Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Hul By: armi Date: 21 Þubat 2010, 20:24:33
HUL´




Çýkarmak, gidermek, soymak ve soyunmak. Kadýnýn ödemeyi kabul ettiði bedel karþýlýðýnda evlilik akdine son vermek, baþka bir deyimle; eþlerin karþýlýklý anlaþma yoluyla evliliðe son vermesi. Hul´ yerine ayný anlamda muhâlea tabiri de kullanýlýr. Ýslâm hukukunda muhâlea, evliliði sona erdiren sebeplerden birisidir. Bazý durumlarda evliliðin bu yolla sona erdirilmesine ihtiyaç duyulabilir. Meselâ; eþler birbirini sevmez, biri diðerine saygý duymaz, anlaþamaz ve birlikte yaþamak çekilmez hâle gelmiþ olursa kocanýn elinde boþama imkân ve yetkisi vardýr. Fakat koca buna raðmen karýsýný boþamazsa ne yapýlabilir? Kadýn bu þiddetli geçimsizliðe ve çekilmez hayata katlanmaya devam mý edecektir? Ýþte bu gibi hallerde kadýnýn bir bedel karþýlýðýnda kocasýndan ayrýlmasý mümkündür. Bu fesih veya talak (boþama)dan ayrý bir boþama þeklidir (es-Serahsî, el-Mebsût, VI, 171-196; Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadr, III, 199-224; Ýbn Âbidin, Reddü´l-Muhtar ale´d-Dürri´l Muhtar, II, 556-5731)

Muhâlea kitap ve sünnet delillerine dayanýr .

Âyetlerde þöyle buyurulur: "Kadýnlara vermiþ olduðunuz bir þeyi geri almanýz helâl deðildir. Meðer ki karý ve koca Allah´ýn çizdiði sýnýrlara riâyet edememekten korkmuþ olsunlar. Þâyet onlarýn, ilâhi sýnýrlara riâyet edemeyeceklerinden korkarsanýz, karýnýn kurtulmak için bir þey (para) vermesinde ikisi için de bir günah yoktur" (el-Bakara, 2/229).

"Nikâhladýðýnýz kadýnlarýn mehirlerini gönül rýzasý ile verin. Þayet mehrin bir bölümünü gönül hoþluðu ile kendileri size baðýþlarsa, onu afiyetle yiyin" (en-Nisâ, 4/4).

Ýbn Abbas (r.a)´den rivâyet edildiðine göre; Sâbit b. Kays´ýn karýsý Peygamber (s.a.s)´e gelerek:

"Ey Allâh"ýn Rasûlü, Sâbit b. Kays´ý ahlâk ve din hususunda ayýplamýyorum, fakat müslümanlýkta küfür derecesinde bir hata iþlemekten korkuyorum" dedi. Hz. Peygamber ona sordu: "Bahçeyi ona geri verecek misin?" cevap verdi: Evet. Bunun üzerine Hz. Peygamber Sâbit´e; "Bahçeyi kabul et ve onu bir defa da boþa" buyurdu (Buhârî, Talâk, II; Nesaî, Talâk, 34).

Muhâlea kendine hâs özellikleri olan bir boþama çeþididir. Bu boþama koca bakýmýndan bir yemindir. Çünkü koca muhâlea anlaþmasýyla karýsýný boþamayý bir bedele baðlamýþ olur. Bedeli alýnca boþama gerçekleþmiþ sayýlýr. Muhâlea, kadýn bakýmýndan ivazlý (bedelli) bir akittir. Çünkü kadýn bununla bir bedel ödemeyi kabul etmiþ olur. Kadýn, kocasýnýn bir bedel karþýlýðýnda boþama teklifine "kabul ettim" der veya "beni þu kadar para karþýlýðýnda boþa" diyerek kendisi icapta bulunur. Aslýnda bununla, "Þu kadar para karþýlýðýnda evlilik baðýný senden satýn almaya razý oldum" demek istemiþtir.

