Had By: armi Date: 17 Þubat 2010, 17:46:56
HAD, HADLER
Sýnýr çekmek, bilemek dikkatle bakmak, ayýrmak ve ceza tatbik etmek. Bir isim olarak; sýnýr, son, býçak vb. aðzý, tarif ve þer´î ceza. Çoðulu hudûd gelir. Bir hukuk terimi olarak hadler; Ýslâmî ölçüler, Ýslâm Dininin ortaya koyduðu helâl-haram sýnýrlarý, miktarý ve niteliði nasslarda belirlenmiþ olan þer´î cezalar demektir.
Mükellef, yani akýllý ve ergin kiþilerin yaptýðý iþlerin ALLAH ve Resûlünün rýzasýna uygun olup olmadýðýný gösteren ölçüler vardýr. Bu ölçüler Kur´ân ve Sünnetle bildirilmiþtir.
Ýslâm´da mükelleflerin yaptýðý iþlerin (ef´al-i mükellefi) deðer hükmünü gösteren ölçüler þunlardýr: Farz, vacip, Sünnet, Müstehap, Helâl, Mübah, Mekruh, Haram, Sahih, Fâsit, Batýl. Mükellefin yaptýðý her iþ, þer´î sýnýrlarý gösteren bu ölçülere göre deðerlendirilir. Sonuçta ona göre ceza veya mükâfaat alýr; yapýlan iþ ya geçerli (sahih) veya geçersiz (fâsid, bâtýl) olur.
Þer´î hadlerin genel anlamý ALLAH´ýn koyduðu helâl-haram ölçüleridir. Bu mana aþaðýdaki âyet ve hadislerden anlaþýlmaktadýr: Nisâ suresi 12. âyette mirasla ilgili hükümler açýklandýktan sonra þöyle buyurulmaktadýr: "Bunlar ALLAH´ýn sýnýrlarýdýr, Kim ALLAH´a ve elçisine itaat ederse ALLAH onu, altýndan ýrmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedî kalýrlar. Ýþte büyük kurtuluþ budur. Kim de ALLAH´â ve O´nun Elçisine karþý gelir, O´nun sýnýrlarýný aþarsa, ALLAH onu ebedi kalacaðý ateþe sokar. Onun için alçaltýcý bir azab vardýr" (en-Nisa, 4/ 13, 14). Burada ALLAH´ýn emirleri "O´nun sýnýrlarý´ olarak ifade edilmiþ, bu sýnýrlarý aþanlarýn ceza ile karþýlaþacaklarý haber verilmiþtir.
"ALLAH´ýn yasak sýnýrýna uyup o sýnýrý aþmayanlar kendilerine Cennet va´dedilen mutlu kiþilerdir. ALLAH onlarla alýþ-veriþ yapmýþ, Cennet karþýlýðýnda mallarýný ve canlarýný satýn almýþtýr (et-Tevbe, 9/111). "(Bu alýþveriþi yapanlar), tevbe eden, ibadet eden, hamdeden, rükü´ eden, secde eden, iyiliði emredip kötülükten meneden ve ALLAH´ýn (yasak) sýnýrlarýný koruyan (onlarý çiðnemeyen) insanlardýr. O mü´minleri müjdele" (et-Tevbe, 9/ 112).
ALLAH´ýn yasak sýnýrlarý, þüphesiz O´nun haram kýldýðý iþlerdir. ALLAH´ýn haram kýldýðý fiiller yani günahlar, büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayrýlýr (bkz. en-Necm, 53/32; el-Kehf, 18/49).
Büyük günahlarýn sayýsý hakkýnda kesin bir rakam yoktur. Doðruya en yakýn olanýnýn 125 olduðunu ifade eden A. Ziyaeddin Gümüþhânevî (v. 1311/ 1893) kitabýnda bunlarý tek tek açýklamýþtýr (bkz. Gafillerin Kurtuluþ yolu. Terc. Ali Kemal Saran, Ýkbal Yayýnlarý, Ankara, (Tarihsiz).
