Ekonomi
Pages: 1
Marxist Ekonomi By: ecenur Date: 20 Þubat 2010, 01:23:23
Marxist Ekonomi



Karl Marx ýn kapitalist ekonomilerdeki süreçleri inceleyen ve eleþtiren ekonomist yanýdýr. Marx özellikle, deðer fiyat ve kâr gibi ekonomik olaylar üzerinde durmuþtur. Marx�ýn ekonomik olaylarý ele alýp incelemesindeki amacý, modern herhangi bir ekonomistin amacýndan farklý deðildir: Belirli bir tarih dönemindeki ekonomik olaylarý ele alarak bu olaylar arasýndaki neden-sonuç iliþkilerini tarafsýz ve tutarlý bir þekilde ortaya çýkarmak, týpký modern iktisatçýlarýn deðer, ücret ve kâr kuramlarýnda ortaya koyduðu tümdengelimci mantýk düzeni ve bazý daðýnýk tümevarýmlý verileri ile Marx, hiç deðilse sunuþ açýsýndan, modern ekonomi kuramýna son derece yaklaþmaktadýr.

Marx, kapitalist ekonomilerde faaliyette bulunan deðer belirleyici kuvvetleri incelerken iki deðer biçimi arasýnda kesin bir ayrým yapar: �Kullaným deðeri� ve �mübadele deðeri.� Ýlki, yani kullaným deðeri, bir nesnenin mal sahibi için ne kadar kullanýþlý olduðunu ya da kullanýlmasýndan mal sahibinin ne kadar yararlandýðýný, tatmin olduðunu, zevk aldýðýný gösterir.

Kullaným deðeri, bir soyutlamadýr. Tamamen içsel bir kavramdýr. Kullaným deðeri yönünden bir nesnenin niceliðini yalnýz ve yalnýz onu kullanan ya da kullanacak olan kimse belirleyebilir. O zaman bile, kullaným deðeri olan bir baþka birime kýyasla, sahibinin nazarýnda artý ya da eksi nicelikte olabilir.

Marx�ýn mübadele deðeri teriminden kastý, mübadele sýrasýnda bir birimin diðer bütün birimlere hakim olabilme derecesidir. Bunu daha açýk bir þekilde ifade edersek, bir malýn �mübadele deðeri�, o malýn hangi orantýlý niceliklerde diðer mallarla mübadele edildiðidir.

Marx�ýn sürekli olarak kullandýðý deðer terimi, aslýnda mübadele deðeri anlamýna gelmektedir ve bu bakýmdan modern ekonomideki �deðer� teriminden hiç de farklý deðildir; �kullaným deðeri� olmadan �mübadele deðeri�nin olamayacaðýný söyler.

Bütün iktisatçýlar gibi Marx da, deðiþik �mübadele deðeri� biçimleri olduðunu belirtmiþtir. Doðal deðerler (ve onun yaný sýra �doðal fiyatlar�) ile piyasa deðerleri (ve onun yaný sýra �piyasa fiyatlarý�) arasýnda kesin bir ayrým yapmýþtýr.

Marx, zaman zaman �doðal deðer� ile eþanlamda �gerçek deðer� terimini de kullanmaktadýr. Marx�ýn doðal ya da gerçek deðer kavramý ile modern ekonomi biliminin normal deðeri arasýnda hiçbir fark yoktur. �Doðal deðer�, bir malýn uzun dönemdeki ortalama deðer düzeyidir. O malýn kýsa dönem deðerleri, bu düzeyin çevresinde dalgalanýr.

Marx�a göre, gerçek deðerden sapmalar olmasýnýn tek nedeni, piyasadaki arz ve talep kuvvetleridir. Arz ve talebin noksansýz dengesi sýrasýnda, gerçek deðer ile piyasa deðeri birbirine eþittir. Gerçek deðerden sapmalara nasýl arz ve talep kuvvetleri sebep oluyorsa, gerçek deðerin oluþumunu da baþka bir kuvvet belirlemektedir.

