Huccet By: armi Date: 21 Þubat 2010, 20:15:56
HUCCET
Burhan, delil, senet, belge, fatura, seçkin âlimlere verilen ünvan. Çoðulu hucec ve hýcâc.
"Ýleri sürülen bir görüþün doðruluðuna delâlet eden, onu kuvvetlendiren þey" Bu þey ayný zamanda iki zýt þeyden birisinin geçerliliðini de gerekli kýlar. "Delil" ile ayný anlamý taþýdýðý da söylenir (Cürcânî, Ta´rifât, s. 82; Isfahânî, Müfredât, s. 155).
Bununla birlikte huccet, kullanýldýðý ilim dalýna göre farklý anlamlar ifade eder. Fýkýhtaki huccet ile, hadis ilmindeki huccet oldukça farklý ýstýlâhî anlamlar taþýrlar. Ayný þekilde bazý itikâdî fýrkalar arasýnda da, meselâ, Ýsmâiliyye, Bâtýniyye ve Ýmamiyye´de huccet daha farklý þeyler ifâde eder. Ama bütün bunlarda ortak olan husus, hepsinin de genel olarak sözlük anlamýný korumasýdýr.
Kur´ân-ý Kerîm´de bu kelime huccet kalýbýnýn dýþýnda, "hâce", "hâcec" ve "hâcce" gibi benzer kalýplarda toplam olarak otuz üç yerde geçmektedir. Bunlardan onüçünde ÝsIâm´ýn beþ esasýndan birisi olan "Hac" ibâdeti (el-Bakara, 2/89, 196 ve 197) bir yerde de; "yýl" anlamýnda kullanýlmýþtýr (el-Kasas, 28/27) Bu sonuncularýn konumuzla fazla ilgisi yoktur.
Geriye kalan 19 yerden 11´inde daha çok "hâce" ve "hâcec" kalýplarýnda "tartýþma" ve "delil getirme" anlamlarýnda kullanýlmýþtýr. Bu anlamlar için þu âyetler örnek verilebilir:
"Milleti onunla (Hz. Ýbrahim) tartýþmaya giriþti. "Beni doðru yola eriþtirmiþken, Allah hakkýnda benimle mi tartýþýyorsunuz? O´na ortak koþtuklarýnýzdan korkmuyorum; meðer ki, Rabbim bir þeyi dilemiþ ola. Rabbim ilimce her þeyi kuþatmýþtýr; hâlâ ögüt kabul etmez misiniz?" dedi" (el-En´âm, 6/80).
"Ateþin içinde birbirleriyle tartýþýrlarken; güçsüzler, büyüklük taslayanlara "Doðrusu biz size uymuþtuk, þimdi ateþin bir parçasýný olsun, bizden sayabilir misiniz?´´ derler" (el-Mü´min, 40/47).
"Ey Kitap ehli, ibrahim hakkýnda niçin tartýþýyorsunuz? Tevrat da, Ýncil de þüphesiz ondan sonra indirilmiþtir. Düþünmezmisiniz? Siz, hadi bilginiz olan þey üzerinde tartýþanlarsýnýz. Ama bilginiz olmayan þey hakkýnda niçin tartýþýrsýnýz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz" (Âli Ýmrân, 3/65-66) .
Bizzat, "huccet" kalýbýnýn kullanýldýðý sekiz yerden birisinde, "tartýþma" anlamýnda (eþ-Þûrâ, 42/15), diðer yerlerde ise "delil ve burhan" anlamýnda kullanýlmýþtýr. Bu anlam için de þu âyetler örnek verilebilir:
"Üstün delil (huccetu´l-bâliða) Allah´ýn delilidir. O dileseydi hepinizi doðru yola eriþtirirdi" de" (el-En ´âm, 6/ 149) .
"Bu; Ýbrahim´e, milletine karþý verdiðimiz huccetimizdir. Dilediðimizi derecelerle yükseltiriz. Doðrusu Rabbin hakîmdir, bilendir" (el-En´âm, 6/83).
(Ayrýca huccetin bu anlamda geçtiði âyetler için bk. el-Bakara, 2/150; en-Nisâ, 4/165; es-Fûrâ, 42/16; el-Câsiye, 45/25).
