi, felsefi bir görüþ olarak materyalizmi bütün biçimleriyle reddeden, dine karþý yapýlan biyolojik ve psikolojik eleþtirileri cevaplayan, yeni felsefe akýmlarýný Ýslâm esaslarý açýsýndan eleþtiren, tabii bilimlerden yararlanarak Allah´ýn varlýðýný kanýtlayan, Ýslâm´ýn inanç ilkelerini açýklayan bir ilim durumuna geldi.
Kelâm bilginlerine göre Kelâm ilminin çeþitli amaçlarý vardýr. Bunlardan ilki, Kelâm´la uðraþanlara iliþkindir. Bu amaç, kiþiyi taklit düzeyinden araþtýrma ile elde edilen kesin bilgi (tahkik) düzeyine yükseltmektir. Kelâmla uðraþmayanlara iliþkin olan ikinci amaç, inanç sorunlarýný açýklýða kavuþturarak doðru yolu arayanlarý aydýnlatmak ve þüpheleri, itirazlarý ortadan kaldýrarak inanmamakta inat edenleri susturmaktýr. Ýslâm´ýn temel inançlarýna iliþkin olan üçüncü amaç, temel inanç ilkelerini yanlýþ yoldakilerin ortaya attýklarý þüphelerle sarsýlmaktan korumaktýr. Dördüncü amaç, diðer Ýslâm ilimlerine iliþkindir. Bu, Ýslâm ilimleri için üzerinde hareket edebilecekleri saðlam bir inanç temeli hazýrlamaktýr. Ýnsanýn davranýþlarýna, edimlerine iliþkin olan beþinci amaç, kiþinin davranýþ ve edimlerindeki niyet ve inancý güçlendirmek, saðlamlaþtýrmaktýr. Nihayet bütün bu amaçlarýn toplamýyla ulaþýlacak asýl büyük amaç ise kiþiyi dünya ve âhiret mutluluðuna ulaþtýrmaktýr.
Kelâm ilmini ortaya çýkaran nedenler Hz. Peygamber (s.a.s)´in ölümünden hemen sonraki döneme kadar uzanýr. Hz. Peygamber (s.a.s)´in ölümünden sonra Ýslâm toplumunda giderek artan anlaþmazlýk ve toplumsal olaylar inanç konularýna iliþkin görüþ ayrýlýklarýnýn ortaya çýkmasýna yol açtý. Hilafet tartýþmalarý, iç savaþlar, çeþitli din ve kültürlerle baþlayan iliþkiler, felsefi düþüncenin çeviriler yoluyla yaygýnlýk kazanmasý, kimi âyet ve hadislerin farklý biçimlerde yoruma imkan tanýmasý gibi etkenlerle Allah´ýn sýfatlarý, kader, büyük günah (kebâir) iþleyen insanýn durumu, imamet gibi konularda çeþitli görüþler oluþtu. Ýlk yüzyýlýn sonuna kadar süren tartýþmalar, ikinci yüzyýlýn baþýnda bütün bu konularý sistemli biçimde ele alan ilk kelâm okulunun doðmasýna neden oldu. Vasýl b. Ata (ö. 131/748) ve Amr b. Ubeyd (ö.144/761) tarafýndan kurulan bu Kelâm okulu Mutezile olarak adlandýrýldý. Mutezile okulu, iki yüzyýl boyunca tek okul olarak inanç konularýndaki anlaþmazlýklarý belli bir sistem içinde çözümlemeye, Ýslâm´a yöneltilen eleþtirileri cevaplamaya çalýþtý. Ancak kendi içinde bütünlüðünü koruyamayarak ayrýntýlara iliþkin kimi küçük görüþ ayrýlýklarý üzerine kurulan çok sayýda kola ayrýldý.
Kelâm ilmi alanýndaki Mutezile egemenliði, dördüncü yüzyýlýn baþlarýnda Mutezile içinde yetiþen büyük Kelam bilgini el-Eþ´ari (ö.324/936) tarafýndan kurulan ilk Sünni Kelâm okulu ile sona erdi. El-Eþ´ari, kelam anlayýþýný Basra ve Baðdat´ta yayarken, ayný zamanda Maveraünnehir´de Maturidi (ö.333/944) tarafýndan sünni Kelâm´ýn ikinci büyük okulunu ortaya çýkardý. Kurucularýnýn adýndan hareketle Eþ´ariye ve Mâturidiyye olarak adlandýrýlan bu iki okul, küçük farklarla Sünnî inanç esaslarýný belirledi ve zamanla Ýslâm dünyasýnda etkinlik kurdu. Mutezile okulu ise, varlýðýný ancak çok sýnýrlý bir çevre içinde sürdürebildi.
Sünnî Kelâm ilmi, tarih içinde geçirdiði aþamalar açýsýndan baþlýca dört dönemde incelenir. el-Eþ´ari ile baþlayan ve Gazali´nin hocasý el-Cüveyni (ö.478/1085) ile sona eren ilk dönem, Mütekaddimin (Eski Kelamcýlar) dönemi olarak adlandýrýlýr. Gazali ile birlikte ikinci dönem baþlar. Müteahhirin (Sonraki Kelamcýlar) dönemi olarak adlandýrýlan bu dönemde Kelâm ilmi felsefe ile yoðun bir iliþki içindedir ve bu nedenle "felsefe ile meczedilmiþ Kelâm devri" olarak da tanýmlanýr. Hicrî sekiz Miladi ondördüncü yüzyýl ortalarýndan baþlayarak Miladi ondokuzuncu yüzyýlýn sonlarýna kadar süren üçüncü dönem, Kelâm ilminin duraklama ve gerileme dönemidir. Bu dönemde, önceki kelâmcýlarýn eserlerine yorum ve açýklamalar yazýlmakla yetinilmiþtir. Kelâm ilmi, on dokuzuncu yüzyýlýn sonlarý ile yirminci yüzyýlýn baþlarýnda yeni bir döneme girdi. Çaðýn istek ve ihtiyaçlarýna cevap verme zorunluluðunun doðurduðu bu yeni dönem Yeni Ýlm-i Kelâm dönemi olarak anýlýr.
radyobeyan