Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Kadiyanilik By: armi Date: 25 Þubat 2010, 21:38:35
KADÝYÂNÝLÝK




Mirza Gulam Ahmet Kadiyânî (d. 1835 ya da 1839- ö. 1908) tarafýndan Hindistan Pencap-Kadiyan´da XIX. yüzyýlýn sonlarýna doðru kurulan dini hareket. Kýyamet´e dair haberler üzerine kurulan Kadiyânilik, Mirzaiye ve Kadiyaniye adlarýyla da anýlmakla birlikte hem kurucu ve baðlýlarý, hem de resmi belgeleri esas alan araþtýrmacýlarca Ahmediye adýyla anýlýr. Kendilerinin ayrý bir din ya da mezhep üyesi gibi görülmesini istemeyen Kadiyânîler, hareketlerini ahmediye Hareketi olarak adlandýrýrlar. Bununla birlikte hareket Ýslam dünyasýnda daha çok Kadiyanilik olarak tanýnmýþtýr.

Gulam Ahmet, öðrenimini Kadiyan´da tamamladýktan sonra bir süre Sialkot´ta, bölge mahkemesinde memur olarak çalýþtý (1864-1968). Hristiyan papazlar, Hindular ve Müslümanlarla sýký bir iliþki içinde geçen dört yýllýk memuriyet hayatý, Gulam Ahmet´in düþüncelerinin oluþumu açýsýndan büyük önem taþýr. Mirza Gulam Ahmet, adýný ilk kez Hindu ve Hristiyanlarýn Müslümanlara saldýrýlarýný yoðunlaþtýrdýðý bir dönemde Kadiyan´da, yerel gazetelerde Ýslam´ý savunan yazýlarýyla duyurdu (1877-1878). Baþarýsýz bir ayaklanma (Sipahi Ayaklanmasý, 1857) nedeniyle Ýngilizler tarafýndan feci þekilde ezilen ve Ýngilizlerden Müslümanlarýn öcünü alacak bir "Vadolunmuþ Mesih" (el-Mesihu´l-Mev´ud) ve "Beklenen Mehdi" (el-Mehdiyu´l-Muntazar) düþüncesine kaptýran müslüman kitle, Mirza Gulam´a büyük ilgi gösterdi. Bu ilgiyi iyi deðerlendiren Mirza Gulam, ilk cildini 1880 yýlýnda yayýnladýðý Berâhin-i Ahmediye adlý eserinin ilk iki cildinde bir yandan Ýslam´ý savunurken, bir yandan da kendisinin ilham, kerâmet ve kehanetlerinden söz ediyor ve bir "müceddid" olduðunu ima ediyordu. Eserinin üçüncü ve dördüncü ciltlerinde ise vahyin kesilmediðini, Hz. Peygamber´e tam olarak uyan birisinin onun dýþ ve iç (zahir ve batýn) bütün bilgileriyle donanacaðýný öne sürüyor, sezgiye dayanan bilgilerinin Hz. Peygamber´in bilgisini andýrdýðýný söylüyor, bu yolla pek çok vahiy aldýðýný iddia ediyordu. Bu iddialarýnýn ve düþüncelerinin tepki çekmemesinden cesaret alarak kendisinin H. XIV. yüzyýlýn müceddidi olarak Ýslâm´ý yenilemek üzere gönderildiðini ilan etti (1885). Mirza Gulam Ahmet, kendisini müceddid ilan ettikten bir süre sonra taraftarlarýndan bey´at alarak müslümanlardan ayrý bir cemaat oluþturdu (1888). On madde halinde açýklanan bey´at þartlarýna göre Mirza Gulam´a bey´at eden kimse þirkten ve her türlü büyük günahtan sakýnacak, namazlarýný, hatta gece namazýný (teheccüd) aksatmadan kýlacak, bütün insanlara iyi davranacak, her durumda Allah´a baðlý kalarak kendini O´na adayacak, Kur´ân´ýn gösterdiði yolda yürüyecek, Ýslâm´a baðlýlýða her þeyden çok deðer verecek, dinini dünyanýn üstünde tutacak ve kendisini her konuda Mirza Gulam´a baðlayarak ölünceye kadar ona itaat edecekti. Bir süre sonra Mirza Gulam Ahmet, Kadiyânîlik´in temel düþüncelerinden birisini oluþturacak olan kendisine iliþkin iddialarýný