Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Hass By: armi Date: 19 Þubat 2010, 21:44:23
HÂSS




Tek bir mânâyý ifade etmek üzere konmuþ ve bir tek ferde delâlet eden lafýz. Bir fýkýh usûlü terimi. Kelimenin kapsamýnda çokluk bulunmakla birlikte bu çokluk sýnýrlý ise, lâfýz yine hâss sayýlýr. Ýki,.üç, dört, yüz gibi.

Hâss´ýn konulduðu mânâya kesin bir þekilde delâlet ettiði ve aksine delil bulunmadýkça konulduðu mânâdan baþka bir anlama çekilemeyeceði konusunda Ýslâm hukuk usûlü bilginleri görüþ birliði içindedir. Meselâ; "Onlaza seksen deðnek vurun" (en-Nûr, 24/4) âyetindeki "seksen (semânîn)" lâfzý, "Zina eden kadýn ve zina eden erkeðin herbirine yüz deðnek vurun" (en-Nûr, 24l2) âyetindeki " yüz (mie)" lâfzý ile miras âyetlerindeki "sülüsân (üçte iki)", "nýsýf (yarým) ", "dörtte bir (rubu)" gibi lâfýýlar hâss lafýzlardýr. Bunlarýn baþka bir anlama çekilmeleri söz konusu deðildir.

Âyet veya hadislerden hüküm çýkarýrken lâfzýn hâss veya âmm oluþu sonucu etkiler. Meselâ; "Boþanmýþ kadýnlar, kendi baþlarýna (evlenmeden) üç kuru´ süresi iddet beklerler" (el-Bakara, 2/228) âyetindeki "kuru" lâfzý Hanefi ve Hanbelîlere göre "hayýz hali" Þâfiî Mâlikîlere göre ise "tuhur (temizlik) günleri" anlamýndadýr. Hanefiler konuyu þöyle açýklar: âyetteki üç (selâse) lâfzý, "hâss" bir lâfýz olup, iddetin eksik veya fazla olmaksýzýn tam üç kur´ olduðunu ifade etmektedir. Bu durum ise, âyetteki "kuru"´un hayýz olarak anlaþýlmasý ile gerçekleþebilir, tuhur anlamý verilmesi hâlinde ise, hâss´ýn yani ilç (selâse) lâfzýnýn anlamý bozulmuþ olurdu. Çünkü, kadýnýn içinde boþandýðý tuhur (temizlik günleri) bir tuhur sayýlsa, sayý da; iki tam, bir yarým þeklinde eksiklik; bu ilk tuhrun dikkate ahnmasý hâlinde ise; üç tam tuhur, bir de yarým tuhur þeklinde fazlalýk ortaya çýkar.

Hâss´ýn Çeþitleri:

Bulunduðu durum veya sýyga bakýmýndan hâss´ýn birçok çeþitleri vardýr. Mutlak, mukayyed, emir ve nehiy bunlar arasýnda sayýlabilir.

1) Mutlak ve Mukayyed:

Belirli olmayan bir ferdi veya fertleri gösteren ve kendisinin herhangi bir sýfatla kayýtlandýðýna dair delil bulunmayan lâfza "mutlak",. herhangi sýfatla kayýtlanmýþ olan lâfza da

"mukayyed" denir. Meselâ; adam veya adamlar, kitap veya kitaplar "mutlak lafýz" sayýlýrken, imanlý adam veya adamlar, kýymetli kitap veya kýymetli kitaplar "mukayyed lâfýz" çeþidine girer (Zekiyüddîn Þa´bân, Ýslâm Hukuk ilminin Esaslarý (Usûlü´l-Fýkh), terc. Ýbrahim Kâfi Dönmez, Ankara 1990, s. 270).

Âyet veya hadiste mutlak olarak gelen ve kayýtlandýrýldýðýna dair bir delil bulunmadýkça mutlak haliyle amel edilir. Örnekler: "Kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa, tutamadýðý günler sayýsýnca orucu, baþka günlerde kaza etsin" (el-Bakara, 2/185). Bu âyetteki "günler (eyyâm)" kelimesinden sonra "peþpeþe" kaydý gelmediði ve kaza orucunun peþpeþe tutulmasýný bildiren baþka bir delil de mevcut olmadýðý için, kelimenin mutlak anlamý ile amel edilecektir. Buna göre, Ramazan ayýnda hastalýk veya yolculuk nedeniyle oruç tutamayan kimse, bu oruçlarý Ramazandan baþka günlere peþpeþe veya ayrý ayrý tutabilecektir.

