Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Hilfu'l fudul By: armi Date: 21 Þubat 2010, 19:54:24
HÝLFU´L-FUDÛL




Zulme karþý Ýslâm öncesi Araplarýn yaptýðý Hz. Peygamber´in de katýldýðý antlaþma.

Bütün cahili toplumlar gibi Ýslam öncesi Arap toplumu da kuvvet sahibi zorbalarýn hâkim olduðu, zulüm ve haksýzlýðýn kol gezdiði bir toplumdu. Fil olayýnýn yirminci yýlýnda Ficâr savaþý olarak adlandýrýlan kanlý kabile kavgalarýndan sonra Mekke´de hiçbir yabancý ve koruyucusuz kimsenin mal, can ve namus güvenliði kalmamýþtý. Ýþler çýðýrýndan çýkmýþtý. Yabancý tacirlerin mallarý alýnýr, parasý ödenmezdi. Hac için gelenlerin hoþa giden kadýn ve kýzlarý zorla ellerinden alýnýr, kimsenin feryadýna kulak asýlmazdý.

Böyle bir ortamda Yemen Zebid kabilesinden bir adam Mekke´ye satmak için bir deve yük mal getirmiþti. Mekke´nin ileri gelenlerinden As b. Vail, Zebidî´nin mallarýný almýþ fakat parasýný ödememiþti. Zavallý Zebidî parasýný almak için Mekke´nin güçlü ailelerine baþvurdu ise de bir sonuç alamadý. Baþvurduðu kimseler yardým etmek bir yana, aþaðýlayarak kovmuþlardý adamý.

Uðradýðý zulümden baðrý yanan Zebidî, bir sabah Ebu Kubeys daðýna çýkarak Kâbe çevresinde toplanan Mekke halkýna, "ey Fihr halký" hitabýyla uðradýðý zulmü þiir biçiminde haykýrdý. Bunun üzerine Hz. Peygamber´in amcasý Zübeyr bir daha böyle olaylarýn tekrarlanmasýný engellemek düþüncesiyle giriþimlerde bulundu. Kendisine katýlan Hâþim, Muttalib, Zühre, Esed, Hâris ve Teymoðullarýnýn ileri gelenleri ile birlikte Mekke´nin zengin ve saygý deðer adamlarýndan Abdullah b. Cud´an´ýn evinde toplandýlar. Uzun görüþmelerden sonra Mekke´de hiçbir yabancý ve yerli kimsenin zulme uðramasýna meydan verilmemesi, haklarý alýnýncaya kadar mazlumlarýn yanýnda hareket edilmesi yolunda karar aldýlar.

Yakubî´ye göre antlaþma þu þekilde gerçekleþtirildi: Abdulmuttalib´in kýzý Atike veya Beyda ortaya hazýrladýðý bir çanak koku koydu. Oradakiler birer birer ayaða kalkýp elini çanaktaki kokuya batýrarak, "Vallahi, bundan böyle Mekke´de yerli olsun, yabancý olsun, zulme uðramýþ hiç bir kimse býrakmayacaðýz. Zulme meydan vermeyeceðiz. Mazlumlar zalimlerden haklarýný alýncaya kadar mazlumlarla birlikte hareket edeceðiz. Denizlerin bir kýl parçasýný ýslatacak sularý kalmayýncaya, Hira ve Sebir daðlarý yerlerinden silinip gidinceye, Kâbe´ye istilam ibadeti ortadan kalkýncaya kadar bu ahdimizde sebat edeceðiz" diye and içtiler.

Bu antlaþma, daha önceki zamanlarda ayný amaçla Cürhüm ve Katura kabilesinde Fadl ve Hidayl adlý bir kaç kiþinin yaptýklarý andlaþmaya çok benzediði için onlarýn adýna izafe edilerek "Fadl´larýn andlaþmasý" anlamýndaki "Hýtfu´l-Fudûl" olarak adlandýrýlmýþtýr. Fudûl kelimesi "fazlalýk þey" anlamýna da gelmektedir. Bu antlaþmayý yapanlar zulmedenlere fazladan zulmen alýnan mallarýný geri vermek üzere yemin ettikleri için bu isimle anýlmýþtýr da denilir.

