Neo-Liberalizm By: ecenur Date: 19 Þubat 2010, 00:27:22
Neo-Liberalizm
Klasik liberalizme reform getiren ve devletin daha aktif bir müdahalesini savunan ekonomist ve filozoflarýn temsil ettiði düþünce akýmýdýr. Klasik liberalizm açýk piyasalarýn gereðini ve üretim araçlarý-nýn desantralize kontrolünü kiþi hürriyetleri bakýmýndan savunan toplumsal bir felsefedir.
Klasik liberalizmin babasý John Lockedur. Ancak öðretisinin bazý unsurlarýný Ý.Ö. 4. yüzyýlda Romalý Stoacýlarýn düþüncelerinde bulmak mümkündür. 1690 yýlýnda yayýnlamýþ olduðu "Second Treatise on Government" adlý kitabýnda Locke, kiþi ile devlet arasýndaki iliþkiler hakkýnda üç önemli kavram geliþtirmiþtir. Birincisi, sivil hükümetler kurulmadan önce kiþiler, iþbirliði içinde bulunan sosyal gruplaþmalar halindedir. Ýkincisi, kiþiler, siyasi topluma girerken doðal bazý haklarý beraberinde getirmektedir; bu haklardan ticari mübadelelerle vazgeçilemeyeceði gibi, devlet de bu haklarý kaldýramaz. Üçüncüsü, hükümet, bu haklarý himaye edemiyorsa veya buna istekli deðilse, toplumun üyeleri bu hükümeti devirmekte ve daha etkili bir hükümet getirmekte haklý olurlar.
18. ve 19. yüzyýllarda, ekonomistler, piyasalarda mevcut olan ve kendi kendini düzenleyen faktörler sayesinde kaynaklarýn sürekli olarak en fazla deðer verilen kullanýmlara yöneldiðini ve ekonomik kalkýnma saðladýðýný açýklamýþlardýr.
Açýk piyasalarýn, israfý kaldýrmak ve tüketici isteklerindeki deðiþmeleri süratle cevaplandýrmak hususundaki rolüne aðýrlýk veren klasik liberaller, piyasaya giriþi önleyen ve rekabeti sýnýrlayan tertiplere karþý çýkmýþlardýr.
Klasik liberaller, belediye hizmetlerinin kurulmasýna, mesleklere girmek için lisans mecburiyetinin konmasýna, dýþ ticarete sýnýrlamalarýn getirilmesine, göçlere kota konmasýna ve devlet kuvvetinin rekabeti önlemesine karþý çýkmaktadýr. Bunlara raðmen klasik liberaller, tam "laissez faire" nin savunucularý deðildir. Devletin yapmasýný istedikleri þeyler milli savunma, polis kuvvetleri, saðlýk, sanayi güvenliði liman ve baraj gibi yatýrým projelerinin yapýmý, yaratýcýlýðý teþvik etmek için patent sistemi, saðlam ve emniyetli bir paraný saðlanmasýdýr.
Klasik liberalistler gibi neo-liberalistler de kiþinin ekonomik ve manevi yükselmesini savunmaktadýr. Klasik liberalistlerden farklý olarak neo-liberalistler, devletin piyasada fýrsatlar yaratmak ve kiþilerin, özellikle toplumun en fakir üyelerinin durumlarýný düzeltmek için daha aktif bir rol oynamasýný ileri sürmektedirler.
Jeremy Bentham, John Stuart Mill, T.H. Green, Alfred Marshall, A.C. Pigou, J. A. Hobson, John Dewey, John Maynard Keynes, John Kenneth Galbraith ve John Rawls gibi neo-liberalistler, gelirden ve servetten artan oranlý vergi alýnmasýný, devletin eðitim, saðlýk, park ve þehir plancýlýðýný finanse etmesini, çeþitli sanayilere sübvansiyon vermesini (marjinal bir arz birimi üretmenin sosyal maliyetinin sosyal faydasýna eþit veya ondan büyük olmasý þartýyla), miras yolu ile intikal eden servetin vergilendirilmesini ve kaynak iþsizliðini azaltmak için toplam talebin yönetilmesini savunmaktadýrlar.
Neo-liberalistler, kiþisel hürriyeti pozitif bir þekilde tanýmlamakta ve sosyal reform için kanunlarýn kullanýlmasýna karþý çýkmaktadýrlar. Klasik liberalistlerden farklý olarak, neo-liberalistler kiþilerin topluma doðal bazý haklarla girdiklerini kabul etmemektedir. Özel mülkiyeti, kiþisel hürriyeti ve açýk piyasalarý en geniþ kitleler için en büyük faydayý saðladýklarý için savunmaktadýr.
Uygulamada müdahalenin boyutlarýný ve sýnýrlarýný tespit konusunda sezgiyle hareket etmesine karþýn, neo-liberalizm Batý demokrasilerinde son yüzyýlda çok büyük etki yapmýþtýr. Ancak neo-liberalizm, zamanla sosyalist programlara yakýnlaþmýþ ve sanayiyi millileþtirmeye doðru kaymýþtýr.
Çok az kontrol ile süratli sonuçlar saðlayan programlar, zamanla daha fazla kontrole ihtiyaç yaratmýþ, sanayinin millileþtirilmesi kaçýnýlmaz olmuþtur. Hükümet kontrolünün týrmanma eðilimi klasik liberalistler tarafýndan tahmin edilmiþtir. 1944 yýlýnda "The Road to Serfdom" adlý eserinde Friedrich A. Hayek ve 1951 yýlýnda "Socialism" adlý eserinde Ludwig von Mises, müdahalenin bu þekli alacaðýný önceden tahmin etmiþlerdir.
Müdahale sonucu kurulmuþ olan bürokrasiler, ekonominin bir çok sahasýnda özel karar vermenin yerini almýþlardýr. Bunun sonucunda teþebbüs gayreti çok gerilemiþ bulunmaktadýr. Neo-liberalizm refah devletinin içinde bulunduðu karýþýklýk ortamýnda gerilememiþ olsa bile, baþlangýçtaki çekiciliðinden çok þey kaybetmiþtir.