Hubeyd Bin Adiy By: derya Date: 20 Þubat 2010, 11:40:59
Hubeyd Bin Adiy (r.a.)
Uhud savaþýnda bazý yakýnlarý ölen müþrikler, Müslümanlardan bunlarýn intikamýný almak istediler. Alçakca bir plân hazýrladýlar. Hemen de planý tatbike koydular. Bu maksatla bir heyet Medine´ye giderek Resulullahýn huzuruna çýkýp:
- Yâ Resûlallah. Bizim kabîlelerimiz, Ýslâmiyeti kabûl ettiler. Yalnýz Kur´ân-ý kerîm öðretmenine ihtiyâcýmýz var. Lütfen bize; Ýslâmiyeti, Kur´an-ý kerimi öðretecek kimseler yollar mýsýnýz? diye ricada bulundu.
Sevgili Peygamberimiz kendilerine, 10 kiþilik bir öðretmenler heyeti yolladýlar. Baþlarýnda,
Âsým bin Sâbit hazretlerinin bulunduðu bu heyette, Mersed bin Ebî Mersed, Hâlid bin Ebî Bükeyr, Hubeyb bin Adiy, Zeyd bin Desinne, Abdullah bin Târýk, Muattib bin Ubeyd de bulunuyordu.
Bu öðretmenler kâfilesi, geceleri yürüyerek, gündüzleri gizlenerek Hüzeyl Kabilesi topraklarýnda, Reci´ suyu baþýnda, seher vakti konakladýlar...
Bu sýrada yanlarýnda bulunan Adal ve Kare kabilesi heyetinden biri, bir bahane ile yanlarýndan ayrýldý. Hemen Lýhyanoðullarýna gidip, haber verdi.
Çarpýþmaya karar verdiler
Çok geçmeden kâfilenin etrâfý sarýldý. 200´den fazla silâhlý eþkiyâ oradaydý.
- Bize öðretmen lâzým! diyenler, çekip gittiler. O güzîde Müslümanlarý, eþkiyâ ile karþý karþýya býraktýlar.
Lýhyânoðullarý mensuplarý, esir ticâreti ile geçinirlerdi. Bu sebeple:
- Teslim olun. Canýnýzý kurtarýn, teklifinde bulunuyorlardý. Asýl niyetleri onlarý Mekke´de köle olarak satmaktý. Böylece çok para kazanacaklardý. Çünkü Mekke´li müþrikler kendilerine:
- Yakaladýðýnýz her Müslüman için, deðerinden fazla para öderiz, demiþlerdi.
Bunu Müslümanlar da duymuþlardý. Onun için, aralarýnda istiþâre ederek çarpýþmaya karar verdiler. Arkalarýný daða dönüp, kýlýçlarýný çekip, Allahýn dîni uðrunda vuruþmaya baþladýlar.
Ýkiyüz kiþilik düþmana karþý görülmemiþ bir kahramanlýkla çarpýþtýlar. Üzerlerine saldýran kuvvetten bir kýsmýný öldürdüler.
Nihayet çarpýþa çarpýþa on Sahâbi´den yedisi okla vurularak orada þehid düþtü.
Sadece Hubeyb bin Adiy, Zeyd bin Desinne ve Abdullah bin Târýk kalmýþ, müþriklerle çarpýþýyorlardý.
Çok geçmeden müþrikler, onlarý sað olarak yakaladýlar.
Arkadaþlarým bana örnektir
Lýhyanoðullarý üçünü de yaylarýn kiriþleri ile baðladýlar. Mekke´ye götürmek üzere yola çýktýlar.
Abdullah bin Târýk Mekkeli müþriklere götürülmeye râzý olmadý. Gitmemek için zorlandý.
- Vallahi ben size arkadaþ ve yoldaþ olmam! Þehid olan arkadaþlarým bana örnek ve önderdir, deyip, bir zorlayýþta ellerini kurtardý.
Lýhyanoðullarý O´nu taþa tuttular, sonunda O´nu da þehid ettiler.
Lihyânoðullarý, Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne´yi Mekke´ye götürüp müþriklere yüksek bir fiyatla sattýlar.
Çünkü Hz. Hubeyb Bedr Gazâsýnda müþriklerden Hâris bin Âmir´i Cehenneme yollamýþtý.
Onun oðullarý þimdi kendisini almak için, büyük para ödediler.