Hadis-i Þerifte ALLAH´ýn haram kýldýðý þeyler "ALLAH´ýn korusu" olarak nitelendirilmiþtir: "Muhakkak helâl belli, haram da bellidir. Ýkisinin arasýnda çok kimselerin bilemeyecekleri (birtakým) þüpheli þeyler vardýr. Kim þüpheli þeylerden sakýnýrsa dinini ve ýrzýný kurtarmýþ olur. Kim þüpheli þeylere dolarsa, korunun etrafýnda (sürüsünü) otlatan çoban gibi, çok sürmez içine düþer. Haberdar olun!. Her hükümdârýn bir korusu vardýr. Dikkat edin ALLAH´ýn yeryüzündeki korusu da haram kýldýðý þeylerdir. Haberiniz olsun! Cesed içinde bir parça et vardýr ki o iyi olursa bütün cesed iyi olur. O bozuk olursa bütün cesed bozuk olur. Biliniz ki o, (et parçasý) kalbdir" (Riyazüssalihîn, 419, 420, M. Emre terc.).
Ýslâm ceza hukuku (Ukûbat) terimi olarak hadler; "belirli bazý suçlara Ýslâm´ýn tayin ettiði cezalar" dýr. Bu cezayý gerektiren suçlar beþ tanedir: zina, hýrsýzlýk, içki içmek, kazf (namuslu kadýna zina iftirasý) ve yol kesme (hýrâbe).
Ýslâm ceza hukukunda "had"ler "ALLAH hakký" olarak kabul edilmiþtir. Yani haddi (Ýslâm´ýn tesbit ettiði cezayý) gerektiren suçlar amme hukukuna tecavüz anlamý taþýmaktadýr. Kýsas kul hakký olduðu için buna had denilmemiþtir. Haddin dýþýnda kalan yani Kur´an ve Sünnetle tayin edilmeyip hâkimin takdirine býrakýlmýþ cezalara ta´zir cezalarý denir. Hapis, teþhir, sürgün vb. (ez-Zühaylî, el-Fýkhu´l-Ýslâmî ve Edilletüh, 2. baský, Dimaþk 1405/1985, IV, 284 vd.).
Ýçki içme cezasý dýþýndaki hadler Kur´an´la, içki içme cezasý ise Sünnetle sabittir.
1. Zina cezasý (hadd-i zina): Evli erkek ve kadýn için recm (taþlayarak öldürme), bekâr erkek ve kadýn için yüz sopa (celde) vurmaktýr: "Zina eden kadýn ve zina eden erkeðin her birine yüz deðnek vurun. ALLAH´a ve ahiret gününe inanan (insan) lar iseniz ALLAH´ýn dini (ni uygulama hususu)nda sizi, onlara karþý acýma duygusu tut (up engelle) mesin. Mü´minlerden bir grup da onlara yapýlan, uygulanan cezaya þahid olsun" (en-Nûr. 24/2).
Recm cezasý Hz. Peygamber´in uygulamasýyla sabittir: "Cüheyne´den bir kadýn zinadan gebe olduðu halde Rasûlullah (s.a.s)´e gelerek: "Ey ALLAH´ýn Rasûlü! Haddi icap eden bir iþ yaptým, bana hadd(i þer´îyi) icra et´ dedi. Peygamber (s.a.s) kadýnýn velisini çaðýrdý: Buna iyi bak, çocuðu doðurduðunda bana getir´ buyurdu. (Velisi denileni) yaptý. Peygamber (s.a.s) emretti. Kadýnýn elbisesi sýkýca baðlandý, sonra emir verdi, kadýn taþlandý. Daha sonra (cenazesi) üzerine namaz kýldý. Bunun üzerine Hz. Ömer; Ey ALLAH´ýn Rasûlü, onun üzerine namaz kýldýnýz, halbuki o zina etmiþti´ dedi. Rasûlullah (s.a.s): "O öyle bir tevbe etti ki Medine halkýndan yetmiþ kiþiye taksim olunsa hepsine kâfý gelirdi. ALLAH için canýný vermesinden daha faziletli bir þey biliyor musun?´ "buyurdu (Müslim Hudûd 28; Ýbn Mâce, Diyet, 36´ Malik, Müslim, Muvatta" Hudûd, 11).