geniþletti ve buna baðlý düþüncelerini geliþtirdi (1891). Buna göre Hz. Ýsa çarmýha gerilince ölmemiþ, öldüðü sanýlarak býrakýldýðý maðara biçimindeki mezarýnda kendisine gelerek yaralarýný "merhem-i Ýsa" denilen bir ilaçla iyileþtirmiþ ve Ýncil´i öðretmek için Keþmir´e gelmiþtir. Burada yüzyirmi yaþýnda vefat eden Hz. Ýsa, Srinagar´da gömülmüþtür. Bu nedenle, Kýyamet öncesinde gelmesi beklenen Mesih, Hz. Ýsa deðil, Hz. Muhammed´in ümmetinden yaratýlýþ bakýmýndan ona çok benzeyen birisi olacaktýr. Müslümanlarýn beklediði Mehdî de ayrý bir kiþi olmayacak, Mesih´le ayný kiþi olacaktýr. Bu kiþi de Mirza Gulam Ahmet´ten baþkasý deðildir. Mesih ve Mehdi olan Mirza Gulam, hem Hz. Ýsa´nýn, hem de Hz. Muhammed´in ruhsal gücünü taþýmaktadýr. Bu nedenle barýþçýdýr, cihadýný kýlýçla deðil propaganda ile yapacak ve böylece Ýslâm´ý yayacaktýr. Bu aþamadan sonra Mirza Gulam, iddiasýna yeni bir boyut daha katarak kendisinin nebî ve resûl olduðunu iddia etti (1902). Ne var ki bu nebîlik ve resûllük mecâzî anlamda anlaþýlmalýdýr. Çünkü kendisi yeni bir din ve þeriat getirmemektedir. Bir kaç yýl sonra da Mirza Gulam mesihlik, mehdilik, nebîlik ve resûllük niteliklerine Kriþnalýk niteliðini de ekleyerek kendisinin ayný zamanda Hindularýn beklediði Kriþna olduðunu açýkladý (1904). Bu tutumu ile Hindistan´da bulunan tüm dinleri birleþtirme düþüncesine sahip olduðu söylenebilirse de bunda baþarýsýz olduðu görülecektir. Halkýn eðilim ve beklentilerini iyi deðerlendirerek düþüncelerini bu doðrultuda geliþtiren ve bu nedenle birtakým insanlarýn kendisine baðlanmasýný saðlayan Mirza Gulam Ahmet´in ani ölümünden sonra hareketin baþýna Hakim Nureddin getirildi. Bu sýrada hareket içinde görüþ ayrýlýklarý belirmekle birlikte Hakim, bir parçalanmaya imkân tanýmadý. Ortaya çýkan iki görüþten birine göre, Mirza Gulam´ýn nebîliðini tanýmayan müslümanlar kâfir sayýlmalýdýr; diðer görüþ ise müslümanlarýn tekfirine þiddetle karþý çýkýyordu. Görüþ ayrýlýklarýnýn giderek derinleþmesi ve Hakim Nureddin´in de ölümü üzerine Kadiyânîler Lahor ve Kadiyân kolu halinde ikiye ayrýldýlar. Kadiyân kolu kendisine "Mesih´in Ýkinci Halîfesi" ünvanýyla Mirza Gulam Ahmet´in oðlu Mirza Beþirüddin Mahmud Ahmet´i (d. 1889-ö. 1965) baþkan seçti. Mahmud Ahmet, babasýnýn kâmil bir nebî olduðunu, ancak onun nebîliðinin Hz. Peygamber´in Hatemü´l-enbiya oluþunu zedelemeyeceðini öne sürdü. Merkezi 1947 yýlýnda Kadiyân´dan Rabva´ya taþýnan bu kolun baþýnda þimdi Mirza Nasýr Ahmet (d. 1909) bulunmaktadýr. Kadiyânîlik´in Lahor kolu ise Hakim Nureddin´in ölümünden kýsa bir süre sonra Lahor´a yerleþerek Mevlana Muhammed Ali´nin önderliðinde Ahmediye Encümen-i Ýþa´at-ý Ýslâm adlý bir örgüt kurarak çalýþmalarýný sürdürdü. Lahor kolu Mirza Gulam Ahmet´in nebîlik iddialarýný reddetti; mesihlik ve mehdilik iddiasý üzerinde de hemen hiç durmadý. Bu kol, özellikle kültürel çalýþmalarýyla Afrika ve Avrupa´da Ýslâm´ýn yayýlmasýna önemli katkýlarý oldu. Lahor kolunun baþýnda halen Mevlana Sadreddin bulunmaktadýr (d. 1881).