"...Ve karýlarýnýzýn analarý (ile evlenmek size haram kýlýndý)" (en-Nisâ, 4/23) âyetindeki "karýlarýnýz (nisâikum)" kelimesi mutlaktýr. "Zifafa girilmiþ olmak" kaydýný taþýmadýðý ve bu konuda baþka kayýtlayýcý bir delil de bulunmadýðý için; bir kadýnla zifafa girmeksizin mücerred nikâhlanmýþ olmak, bu kadýnýn annesi ile damadý arasýnda ebedî evlenme engeli doðmasý için yeterlidir.

Bir nass´ta mukayyed olarak bulunan lafýzla, bu kaydýn kaldýrýldýðýna dair bir delil bulunmadýkça, kayýtlý hâliyle amel edilir. Örnek:

"...Ve kendileriyle cinsel temasta. bulunduðunuz kanlarýnýzdan olup da, evlerinizde bulunan üvey kýzlarýnýz (ile evlenmek size haram kýlýndý)" (en-Nisâ, 4/23) âyetinde; "karýlarýnýzdan" kelimesi "zifafa girmiþ olma" kaydýný taþýmaktadýr. Bunun sonucuna göre ise, bir kimse, evlendiði karýsý ile cinsel temasta bulunmadan önce boþanýr veya bu karýsý ölürse üvey kýzlarýyla evlenebilecektir.

Diðer yandan yukarýdaki âyette: "üvey kýzlarýnýz" lafzý "evlerinizde bulunan" kaydýný taþýmaktadýr. Bu, üvey babanýn evinde ve gözetiminde bulunan demektir. Fakat bu kayýt âyetin devamýnda kaldýrýlmaktadýr. "Eðer onlarla (üvey kýzlarýnýzýn analarý ile) zifafa girmemiþseniz (evlenmenizde) bir sakýnca yoktur" (en-Nisâ, 4/23). Burada anne ile cinsel temasta bulunulmamýþsa üvey kýzý ile evlenmenin helâl olduðu bildirilmektedir.

2) Emir:

Fiili ileride yerine getirilmesi isteðine delâlet eden sözlerdir. Bu talep þu þekillerde olabilir. Emir sýygasý ile: "Namazý kýlýn, zekâtý verin" (el-Bakara, 2/43) âyetinde olduðu gibi. Baþýna emir lâm´ý gelmiþ muzari sýygasý ile: "Îçinizden kim Ramazan ayýna yetiþirse, farz olan onýcu tutsun" (el Bakara, 2/185) âyetinde olduðu gibi. Talep anlamýnda kullanýlan haber cümlesi ile: "Anneler çocuklarýný emzirirler" (el-Bakara, 2/233) âyetinde amaç emzirmeyi haber vermek deðil, bir görevi hatýrlatmaktýr.

Her emir sýygasý farz anlamýnda istek bildirmez. Emir bazan vücûba, bazan mübahlýða, bazan nedbe, irþada veya te´dýbe delâlet eder (bk. Zekiyüd dîn Þa´bân, a.g.e., s. 280 vd.).

3) Nehiy:


Fiilden el çekme ve fiili terketme talebine delâlet eden sözdür. Bu yasaklama aþaðýdaki þekillerde olabilir. Nehiy sýygasý ile: "Allah´ýn haram kýldýðý cana haksýz yere kýymayýn" (el-Ýsrâ, 17/33). Yasak anlamý taþýyan emir sýygasý ile: "...Ve alýþ-veriþi býrakýn" (el-Cum´a, 62/9). Nehiy mastarýndan türetilmiþ fiil ile: "...Çirkin iþleri, fenalýk ve azgýnlýðý da yasaklar" (en-Nahl,16/90). Haram kýlma (tahrîm) kökünden türetilmiþ fiil ile: " Size, analarýnýz, kýzlarýnýz... (ile evlenmek) haram kýlýndi" (en-Nisâ, 4/23) veya helallýðýn kaldýrýlmasý ile: " ... Onlara (kadýnlara) verdiklerinizden bir þey almanýz helâl deðildir" (el-Bakara, 2/229) âyetlerinde olduðu gibi.

Ýslâm hukukçularýnýn çoðunluðuna,göre, âyet ve sahih hadislerdeki nehiy, prensip olarak haramlýk bildirir. Bunun dýþýnda bir anlam taþýdýðýna dair bir delil veya karine bulunursa hüküm deðiþir. Çünkü nehiy, bazý durumlarda iþin çirkinliðini göstermek, irþad veya te´dib amacýna ulaþmak için yapýlmýþ olabilir. Hatta bazan duâ anlamý da taþýyabilir (bk. el-Cum´a, 62/9; el-Mâide, 5/121; Âlu Ýmrân, 3/8).


radyobeyan