Zina cezasýnýn tatbik edilebilmesi için dört âdil erkek þahidin hakim huzurunda açýkça þahitlikte bulunmasý ve zina eden kiþinin zinanýn haram olduðunu bilmesi gerekir.
2. Hýrsýzlýk cezasý (hadd-i sirkat):
"Akýllý ve ergin (balið) bir kimsenin nisab miktarý bir malý bulunduðu yerden çalmasý"na hýrsýzlýk denir. Cezasý Kur´ân-ý Kerîm´de bildirilmiþtir: "Hýrsýzlýk eden erkek ve kadýnýn, yaptýklarýna karþýlýk ALLAH´tan bir ceza olarak ellerini kesin! ALLAH daima üstündür, hikmet sahibidir" (el-Mâide, 5/38).
El kesme cezasýnýn tatbik edilebilmesi için iki âdil þahidin þahitlik yapmasý ve hakimin de sorgulamasý (muhakemesi) neticesinde suçun sabit olduðuna kanaat getirmesi gerekir. Hakim þahitlere sýrasýyla:
Hýrsýzlýðýn mahiyetini, çalýnan malýn cinsini, kýymetini, nasýl çalýndýðýný, hýrsýzlýk yerini, hýrsýzlýðýn ne zaman yapýldýðým, malý çalan þahsýn kim olduðunu sorar.
Hýrsýzlýðýn nisabý (el kesme cezasýný gerektirecek en az miktarý) Hanefi mezhebine göre on dirhemdir. Cezanýn tatbik edildiði dönemdeki dirhemin deðeri esas alýnýr (bk. el-Kâsânî, Bedâyiu´s-Sanâyî´, VI, 67; Ýbnü´l-Hümâm, Fethu´l-Kadîr; IV, 220, 230; Nesaî, Sârýk, 10; Zeylaî, Nasbu´r-Râye, III, 359, 360).
El kesme cezasý tatbikatýna örnek olarak ve ALLAH hakký olan bu cezada herhangi bir þefaatçýnýn kabul edilemeyeceði konusunda þu hadisi zikredebiliriz: " Mahzum kabilesine mensub bir kadýnýn hali Kureyþ (kabilesin)i üzdü. Onlar: Kim Rasûlullah´a (gidip de) bu kadýn (a þefaat) için konuþacak´ dediler. Bir kýsmý da: "Bu iþe Rasûlullah´ýn sevgili (sahabî)si Üsâme b. Zeyd´den baþkasý cesaret edemez´ dediler. Üsâme (kadýna þefaat için) Resûl-i Ekrem´le konuþtu. Bunun üzerine Rasûlullah buyurdular ki: "Yüce ALLAH´ýn hadlerinden bir hadd(in yapýlmamasý) hususunda þefaat mý ediyorsun?" Sonra kalkýp bize bir hutbe irad etti. Daha sonra buyurdu: "Sizden evvelkilerden (þerefli bir kimse hýrsýzlýk yaptýðýnda (suçluyu) býrakýrlardý. (Þeref itibariyle) zayýf olan kimse çaldýðýnda haddi tatbik ederlerdi. ALLAH´a and olsun ki, Muhammed´in kýzý hýrsýzlýk yapmýþ olsaydý elbette onun elini de keserdim " (Eþ-Þevkânî, Neylü´l-Evtâr, VII,´ 131, 136).
3. Ýçki Ýçme Cezasý (hadd-i þürb): Ýçki içmek Mâide suresi 90. âyetle kesin olarak yasaklanmýþtýr. Fakat cezasý Hz. Peygamberin sünneti ve uygulamasýyla sabittir. Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir, içki içene 40 sopa (celde) vurdular. Hz. Ömer zamanýnda içki içenler çoðalýnca o, arkadaþlarýyla istiþare etti. Haddin en az miktarý olan 80 deðnek vurulmasýný kararlaþtýrdýlar (bk. Dârimî, Hudûd,10; A. b. Hanbel, IV, 389).
Ýçki içme cezasý uygulanabilmesi için içen kimsenin akýllý, ergin müslüman ve konuþabilen bir kimse olmasý lâzýmdýr. Sarhoþ olarak yakalanan ve içki içtiði þahidler vasýtasýyla tesbit edilen kimseye bu ceza uygulanýr.