Þimdi de bu kelimenin çeþitli ilim dallarýna göre kullanýlýþlarýný ele alalým:
Fýkýh Ýlminde Huccet: Fýkýh ilminde huccetin, genel olarak kat´î olsun veya olmasýn "delil" anlamýnda kullanýldýðý görülmektedir. Senetlere, vesîkalara, mahkemelerden verilen bir kýsým îlâmlara da huccet denilir. Ayný zamanda, baþ tarafýnda hâkimin imzâsý, sonunda da þâhitlerin imzalarý bulunup, alýþ-veriþe, nafakaya, vasiyyete, vekâlete, ikrâra, borçlanmaya, kefâlete ve buna benzer þeyler için yazýlan vesîkalara da huccet denir. (Ömer Nasûhi Bilmen, Hukûk-ý Ýslâmiyye ve Istýlâhât-ý Fýkhiyye Kamusu, Ýstanbul, t.y, VIII, 119).
Eskiden bir hükmü ihtivâ etsin veya etmesin hâkim tarafýndan hukûkî bir hâdiseye dair düzenlenen vesikaya da bu ad verilirdi. Þer´iyye mahkemelerinden verilen huccetler ta´lik yazý ile yazýlýrdý (M. Zeki Pakalýn, Osmanlý Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüðü, Ýstanbul, 1983, I, 865).
Ayrýca, yine bu sahada hucec-i hattiyye, tabiri kullanýlmaktadýr ki, bu; berât, defter-i hâkâni kaydýyla dava olunanýn mahkeme tarafýndan verilip, herhangi bir kötü zan ve suçlamadan uzak olan vesika ve îlamlar hakkýnda kullanýlan bir tabirdir. Bunlar kanunen kesin delil (beyyine) sayýlýr ve iddia edilen þey bununla sabit olur (M. Zeki Pakalýn, a.g.e, 1/865).
Hadis Ýlminde Huccet: Bir hadis terimi olarak huccet hadis râvilerinin adaleti için kullanýlan bir tabirdir. Ýbn Ebî Hatim´in usûlüne göre, hakkýnda "huccet" tabiri kullanýlan râvî, adâlet ve zabt yönünden en yüksek mertebededir. Baþka bir deyimle de, hadis alanýndaki ehliyeti herkes tarafýndan kabul edilen, rivâyet ettiði hadisler delil olarak kullanýlabilen, "sika"nýn üstünde daha güvenilir bir râvîye "huccet" denilir.
Ayrýca, üçyüz bin hadisi ezbere bilen hadis âlimine "huccet" denildiði gibi, râvilerinin durumlarýyla beraber sekizyüzbin hadis bilen hadis âlimine de "huccet" denilmektedir. (bk. Talat Koçyiðit, Hadis Istýlahlarý, Ankara 1980, s.138).
Mantýk Ýlminde Huccet: Mantýk ilminde huccet, "delil"in müterâdifi olarak kullanýlýr. Hasmý ilzâm etmek ve onun delilini geçersiz kýlmak için kullanýlýrsa el-huccetu´l-Ýlzâmiyye adýný alýr. Bu tür bir huccet, hasmýn kabul ettiði mukaddimeler üzerine binâ edilir; hasmýn ileri sürdüðü mukaddimelerden hareketle, hasmýn delilleri çürütülmeye çalýþýlýr ki, bu bir çeþit hasmý kendi deliliyle kendisini geçersiz kýlmak olur (bk. Tehânevî, Kitâbu Keþþâfý Istýlâhâti´l-Funûn, Ýstanbul, 1984, s. 1/384; ÝA., "Huccet" maddesi, 5/575).
Ýslâm Mezhebleri Tarihinde Huccet: Huccet tabiri, mezhebler tarihinde sözü edilen çeþitli itikâdî fýrkalar arasýnda da farklý anlamlara gelmektedir. Bu tabir, özellikle Þîa ve onun önemli kollarýndan olan Ýmâmiyye, Ýsmâiliyye ve Bâtýniyye´de daha çok kullanýlmaktadýr. Bunlarda "huccet" genel olarak; dokunulmazlýk verdikleri, masum kabul ettikleri þahýslara verilen isimlerden birisidir. Bir kýsmýnda "imam": huccet olarak görüldüðü halde, diðer bir kýsmýnda imama giden yol huccetten geçer.
