Kaderiyye By: armi Date: 25 Þubat 2010, 21:28:39
KADERÝYYE
Kader inancýný reddeden düþünce ve inanç akýmý. Ýlk bakýþta mantýk dýþý görünen bu adlandýrma, akým üyelerinin Allah´ýn belirlediði kader yerine insanýn belirlediði bir kadere inanmalarý ve fiilleri Allah´a deðil insana isnad etmelerinden dolayý yapýlmýþtýr. Tam bir düþünce ve inanç okulu durumuna gelmesini saðlayacak bir sistematiðe sahip olmayan Kaderiyye akýmýnýn görüþleri çeþitli kiþilerce temsil edildi ve giderek Mutezile okulunun temel tezleri arasýna girerek varlýðýný sürdürdü.
Ýslâm mezhepler tarihçilerine göre Kaderiyye akýmýna Emevi halîfelerinden Abdülmelik Ýbn Mervan döneminde Haccâc tarafýndan öldürülen Ma´bed ibn Halid el-Cüheni (ö.80/699) öncülük etti. Tabiûn bilginlerinden olan ve Hasan Basrî´nin derslerini izleyen el-Cüheni´nin Kader konusundaki düþüncelerinin yaygýnlýk kazanmasýnda ünlü Mutezile bilginlerinden Amr b. Ubeyd´in önemli etkisi oldu. Kaderî düþüncelere yön veren etken, ilmî olmaktan çok siyasî niteliklidir. Emevîlerin yönetimlerini meþrulaþtýrmak amacýyla Cebr düþüncesinden yararlanmaya, çalýþmalarýna karþýlýk, bu yönetime muhalif kiþiler onlarýn anladýklarý anlamda bir kadere, dolayýsýyla onlarýn yönetimine karþý çýkýyorlardý. Nitekim el-Cüheni´nin öldürülmesine kader konusundaki düþünceleri deðil, Abdurrahman b. Eþ´as´ýn Emevîlere karþý baþlattýðý isyana katýlmasý neden olmuþtu. Mevcut yönetime karþý muhalefet, eylemlerini Allah´ýn takdiri ile açýklayan Emevilerin uygulamalarýndan dolayý sorumlu olduklarým savunan tüm ilk kaderilerin ortak özelliðidir.
Kaderiyye inançlarý el-Cühenî´den sonra, Hiþam b. Abdülmelik (H.105-123) tarafýndan önce dili, sonra baþ kestirilerek öldürülen Gaylan b. Müslim el-Kýptî ed-Dýmaþkî tarafýndan daha sistemli bir biçimde savunuldu. Bu nedenle Gaylan, Kaderiyye´nin gerçek kurucusu sayýlýr. Gaylan´ýn öldürülmesinden sonra Kaderiyye baðýmsýz bir akým olarak varlýðýný sürdüremedi, ancak kadere iliþkin düþünceleri kýsmen deðiþtirilerek Mutezile tarafýndan savunuldu. Bu nedenle Kaderiyye kimi zaman Mutezile içinde bir kol gibi görülmüþ; kimi zaman da Mutezile, Kaderiyye olarak adlandýrýlmýþtýr.
Kaderiyye baðýmsýz bir okul durumuna gelemediði için bir düþünce sisteminden söz edilemez. Ancak bu akým içinde yer alan kiþilerin kader ve buna baðlý olarak insanýn özgürlük ve iradesi, Allah´ýn iradesinin insanýn fiilleri üzerindeki etkisi gibi konularda birleþtikleri söylenebilir. Buna göre insan özgür ve irade sahibi bir varlýktýr. Bu nedenle eylemlerinden sorumludur. Ne Allah´ýn irade etmesi ve yaratmasý anlamýnda, ne de bilmesi ve takdir etmesi anlamýnda bir kader vardýr. Ýnsan eylemini bilgisiyle kendisi seçer, sonra iradesi ile seçtiði eyleme yönelir ve yapabilme gücüyle yaratýr. Allah bu eylemi önceden belirlemez., iradesinin bu eylemle bir ilgisi, gücünün de ortaya çýkýsýnda bir etkisi yoktur. Allah insanýn eylemlerini ancak ortaya çýktýktan sonra bilebilir.
Kader konusu çevresindeki bu ortak inançlarýn dýþýnda Kaderiyyeye baðlanan kimi farklý gorüþler de bulunmaktadýr. Ne ki bunlar bir akým olarak Kaderiyyeye deðil, kaderi inançlarý benimseyen farklý kiþilere ait görüþler durumundadýr. Mezhepler tarihine iliþkin eserlerde Kaderiyye´den ayrýlan kollara ait görüþler gibi sunulan bu düþünceler de þöyle özetlenebilir: Kaderiyye´den bazýlarýna göre iyi iþler (hasenât) ve iyilik (hayr) Allah´tandýr, ancak kötü iþler (seyyiât) ve günahlar (masiyet) Allah´a isnad edilemez. Mufavvýda adýyla anýlan bazý kaderilere göre, insan Allah´ýn hiçbir yardýmý ve yönlendirmesi (hidâyet) olmaksýzýn iyi olan herþeyi yapabilme gücüne sahiptir. Allah insana yapabilme gücünü (istitaat) tam ve mükemmel olarak vermiþtir. Bu güçle insan inanmak-inkâr etmek, yemek-içmek, oturmak-kalkmak, uyumak-uyanmak gibi istediði her iþi yapabilir. Bazý kaderiler Allah´ýn zina çocuðunu yaratmasýný veya onu takdir etmesini veya dilemesini veya onu önceden bilmesini inkâr ederler. Bunlar bütün hayatýný hýrsýzlýk eden ve haram kýlýnmýþ þeyleri yiyen bir insanýn bunu Allah´ýn rýzký olarak elde ettiðini kabul etmez ve Allah´ýn helâl olanýn dýþýnda rýzýk vermeyeceðini savunurlar. Kimi kaderîler de Allah´ýn insanlarýn ecellerini ve rýzklarýný belirlediðini kabul ederler. Bunlara göre, bir insaný öldüren kiþi, o insaný ecelinin gelmediði bir vakitte öldürmekle, eceline kavuþmasýna engel olmuþtur. Bu durumda ölen insanýn rýzký, elde edilmemiþ bir durumda kalmýþtýr.
Baþta bazý tabiûn bilgini olmak üzere çeþitli Ýslâm ilimlerinde isim yapmýþ birçok ünlü bilgin Kaderiyye akýmý içinde sayýlmýþtýr. Bir bölümünün sonradan kaderî düþüncelerden vazgeçtiði söylenilen bu ünlü isimlerden bazýlarý þöyle sýralanabilir: Benzeyen harfleri birbirinden ayýrmak üzere tek ve çift nokta usulünü bulan dil bilgini Nasr b. Asým, Kur´an üzerindeki çalýþmalarý ile tanýnan Medineli bilgin Ata b. Yesâr, Kur´an´ýn hiziblere bölünmesi üzerinde çalýþmýþ Halid b. Midan, baþta tarih olmak üzere birçok alanda eserler yazan Vehb b. Münebbih, ilimde Hasan Basri ile karþýlaþtýrýlan Mekhûl, tefsir alanýnda otorite sayýlarý Katâde, tefsirde Mücâhid´in ravisi olan Ýbn Ebi Necih, ünlü tarihçi ibn ishâk, Amr bin Fa´id, Fazl er-Rakaþi, Abbad bin Mansur.
radyobeyan