Kadi'l By: armi Date: 25 Þubat 2010, 21:32:50
KADÝ´L -KUDÂT
Kadýlar kadýsý, baþkadý, kadýlarýn baþý.
Ýslâm´ýn, gerek Kur´ân, gerekse Hz. Peygamberin hadisleri vasýtasýyla üze rinde ehemmiyetle durduðu konulardan biri de adalettir. Ýnsanlar arasýnda adalet daðýtýcýsý olarak vazife alacak olanlarýn bu prensibe titizlikle riayet etmeleri gerektiðini birçok Ýslâmî emirde görmek mümkündür. Gerçekten Allah, adalete uygun davranmamýzý, her türlü iþ ve davranýþýmýzda bu prensibe riayet etmemizi emreder (en-Nahl, 16/90).
Ýnsanlýðýn baþlangýcýndan bu yana, devam edegelen anlaþmazlýklarýn çözülmesi ve ihtilaflarýn ortadan kaldýrýlmasý için kurulan bir müessese vardýr, buna kadýlýk diyoruz. Hangi isim ve þekil altýnda olursa olsun her toplumda bunu görmek mümkündür. Öyle ki bu teþkilâtýn tarihini insanlýk tarihine kadar uzatmamýz mümkündür. Çünkü insan, varoluþundan itibaren kendisi ile baþkalarý arasýnda meydana gelen anlaþmazlýklarý çözecek baþka bir insana daima ihtiyaç hisseder olmuþtur. Bu bakýmdan, tarihin uzak dönemlerinden beri, insanlar arasýndaki ihtilaflarý halleden dirayetli kimseler vardýr.
Ýslâm gelince, anlaþmazlýklarda yargýlama görevini bizzat Hz. Peygamber yürüttü. O, dinin emirlerini teblið ederken ayný zamanda kadýlýk görevini de yerine getiriyordu. Bununla beraber Ýslâm ümmetinin bu dönemdeki sadeliði ve sýnýrlarýn dar olmasý sebebiyle Hz. Peygambere fazla dava intikal etmiyordu.
Fakat zamanýn geçmesi ve Ýslâm topraklarýnýn geniþlemesi, Ýslâm ülkesinde de birçok anlaþmazlýðýn meydana gelmesine sebep oldu. Bu yüzden her büyük þehre birer kadý tayin edildiði görülmektedir. Gerek Hulefâ-i Râþidîn, gerekse Emevîler döneminde bu þekilde devam eden kadý tayinleri, Abbasîler döneminde bir merhale daha katederek kadýlarýn bir reise baðlanmasý saðlandý.
Abbasî dönemi adliye teþkilâtýnýn en önemli geliþmelerinden biri de günümüz "Adliye Bakanlýðý"na benzeyen " Kadi´ l-Kudât "lýk müessesesinin kurulmuþ olmasýdýr. Kadi´l-Kudât, merkezde oturup diðer kadýlarý tayin ederdi. Bu dönemde ilk defa bu müessesenin baþýna getirilen, Halîfe Harun Reþid´in kendisine büyük bir saygý duyduðu ve Ýmam Azam Ebû Hanîfe´nin talebesi olan Ebû Yusuf´tur. Endülüs Emevî Devleti´nde bu vazifeyi gören kimseye "Kadi´l-Cemaa" ünvaný verilmekteydi (Hasan Ýbrahim Hasan-Ali Ýbrahim Hasan, en-Nuzum el-Ýslâmiyye, Kahire (ty) s. 273).
Baþlangýçta her vilayete bir kadý tayin ediliyordu. Daha sonra ülke sýnýrlarý geniþleyince her yere bir kadý tayin etmek ve hatta büyük þehirlere birkaç kadý birden tayin etmek icab etti. Abbasî halîfesi Harun Reþid zamanýnda Baðdad büyük bir þehir haline geldi. Ebû Yusuf, halîfenin kendisine son derece hürmet ettiði bir kimse olarak ilk defa (kadi´l-kudât) ünvaný ile vazifeye getirildi. Kendisine tevcih edilen bu makama büyük hizmetleri dokunan Ebû Yusuf, ilk defa bilginler (ulema) için özel bir kýyâfetin tahsis edilmesini saðladý. Ebû Yusuf´tan sonra gelen kadi´l-kudâtlar, önce Baðdad kadýlarýný daha sonra da bütün memleket kadýlarýný tayin etmeye baþladýlar. Gerek Abbasî dönemi, gerekse onlardan sonra gelen devletler, Abbasîlerin bu uygulamasýna aynen uydular (Corci Zeydan, Medeniyet-i Ýslâmiye Tarihi, trc. Zeki Megamiz, Ýstanbul 1328, I, 217).
Abbasîlerden sonra kurulan diðer müslüman devletlerde de kadýlarýn tayin ve idaresinden sorumlu bir "kâdi´l-kudatlýk" müessesesi vardý. Nitekim Memlûklularda Sultan Baybaros zamanýnda ayný müessesenin bulunduðunu ve baþýnda Bedreddin es-Sincarî adýnda bir kimse getirildiðini biliyoruz. Bu kurum Osmanlýlarda "Kazaskerlik" þeklini almýþtýr (Geniþ bilgi için bk. Kadý maddesi).
radyobeyan