"Rasûlullah (s.a.s)´a þarab içmiþ bir adam getirdiler. Rasûl-i Ekrem: "Ona hadd vurunuz" buyurdu. Ebu Hüreyre demiþtir ki: Bizden bir kýsmý eliyle, (bazýlarý da) ayakkabýsý ve elbisesiyle dövdüler. (Dayaktan sonra) çekilip gidince: ALLAH seni rüsvay etsin!´ dediler. Peygamber (s.a.s): "Böyle söylemeyiniz, ona karþý þeytana yardým etmeyiniz´ buyurdu" (Buhârî, Hudûd, 4; Müslim, Hudûd, 35; Ebû Dâvud, 35, 36; Tirmizî, Hudûd,14,. 15).
4. Zina iftirasý cezasý (hadd-i kazf): Namuslu (muhsan) kadýnlara zina iftirasýnda bulunmanýn cezasý Nûr suresinde açýklanmýþtýr: "Namuslu kadýnlara (zina suçu) atýp da sonra (bu suçlamalarýný ispat için) dört þahid getirmeyenlere seksen deðnek vurun ve artýk onlarýn þahitliðini asla kabul etmeyin. Onlar yoldan çýkmýþ kimselerdir" (en-Nûr, 24/4).
Namuslu bir erkeðe yapýlan zina iftirasý da 80 deðnekle cezalandýrýlýr. Namuslu olmanýn þartlarý þunlardýr.
Hür olmak, akýllý ve ergin olmak, müslüman olmak, iffetli olmak.
5. Yol kesme cezasý. Yoldan geçenlerin önünü kesmek, kuvvet kullanarak geçiþi engellemek ve yolcularý soymak. Yol kesme suç, tek kiþi veya topluluk, silah veya silahsýz, meskun alanda veya kýrda yahut þehir içinde ya da þehir dýþýnda iþlenmiþ olabilir. Bütün bu durumlarda suç iþlenmiþ sayýlýr ve þu âyette belirlenen ceza uygulanabilir: "ALLAH ve Rasûlüne karþý savaþan ve yeryüzünde fesat çýkarmaya çalýþanlarýn cezasý, ancak öldürülmeleri veya asýlmalarý, yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi ya da yeryüzünde baþka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu dünyada onlar için bir zillettir. Âhirette ise, onlar için büyük bir azap vardýr. Ancak kendilerini yakalamanýzdan önce tevbe edenler olursa, bilin ki, ALLAH, "Gafûr´dur, Rahîmdir" çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir" (el-Mâide, 5/33, 34).
Bu âyete ve Ýslâm hukukçularýnýn bundan çýkardýðý hükümlere göre, yol kesenin cezasý þu þekilde belirlenmiþtir.
a) Soygun yapýp, adam öldürmüþse, yol kesici öldürülür ve ibret için asýlýr. ´.
b) Yalnýz adam öldürmüþ olup, soyguna katýlmamýþ bulunursa, asýlmaksýzýn öldürülür.
c) Adam öldürmeksizin, yalnýz soygun yapmýþsa, çapraz bir þekilde eli ve ayaðý kesilir.
d) Adam öldürmeden ve soygun da yapmaksýzýn, yalnýz yolda korku ve terör meydana getirenlere "sürgün cezasý" uygulanýr Mâlikîlere göre ise; yalnýz soygun yapýlmýþsa Devlet baþkaný öldürme, asma ve çapraz kesim konusunda seçimlik hakka sahiptir. Yolda öldürme soygun yapmaksýzýn yalnýz korku ve terör yaratýrsa, Devlet baþkaný, öldürme, asma, çapraz kesim ve sürgün için seçimlik hakka sahip olur (Ýbn Teymiyye es-Siyâsetü´þ-Þer´iyye, Mýsýr 1951, s. 82, 83; Ýbn Kudâme, el-Muðnî,1367, y.y. VIII, 228).
