Hidayet By: armi Date: 20 Þubat 2010, 15:05:41
HÝDÂYET
Ýrþat etmek, doðru yolu göstermek, rehberlik yapmak. Zýddý; Saptýrmak, yanýltmak, dalâlete düþürmektir. Hidâyet kelimesi (HDY) kökünden bir mastar olup terim olarak; küfür, þirk ve sapýklýklardan kurtularak, Ýslâm´ýn aydýnlýk yoluna girmektir.
Kiþinin bâtýl yolu býrakýp, hidâyete yönelmesi Cenab-ý Hakk´ýn dilemesi ve yardýmý ile olur. Kur´ân-ý Kerîm´in çeþitli âyetlerinde hidâyet ve dalâletten söz edilmiþtir!
"Ey Muhammed de ki: Ey insanlar, size Rabbiniz tarafýndan bir hak geldi. Kim doðru yola giderse, kendi lehine doðru yola gitmiþ olur. Kim de saparsa, kendi aleyhine sapmýþ olur. Ben üzerinize vekil deðilim" (Yûnus, 10/108). "Allah kimi saptýrýrsa, artýk onu doðru yola sevk edecek, hiç bir kimse bulunmaz" (er-Ra´d, 13/33).
"Biz, her Peygamberin karýsýna, böylece mücrimlerden bir düþman çýkarmýþýzdýr. Yol gösterici ve yardýmcý olarak sana Rabbin yeter" (el-Furkân, 25/31).
Ýslâm´ýn hidâyet yolunu gizleyip açýklamayanlar âyette þöyle uyarýlýr:
"Ýndirdiðimiz delilleri ve hidâyeti, biz insanlara kitapta açýkladýktan sonra onlarý gizleyenlere, iþte onlara, Allah lânet eder. Hem de bütün lânet edebilenler lânetler. Ancak tevbe edip kendilerini düzelten ve Allah´ýn indirdiðini açýklayanlar müstesna. Ýþte onlarýn tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhamet edenim" (el-Bakara, 2/159, 160).
Cenab-ý Hakk´ýn bazý kimselere hidayeti nasip etmemesinin sebepleri âyetlerde þöyle açýklanýr: "Yalancýlýk ve küfürde ýsrar etme" (ez-Zümer, 39/3). "Âþýrý yalancýlýk" (el-Mü´min, 40/28). "Zâlim ve fâsýk olma" (el-Âhkâf, 46/10, es-Saf, 61/5,7; el-Cum´a, 62/5; el-Münâfýkûn, 63/6).
Bir kimsenin, Allah dilemedikçe, Peygamber´in istemesiyle hidayete kavuþamayacaðý ayetlerde þöyle ifade edilir: "Ey Muhammed þüphesiz sen, sevdiðini hidayete erdiremezsin. Fakat Allah, dilediðini hidâyete erdirir. O, hidayete erecekleri çok iyi bilir" (el-Kasas, 28/56). "Onlarý hidâyete erdirmek sana düþmez. Allah dilediðini hidâyete erdirir" (el-Bakara, 2/272),
"Sen ne kadar hýrs göstersen de yine insanlarýn çoðu inanmazlar" (Yûsuf, 12/103).
Buhârî ve Müslim´in naklettiði bir hadise göre, yukarýdaki ilk ayet Allah Rasûlünün amcasý Ebû Talib, Rasûlullah (s.a.s)´i korur, ona yardým eder, bu yüzden Hz. Peygamber onu tabiî bir sevgi ile severdi. Vefatýna yakýn, yanýna gelerek þöyle demiþti: "Ey amca, Allah katýnda kendisiyle senin lehinde þehadette bulunabileceðim bir kelimeyi; Allah´tan baþka ilâh yoktur kelimesini söyle" Ancak, Ebû Talib, bu kelimeleri söyleyemedi (bkz. Ýbn Kesîr, el-Kasas 56. âyet tefsîrî). Vefatýndan sonra, Hz. Peygamber´in, onun hakkýnda istiðfarda bulunmasý üzerine hidayete ermeyenler için yapýlacak duanýn geri çevrileceði þu âyetle bildirilmiþtir: "Ne Peygamberin ne de Mü´minlerin, cehennemlik olduklarý belli olduktan sonra, yakýn hýsýmlarý da olsa, müþrikler için af dilemeleri asla doðru olmaz" (et-Tevbe, 9/113).
Sonuç olarak, bir kimse hidâyeti yüce Allah´tan istemeli ve bu hali ömür boyu korumak için, salih amel iþlemelidir. Allahu Teâlâ, irade-i cüz´iyesini hak yola dönmek için kullanan ve iyi hal gösteren kimselere aydýnlýk yolu gösterir.
Þâmil ÝA
radyobeyan