Zeyd bin Desinne´yi de Safvân bin Ümeyye, Bedir savaþýnda öldürülen babasý Ümeyye bin Halef´in intikâmýný almak üzere satýn aldý.
Mekkeli Müþrikler, Hz. Hubeyb ve Zeyd´i satýn aldýktan sonra, onlara ne cezâ vereceklerini konuþuyorlardý:
- Hayýr! Evvelâ iþkence etmeliyiz.
- Ama Harâm aylar içinde bulunuyoruz!
- Evet! Bu sebeple, hemen öldüremeyiz! Harâm aylarýn geçmesini beklememiz gerek.
- O hâlde, hapsedelim.
- Ellerini, ayaklarýný zincire vuralým! diyorlardý. Öyle yaptýlar.
Ýntikam hýrsý
Harp meydanýndaki yenilginin intikâmýný, müdâfaasýz bir insandan alacaklardý. Hem de o esîri; harpte deðil, parayla pazardan almýþlardý!..
Hârisoðullarý, iftihârla Hubeyb bin Adiy´i kendi âile fertlerine gösteriyorlar:
- Ýþte babamýzý öldüren. Þimdi vereceðimiz cezâyý beklemekte! diyorlardý.
Hz. Hubeyb bin Adiy, hapsedildiði evde tam bir tevekkül ile, Allahü teâlânýn kendisi hakkýndaki takdirini bekliyordu.
Üzüm salkýmý
Hapsedildiði evde bulunan ve azatlý bir cariye olan Mâviye þöyle anlatmýþtýr:
Hübeyb, benim bulunduðum evde bir hücreye hapsedilmiþti. Ben ondan daha hayýrlý bir esir görmedim.
Bir gün baktým elinde insan baþý gibi kocaman bir üzüm salkýmý vardý. Ondan yiyordu. Hergün böyle üzüm salkýmý elinde görülürdü.
O mevsimde hem de Mekke´de üzüm bulmak asla mümkün deðildi. Allahü teâlâ ona rýzýk veriyordu.
Hz. Hubeyb, hapsolunduðu hücrede namaz kýlar, Kur´ân-ý kerîm okurdu. Onun okuduðu Kur´ân-ý kerîmi dinleyen kadýnlar aðlaþýrlar. Ona acýrlardý.
- Ona bir isteðin var mý? dediðimde,
- Bana tatlý su ver, putlar için kesilen hayvanlarýn etinden getirme, bir de beni ödürecekleri zaman önceden haber ver, baþka birþey istemem, dedi.
Öldürüleceði gün kararlaþtýrýlýnca gidip kendisine söyledim. Hayret ettim, öldüreceði zamaný öðrenince onda en ufak bir deðiþiklik ve zerre kadar üzüntü eseri görülmüyordu. Bana:
- Ne olur bana, bir ustura buluver. Temizlik yapacaðým. Ben de sana duâ ederim, dedi.
Haksýz yere cana kýymayýz
Ben de çocuðumun eline bir ustura verip, gönderdim. Çocuk yanýna gidince birden korktum.
- Eyvah bu adam çocuðu ustura ile keser o nasýl olsa öldürülecek, dedim. Koþup çocuða baktým.
Hubeyb, gönderdiðim usturayý çocuðun elinden alýp, çocuðu sevmek için dizine oturtmuþtu. Ben bu durumu görünce çok korkup, feryâd etmeye baþladým. Durumu anlayýnca,
- Bu çocuðu ödüreceðimi mi zannediyorsun? Bizim dînimizde böyle þey yok. Haksýz yere cana kýymak bizim hâl ve þânýmýzdan deðildir, dedi. Aslýnda eli usturalý bir esir çok þey yapabilirdi. Hattâ bu fýrsat sâyesinde, hürriyetine bile kavuþabilirdi.
Hz. Hubeyb böyle birþeyi, düþünmek bile istemedi. Küçük bir yavruyu âlet etmek küçüklüðünü aklýna bile getirmedi.
Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne´yi öldürmek için müþriklerin kararlaþtýrdýðý gün gelmiþti. Fakat müþriklerin kin ve intikâm hisleri geçmek bilmedi.
Herkese haber verildi. Bu yüzden þehrin zengin-fakîr, genç-ihtiyâr, kadýn-erkek ve bütün çocuklar oradaydýlar. Bu iki yüce Sahâbenin baþýna gelecekleri merak ediyorlardý.
Bir isteðin var mý?