Ýslâm´ýn koyduðu bu cezalarý uygulamakta titiz davranýlmasý ve kesinlikle taviz verilmemesi gerektiði birçok hadis-i þerifle bildirilmiþtir. Bu konuda acýma duygusuna kapýlýnmamasý uyarýsý da yukarýda ilgili âyet meâlinde geçmiþtir.
Hadlerin uygulanmasý konusunda bazý hadisler:
"ALLAH´ýn hadlerini yakýnda ve uzakta yerine getiriniz. Hiçbir kýnayanýn kýnamasý sizi ALLAH´ýn hakkýný yerine getirmekten alýkoymasýn. "
"ALLAH´ýn yasaklarýna uyan kimseyle o yasaklarý (hududu) ihlâl eden kimse, bir gemiye binip, kur´a çekerek bir kýsmý alt kata bir kýsmý üst kata yerleþen topluluk gibidir. Aþaðý katta olanlar su almak istedikleri zaman yukarý katta olanlara gidip: "Sizi zarara sokmadan biz kendi katýmýzda bir delik açsak!.." derler. Eðer yukarýdakiler onlarý serbest býrakýrsa hepsi helâk olur, mani olursa hepsi kurtulur" (et-Terðib ve´t-Terhib, 4/25, 27).
Þer´î hadlerin tatbiki konusunda gözden uzak tutulmamasý gereken bazý hususlar vardýr: Her þeyden önce had cezalarý bütün müessese ve kurumlarýyla iþleyen Ýslâm Devletinde ve Devletin hakiminin kararlarýyla uygulanýr. Toplumda suça sebeb olabilecek bütün unsurlarýn ortadan kaldýrýlmýþ olmasý, insanlarýn islâmî eðitimle yetiþtirilmiþ olmasý, fertlerin maddî manevî ihtiyaçlarýný devlet tarafýndan eksiksiz giderilmiþ olmasý gerekir.
Suça götüren yollarýn tamamen kapatýlamamasý, þüphelerden sanýðýn faydalanmasý, suçun sübut bulmasý için gerekli þartlarýn tam teþekkül etmemesi gibi sebeplerle geçmiþte had cezalarý nadir olarak uygulanmýþtýr. Buna, yöneticilerin bu cezalarý uygulamakta gösterdikleri ihmal, acz ve gevþekliði, kayýtsýzlýðý da eklemek gerekir.
Hadis-i Þerifte: "Þüphelerden dolayý hadleri kaldýrýnýz (uygulamayanýz)" " (Ebû Dâvud, Salât,14; Tirmizî, Hudûd, 2) buyurulmuþtur. Ýslâm ceza hukukunda bu önemli bir prensiptir. Bu prensibe göre, Hz. Ömer´in tatbikatýyla, kýtlýk yýlýnda hýrsýzlýk yapanýn eli kesilmemiþ; efendisinin veya akrabasýnýn malýndan çalan kimseye de, o malda hakký olabileceði þüphesiyle, bu had uygulanmamýþtýr. Aþaðýdaki örnekler de bu prensiple ilgilidir:
- Dört kiþi bir þahsýn zina ettiðine þehâdette bulunur; ancak bunlardan ikisi gönüllü diðer ikisi ise gönülsüz olarak þahitlik yaparlarsa Ebû Hanife´ye göre, bunlarýn hiçbirine yani erkeðe, kadýna ve þahitlere had tatbik edilmez.
- Suçluya celde (dayak cezasý) uygulanýrken þahitlerden birisi þehadetinden dönse, kalan kýrbaçlar vurulmaz.
- Ýki kiþiden birisi bir þahsýn "içki içtiðine", diðeri ise, o þahsýn "içki içtiðini ikrar ettiðine" þehadette bulunurlarsa yine sarhoþluk haddi uygulanmaz.
- Bir kimse önce hýrsýzlýk yaptýðýný ikrar eder; sonra bu ikrarýndan döner ve daha sonra da bu malýn bir kýsmýný çaldýðýný tekrar ederse eli kesilmez (Geniþ bilgi iç in bkz. Cevat Akþit, Ýslâm Ceza Hukuku ve Ýnsanî Esaslarý, Ýst. 1987, 2. bak.).
radyobeyan