Muhâlea teklifi kocadan gelmiþse, artýk ne kadýnýn kabulünden önce ve ne de sonra bu icabýndan (teklifinden) rucû edemez. Karýsýný kabulden menedemez. Kendisi için muhayyerlik þartý koymasý muteber deðildir. Karýsýnýn hemen o meclise kabul iradesini açýklamasý gerekir. Koca muhâlea akdini feshedemez. Kocanýn mücerred muhâlea isteðinde bulunmasýyla bu beþ hüküm kendiliðinden doðar. Koca muhâleayý bir þarta veya gelecek zamana baðlayabilir. "Eðer baban gelirse, þu kadar para karþýlýðýnda seninle muhâleayý kabul ettim" veya "Ramazan ayý baþýnda, þu kadar para karþýlýðýnda seninle muhâleayý kabul ettim" denilse, þart gerçekleþtikten veya belirtilen tarih girdikten sonra kadýn kabul etse boþama meydana gelir. Kadýnýn belirlenen parayý kocasýna vermesi gerekir.

Muhâlea yoluyla boþanma teklifi kadýndan gelir de kocasýna; "Sana vereceðim þu kadar para karþýlýðýnda beni boþa" derse, koca kabul iradesini açýklayýncaya kadar, kadýn bu icabýndan rucû edebilir. Karý-kocadan birinin meclisi terk etmesiyle bu icab bâtýl olur. Kadýnýn muhâleada muhayyerlik þartý geçerlidir (Ýbn Âbidin, a.g.e, II, 557; M. Zihni Efendi, Munâkehat Mufârekât, 117, vd.).

Mihir olarak verilebilen her þey muhâleada bedel olabilir. Ýslâm hukukuna göre alým-satýmý meþrû olan ve ekonomik bir deðer taþýyan menkul ve gayr-i menkuller ile bazý menfaatler mehir ve muhâleada bedel olabilir. Muhâlea bedeli, mehire denk, ondan az veya çok olabilir. Meselâ; koca, küçük çocuklarýn masraflarýnýn belli bir yaþa kadar karýsý tarafýndan karþýlanmasý þartýyla muhâlea yapabilir. Yine çocuklarýn belli yaþa kadar karýsý tarafýndan bakýlýp terbiye edilmesi de muhâlea bedeli olabilir.

Eþler arasýnda geçimsizliðin kaynaðý bazan kadýn, bazan kocadýr. Bazan da geçinip giden eþler boþanabilir. Geçimsizlikte kusurlu olmak muhâlea bedelini etkiler mi? Baþka bir deyimle, koca hem geçimsizlik çýkarýr, hanýmýný boþamaz, hem de boþamak için karýsýndan bir bedel isteyebilir mi? Burada, kocanýn boþama hakkýný kötüye kullanma ihtimali vardýr. Koca muhâlea bedeline ya mahkeme hükmüyle (kazâen), ya da Allah´la kul arasýnda kalan yolla (diyâneten) mâlik olur. Koca dünya hukuku bakýmýndan (kazâen) muhâlea bedelin her durumda sahip olur. Geçimsizliðin yalnýz kocadan yahut yalnýz kadýndan yahut da her ikisinden gelmesi sonucu etkilemez. Bu bedelin mehire eþit, ondan az veya çok olmasý da hükmü deðiþtirmez (el-Fetâvâ´l-Hindiyye, I, 488). Çünkü kadýn, kendi mülkü üzerinde dilediði þekilde tasarruf edebileceði gibi, koca da, karýnýn kendi rýzasýyla vereceði bir bedel karþýlýðýnda birtakým hak ve menfaatlerinden vazgeçerek onu boþayabilir. Ayet-i kerîme´de"...Karýnýn kocasýna evlilikten kurtulmak için bir bedel vermesinde her ikisi için de bu günah yoktur" (el-Bakara, 2/228) buyurulmuþ, bedelin miktarý için bir sýnýr konulmamýþtýr. Ancak Ebû Bekr el-Müzenî bu âyetin, aþaðýdaki âyet tarafýndan neshedildiði görüþünü benimsemiþtir. "Eðer bir kadýný býrakýp da yerine baþka bir kadýn almak isterseniz, öncekine yüklerce mehir vermiþ olsanýz bile, o verdiðinizden geri bir þey almayýnýz" (en-Nisa, 4/20). el-Müzenî bu âyete dayanarak hul´ yoluyla boþanmaya karþý çýkar. Ýslâm hukukçularýnýn çoðunluðu ise bu son âyeti rýzasý hilâfýna kadýndan bir þey alýnmamasý þeklinde anlamýþlardýr (ez-Zühaylî, el-Fýkhu´l Ýslâm´ý ve Edilletuh, Dýmaþk 1985, 2. baský, VII, 472).