Marx, piyasa deðer ve fiyatlarýnýn gerçek deðer ve fiyatlara uymadýðýndan sýk sýk söz eder. Emekteki ortak unsur, süre unsurudur. Yani diyebiliriz ki, tüm mallardaki ortak deðer-yaratýcý ve deðer-belirleyici unsur, emek süresidir.

Deðer kuramýný iyice anlayýp özümleyebilmek için birçok noktanýn sürekli olarak akýlda tutulmasý gerekir. Marx, �bir maldaki emek miktarý� derken, yalnýz ve yalnýz üretim sürecinin son aþamasýndaki ya da malýn �mübadele edilebilir� hale gelmesi için son biçimsel deðiþmeleri geçirdiði andaki emeði kastetmediðini kesinlikle belirtmiþtir.

Bir malýn deðerini belirleyen emek miktarý, gerekli hammadde, enerji ve makinelerin üretildiði andan baþlayarak, o malýn bütün üretim aþamlarýndaki bütün emeði kapsamýna alýr. Malýn üretimi sýrasýnda aþýnan makinelerin onarýmýnda kullanýlan emek de, o malýn deðerini belirleyen emek miktarýna dahildir. Ayný þekilde, bir malýn hammadde makine yapýsý ise, o hammaddenin yapýmý sýrasýnda aþýnan makinenin onarýmýna harcanan emek de �o maldaki emek miktarý�na dahildir. Böylelikle her �mal� üretilmesi için deðiþik zamanlarda, deðiþik üretim birimlerinde ve deðiþik biçimlerde kullanýlmýþ olan toplam emeðin bir �maddi zarfý�, bir �kabý�ndan baþka bir þey deðildir.

Deðer kuramý, ürünü ne olursa olsun, ne kadar verimsiz kullanýlýrsa kullanýlsýn, her emeðin deðer yarattýðýný kesinlikle öne sürmemiþtir. Marx, �bir üründeki emek miktarý ne kadar fazla olursa, o ürünün deðeri de o kadar artar� þeklinde bir tartýþma geliþtirmemiþtir. Demek ki �deðer-yaratýcýsý� olan emek deðil, sosyal emektir.

Ücret kuramýný ekonomik olaylara uygularken, Marx�ýn karþýsýna iki güçlük çýkmýþtýr. Gerçek ücret ya da emeðin üretim maliyeti, emekçinin en basit þekli ile maddi yaþamýný sürdürmesi için gerekli bir miktar ise, kuram baþtan, bazý edimsel ücret durumlarý ile çeliþkiye düþmektedir. Bu görüþ kabul edilecek olursa, kapitalist sistem içinde ücretleri arttýrmak için giriþilecek teþebbüslerin baþarýsýz olacaðý da varsayýlmaktadýr.

Buna karþýlýk, iþçiden gelecek birtakým istek ve çabalarla iþgücünün üretim maliyetini geniþletmek mümkün olsa, kapitalist sistem içinde iþçilerin ücretlerini artýrmayý baþarmalarý olanaðý da doðacaktýr. Marx, bu iki þýktan birini tam olarak kabul etmeye yanaþmamýþtýr. Zaman zaman iþgücü maliyetinin ücret-belirleyiciliðini asgari maddi geçim açýsýndan ele almakta, zaman zaman ise �asgari geçim� kavramýný daha geniþ bir kapsam içinde yorumlamaktadýr.

Soyut biçimi ile Marx�ýn ücretler kuramý, son derece açýktýr. Ancak, �iþgücü�nün asgari� geçimi kavramýnýn kapsamýna nelerin girip nelerin girmediðini ortaya koymak gerekince, bu açýklýk kaybolmaktadýr. Bu noktadaki ayrýmlar, berrak suya bulanýklýk getirmiþtir. Bazý hallerde �asgari geçim�, beden saðlýðýnýn korunmasý için gerekli araç ve gereçler gibi sýnýrlamalara sokulmakta, bazý hallerde ise, iþçinin geçmiþini ve günlük toplumsal çevresini kapsamýna alacak þekilde geniþletilmektedir.

