Ýslam Kavramlarý A-L
Pages: 1
Gurur By: armi Date: 17 Þubat 2010, 17:08:19
GURUR-GURURLU




Büyüklenme, kibir, ucub. Hakký çiðneyen, insanlarý küçük gören, kiþinin hâli. Kendini yüksek ve deðerli tutan. Kendini baþkalarýndan üstün; baþkasýný ise aþaðý görme hastalýðý.

Övünme, þeref anlamlarýnda da kullanýlýr.

Kibir, kiþinin kendisinde bulunan ilim, mevkî ve doðruluk gibi hususiyetleri baþkasýndan üstün görmesidir. Bu, Allah´ýn kýzgýnlýðýna, insanlarýn hoþnutsuzluðuna sebep olduðu için sahibini felâkete götüren bir hastalýktýr (et-Tâc, V, 31).

Ýnsan ruhunun arýndýrýlmasý gereken kötülüklerden biri olan kibir, Râðýbu´l-Ýsfahânî´ye (Ö. 503/1109) göre, "Kendini beðenen insanýn, bu isteðini nefsine tahsis ederek, kendini baþkalarýndan daha büyük görmesidir" (Raðýbu´l-Isfahânî, el-Müfredât, s. 421). Kibir, tekebbür ve istikbâr birbirine yakýn manada kullanýlmýþlardýr.

Ýmam Birgivî (Ö. 981/1573) kibir için, "Kalbin hastalýklarýndandýr; kendini yüksekte görerek, karþýsýndakinin üstünde saymaktýr; zýddý zaaftýr" (Birgivî, et-Tarîkatü´l-Muhammediyye, s. 68 vd.) demiþ, bazý ayet-i kerîmelerle kibri tanýtmaya çalýþmýþtýr. Kur´an-ý Kerîm, kibiri, kibirden türeyen davranýþlarý açýklamýþ, kibir ve örneklerini teþhir ederek zararlarýný belirtmiþ, ondan kaçýnmanýn ahlâkî bir zaruret olduðunu ortaya koymuþtur:

"Meleklere, Âdem´e secde edin´ demiþtik. Ýblis müstesna hepsi secde ettiler. O kaçýndý, büyüklük tasladý ve inkâr edenlerden oldu" (el-Bakara, 2/34).

"Yeryüzünde haksýz yere büyüklük taslayanlarý ayetlerimden yüz çevirteceðim. Onlar bütün ayetleri görseler yine de inanmazlar; doðru yolu görseler, yol olarak benimsemezler... (el-A´râf, 7/146).

"Allah büyüklük taslayanlarý sevmez" (en-Nahl, 16/23).

Kibir, önce kiþinin inanç dünyasýna tesir ederek, hak ve doðruya inanmasýna engel olur, Allah´ýn birliðine, peygamberlere ve âhiret gününe inanmayanlarýn inançsýzlýða kibir yüzünden sürüklendikleri anlaþýlmaktadýr (en-Nahl,16/22; es-Sâffât, 37/35; el-Bakara, 2/87; el-A´râf, 7/75-76, 88; Nûh, 71/7; Yunus, 10/75; el-Mü´minûn, 23/27, 46-47).

Kibir, ferdin Allah´a kul olma ve ona itaat etme görevini engelleyen davranýþ olduðu için Kur´an bunun neticesine þöyle iþaret eder:

"Kim, Allah´a kulluktan, O´na ibadetten çekinir ve büyüklenirse, bilsin ki, (Allah) kýyamette herkesi huzurunda toplayacaktýr" (en-Nisâ, 4/172).

Çünkü Allah, zatýna dua ve ibadet edilmesini istemekte; büyüklenerek kaçýnanlarýn, "küçülmüþ kimseler olarak" cehenneme gireceklerini (el-Mü´minûn, 40/60) haber vermektedir. Buna karþýlýk Allah´a ibadette büyüklük göstermeyen melekler övülerek, insanlar da bu harekete teþvik edilmektedir (el-A´râf, 7/206; el-Enbiyâ, 21 / 19).

Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: Allah þöyle buyurdu: "Büyüklük ve azamet örtümdür. Bu bakýmdan bunlardan biriyle kim bana nizaa kalkýþýrsa, onu ateþe atarým " (Ebû Dâvûd Libâs, 25; Ýbn Mâce, Zühd, 16; Ahmed b. Hanbel, II, 248).