Uhrevî sorumluluk bakýmýndan (diyâneten) muhâlea bedelinin hükmü eþlerin geçimsizlikteki rollerine göre deðerlendirilmiþtir. Geçimsizlik yalnýz kocadan kaynaklanýyorsa muhâlea bedeli istemesi helâl deðildir. Verilen mehrin boþarken geri alýnmasýný yasaklayan Nisa Sûresi 20 nci âyeti bunun delilidir. Çünkü erkeðin hanýmýna zulüm yaparak muhâlea bedelini yüksek tutmasý ve boþamayý bir para karþýlýðý yapmasý, hakký kötüye kullanma sayýlýr (el-Cassâs Ahkâmü´l Kur´ân, 2. baský, Kahire, (t.y), II, 92, 93; el-Fetâvâ´l-Hindiyye, I, 488; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Ýslâm Hukuku, 2. Baský, Ýstanbul 1983, s. 406, 407). Geçimsizlik yalnýz kadýndan veya her iki þeyden geliyorsa, kocanýn boþama karþýlýðýnda bir bedel (para) almasý helâldir. Fakat bu durumda kadýna mehir olarak verdiðinden daha fazlasýný almasý mekruh sayýlmýþtýr (el-Cassâs, a.g.e, II, 93; el-Fetâvâ´l-Hindiyye, I, 488).

Hanefilerin de dahil bulunduðu çoðunluða göre muhâlea yoluyla boþama, bir bâin (kesin) talâk sayýlýr. Ýmam Þâfiî ise muhâleayý boþama deðil, fesih sayar. Bu konuda þu delillere dayanýr: Âyetlerde þöyle buyurulur: "Talak iki defadýr" (el-Bakara, 2/229). Âyetin devamýnda; "Kadýnýn kurtulmak için bir bedel vermesinde, ikisine de bir günah yoktur" buyurulur. Ayný Sûrenin 229 ncu âyetinde ise; "Eðer koca karýsýný ikinci talaktan sonra bir defa daha boþarsa, bundan sonra kadýn baþka bir erkeðe nikâhlanmadýkça (ve ondan da ayrýlmadýkça) ilk kocasýna helâl olmaz" ifadeleri yer alýr. Muhâlea da boþama sayýlýrsa, birbirine baðlantýlý olarak gelen bu âyetlere göre talak (boþama) sayýsý dört olur. Halbuki boþama üçten fazla olamaz. Hanefiler ise bu âyetlerdeki boþama çeþitlerini ivazlý (bedelli) ve ivazsýz (bedelsiz) olmak üzere üç tane olarak kabul ederler. Çünkü muhâlea yeni bir boþama çeþidi deðil, kinâyeli sözlerle yapýlan bir boþama þeklinden ibarettir. Bu yüzden muhâlea sonunda fesih deðil, bâin talak meydana gelir. Hz. Ömer, Hz. Ali ve Ýbn Mes´ud´dan muhâleanýn bâin talak olduðu rivâyet edilmiþtir (es-Serahsî, el-Mebsût, VI, 171 vd.).

Boþamaya ehil olan koca ve boþanmaya mahal olan kadýn ayný zamanda muhâlea akdi yapmaya da ehildir. Bu akit sonunda kadýn kendi malýnda tasarrufta bulunduðu için bu bir teberrua benzetilmiþ ve hibe için aranan þartlar burada da aranmýþtýr. Bu yüzden muhâlea için kadýnýn âkýl, bâlið olmasý, ölümle sonuçlanan bir hastalýða yakalanmamýþ bulunmasý ve sefîh olmasý yüzünden hacr altýna alýnmýþ olmamasý gerekir.

Ýslâm hukukçularýnýn çoðunluðuna göre, eþler karþýlýklý anlaþýnca evlilik muhâlea yoluyla kendiliðinden sona erer. Ayrýca hâkimin hükmüne ihtiyaç bulunmaz .


radyobeyan