Marksist kuramlarý bir bütün olarak düþündüðümüz takdirde, ücretlerin, asgari maddi geçim düzeyi ile sýký sýkýya baðlantýlý olduðunu görürüz. Asgari maddi geçim düzeyinin bu �çekiþ�ine karþýt eðilimler varsa, bu eðilimler ya geçicidir ya da son derece yavaþ iþlemektedir. Dolayýsýyla önemsenecek bir etkileri yoktur ve kapitalist düzende faaliyette bulunan temel kuvvetler arasýnda sýnýflandýrýlamazlar.

Marx, ücretlerin asgari maddi geçim düzeyini önemli bir þekilde aþmasýný önleyen kuvvetlerin kapitalist düzenlerde faaliyette olduðunu söylemiþtir. Marx�ýn bir �ortalamalar� kavramý yolu ile temel deðer kuramýnda yaptýðý deðiþiklikler yeni bir durum yaratmamýþtýr.

Deðer-belirleme olayýnýn özü yine ilk kuramdýr. Ayný þekilde, �asgari geçim� kavramýndaki belirli bazý deðiþiklikler ve ayrýcalýklar sonucu etkilememektedir. Ýþgücü üretim maliyetinin deðer-belirleyici niteliði, yine �asgari maddi geçim�e dayanmaktadýr.

Marx, siyasi ekonomistlerin þu yoldaki bazý görüþlerine yabancý deðildi: Kapitalistler, ellerine geçen fonlarý üretim süreçlerinde daha çok iþçi istihdam etmek için kullanýrken �tasarruf� olmadan sermaye birikimi olayýnýn meydana gelemeyeceðini, bu sebepten, en az iþgücü kadar, �tasarruf�un da önemli olduðunu ve pay almasý gerektiðini savunmaktaydýlar.

Bu görüþlere Marx iki cevap birden vermiþtir. Ýlk cevabý þudur: Ýlk sermaye fonlarý, topraklarýndan koparýlýp alýnan toprak iþçilerinden saðlanmýþtýr. Modern kapitalistlerin �tasarruf� ettiði iddia edilen fonlar da, ilk sermaye fonlarý gibi, çalýnmýþtýr. Aradaki fark, hýrsýzlýðýn deðiþik biçimde yapýlmasýdýr; zira yeni fonlar artýk deðerden saðlanmaktadýr.

Marx�a göre kapitalist düzenin temeli, deðer ve ücretleri belirleyen süreçler ile sermaye birikimi olayýdýr. Marx, bu süreçleri ve birikim olayýný suçlamamýþtýr. Bunlar kapitalist düzenin parçalarýdýr. Ayrýlmaz parçalar olarak ne onlar kapitalist düzenin dýþýnda varolabilir ve ne de kapitalist düzen onlarsýz yaþayabilir. Tek baþlarýna bu süreç ve olaylarý �ahlâksýz� diye kötülemek mümkün deðildir. Bunlarý �ahlâk� ve �insanlýk� dýþý kýlan nedenler, kapitalist düzenin ayrýlmaz parçalarý olarak, insan refahýnýn ve iyiliðinin aksi yönde çalýþmalarýdýr. Bunlar içsel tutarsýzlýk ve çeliþmeler içindedirler.

Emekçilerin kendilerini sömürmeye çalýþan kapitalistin bu çabalarýna engel olduklarýný ya da kârlýlýk yüzdesinin aþaðý yukarý sabit kaldýðýný kabul etsek bile, artýk deðerin varlýðý ve ücretlerin geçim düzeyine adeta yapýþýk olmasý, kapitalist sistem içinde yeni bir çeliþmenin doðmasýna sebep olacaktýr.

Buhran (depresyon), kapitalist düzene özgü kuvvetlerin kaçýnýlmaz bir ürünüdür. Marx ve Engels�e göre çöküntü ya da buhranlarýn sebebi þudur: �Bir fabrikadaki üretim sürecinin toplumsal örgütleniþi öylesine bir geliþme noktasýna ulaþmýþtýr ki, toplumdaki üretim anarþisi ile baðdaþmayacak durumdadýr.�

Yeni makineler kullanmak ve sanayi bireyinin çýktýsýný arttýrmak için, kapitalist iþverenin üzerinde rekabet koþullarýnýn yarattýðý sürekli bir baský vardýr. Adý geçen bireyin karar verme yetkisi yalnýzca kendisine ait olduðu için de, yeni makineler alabilecek durumdadýr. Emek, istihdam þekillerini de deðiþtirebilir ve deðiþtirir. Böylelikle sanayi bireyindeki sürecin bütün unsurlarýný eþgüdümleyerek (koordine ederek), ürünlerin daha büyük hacimde çýktýsýný saðlar.