Bir sabah erkenden O büyük îmânlý Sahâbînin zincirlerini çözüp, zindandan çýkardýlar. Mekke dýþýnda Ten´im denilen yere götürdüler. Çünkü bütün mel´anetlerini, orada yapmayý âdet edinmiþlerdi.
Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise, heyacanlý deðildiler.Yolda karþýlaþýp görüþen bu iki Sahâbî kucaklaþarak birbirlerine uðradýklarý belâya sabretmelerini tavsiye ettiler.
Az sonra bir müþrik baðýrdý:
- Ey Hubeyb! Sen bizim babamýzý, Hâris bin Âmir´i öldürdün. Bugün onun intikâmýný senden alacaðýz. Ölmeden önce bir isteðin var mý?
Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin, þunlarý söyledi:
- Yaþatan ve öldüren ve öldükten sonra gene diriltecek olan, yalnýz Cenâb-ý Allahtýr.. O´na binlerce hamd olsun.
Daraðacýnda namaz
Müþrikler hayretle tekrar sordular:
- Ölmeden önce son bir arzun yok mudur?
- Beni býrakýnýz iki rekât namaz kýlayým...
- Kýl orada.
Elleri ve ayaklarý çözülen Hz. Hubeyb, hemen namaza durup, büyük bir sükûnet içinde huþû´ ile iki rekât namaz kýldý. Cenâbý Hakka son duâlarýný yaptý.
Toplanan müþrikler, kadýnlar, çocuklar heyecanla onu seyrediyorlardý. Namazýný bitirdikten sonra
- Vallahi eðer ölümden korkarak namazý uzattýðýmý zannetmeyecek olsaydýnýz, namazý uzatýrdým ve daha çok kýlardým, dedi.
Böylece idam edilirken iki rekât namazý ilk kýlan, âdet ve sünnet olmasýna sebep olan Hubeyb bin Adiy´dir Peygamber efendimiz, onun idam edilirken iki rekât namaz kýldýðýný iþitince bu hareketini yerinde ve uygun bulmuþtur.
Allah ve Resûlullah sevgisi için
Hârisoðullarý hýrsla yaklaþtýlar:
- Artýk ölmeye hazýr mýsýn? diye sordular.
Aslýnda O´nun baðýrýp çaðýrmasýný istiyorlardý. Çünkü o zaman daha keyifle, iþkence edeceklerdi.
Fakat aksine Hubeyb halâ sâkindi:
- Müslüman olarak öldükten sonra, ne þekilde can verirsem vereyim, önemli deðil. Çünkü bütün çektiklerim, Allah ve Resûlullah sevgisi içindir. Cenâb-ý Hak dilerse, parça parça edeceðiniz vücudumun zerresini, lütuf ile Cennetine nâil eyler, dedi.
Hz. Hubeyb, son namazýný kýldýktan sonra, Mekkeli müþrikler, onu tutup daraðacýna kaldýrarak baðladýlar. Yüzünü kýbleden Medine´ye doðru çevirdiler. Sonra:
- Vallahi dînimden asla dönmem! Bütün dünya benim olsa, bana verilse yine Ýslâmiyyetten dönem!..
Esselâmü aleyke Yâ Resûlallah
- Þimdi senin yerine Peygamberinin olmasýný, onun öldürülmesini, sen de evinde rahat oturasýn ister misin?
- Ben Muhammed aleyhisselâmýn deðil benim yerimde olmasýný, Medîne´de yürürken ayaðýna bir diken bile batmasýna asla râzý olmam!
- Ey Hubeyb, Ýslâm dîninden dön eðer dönmezsen seni muhakkak öldüreceðiz.
- Allah yolunda olduktan sonra benim için öldürülmenin hiç ehemmiyeti yoktur.
Hz. Zeyd bin Desinne´ye de bu þekilde söylediler. O da ayný cevabý vererek þehid oldu.
Bundan sonra Hubeyb:
- Allahým! Þuracýkta düþman yüzünden baþka yüz görmüyorum... Allahým! Resûlüne selâmýmý ulaþtýr. Bize yapýlan bu iþi Resûlüne bildir, diyerek duâ etti.
Hubeyb bu duâyý yaptýðý sýrada sevgili Peygamberimiz, Eshâb-ý kirâmla oturuyordu.
Zeyd bin Hârise þöyle anlatmýþtýr:
Bir gün Resûlullah efendimiz Eshâbýyla otururken kendisine vahy geldiði sýrada kaplayan hâl gibi bir hâl kapladý. Sonra,
- Ve aleyhisselâm, dedi.
