Hadis By: armi Date: 18 Þubat 2010, 19:27:16
HÂDÝS
Varlýðýnýn baþlangýcý olmayan, varlýðý kendinden olan; kadîm´in zýddý.
Lügatte; vâki olmak, yok iken var olmak, yeniden meydana gelmek anlamýna gelen (ha-de-se) kökünden ism-i fâil.
Istýlahta ise lügat anlamýný korumakla birlikte, daha ziyâde âlem için kullanýlmakta olup, bir þeyin yokluktan (adem) sonradan meydana gelmesi, öncesinin yokluk olmasý ve mevcut olmasýnýn bir var ediciye (mûcide) muhtaç olmasýdýr.
Bilindiði üzere Ýslâm kelâmýna göre, temelde iki tür varlýk vardýr. Bunlar; vâcib ve mümkün olan varlýklardýr. Bir de hüküm itibâriyle yokluðu zâtýnýn gereði olan mümteni´ varlýk vardýr ki, bu varlýðýn özelliði var olmamaktýr. Bu iki tür varlýktan vâcib varlýk, varlýðý zâtýnýn gereði olan, var oluþumda bir baþkasýna muhtaç olmayan, özelliði var olmak olan varlýktýr ki, buna kadîm (öncesiz) varlýk denir. Mümkün varlýk ise, ne varlýðý ne de yokluðu kendinden olmayan, kendine nisbetle varlýðý da yokluðu da birbirine eþit olan varlýktýr. Ýþte hâdis tabiri ancak bu tür, yani mümkün varlýk için sözkonusudur. Kadîm varlýk için bir var edici sözkonusu deðildir; zâtý (özü) varlýðýný gerektirir.
Buradan hareketle kelâm ilminde fazlaca kullanýlan hudûs delilinde âlemin mümkün varlýk olmasý dolayýsýyla hâdis olduðu kabul edilerek, buradan, Allah´ýn varlýðýnýn isbâtýna gidilmektedir. Bu delili ilk defa kullanan, Ca´d b. Dirhem (ö. 118/736)´dir. Ancak Ýslâm aleminde sistemli bir þekilde ilk olarak bu delilden bahseden el-Kindî (ö. 252/866) olmuþtur.
Bu delil þöyle ifade edilir: Âlem hâdistir (sonradan meydana gelmiþtir). Her hâdisin de bir muhdisi (meydana getiricisi) vardýr. O halde, âlemin de bir muhdisi vardýr; o da Allah´týr.
Bizim için burada sözkonusu edilen "hâdis" meselesini, yani birinci öncülü ele alýrsak, bunu kelâm âlimleri þöyle açýklamýþlardýr: Âlem cevherlerden, cisimlerden ve arazlardan meydana gelir. Cevherler ârazlardan hâli deðildir. Yani, cisim arazsýz olamaz. Ârazlar ve sýfatlar ise daima deðiþmekte, dolayýsýyla daima yenilenmektedirler. Yenilenen ve deðiþen þeyin ise ezelî yani kadîm olmasý mümkün deðildir. Buna göre; cevher, cisim ve arazlardan meydana gelen âlemin de hâdis olmasý gerekir; zirâ bunlar hâdistir. Âlem hâdis olunca, var olup olmamasý da eþit olmuþ olur. Bu eþitliði var olma yönüne kaydýran bir yaratýcý gerekir ki, o da irade ve kudret sahibi olan yüce Allah´týr.
Ýki türlü hâdis vardýr. Bunlar, yaratýlmýþ olan, yok iken sonradan var olan, öncesi zaman itibariyle yokluk olan zamanî hudûs ile, varlýðý kendinden olmayan, var olmak için baþkasýna muhtaç olan zâtî hudûs´tur. Zâtî hudûs, zamanî hudûstan daha umûmîdir. Her ikisinin zýddý da, her iki þekliyle zamanî ve zâtî kýdemdir (Curcânî, Ta´rîfât, Beyrut,1983, s. 81-82).
Fahreddin er-Râzî, cisimlerin hâdis olmasý konusunda ihtilâfýn söz konusu olduðunu, ancak bu hususta mümkün olan görüþlerin þu dört ihtimali aþmadýðýný söyler:
a) Özü (zâtý) ve sýfatlarý hâdis olur: Bu görüþ müslümanlarýn, hristiyanlarýn, yahudilerin ve mecûsîlerin görüþüdür.
b) Özü ve sýfatlarý kadîm olur: Aristo, Thophrastus, Samistiyos, Proclus ve Farâbi ile Ýbn Sinâ gibi filozoflarýn görüþüdür.
c) Özü kadîm, sýfatlarý hâdis olur: Bu görüþ de, Aristo´dan önce yaþamýþ olan Tales, Phisagor ve Sokrat gibi... filozoflarýn görüþüdür.
d) Özü hâdis, sýfatlarý kadîm olur: Bu görüþ kâinatýn sýfatlarýnýn kadîm, özünün hâdis olmasý demektir ki, bunu hiçbir âlim iddia edemez (Fahreddin er-Râzî, el-Muhassa, Kelâma Giriþ çev. Hüseyin Atay, Ankara 1978, s.109-113). Yukarýda iþaret edilen cevher ve cisimlerin hudûsundan âlemin hudûsuna ve dolayýsýyla da Allah´ýn varlýðýna ulaþmanýn Hz. Ýbrâhim´in metodu olduðu söylenir. Zirâ, Hz. Ýbrâhim Kur´ân-ý Kerîm´de geçtiði üzere yer ve gökte hüküm süren ilâhî kudretin tecellîsini görmek ve saðlam bir kanâate varmak için yýldýzlardan baþlayarak, sonra ayýn ve daha sonra da güneþin doðup batmasýný yani önce görünüp sonra yok olmasýný dikkate alarak, "Ben sönen, batanlarý sevmem..." demiþtir (el-En´âm, 6/75-79). Hz. Ýbrahim´i bu sonuca ulaþtýran þey, deðiþikliðe uðrayan cisimlerin hâdis oluþu ve O´nun anlayýþýndaki ilâhî tecellînin ise, doðup batmayan, kaybolmayan yani hâdis olmayan; kýsacasý, dâim ve kadîm olan bir varlýk olmasýdýr. Ýþte o da Yüce Allah´týr.
radyobeyan