Bütün kapitalist iþverenler ayný baskýya açýk olduklarýndan, hepsi de böyle bir politika izlerler. Bu durum, tek tek düþünüldükleri takdirde, bütün sanayi bireyleri için son derece akýlcý ve doðru bir yöntemdir. Toplumdaki tüm sanayii bir bütün olarak düþünürsek, toplam çýktý ve toplam piyasa alýþ gücü arasýnda eþgüdümü saðlayacak unsurlarýn bulunmamasý sebebiyle, sanayinin içinde bulunduðu koþullar hýzla �anarþi�ye döner.

Marx�a göre, kapitalist sanayi bireyleri arasýnda gitgide kýzýþan rekabet, �mali sermaye� ve �kapitalist emperyalizm� e yol açacaktýr. �Sermaye tekelleri, üretimin tümünün prangaya vurulmasýndan baþka bir þey deðildir.�

Marx ayrýca, merkezileþme ve birçok sermayedarýn birkaç sermayedar tarafýndan yutulmasý olayýnýn ayrýlmaz bir parçasý olarak, �insanlarýn, dünya pazarlarýnýn aðýna düþmesi� ve �kapitalist rejimlerin enternasyonalist (uluslararasý) çehresinin oluþmasý�ný görmektedir.

Mali sermayenin kapitalist bir ülkenin sýnýrlarýndan taþarak bir baþka ülkeye sýçramasý anýndan itibaren, kapitalist emperyalizm aþamasýndan söz edilebilmektedir. Mali sermayenin egemenliði, iþte tam anlamý ile ve köklü bir þekilde kurulmadan, yani sermaye bir ülkeden diðer bir ülkeye kolaylýkla taþýnabileceði �para� ya da �kredi� biçimlerini almadan, kapitalist emperyalizm aþamasýnýn baþlama olanaðý yoktur.

Kapitalist emperyalizm �tartýþýlmayacak bir þekilde, kapitalist geliþmenin özel bir aþamasýný oluþturmaktadýr. Ama emperyalizmin ne zaman baþlayacaðý üzerinde tahminlerde bulunarak fikir yürütmek saçmalýktýr.�

Emperyalizmin deðiþik kapitalist �mali sermaye� ile ve kapitalist ülkelerde deðiþik zamanlarda baþlamasý olaðandýr. Zira, kapitalist koþullar altýnda deðiþik teþebbüslerin, tröstlerin, sanayi kollarýnýn ve ülkelerin eþ ve koþut bir geliþme göstermesi olanaksýzdýr.

Kapitalist emperyalizm aþama özelliklerini, pazarlarýn ve mali sermaye için kârlý yatýrým alanlarýnýn bulunup korunmasý amacýna yönelmiþ emperyalist bir mücadeleden almaktadýr. Kapitalist üretimin bu aþamasýnda geliþmenin kesintili ve zaman zaman tutarsýz olmasýna raðmen, 1916 yýlýnda Lenin, �bu aþamanýn bazý ülkelerde baþladýðýný� söylemiþtir.

Marksist kurama göre, kapitalist üretimin yarattýðý çeliþkiler varolduðu ülkeden taþarak bütün dünya üzerinde geniþleme ve geliþme olanaklarýna kavuþursa, ortaya kapitalist emperyalizm çýkar. Ulusal sýnýrlarý aþan mali sermaye ve tekeller, özgürlük için deðil, birbiri üzerinde egemenlik kurmak için mücadele ederler.

Marksist kurama göre, kapitalist emperyalizmin hem yaratýcýsý ve hem de varlýðýný sürdürdüðü alan durumunda bulunan kapitalist üretim sürecini parçalayacak yýkýcý kuvvetler, emperyalist savaþ ya da savaþlar tarafýndan harekete getirilip geliþtirilecektir.


radyobeyan