Hikmet By: armi Date: 21 Þubat 2010, 19:48:47
HÝKMET
Ýlim, fýkýh, adâlet, sebep, felsefe, kâinatýn inceliklerini üstün ilimlerle bilmek, lâfzý az manâsý engin... gibi çok çeþitli manâlarda kullanýlan geniþ mefhumlu bir kelime.
Ýslâm âlimleri, hikmet için çeþitli tarifler yapmýþlardýr. Fakat çoðunluðun üzerinde ittifak ettiði tarif þudur:
"Hikmet; faydalý ilim ve sâlih ameldir" (Elmalýlý M. Hamdi Yazýr, Hak dini Kur´ân Dili, I, 915).
Merhum Hamdi Yazýr, çoðunluðun bu tarif üzerine diyor ki: "Hem ilim, hem amel, hikmetin en esâslý manâsýný teþkil eder."
Ýlimsiz yapýlan amel, faydalý da olsa hikmet olamayacaðý gibi, amelsiz olan, tatbik edilmeyen ilim de ne kadar câzip görünürse görünsün hikmet ismini almaz.
Hikmet´i; nazarî hikmet ve ameli hikmet olmak üzere ikiye ayýranlar da olmuþtur.
Nazari hikmet; kâinatta cereyan eden ilâhî kanunlarý (sünnetullah, tabiat kanunlarý deðil de tabiata ait Allah´ýn takdir edip var ettiði kanunlar) tefekkür ve muhâkeme etmek yoluyla elde edilir. Kâinat, akýl sahipleri için bir kitabdýr, þuurlu kimseleri hayretlere sevkeden hikmetlerle dolu bir kitabdýr.
Ameli hikmet ise, isabetli, yerinde ve faydalý olan fiillerdir. Fakat yukarýda da arzettiðimiz gibi, Ýslâm mütefekkirlerinin çoðunluðu bunlarý ayrý ayn mütalâa etmemiþlerdir. Yani, faydalý ilmi salih amelden ayýrmamýþlardýr. Onun için diyorlar ki; "hikmetin evveli varlýk alemini tefekkür, ortasý din ve itaat, sonu ebedî saadettir." Yani kâinat sahifelerini, arz ve sema yapraklarýný ibretle tefekkür eden insan, eserden müessire, san´attan san´atkâra, nakýþtan nakkaþa, sebepler aleminden o sebepleri yaratana zihnen ve fikren intikâl eder. Ýþte bu noktada karþýsýna din çýkar, yaratana karþý olan vazifesini öðrenir ve tatbik eder. Bu üstün tefekkür ve tatbikat (amel) onu ebedi saadete ulaþtýrýr.
Bazý âlimlere göre hikmet, Kur´an-ý Kerîm´de dört manâda kullanýlmýþtýr:
1. Kur´ân´ýn nasihatlarý: "Allah´ýn üzerinizdeki nimetini ve söze öðüt vermek için indirdiði kitabý (Kur´an-ý) ve Kur´ân´daki hikmeti düþünün .." (el-Bakara, 2/23). Bu âyetteki hikmet, nasihat ve öðüt manâsýnadýr. Bu manâvý âyetin siyak ve sýbakýndan anlamaktayýz.
2. Ýnce anlayýþ ve ilim. Lokman süresinin 12. âyetinde þöyle buyuruluyor: "Andolsun biz, Lokman´a hikmet verdik"Yani ince anlayýþ ve ilim verdik.
3. Nübüvvet-Peygamberlik. Bakara Sûresinin 251. âyetinde þöyle buyurulmaktadýr: "Allah (c.c) Dâvud´a saltanat ve hikmet verdi." Bu âyetteki "hikmet" Peygamberlik manâsýndadýr.
4. Kur´ân´ýn incelikleri ve sýrlarý: "Allah hikmeti, kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse muhakkak ki ona çok hayýr verilmiþtir" (el-Bakara, 2/269).
"Ýnsanlarý Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öðütle dâvet et" (en-Nahl, 16/125).
Meâllerini arzettiðimiz âyetlerdeki hikmet kelimesi Kur´ân´ýn incelikleri ve sýrlan manâsýnadýr denilmiþtir (Muhammed H. Yazýr, Hak Dini Kur´ân Dili, I, 928).
Bazý Ýslâm bilginleri akýl gücünün vasat (itidâl) mertebesinde de hikmet denilmiþtir. Bu nokta da hikmeti þöyle tarif etmiþlerdir: "hakký hak bilip ona uymak, batýlý bâtýl bilip ondan sakýnmak."
Kur´ân-ý Kerîm´in bazý âyetlerinde geçen hikmet kelimesini müfessirler sünnet olarak tefsir etmiþlerdir. Meselâ: Alu-Ýmran Sûresinin 164. âyetindeki: "Kitab ve hikmeti onlara öðretir..." Kitabdan maksad Kur´ân, hikmetten maksat da sünnettir (bk. Kadý Beydavî ve Celâleyn Tefsirleri).
Rasûlullah´ýn Sünnetine hikmet denmesinin bir sebebi; O, hikmet sahibiydi. Yani her sözünde ve fiilin de bir incelik ve manâ vardý. Hakka uymayan söz ve fiil kendisinden meydana gelmezdi. Cevâmiu´l-kelîm verilmiþti. O az sözle engin ve çok deðerli manâlarý dile getirirdi. O´nun hadislerini okuyan ve sünnetini inceleyen bunu rahatlýkla müþâhede eder.
radyobeyan