Andlaþmaya katýlanlar ilk iþ olarak As b. Vail´in kapýsý önüne dikilmiþ ve ondan Zebidî´nin hakkýný almýþlardýr. Daha sonra da benzeri olaylarda zulmün ortadan kaldýrýlmasý yolunda baþarýlý giriþimleri olmuþtur. Bunlara örnek olarak anýlan iki olay þöyledir:

Has´am kabilesinden birisi kýzý ile birlikte Hac için Mekke´ye gelir. Mekke´nin güçlü kiþilerinden Nübeyh b. Haccac çok beðendiði kýzý babasýnýn elinden zorla alarak evine kapatýr. Kýzýný kurtarmak için çýrpýnýp duran adama Hýlfu´l-Fudûl´a baþvurmasý tavsiye edilir. Adamýn baþvurusu üzerine hemen Nubeyh´in evi kuþatýlýr ve çaresiz kalan zalim, kýzý babasýna teslim eder.

Sumale kabilesinden bir tacir mallarýný bir kýsmýný Mekke reislerinden Ubey b. Halef´e satar. Ancak Ubey üzerinde anlaþtýklarý bedeli tacire ödemez. Hýlfu´l-Fudûl´a baþvuran adama, "þimdi sen hemen Ubey´e git ve ona Fudulî´lerden geldiðini, ödemeyi derhal yapmazsa biýim geliþimizi beklemesini söyle" derler. Bu haber Ubey´e ulaþýnca vakit geçirmeden adamýn parasýný öder.

"Fadl´lar Andlaþmasý"na, o zaman yirmi yaþlarýnda olan Rasul-i Ekrem (s.a.s) de katýlmýþtýr. Ahmed b. Hanbel´in rivayetine göre Hazret-i Peygamber bu antlaþma hakkýnda þöyle demiþtir: "Âbdullah b. Cud´an´ýn evinde yapýlan And´da ben de bulundum. Bence o and kýrmýzý tüylü bir deve sürüsüne malik olmaktan daha sevgilidir. O zaman Haþim, Zühre ve Teym Oðullarý, deniz bir kýl parçasýný ýslatacak kadar suya malik oldukça mazlumlarla birlikte bulunacaklarýna and içmiþlerdi. Ben ona Ýslâm devrinde bile çaðrýlsam icabet ederdim"(Ahmed b. Hanbel, I,190, 193).

Andlaþmaya katýlanlar sonradan aralarýna baþka kimseleri alamadýklarý için onlarýn ölümüyle "hýlfu´l-fudûl" son bulmuþtur. Fakat fiilen devam etmese de yýllarca sonra bile hýlfu´l-Fudûl´dan söz etmek zalimleri korkutmaya yetmiþtir. Nitekim Muaviye´nin yönetimi döneminde Medine valisi Velid b. Utbe, bir meseleden dolayý kendisine zulmetmeye kalkýþýnca Hazreti Hüseyin, "vallahi, ya adalete riayet eder hakkýmý verirsin, yahut kýlýcýmý sýyýrarak Rasûlullah´ýn Mescidi´nin kapýsýna dikilir halký Hýlfu´l-Fudûl´a davet ederim." diyerek onu tehdit etmiþtir. Bunu duyan Abdullah b. Zübeyr, "Vallahi, eðer Hüseyin böyle bir davette bulunacak olursa, ben de kýlýcýmý çeker, ona adalet üzerine hakký verilinceye kadar onunla birlikte ayaklanýrým, yahut hep ölürüz" demiþ, buna daha baþkalarý da katýlýnca Velid çaresiz Hazreti Hüseyin´e hakkýný teslim etmiþtir.


radyobeyan