Kalu bela By: armi Date: 26 Þubat 2010, 20:04:20
KALU BELÂ
"Evet, dediler" anlamýnda bir akaid ve Kur´anî terim. Bu terkiple Yüce Allah´ýn insanlarý rubûbiyet ve ulûhiyetini tanýk kýlarak onlardan buna dair söz almasýyla ilgili olay kastedilir.
Bu olayla ilgili olarak Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr: "Rabbin, Âdemoðullarýndan, onlarýn bellerinden zürriyetlerini almýþ ve onlarý kendilerine þahit tutarak; ´Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?´ (demiþti). ´Evet (buna) þahidiz,´ dediler. Kýyamet günü: ´Biz bundan habersizdik´ demeyesiniz." (el-A´râf, 7/172).
Allah´ýn insanlardan bu þekilde söz almasý, Arapça telaffuzuyla "Kalu belâ" þeklinde halk arasýnda yaygýnlaþmýþtýr.
Kur´ân-ý Kerim´de olay, Yahudilerden "Allah´a karþý sadece gerçeði söyleyeceklerine dair Tevrat üzerine söz alýndýðý" ifadesinden sonra sözkonusu edilmektedir. Böylece Allah´ýn ulûhiyyet ve rubûbiyetine dair bütün insanlardan söz alýnmýþ olduðu da hatýrlatýlmýþ olmaktadýr.
Allah Teâlâ´nýn insanlardan söz almýþ olmasý ne anlama gelir? Baþka bir ifadeyle olay temsîlî midir, yoksa vakit midir? Gerçekten Allah insanlarý toplayýp onlarla âyette zikredildiði gibi karþýlýklý konuþmuþ mudur?
Müfessirler bu konuda iki görüþ ileri sürmüþlerdir. Halef dediðimiz hicrî üçüncü asýrdan sonra gelen âlimler genelde olayýn temsîlî olduðunu söylemiþlerdir. Söyle ki:
Bu anlatýlanlar temsilîdir. Yoksa, Allah ile ruhlar arasýnda böyle bir soru ve cevap olayý cereyan etmiþ deðildir. Ancak noksanlýklardan münezzeh yüce Allah, insanoðluna verdiði akýl ve idrak vasýtasýyla bütün kâinatýn rabbý olduðunu, ayrýca birliðine delâlet eden tabiî deliller aracýlýðýyla yaratýklarýna sanki: ´Benim sizin rabbiniz olduðuma ve benden baþka ilah bulunmadýðýna þehadet edin´ demiþ, onlar da hal lisanýyla: "Evet sen bizim rabbimizsin ve senden baþka ilah yoktur, " demiþlerdir. Ýnsanlarýn Allah tarafýndan mükemmel bir þekilde donatýlarak bilgi ve marifet sahibi kýlýnmalarý ve böylece Allah´ý rab olarak bilmeleri, þehâdet ve itiraf anlamýndadýr. Kur´ân ve Sünnette, Araplarýn dil üslûbunda bu þekilde sembolik anlatýmlar çoktur. Meselâ Allah´ýn yere hitabý, bir de onlarýn cevap vermelerini anlatan þu âyet de böyledir: "Ýsteyerek veya istemeyerek (varlýða) gelin, dedi. ´Ýsteyerek geldik´ dediler"(Fussilet, 41/11).
Bu görüþte olanlar, "Her doðan çocuk fýtrat üzere doðar, sonra ebeveyni onu yahudileþtirir veya hristiyanlaþtýrýr veya mecûsileþtirir" (Buhârî, Cenâiz, 92; Ebû Dâvud, Sünnet, 17) hadisinin de görüþlerini desteklediðini söylerler (Kurtubî, el-Cami´li Ahkâmi´l-Kur´ân, Beyrut 1965, VII, 314; Mahmut Hicâzî, Furkan Tefsiri, çev. M. Keskin, Ýstanbul 1988, II, 365).
Selefin görüþü ise, olayýn sembolik deðil, hakikat üzere olduðu þeklindedir. Allah, insanlarýn hepsini babalarýnýn sulhlerinden çýkarýp onlarý amellerine göre kümelere ayýrdý. Onlara insan suretini, konuþma ve düþünme kabiliyetini verdi. Sonra onlardan söz aldý ve kendilerini buna þahit tutarak bazý görüþlere göre þahit tutulanlar meleklerdir: "Ben sizin rabbiniz deðil miyim?" diye sordu. Onlar da: "Evet (sen bizim rabbimizsin)" dediler. Sonra Allah; "Hesap gününde bizim bilgimiz yoktu" diyerek mazeret ileri sürmeyesiniz diye yerleri, gökleri ve babanýz Adem´i bu konuda þahitlik etmeðe çaðýrýyorum. Benden baþka ibadete layýk birinin bulunmadýðýný iyice belleyin. Bana herhangi bir þeyi ortak koþmayýn. Verdiðiniz bu sözü size hatýrlatacak peygamber ve kitap göndereceðim dedi. Buna bütün insanlar: "Þehadet ederiz ki, rabbimiz ve ilâhýmýz sadece sensin, senden baþka rab ve ilah yoktur" diye cevap verdiler.
Allah, insanlardan bu ahdi aldýktan sonra onlarý yok etti.
Bazýlarý, -ki halk arasýnda da yaygýn olan budur- insanlarýn Allah´a bu þekilde söz vermelerinin ruhlar âleminde gerçekleþtiðini söylerler. Bu görüþün hiç bir mesnedi yoktur.
Konuþmanýn nasýl meydana geldiði ve meselenin incelikleri bizim için gaybtýr. Gaybýn nasýllýðý üzerinde durulmaz. Nasslarýn bildirdiði kadarýyla yetinmek gerekir. Aslýnda bu gibi meseleler üzerinde aklî deðerlendirmeler yapsak bile kesin bir sonuca varmamýz mümkün deðildir. Ayrýca belli bir karine bulunmadýkça nasslarý te´vil etmemiz, ya da temsili olduklarýný söylememiz de tutarlý bir tavýr deðildir.
Ýlimler, olayýn ne zaman meydana geldiði konusunda da ihtilaf etmiþlerdir. Ancak temsilî olduðunu söylemeyenlerin tamamý, bu olayýn Hz. Âdem hayattayken meydana geldiði konusunda ittifak etmiþlerdir.
Müþriklerin çocuklarýnýn, büluð çaðýna ulaþmadan ölmeleri durumunda Cennete gireceklerini söyleyenler, "Kalu belâ" âyetini delil göstermiþlerdir. Çünkü çocuklar, büluð çaðýna erinceye kadar, geçmiþte Allah´a verdikleri ahid üzerinedirler Ancak büluð çaðýndan sonra, bu ahdin artýk bir etkisi kalmamaktadýr (Kurtubî, a.g.e., VII, 317).
radyobeyan