Habil By: armi Date: 17 Þubat 2010, 17:20:25
HÂBÝL (VE KÂBÝL)
Kur´an-ý Kerîm´de kýssalarý yeralan, Hz. Âdem (a.s)´ýn iki oðlu. Kur´an´da bu isimler zikredilmeden, tafsîlâta yer verilmeden kýssanýn sadece ibret alýnacak taraflarý anlatýlýr.
Ýslâm dini etrafa nur ve huzur saçtýkça, putperestler kadar yahudî ve hristiyanlarýn da yeni dine ve daha genel olarak, yeni olan herþeye düþmanlýk duygularý kabarýyor, hasetleri sýnýr tanýmýyordu. Bazý Yahudîler Ýslâm´a ezici bir darbe vurmak için Hz. Peygamber (s.a.s) ve önde gelen bazý sahabîleri öldürmek için tuzak kurmuþlardý. Yemeðe çaðýrma bahanesiyle biraraya toplayýp yok edeceklerdi. Fakat Allah´ýn (c.c) lütfuyla Hz. Peygamber´in bu suikastten haberi oldu ve yemeðe gitmedi. Buna raðmen Hz. Peygamber onlara kahýr elini deðil, lütuf elini uzattý. Bilhassa onlarýn neslinden gelecek müslümanlar olacaðý umuduyla, affetme büyüklüðünü gösterdi.
Hâbil ve Kâbil kýssasý, yahudîlerin Hz. Peygamber´e karþý düzenledikleri suikast planlarýyla büyük benzerlik gösterdiðinden, Kur´an onlarý ince ve anlamlý bir þekilde kýnamaktadýr. Kýssanýn önemli taraflarý anlatýlarak, hikmetini anlamak müslümanlara býrakýlýyor. Zaten Kur´an´da uygulanan ilâhî metodlardan biri de budur.
Siyer müelliflerinden çoðu ve Ýbn Ýshâk´ýn rivayetine göre Hz. Havva yirmi batýnda, ikizler hâlinde kýrk çocuk doðurmuþtur. Bu ikizlerden biri oðlan, diðeri kýz oluyordu. Allah Teâlâ Âdem (a.s)´a, bu ikizlerden her birinin kýz ikizini, diðer ikizin erkeði ile evlendirmesini vahyetmiþti. Bu hükme uyularak, Âdem (a.s)´ýn büyük oðlu Kâbil ile daha küçük oðlu Hâbil de birbirinin kýz ikiziyle evleneceklerdi. Fakat Kâbil´in ikizi olan kýz (Aklimâ), Hâbil´in ikizinden daha güzeldi. Bu sebeple Kâbil bu deðiþmeye razý olmamýþ, Aklima ile kendisi evlenmek istemiþti. Âdem (a.s) bu isteðin gayr-i meþrû olduðunu ne kadar izah etti ise de Kâbil´e söz dinletemedi. Sonunda Kâbil´in ikizi Aklimâ hakkýnda birer kurban takdim etmelerini, hangisinin kurbaný kabul görürse Aklimâ ile onun evlenmesini çare göstermiþ, bunun üzerine birer kurban takdim etmiþlerdi (Tecrid-i Sarîh terc., IX, 84).
Tefsirlerde ve diðer Ýslâmî eserlerde geçtiði gibi Kâbil ziraatçý, Hâbil ise çobandýr. Kâbil´in kurbaný deðersiz cýlýz baþaklardan oluþan bir demetti. Üstelik cýlýz baþaklar arasýndaki dolgun bir baþaðý kurban etmeðe kýyamayarak yemiþ, Hâbil ise beðendiði bir koyunu, hem de geciktirmeden, kurban etmiþti (Hasan Basri Çantay, Kuran-ý Hakîm ve Meâl-i Kerîm, I, 162). Hâbil´in kurbaný kabul görmüþ, o zaman âdet olduðu üzere gökten inen beyaz bir ateþ parçasý Hâbil´in kurbanýný yakmýþtý (Tecrîd i Sarîh tercümesi, IX, 84; Ýbn Kesir, Tefsir, III, 76-79).