- Yâ Resûlallah bu selâmý kimin selâmýna karþýlýk verdiniz?
- Kardeþimiz Hubeyb´in selamýna karþýlýk verdim. Cebrâil aleyhisselâm, Hubeyb´in selâmýný bana ulaþtýrdý.
Ve Hubeyb ile Zeyd´in þehid edildiðini Eshâbýna duyurdu. Hubeyb´in etrafýnda toplanan Kureyþ müþrikleri:
- Ýþte babalarýnýzý öldüren bu adamdýr, diyerek gençleri üzerine mýzraklarýyla saldýrttýlar. Mýzraklarýný saplayarak vücudunu yaralamaya baþladýlar.
Yüzümü Ka´be´ye çevir
Bu sýrada Hubeyb´in yüzü Kâ´be´ye doðru döndü. Müþrikler Medine´ye doðru döndürdüler.
Hz. Hubeyb:
- Allahým eðer ben senin katýnda hayýrlý bir kul isem yüzümü Ka´be´ye çevir, diyerek duâ etti.
Yüzü yine kýbleye döndü. Müþriklerden hiçbiri onun yüzünü Kâ´be´den baþka bir tarafa çeviremedi.
Bu esnada Hz. Hubeyb daraðacý üzerinde düþman arasýnda garip bir halde þehit edilmekte olduðunu dile getiren bir þiir söyledi.
Mekkeli müþrikler daraðacýna çýkardýklarý Hz. Hubeyb´e, ellerindeki mýzraklarla iþkence yapmaya baþlayýnca:
- Valahi ben Müslüman olarak öldürülecek olduktan sonra vurulup hangi yaným üstüne düþersem düþeyim gam yemem. Bunlarýn hepsi Allah yolundadýr, dedi.
Hubeyb bundan sonra yüksek sesle þöyle bedduâ etti.
- Ey büyük ve herþeye kâdir Allahým. Sen de bu zâlimlerin tamâmýný mahveyle! Onlardan hiç birini sað býrakma! Hepsini ayrý ayrý öldür, Allahým!
Hâinler korkak olur
Hâinler korkak olur. Bu hâinler de bedduâyý iþitince korkmaya baþladýlar. Hz. Hubeyb biraz daha konuþursa, vaziyet deðiþebilirdi. Oradakiler müþrik de olsalar tesir altýnda kalabilirlerdi! Hattâ o mazlûmu kurtarmak istiyen bile çýkabilirdi. Hârisoðullarý:
- Konuþturmayýn þunu! diye baðýrdýlar.
Sonra da mýzraklarýný peþpeþe saplamaya baþladýlar, içlerinden biri göðsüne mýzraðý sapladý, mýzrak sýrtýndan çýktý.
Hubeyb, vücudundan kanlar fýþkýrýrken ve daraðacýnda sallanarak son nefesini verirken,
- Eþhedü enlâ ilâhe illallah ve eþhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh diyerek þehid oldu.
Hubeyb bin Adiy´in cenazesi kýrk gün daraðacýnda asýlý kaldý. Bedeni çürüyüp kokmadý. Hep taze kan aktý.
Peygaber efendimiz onun cenazesini getirmek üzere Eshâb-ý kirâmdan Zübeyr bin Avvâm ve Mikdâd bin Esved´i gönderdi.
Gece gizlice Mekke´ye girip Hubeyb´i asýlý bulunduðu daraðacýndan indirip deveye yükleyerek Medine´ye doðru yola çýktýlar.
Cennetteki komþu
Durumu öðrenen müþrikler büyük bir kalabalýk hâlinde üzerlerine hücum ettiler.
Hz. Zübeyr ve Mikdâd, kendilerini savunmak için cenazeyi yere koydular. Biraz sonra baktýlar ki, Hubeyb´in cenazesini býraktýklarý yer yarýlýp, cesedi içine alýndý ve kapandý.
Onlar da oradan uzaklaþýp, Medine´ye döndüler.
Peygaber efendimiz, Hubeyb bin Adiy için:
- O benim Cennette komþumdur, buyurmuþtur.
Bu þekilde þehid edilen Hubeyb, Ensârdan ya´nî Medîneli Müslümanlardan olup Evs kabilesindendir.
Hicretten önce Müslüman oldu. Bedir ve Uhud savaþýna katýldý. Bu savaþlarda büyük kahramanlýklar gösterdi.
radyobeyan