Allah´ýn Resulu (s.a.s.) yüce mertebesinde tevâzu * yönünden insanlarýn en ileride olanýydý. Abdullah Ýbn Amr der ki: Resulullah´ýn, kýzýl bir devenin sýrtýnda cemrelere taþ attýðýný, önünde herhangi bir kimsenin dövülüp kovulduðunu ve "yol açýnýz, yol açýnýz" denildiðini görmedim. Resulullah (s.a.s.) hastalan ziyaret eder, cenazelerin arkasýnda gider, kölelerin davetine icabet ederdi. Ayakkabýlarým bizzat pençeler, elbisesini yamalar, aile efrâdýyla beraber evinde onlarýn ihtiyaçlarýna koþardý.

Bir gün huzur-u saadetine bir adamcaðýz getirildi. Adam Resulullah´ýn heybetinden tir-tir titremeye baþladý. Efendimiz (s.a.s.) o adama:

"Canýný sýkma! Ben padiþah deðilim. Ben ancak Kureyþ soyundan gelen ve kurutulmuþ et yiyen bir kadýnýn oðluyum" diyerek o kiþiyi teskin etti.

iþe vâlidemiz (r.anha), "Ey Allah´ýn Resulu, Allah benim canýmý sana feda etsin: Yaslanarak ye; çünkü yaslanarak yersen senin için daha kolay olur" deyince, bu ýsrarýna bir karþýlýk olarak Resulullah, alný yere deðercesine mübârek baþýný eðdi ve sonra þöyle dedi:

"Hayýr, ben kölenin yediði gibi yer ve kölenin oturduðu gibi otururum."

Büyüklenme üç kýsýmdýr:


a) Cehâlet ve azgýnlýktan ötürü bazý kullarýn kendilerini Allah´tan büyük görmeleri;

b) Peygamber´e karþý, O´nun buyruklarýný küçümsemek, O´nu alelâde biri olarak görmek, prensiplerini hafife almak;

c) Etrafýnda bulunan insanlarý küçük görüp, kendini büyük görmek.

Ýnsan ruhunu çeþitli tezahürleriyle körelten zararlarýna Kur´an-ý Kerîm´in geniþçe bir açýdan baktýðý kibir, maddî hayatta zararýn ve kaybýn sebebidir. Kibir örneklerinde gördüðümüz gibi büyüklenenler henüz dünyada iken, hareketlerinin cezasýný çekerek helâk olmuþlardýr. Büyüklenme ve çoðunluða güvenmenin özellikle savaþta acý sonucuna dikkati çeken Kur´an, Huneyn muharebesindeki durumu þöyle anlatmaktadýr: "O vakit, Huneyn´de çokluðunuz size güven vermiþti de, bir faydasý olmamýþtý"(et-Tevbe, 9/25). Þu da var ki ilâhî yardým inananlarýn imdadýna yetiþti ve Huneyn´de küffâra karþý galip geldiler.

Büyüklenmenin manevî zarar ve kötülükleri, ceza ve azap þeklinde tecelli edecektir.

Þüphesiz kibirlenme insanlýðý yokluða iter. Onun giderilmesi gerekir; fakat bu kuru temenni ile deðil, manevî ilâçla ve kibir aðacýný kalpten söküp atacak vasýtalarý kullanmakla mümkündür. Bu da iki þekilde olur:

a)
Asýl ilaç; ilim ve ameldir. Þifa, bu ikisinin birleþmesiyledir. Ýlim, kiþinin kendisini ve Allah´ýný bilmesidir. Kibrin giderilmesi için bu yeterlidir. Kiþi bildiði zaman bu var olan kâinat içindeki payýný; Allah´ýný bildiði zaman kibrin ve azametin onun hakký olduðunu anlar. Kur´an-ý Kerîm bu hususta dikkati çekiyor:

"Caný çýksýn insanýn, o ne nankördür! Allah onu neden yaratmýþ? Onu meniden yaratýp merhalelerden geçirerek, ona þekil vermiþ, sonra tutacaðý yolu kolaylaþtýrmýþtýr. Sonra onu öldürür ve kabre koyar" (Abese, 80/ 17: 22).

b) Nesep, güzellik, mal, ilim vb. gibi büyüklenmeye iten sebeplerin gelip-geçici olduðunu düþünerek kendisini bu belâdan kurtarmaya çalýþmak.

Allahu Teâlâ bir baþka ayette þöyle buyurmaktadýr:

"Însanlarý küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beðenip övünen hiç kimseyi þüphesiz ki sevmez. Yürüyüþünde tabiî ol, sesini de alçalt. " (Lokman, 31/18). Hulâsâ; gurur ve kibir sâlih ve muttaki bir müslümanda bulunmamasý gereken; tevhid ehline yakýþmayan en kötü huylardandýr. (Ayrýca bk. Kibir).

Þâmil ÝA



radyobeyan