Kadiyânîlik´in temel görüþleri, Mirza Gulam Ahmet´in mesihlik, mehdilik, nebilik gibi iddialarý çevresinde toplanýr. Bu iddialar, kendi baðlýlarýnýn bile ancak bir bölümünce kabul görebilmiþtir. Ýman esaslarýna iliþkin görüþleri Eþ´ari ve Maturidi kelâmcýlarýnýn görüþlerinden bir ayrýlýk taþýmaz. Onlara göre iman, Kur´ân´da kullanýldýðý gibi Allah´ýn birliðini dil ile ikrar ya da kalb ile tasdik etmek, Hz. Muhammed´in getirdiði hakikatlere saðlam bir þekilde inanmak veya hayýrlý amellerde bulunmak, kabul edilen esaslarý hayata tatbik etmek yahut bu üçünün birliðine iþaret eden inançtýr. Amentüde ifade edilen iman esaslarý aynen kabul edilir. Ýslâm´ýn þartlarý konusunda da tamamen Hanefi mezhebine uyarlar. Lahor kolu, fýkýh alanýnda farklý olarak ictihad kapýsýnýn sürekli açýk olduðu görüþünü benimsemiþtir. Sünnî mezheplerle en önemli ayrýlýk konularýndan birisini cihad konusundaki düþünceleri oluþturur. Buna göre kýlýçla cihad devri geçmiþtir. Ýslâm´ýn yayýlmasý için cihad kalem ve dua ile yapýlmalýdýr. Bu konudaki tutumlarý Ýngilizlerin önemli ölçüde iþlerine yaramýþ, baðýmsýzlýk mücadelesi veren müslümanlarýn ise zararýna olmuþtur.

Kadiyânîlik´in Lahor kolu, Mirza Gulam Ahmet´in nebîlik iddialarýný þiddetle eleþtirmesi ve Ýslâm dýþý görüþlere iltifat etmemesi nedeniyle Ýslâm sýnýrlarý içinde kalan bir hareket olarak deðerlendirilmelidir. Bu kolun düþünceleri için, ilk liderlerinden Mevlana Muhammed Ali´nin, Naciye Hamdi Akseki tarafýndan Türkçe´ye çevrilen ve Ahmet Hamdi Akseki´nin notlarýyla zenginleþtirilerek Ýslam Dini adýyla iki cilt halinde basýlan (Ýstanbul 1942-1946) eserine bakýlabilir). Buna karþýlýk Kadiyân kolu, ibadet konusundaki titizliklerine raðmen nübüvvet konusundaki inançlarý nedeniyle Ýslâm dýþý bir çizgiye düþmüþtür. Nitekim bu nedenle Kadiyânîlik Pakistan´da parlamentonun aldýðý bir kararla (7 Eylül 1974) "Ýslâm dýþý azýnlýk" ilan edilmiþtir.

Kadiyânîler 1913 yýlýndan baþlayarak Avrupa´da çeþitli misyonlar kurdular. Ýngiltere, Hollanda, Batý Almanya, Danimarka, ispanya ve Ýsviçre´de, daha sonra Güney Amerika ve Birleþik Devletler´de, Asya ve Pasifik adalarýnda ve özellikle Afrika´nýn hemen her bölgesinde çalýþmalarýný sürdüren oldukça etkili misyonlarý vardýr. Bugün dünyada iki-on milyon arasýnda Kadiyâni olduðu sanýlmaktadýr.


radyobeyan