Kýssanýn bundan sonrasý Kur´an-ý Kerîm´de þöyle ifade edilir: "Onlara Âdem´in iki oðlunun kýssasýný hakkýyla oku (çünkü onlar bu kýssanýn týpatýp uyduðu kimselerdir). Hani Âdem´in iki oðlu birer kurban takdîm etmiþlerdi de (her nedense) birinden kabul edilmiþ, diðerininki kabul edilmemiþti. (Kurbaný kabul edilmeyen, diðerine; Ahdim olsun) seni katledeceðim´ dedi. Diðeri ise, Allah ancak muttakîlerden (kurban) kabul eder. Öyleyse Allah´tan kork, niyetini düzelt. Eðer sen, beni öldürmek için elini kaldýrsan bile, ben seni öldürmek için elimi kaldýracak deðilim. Çünkü ben Rabbü´l-âlemîn olan Allah´tan korkarým. Dilerim ki sen, kendi günâhýnla birlikte benim günâhýmý da yüklenesin ve de cehennemlikler den olasýn. Ýþte zalimlerin cezasý budur´ dedi.
Nihayet (Kâbil Hâbil´i) öldürmekte nefsine uydu ve onu öldürerek zarara uðrayanlardan oldu.
Sonra Allah kardeþinin ölüsünü nasýl gömeceðini ona göstermek üzere, yeri eþeleyen bir karga gönderdi. (Çünkü ilk defa bir ölüm oluyor ve Kâbil gömmeyi düþünemiyordu. Yapacaðý iþi bir kargadan öðrenince) "Bana yazýklar olsun! Kardeþimin ölüsünü örtmek konusunda, bu karga kadar (bile) olamadým´ dedi de ettiðine yananlardan oldu" (el-Mâide 5/27-31).
Bazý rivayetlere göre, karga baþka bir kargayý öldürdü veya bir karganýn leþini buldu ya da beraberinde getirdi, yeri eþeleyerek gömdü ve Kâbil´e örnek oldu.
Kâbil´in duyduðu piþmanlýk "tövbe piþmanlýðý" deðildi. Yapmaya cesaret topladýðý hâdisenin, karþýlýðýný görmediði, katlanmak zorunda kaldýðý vicdanî eziyyet ile çektiði sinir yorgunluðu içindi.
Bu fecî hâdise cereyan ettiði sýrada, Hz. Âdem bütün oðullarýný Kâbil´e emânet etmiþ ve baþka bir yere gitmiþti. Dönüþünde hâdiseyi duyunca çok üzüldü ve Kâbil´e lânet-beddua etti. Bunun üzerine Kâbil de kýzkardeþini alarak babasýnýn yanýndan uzaklaþtý, Yemen taraflarýna giderek ölünceye kadar oralarda kaldý (Taberi, Tarih, I, 80).
Sonuç olarak, denilebilir ki daha önce "yeryüzünde fesat çýkarýp kan dökecek olanlarý mý yaratacaksýn?" (el-Bakara 2/30) diye, hayretle soran meleklerin ifadeleri ilk defa gerçekleþiyor; insanlarý iðfal edeceðini söyleyen þeytan yeryüzünde ilk baþarýyý kazanýyordu. Bu mücâdele, insanlar için imtihan yeri olarak yaratýlan dünya hayatýnýn tabiî bir gerçeðiydi.
Hz. Osman´ýn þehid edilmesi hâdisesi üzerine Sa´d b. Ebî Vakkâs, "Þehadet ederim ki Hz. Peygamber þöyle buyurdu: "Öyle bir fitne gelecek ki oturan, ayakta olandan, ayaktaki yürüyenden, yürüyen koþandan daha hayýrlý olacak" Hz. Sa´d, "Eðer evime girer beni öldürmeye yeltenirse ne yapayým´ der. Hz. Peygamber, "Hz.Âdem´in oðlu gibi ol´ buyurur" (Ahmed b. Hanbel, I, 185).
Kur´an ý Kerîm´de kýsaca temas edilen bu kýssa ile ilgili Ýsrailiyyat çeþitli kaynak ve araþtýrmalara yansýmýþtýr. (Bu konudaki geniþ bilgi için bk. A. Aydemir, Tefsirde Ýsrailiyyat s. 272 vd.).
radyobeyan