Þimdi bu fýrkalara göre "huccet´´in kullanýlýþýný ayrý ayrý görelim:
a) Ýmamiyye´ye Göre Huccet: Ýmamiyye veya Ýsnâaþeriyye adlarýyla bilinen bu fýrkaya göre huccet, "oniki imama" verilen bir baþka isimdir. Onlara göre imam, Allah´ýn yeryüzündeki delilidir. Bundan dolayý da imamlara ayný zamanda huccet denilmektedir. Ýmamlarýn sözleri Allah´ýn sözü, emirleri, Allah´ýn emridir. Onlar, ancak Allah adýna ve O´nun vahyi ile konuþurlar. Ýnsanlar üzerine þahittirler. Onlar Allah´a giden yoldur ve O´na iþaret eden delillerdir. Onlarý sevmek imandan, onlardan nefret etmek ise küfürdür. Onlarýn dostu Allah´ýn dostu, düþmanlarý da Allah´ýn düþmanlarýdýr. Yeryüzü Allah´ýn yarattýklarý için huccetinden yani açýk, gizli veya belirsiz bir imamdan mahrum olamaz. (Ýmamiyyenin imam = huccet hakkýndaki inançlarýyla ilgili daha geniþ bilgi için bakýnýz: Ebû Câfer el-kummî, Risâletu´lÝtikâdâti´l-Ýmamiyye, Terc. Ethem Ruhi Fiðlalý, Ankara 1979, s. 107-112; Hüseyin Atay, Ehl-i Sünnet ve Þia, Ank, 1983, s. 102-110).
Ayrýca, Ýmamiyye´ye göre Hz. Peygamber´in dedesi Abdulmuttalib "huccet", O´nun oðlu yani Peygamberimizin amcasý Ebû Tâlib ise O´nun vasîsidir (el-Kummî, a.g.e, s. 131).
Görüldüðü gibi, Ýmamiyye´ye göre huccet veya diðer ismiyle imamlar çok farklý bir önem arzederler. Zirâ onlar, bir nevî yeryüzünde Allah´ýn temsilcileridirler. Dünya ve âhiret ile ilgili bir çok þey onlarla izâh edilir. Onlarý sevip, baðlanmakla herþey çözümlenmiþ olur. Hesab mizan, sýrat ve mahþer´de hep onlar gündemdedir. Meselâ, onlara göre, âhiretteki hesabýn bir kýsmý Allah tarafýndan, bir kýsmý da O´nun huccetleri tarafýndan yerine getirilecektir. Nebî´nin ve imamlarýn taraftarlarýna günahlarý sorulmayacaktýr. Yine onlara göre, bir baþka yönden de sýrat, Allah´ýn huccetler adýdýr. Allah, dünyada onlarý taný ve onlara itaat eden kimsenin, kýyamet gününde cehennem köprüsü demek olan Sýrât üzerinden geçiþine saade edecektir (bk. el-Kummî, a.g.e. s. 80,84).
b)Ýsmailîlere Göre Huccet: Ýmanýn yokluðunda yani gaybet durumunda kendi mezheblerine daveti yürüten kiþiye "huccet" denir. Ýmama giden huccetten geçer. O, daima halký aydýnlatmak için faaldir, imam gibi olamaz. O baþ dâî olarak tayin edilmiþtir. Normal olarak din propagandasý yapan dâîler bu baþ dâî olan huccete tâbidirler (Ethem Ruhi Fýðlalý, Çaðýmýzda Ýtikâdî Ýslam Mezhebleri, Ýstanbul, 1980, s. 103).
c)Bâtýniyye´ye Göre Huccet: Onlarca kabul edilen yedi imamdan birine verilen isimdir. Onlara göre yedi Nebî, yedi de imam vardýr. Yedi Nebî; Âdem, Nûh, Ýbrahim, Musâ, Ýsâ, Hz. Muhammed ve baðlý bulunduklarý Muhammed b. Ýsmail´dir. Yedi imam ise; Ýmam, huccet, zûmassa, dâî-i ekber, dâî-ime, zûn, mükellib ve mü´mindir. Bunlardan huccet, imamýn ilmini taþýyana denir. Ýmamdan telâkkî ettiði delilleri muhatabýn; zevkine göre tâlim eder. Üçüncü imam olan Zûmassâ ise, çocuðun meme emdiði gibi ilmi huccetten alýr (Ýzmirli Ýsmail Hakký, Yeni ilm-i Kelam, Ankara 1981, s. 104).
Bu açýklamalardan anlaþýlacaðý üzere, huccetten özellikle Mezhebler Tarihi alanýnda daha çok söz edilmektedir. Bu konudaki Þîa´nýn görüþleri ve imam anlayýþýnda; onlara masumiyet tanýmaya kadar varan tutumlarý Ehl-i sünnet itikadýnca kabul edilmemiþ ve tenkit edilmiþtir. Zira, onlar da insandýr, günah iþlerler, günahtan masum olamazlar, onlarý sevmek imandan, sayýlmadýðý gibi onlardan nefret de küfür sayýlamaz. Küfür ancak açýk bir inkar halinde sözkonusu olur.
radyobeyan